Keramet

Question

Keramet, Mü’minlerde görülen olağanüstü haller

Keramet

Keramet olağanüstü bir durumdur. Ancak onunla birlikte nübüvvet iddiası bulunmaz ve o, nübüvvetin bir ön belirtisi de değildir. Kera mette mucize gibi meydan okuma şartı da yoktur. Keramet, şeriatın hükümlerine bağlı olan Rasûl’ün izleyicilerinden ve salih evliyasından bir veliye Yüce Allah’ın bir ikramıdır. Bunu onun elleriyle ortaya çıkardığı hâllerle gerçekleştirir. Kerametin her zaman için kevni sünnetlerin ya da insanların alışagel diklerinin dışında olması şartı bulunmadığı gibi, belli şekilleri ya da keyfiyeti de yoktur. Bu anlamıyla keramet rasûllere özgü mucizeden ve fasık için söz konusu olan istidracdan farklıdır. İstidrac ise, Yüce Allah’ın fasık kimseye gösterdiği bir hal olup fasık bunun kendisi için bir keramet olduğuna inanır ve Yüce Allah’ın gazabından yana kendisini güvende hissederek, azgınlığını sürdürmeye devam eder.

Ehl-i Sünnet ve’l-Cemaat’in esaslarından biri de velilerin kerametini ve Yüce Allah’ın onlar vasıtasıyla çeşitli ilimlerde, keşiflerde, türlü güç ve etki suretlerinde ortaya çıkardığı olağanüstü hâlleri tasdik etmektir.

Sûfiler kerametleri iki kısma ayırırlar. Bunlar, insanların avamı arasın da yaygın olup olağan hâllerin dışına çıktığı görülen kerametler ile Allah’ın kullarının havas olanlarının gösterdiği ve şeriatın muhafaza edilmesinde, içte ve dışta Allah’a karşı istikamet sahibi olmakta ifadesini bulan ve daha başka manevi birtakım hususlarla ortaya çıkan manevî kerametlerdir. Bu tür kerametler hissedilen maddi kerametlerden daha üstündür. Çünkü bu gibi kerametlere istidrac ve mekr (hile ve tuzak) müdahil olamaz. Mutasavvıflar, kerametin ortaya çıkış hâlini tespit etmede farklı kanaatlere sahiptirler. Bir ke simin görüşüne göre, kerametin sekr halinde meydana gelmesi kaçınılmazdır. Veli, böyle bir durumda kendisinde değildir ve onun bir iddiada bulunacak ta kati yoktur. Diğer bir kesimin kanaatine göre, kerametin sahih (ayıklik) ve sekr dışında temekkün (sükûnet) halinde meydana gelmesi kaçınılmazdır. Çünkü Yüce Allah, kendi evliyasını âlem için evliya yapmış ve iddialarına göre, hal ve akdi onlara bırakmıştır. Aşırı mutasavvıfların kerametle ilgili anlayışların dan, şu ya da bu şekilde kâinatta tasarrufta bulunduklarına inandıkları evliya hakkındaki inançlarının bozukluğu da açıkça anlaşılmaktadır.

https://www.arapcadua.com/kategori/hadislerde-dua/

Keramet, İslam tasavvufunda olağanüstü bir durum olarak kabul edilir ve genellikle Allah’ın salih kullarına bir lütuf olarak verildiğine inanılır. Bu durum, peygamberlik iddiası taşımadığı gibi, nübüvvetin bir belirtisi olarak da görülmez. Mucizeden farklı olarak, keramet meydan okuma niteliği taşımaz ve genellikle insanların alıştıkları düzenin dışında olması gerekmez. Keramet, Allah’ın şeriatına bağlı olan veli kullarına, Allah’ın bir ikramı olarak ortaya çıkar ve onların elleriyle gerçekleşen olaylarla kendini gösterir.

Keramet, mucizeden ve fasık bir kimseye verilen istidracdan farklıdır. İstidrac, fasık kişinin Allah’ın kendisine lütuf olarak verdiği bir durum olduğunu zannetmesiyle, kendi azgınlığını sürdürmesine neden olur. Bu anlamda istidrac, Allah’ın gazabından yana bir uyarıdır, ancak fasık kişi bu durumu bir keramet olarak algılar.

Ehl-i Sünnet ve’l-Cemaat inancına göre, velilerin kerametleri ve Allah’ın onların aracılığıyla ortaya çıkardığı olağanüstü durumlar kabul edilir. Tasavvuf ehli, kerametleri iki ana kategoriye ayırır: birincisi, insanların arasında yaygın olan ve olağanüstü haller olarak bilinen kerametlerdir. İkincisi ise, Allah’ın kullarının manevi üstünlüklerini ifade eden ve şeriatın muhafazasında, Allah’a karşı içsel ve dışsal istikameti korumada kendini gösteren manevi kerametlerdir. Bu manevi kerametler, hissedilen maddi kerametlerden daha üstün kabul edilir çünkü bu tür kerametlere istidrac veya mekr (hile ve tuzak) müdahale edemez.

Mutasavvıflar, kerametin ortaya çıkış şekli konusunda farklı görüşlere sahiptir. Bazılarına göre, keramet genellikle sekr (manevi sarhoşluk) halinde ortaya çıkar; bu durumda veli, kendisinde değildir ve herhangi bir iddiada bulunması mümkün değildir. Diğer bir görüşe göre ise, keramet ayıklık ve sükûnet halinde ortaya çıkar; çünkü Allah, evliyayı dünya için bir rehber kılmıştır ve onların iddialarını onlara bırakmıştır. Aşırı tasavvufçuların bazıları ise, velilerin kainatta tasarrufta bulunduklarına inanarak, kerametle ilgili yanlış inançlar geliştirmişlerdir.

BENZER KONULAR:

Dini Soru Cevap

Her soru cevap verilmeye değerdir, yeter ki aynı konu bize sorulmuş olmasın ve kurallara uygun sorulsun. Lütfen soru yollamadan önce aynı konu var mı diye \\\\"ARAMA\" yapınız. Konu altına yazılan sorulara öncelik tanıyoruz.. Bilginize

Takip Et

Answer ( 1 )

    1
    2024-11-21T19:17:29+03:00

    Keramet, İslam inancında Allah’ın salih kullarına ihsan ettiği, insanları hayrete düşüren olağanüstü hallerdir. Bu durumlar, kişinin imanındaki samimiyetin ve Allah’a olan yakınlığının bir göstergesi olarak kabul edilir. Keramet, sadece Allah’ın dilemesiyle gerçekleşir ve hiçbir şekilde kulun kendi iradesiyle meydana getirdiği bir olay değildir.

    Kerametin Tanımı

    Keramet, kelime olarak “ikram” kökünden gelir ve Allah’ın, dostlarına (evliyasına) lütfettiği özel bir ikram olarak anlaşılır. Salih bir kulun hayatında ortaya çıkan bu olağanüstü haller, genellikle onun takva sahibi, samimi bir Müslüman olduğuna delalet eder. Ancak kerametin en önemli özelliği, onun bir imtihan ve tevazu vesilesi olmasıdır. Keramet sahibi kişi, bu durumu bir övünç sebebi yapmaz; aksine, Allah’a olan bağlılığını artırır.

    Keramet Çeşitleri

    Kerametler genellikle şu şekilde sınıflandırılır:

    1. Bilgi ile İlgili Keramet: Bir kişinin, normal şartlarda öğrenemeyeceği bilgileri Allah’ın izniyle bilmesidir. Örneğin, uzak bir yerde olup biten bir olayı bilmesi ya da gelecekte meydana gelecek bazı durumları hissetmesi.
    2. Fiili Keramet: Salih bir kişinin, fiziksel olarak imkânsız gibi görünen bir eylemi gerçekleştirmesi. Örneğin, bir yere çok hızlı ulaşması veya ihtiyaç anında olağanüstü bir yardım görmesi.
    3. Tabiat Olaylarını Etkileme: Bazı evliyaların, Allah’ın izniyle yağmur yağdırılması ya da bir afetin önlenmesi gibi doğa olaylarında etkili olduğu rivayet edilir.

    Kerametin Delili

    Kur’an-ı Kerim ve hadis-i şeriflerde, keramet olarak değerlendirilebilecek olaylara işaret eden örnekler mevcuttur:

    1. Ashab-ı Kehf: Uzun yıllar mağarada uyuyup uyanmaları (Kehf Suresi, 18. Ayet), Allah’ın salih kullarına olan ikramlarından biri olarak değerlendirilir.
    2. Meryem Validemiz: Hz. Meryem’in, zahmetsizce hurma ağacından meyve alması ve yanında yiyecekler bulması (Meryem Suresi, 25-26. Ayetler), keramet türüne bir örnek olarak zikredilir.
    3. Hz. Süleyman’ın Veziri Asaf: Belkıs’ın tahtını, göz açıp kapayıncaya kadar bir sürede getirmesi (Neml Suresi, 40. Ayet), Allah’ın bir kuluna verdiği özel bir ikram olarak anılır.

    Kerametin Şartları

    1. Allah’a Yakınlık: Keramet, kişinin salih bir mümin olması, Allah’a olan bağlılığında samimiyet göstermesiyle ilişkilidir. Günahlardan uzak durmak ve takva üzere yaşamak esastır.
    2. Kibirden Uzak Durmak: Keramet sahibi kişi, bu olağanüstü hali kendisinden bilmez; Allah’ın bir lütfu olarak görür ve şükreder. Kibir ve gösteriş kerameti yok eder.
    3. Sünnete Uygun Yaşam: Keramet sahibi kişi, Kur’an ve sünnet çizgisinden ayrılmadan yaşar. Çünkü kerametin asıl amacı, Allah’a olan bağlılığını pekiştirmek ve imanı güçlendirmektir.

    Keramet ile İstidrac Arasındaki Fark

    Kerameti, istidrac denilen şeytani aldatmacalardan ayırt etmek önemlidir. İstidrac, Allah’ın, günahkâr ve sapkın kişilere verdiği geçici bir imkândır. Bu tür kişiler, yaptıkları yanlışlara rağmen dünya nimetleri veya olağanüstü hallerle imtihan edilir. Ancak bu, onların lehine değil, aleyhine bir durumdur.

    Keramet ise salih kullara Allah’ın bir ikramıdır ve onların hem dünyada hem de ahirette Allah’a daha yakın olmalarına vesile olur.

    Sonuç

    Keramet, Allah’ın seçkin kullarına lütfettiği bir ikramdır ve yalnızca Allah’ın iradesiyle gerçekleşir. Bu durum, kişiyi yüceltmek için değil, imtihan etmek ve Allah’a olan bağlılığını artırmak için verilir. Keramet, hiçbir şekilde bir övünç kaynağı ya da üstünlük aracı olmamalıdır. Allah’a olan teslimiyetimizde ve kulluğumuzda samimi olduğumuz sürece, bu tür olaylar imanımızı güçlendiren güzel hatırlatmalar olabilir. Ancak keramete değil, kerameti veren Allah’a yönelmek esastır.

     

    En iyi cevap

Cevapla