Kim bir mümini kasten öldürürse cezası içinde ebedi kalacağı cehennemdir

Question

Mümini kasten öldürmek ebedi cehennemlik günahken kısasta öldürmenin farz kılınması nasıl oluyor?

Nisa Suresi 93. Ayet’te kasten bir Mümini öldürmenin cezası ebedi cehennem olarak buyruluyor.

Bakara Suresi 178. Ayet’te ise öldürmede kısasın farz kılındığı buyruluyor.

Kısasta farz olan ölüm eylemini gerçekleştirecek olan kişi de sonuçta bu eylemi kasten yapmış oluyor, bu durumda günah işlemiş olmaz mı?

Mümini kasten öldürmek derken Nisa Suresi 93. Ayet’te kısastan bağımsız, herhangi farz durumu yokken, durduk yere öldürmekten mi bahsedilmiştir?

CEVAP-1:

Sorunuz, İslam hukukunda önemli bir konuyu, kasten adam öldürme ve kısas arasındaki ilişkiyi ele almaktadır. Nisa Suresi 93. ayeti ile Bakara Suresi 178. ayeti arasındaki görünürdeki çelişkiyi anlamak için bazı noktalara açıklık getirmek gerekir:

Nisa Suresi 93. Ayet: Bu ayet, kasten bir mümini öldürmenin uhrevi (ahiret) cezasının cehennem olduğunu belirtir. Ayetin meali şöyledir:

“Kim bir mümini kasten öldürürse cezası, içinde ebedî kalacağı cehennemdir. Allah ona gazap etmiş, onu lânetlemiş ve ona büyük bir azap hazırlamıştır.” (Nisa, 4/93)

Bu ayet, haksız yere, hiçbir meşru gerekçe olmadan bir mümini öldürmenin ne kadar büyük bir günah olduğunu vurgular.

Bakara Suresi 178. Ayet: Bu ayet ise kısası emreder:

“Ey iman edenler! Öldürmede kısas size farz kılındı. Hüre hür, köleye köle, kadına kadın (ödetilir). Ancak öldüren kimse, kardeşi (öldürülenin velisi) tarafından bir miktar bağışlanırsa, örfe uymak ve bağışlayana güzellikle ödemek gerekir. Bu, Rabbinizden bir hafifletme ve rahmettir. Bundan sonra kim haddi aşarsa, ona elem dolu bir azap vardır.” (Bakara, 2/178)

Bu ayet, kasten adam öldürme durumunda kısasın meşru bir ceza olduğunu gösterir. Kısas, adaletin sağlanması ve toplum düzeninin korunması için konulmuş bir hükümdür.

Kısas ve Kasten Öldürme Arasındaki Fark:

Sorunuzdaki temel nokta, kısası uygulayan kişinin de “kasten” öldürme eylemini gerçekleştirmesi ve bu durumda günah işlemiş olup olmayacağıdır. Buradaki kilit ayrım şudur:

Nisa 93’teki kasten öldürme: Haksız yere, keyfi olarak, hiçbir meşru dayanağı olmadan bir insanı öldürmektir. Bu, büyük bir günahtır ve ayette belirtilen cezayı gerektirir.
Bakara 178’deki kısas: Yetkili bir merciin (devletin) hükmüyle, adalet ve toplum düzenini sağlamak amacıyla uygulanan bir cezadır. Bu, bir cinayet değil, bir ceza infazıdır. Dolayısıyla, kısası uygulayan kişi günah işlemiş olmaz, çünkü bu eylemi meşru bir otoritenin emriyle ve adalet adına gerçekleştirir.
Özetle: Nisa Suresi 93. ayeti, haksız yere adam öldürmenin büyük günahını vurgularken, Bakara Suresi 178. ayeti, adil bir ceza sistemi olan kısası düzenler. Kısas, intikam değil, adaletin tecelli etmesidir. Kısası uygulayan kişi, meşru bir görevi yerine getirdiği için günah işlemez.

Ek Not: İslam hukukunda kısasın uygulanabilmesi için belirli şartlar vardır. Bu şartlar gerçekleşmediği takdirde kısas uygulanmaz, diyet veya başka cezalar söz konusu olabilir. Ayrıca, öldürülenin velileri katili affedebilir ve bu durumda kısas uygulanmaz. İslam, af ve bağışlamayı teşvik eder.

CEVAP-2:

Sorunuz çok önemli bir meseleyi ele alıyor ve bu iki ayetin nasıl bağdaştırıldığını İslam âlimlerinin yorumları ışığında açıklamak gerekiyor. Kısaca ifade etmek gerekirse, kasıtlı bir şekilde bir Mümini öldürmek ile kısas hükmünü yerine getirmek arasındaki fark niyet, bağlam ve hükmün Allah tarafından farz kılınıp kılınmadığı noktasında ortaya çıkar.

Nisa Suresi 93. Ayet
“Kim bir mümini kasten öldürürse, onun cezası, içinde ebedî kalacağı cehennemdir. Allah ona gazap etmiş, onu lanetlemiş ve onun için büyük bir azap hazırlamıştır.”

Bu ayet, haksız yere ve keyfi bir şekilde bir Mümini öldürmeyi konu alır. Burada:

Öldürme fiili tamamen kişisel bir kin, nefret ya da başka bir dünyevi sebebe dayanıyorsa, bu ağır bir günah olarak değerlendirilir.
Bir insanın canına kastetmek Allah’ın koyduğu sınırları ihlal etmek anlamına gelir. Bu durum, Allah’ın koyduğu hukuk düzenini çiğnemekle eşdeğer görülür.
Bakara Suresi 178. Ayet
“Ey iman edenler! Öldürme olaylarında size kısas farz kılındı: hür kişi hür kişi ile, köle köle ile, kadın kadın ile. Ancak, kısas hakkı olan kimse bir şey bağışlarsa, artık o kişi, makul bir şekilde takip etmeli ve güzel bir şekilde diyeti ödemelidir. İşte bu, Rabbinizden bir hafifletme ve rahmettir. Kim bundan sonra sınırı aşarsa, onun için elem verici bir azap vardır.”

Bu ayet, İslam’da adaletin sağlanması için belirli durumlarda kısas uygulanabileceğini belirtir. Kısas, suçlunun işlediği suçun aynısıyla cezalandırılmasıdır, ancak bu bireysel bir intikam değil, toplumsal düzeni ve adaleti sağlayan ilahi bir hüküm olarak görülür.

Kısas ve Günah Kriteri
Kısasın Niyeti: Kısası uygulayan kişi bireysel bir kin veya öfke ile değil, Allah’ın emri ve adaletin tesisi için hareket eder. Bu nedenle, Nisa Suresi 93. ayette bahsedilen “kasten öldürmek” ile kısası uygulamak arasında niyet açısından büyük bir fark vardır. Kasten öldürmekte kişi Allah’ın emrine isyan ederken, kısasta Allah’ın emrini yerine getirmiş olur.

İslam’da kısası uygulama yetkisi bireylere değil, devlete ya da şer’i mahkemelere verilmiştir. Yani, kısas kişisel bir eylem değil, toplumsal düzeni sağlamak için adaletin bir parçasıdır. Bu nedenle kısası uygulayan kişi “kast” kavramına girmez.

Hak ve Adalet: Kısas, mazlumun hakkını koruma ve suçluyu caydırma amacını taşır. Bakara Suresi 178. ayette bağışlama ve diyete yönlendirilmesi de bu düzeni kolaylaştırır. Eğer kısas bağlamında ölüm cezası uygulanıyorsa, bu adaleti sağlamak için Allah’ın emri doğrultusunda gerçekleştirilir.

Sonuç
Nisa Suresi 93. ayeti, kişisel menfaat, kin veya öfke ile yapılan bir öldürme eylemini eleştirir ve bunu en büyük günahlardan biri olarak tanımlar. Öte yandan, Bakara Suresi 178. ayeti, bir suç işleyen kişiye karşı toplumsal adaleti sağlamak için Allah’ın izin verdiği kısas hükmünü belirtir. Burada temel fark, fiilin Allah’ın emrine uygunluğu ve niyetin adalet mi yoksa haksızlık mı olduğu noktasında yatar.

Kısası uygulamak bireysel bir tercih değil, Allah’ın adaleti tesis etmek için koyduğu bir hükümdür ve bu nedenle kısası uygulayan kişi Nisa Suresi’nde geçen ağır tehdidin kapsamına girmez.

Dini Sitelerimiz

BENZER KONULAR:

Cevapla