Paylaş
Kölelik ve Cariyelik nedir? İslam’da kölelik-Cariyelik var mıdır
BildirQuestion
Please briefly explain why you feel this question should be reported.
Dinimizde Kölelik ve Cariyelik
İslamda Cariye ve Köle ile ilgili hükümler
KÖLELİK – CARİYELİK
İslam dini köleliği, bilindiği kadarıyla Eski Mısır, Bâbil, Mezopotamya, Eski Yunanistan ve Roma medeniyetlerinden itibaren binlerce yıllık geçmişi olan eski inanç, felsefe ve uygarlıklarda kökleşmiş bir kurum olarak buldu. O dönemde köleliğin hemen kaldırılmasını pratikte imkansız ya da faydasız kılan başlıca sebepler şunlar:
1— Kölelik, savaş esirlerinin toplu öldürülmelerini önlemesi bakımından yararlıydı;
2— Esirlerden köle olarak yararlanma beklentisi savaşlarda gereksiz kan dökülmesini önlüyordu;
3— Savaş sonunda karşı taraf müslüman esirleri köleleştirdiğinden, İslâmiyet’in köleliği tek yanlı olarak kaldırması düşünülemezdi;
4— Bu kurumun hemen kaldırılması köleler için de çok ciddi ekonomik ve sosyal buhranlar doğuracaktı.
Bütün bunlara rağmen İslâm dini kölelerin durumlarını iyileştirme yönünde çok önemli yenilikler getirdi. Öncelikle İslâm’ın getirdiği cihanşümul eşitlik ilkesine göre, köle-özgür ayırımı yapılmaksızın bütün insanlar bir erkek ile bir kadından yaratılmıştır (el-Hucurat 49/13). “İnsanların hepsi Adem’clen gelme olup Adern’i de Allah topraktan yaratmıştır” (et-Tirmiz?, Menakib, 73; Ebû Davud, Edeb, 111). Kadın olsun erkek olsun mümin bir köle, yine kadın olsun erkek olsun Allah’a ortak koşan hür bir kimseden daha değerlidir (eı-Bakara 2/231). “Köle-özgür farkı gözetilmeksizin “müslümanlar kardeştir” (el-Hucurât 49h0). Hadislerde bu kar-deşlik ilkesine daha da açıklık getirilmiştir: “Köleleriniz sizin kardeşlerinizdir. Onlara yediğinizden yedirin, giydiğinizden giydirin. Ağır bir iş yüklemeyin; yüklerseniz onlara siz de yardım edin” (Buhar?, Iman, 22; Müslim, Eymân, 4o); “Kölelerinize, kölem, cariyem demeyin; oğlum, kızım deyin” (Buhari, Itk, 17; Müslim, Elfâz, 3).
Hanefiler’e göre bir köleyi bilerek haksız yere öldüren kimse ölümle cezalandırılır. göre de efendisi tarafından dövülerek sakatlanan köle hakim kararıyla özgür bırakılır. Nitekim bir hadiste “Kim kölesini döverse onun cezası kölesini âzat etmekle yerine getirilir” buyurulmuştur (Müsned, II, 25, 61), Hz. Peygamber, savaş durumu dışında, hür bir insanı yakalayarak köleleştimeyi yasaklamıştır. İslam dini, savaş veya doğum yoluyla süren köleliğin hafifletilmesini ve zamanla ortadan kaldırılmasını sağlamaya yönelik olarak da tedbirler almıştır. Nitekim Kur’ân-ı Kerlimide (bk. el-Bakara 2/177; el-Beled 90/13) ve hadislerde (msl. bk. Buhar?, Itk, 1; Keffaret, 6; Müslim, Itk, 5, 6; EbO Davud, Itk, 14; İbn Mace, Itk, 4; et-Tirmizt Nüzûr, 20; Darimi, Nikah, 46) gönüllü olarak köle âzat etme en değerli ibadetlerden sayılmıştır.
Bazı suçların ve hatalı davranışların günahlarından temizlenmek için köle âzat edilmesi şart koşulmuştur. Kur’ân-ı Kerime göre bir köle özgürlüğünü kazanmak amacıyla kendi bedelini ödeyerek anlaşma yapmak (mükâtebe) isterse, efendisi bu teklifi kabul etmeli ve ödeyeceği bedeli kazanması için ona süre tanımalıdır (bk. en-Nur 24/33).
Bazı İslam hukukçularına (nhiriler’e) göre, bu âyetteki emir ifadesi vücub anlamında olup, müslüman bir kölenin mükâtebe sözleşmesi yapmak istemesi halinde efendisi bunu kabul etmek zorundadır. Öte yandan, köleye verilen özgürlük vaadinden dönülemez. Efendisinden çocuk doğuran câriye (ümmü’lveled) onun ölümünden sonra kendiliğinden özgür olur. Efendi kölesini hayatta iken azat edebileceği gibi ölümünden sonraya bağlı olarak da azat edebilir. Buna İslâm hukukunda “tedblir”, böyle köleye de “müdebber” denilir. Tedbiir yoluyla azat da normal azat gibi dönülmesi mümkün olmayan hukuki bir işlemdir. Kuriân-ı Kerimide, devletin, kölelerin öz-gürlüğünü sağlamak üzere bütçeden bir fasıl ayırması öngörülmüştür (bk. et-Tevbe 9/60).
Savaş esirlerine —kamu yararını göz önünde bulundurarak— özgürlük verme hususunda devlet başkanına takdir yetkisi tanınmıştır. Kölenin toplum içindeki sosyal ve geleneksel statüsü haliyle, İslam hukuk doktrinine de yansımış, bu kölenin hukuk? statüsünün ayrıntılı, çoğu kez de hür insanlara göre farklı bir şekilde ele alınması sonucunu doğurmuştur. Genelde hukuk hayatıyla, hukuk-i hak, yetki ve sorumluluklarla ilgili olarak kendini gösteren bu farklılığın sebebi, hukukun toplumsal şart ve vakıalarla olan yakın ilgisidir. Din? ve ahlak? mükellefiyetler açısından köle, kural olarak hür kimse gibidir. Buna karşılık köle; borçlar, eşya, ticaret, aile, ceza hukuku gibi alanlarda hür insanlara göre farklı hükümlere tabi olmakla birlikte, haklarının kısıtlandığı oranda mükellefiyetleri de azaltılarak hak ve borçları arasında makul bir denge kurulmuştur.
Meselâ, köleye mülk edinme hakkı tanınmamasına uygun olarak, mal’i sorumluluk da yüklenmemiş, buna karşılık, efendisi ile hürriyet sözleşmesi yapan mükâteb köle veya efendisi tarafından yetkili kılınan (meizan) köle ise belli derecede ehliyete sahip olduğu için aynı oranda mali ve hukuki sorumluluğa tabi tutulmuştur. Kölenin bazı ceza? sorumluluklarının da hür kimseye göre daha az oluşu bu anlayışın sonucudur. Aile hukuku alanında, şahsa sıkı sıkıya bağlı haklarda köle ile hür ayırımı gözetilmezken, mali yönü de bulunan konularda köle ve cariye için hak ve yükümlülüklerde bazı kısıtlamalar ve farklılıklar sözkonusu olmuştur. Köleliğin devam ettiği dönemlerde müslümanlar, Kur’ân ve Sünnet`teki öğretiye uygun olarak, çoğunlukla köle ve cariyelerine birer aile üyesi olarak bakmışlar, ayrıca köle satın alıp azat ederek Allah rızasını kazanmayı ahlâkî bir şuur olarak sürekli canlı tutmuşlardır. İslam tarihinin hiçbir döneminde kölelik önemli bir kazanç ve üretim aracı olarak görülmemiştir. Buna karşılık batıda köle ticareti yapmak ve köleleri bir üretim aracı olarak kullanmak temel bir zihniyet ve uygulama olarak sürmüştür. Özellikle Amerika’nın keşfinden sonra köle ticareti ve bu ticaretin kaynağı olarak görülen Afrika kıtasındaki köle avcılığı, asırlar boyunca en vahşi ve dehşet verici yöntemlerle sürdürülmüş; gerek avlama gerekse gemilerle taşıma sırasında milyonlarca zenci telef olmuş, sağ olarak pazarlara sürülenler ise ölenlerden daha şanslı olmayıp, akla gelmedik acılar yaşamışlardır. Batıda köleliğin fiilen ortadan kalkması, bazı insani yaklaşımlar yanında, daha çok, sanayinin gelişmesi ve insan gücünün artık hem pahalı hem de verimsiz hale gelmesiyle mümkün olmuştur. ® Mustafa Çağrıcı / Ali Bardakoğlu
BENZER KONULAR:
Answer ( 1 )
Please briefly explain why you feel this answer should be reported.
Köleliğin Kaynakları
Bir İnsan, Nasıl Köleleştirilirdi? Köleliğin Sebepleri Nelerdi? İslâm, köleliğin sebep ve kaynaklarını 2’ye indirmiş, hatta onları da kısa süre sonra kurumaya ve kendiliğinden tarihe mal edilmeye mahkûm etmişti. İslâm öncesi din ve hukuklarda köleliğin çok sayıda ve çok basit sebepleri vardı. Bunları sıralayalım:
1- Savaşlar:
Sırf köle edinmek için seferler düzenlendiği, çevredeki kabilelere baskınlar yapılıp insanların köleleştirilmek üzere kaçırıldığı bilinmektedir.
2- Özellikle Beyaz Olmayanların Zulümle Köle Yapılması:
Aristo’nnu felsefesini devletin temeli olarak gören toplumlarda, özellikle Batılılarda, aristokrat zümreye hizmet etmek üzere, özellikle beyaz olmayanların zulümle köle yapılması, toplumun sınıflara ayrılması ve “insanlar, yaratılıştan hür veya köle doğar” felsefesinin hayata geçirilmesi.
3- Suçluların Kölelikle Cezalandırılması:
Suçluların köle statüsünü geçirilerek cezâlandırılması usûlü. Meselâ, Roma hukukunda idamlık suçlar, aynı zamanda kölelik sebebidir. Cinâyet ve soygun gibi bazı ağır suçlar da kölelik sebebi sayılıyordu.
4- İnsanın Kendini Veya Çocuğunu Köle Olarak Satması:
Fakirlik sebebiyle, bir insanın kendisini veya çocuklarını ya da diğer yakınlarını köle olarak satması usûlü.
5- Bulunan İnsanın Köleleştirilmesi:
Terkedilmiş veya kimsesi çıkmayan insanların köle olarak kabul edilmesi. Meselâ Kur’an’da zikredildiği üzere (12/Yusuf, 19-21), kuyuda terkedilmiş olarak bulunan Hz. Yusuf, kervan tarafından alınarak Mısır’da köle çarşısında satılmıştır.
6- Borçluluk:
Özellikle Roma hukuku gibi bazı sistemlerde borçluluk, borcunu vâdesinde ödeyememe, kölelik sebebiydi.
7- Serflik/İşçilik:
Feodalite rejiminde işçilik, yani serflik, bir nevi yarı kölelik demekti. Bu sınıfa ait olanlar köle muâmelesi görüyordu.
8- Köle Çocuğu Olmak:
Köle ana-babadan veya köle anneden doğma da köleliğin sebebi idi.
9- Ticaret Yoluyla:
Ticaret gâyesiyle hür insanları köle yapmak, özellikle Amerika ve Avrupa’da uygulanan vahşi bir kölelik sebebiydi.
10- Haydutluk vb. Sebepler:
Haydutluk, eşkıyalık, ırkçılık, saldırganlık gibi sebepler de kölelik kaynağıydı.