Konuşma ve dinleme adabı

Bildir
Question

Please briefly explain why you feel this question should be reported.

Bildir
İptal

KONUŞMA VE DİNLEME ADAP VE KURALLARI

Konusma ve dinleme adabi

Neden iki kulağımıza karşılık bir dilimiz var biliyor musunuz? Çok dinleyelim de az konuşalım diye.
Kendimize ve topluma karşı görevlerimizden biri de dilimizi terbiye etmektir. İnsan iyi ve kötü birçok sonuçla dilinden dolayı karşılaşır. Birçok insan dili sebebiyle en büyük kötülüklere uğramışlardır. İnsanları cehenneme sürükleyip götüren de dilleridir. Bu konuda dikkat etmemiz gerekenler şunlardır.

1.Toplum içerisinde konuşmadan önce söz istemeliyiz.
2.Topluluğa ve yere göre sesimizi ayarlamalıyız, büyüklerin yanında yüksek sesle konuşmamalıyız.

‘’Şüphesiz, odaların ardından sana seslenenlerin çoğu aklını kullanmıyorlar. Eğer gerçekten onlar, sen yanlarına çıkıncaya kadar sabretmiş olsalardı kendileri için daha hayırlı olurdu. Allah bağışlayandır, esirgeyendir.
( Hucurat 4-5)

‘’Sesini de alçalt. şüphesiz seslerin en çirkini eşeklerin sesidir. ‘’ (Lokman 19)
3. Konuş urken nazik ve saygılı olmalıyız ve başkalarına da söz hakkı vermeliyiz.
4. Konuş anın veya dinleyenlerin yüzüne bakmalıyız.
5. Tane tane ve anlaşılır şekilde konuşmalıyız.
6. Konuşurken başkasının sözünü kesmemeliyiz.
7. Boşboğazlık, gevezelik etmemeliyiz.

Peygamberimiz (s.a.v.) şöyle söyledi: ‘’Kiminin boş sözleri terk etmesi İslâm’ının güzelliğinden ileri gelir.’’
(Tirmizi)

Bir adam ölmüştü, birisi, Peygamberimizin (s.a.v.) duyacağı şekilde onun için: “Cennet ona mübarek olsun!” dedi.
Peygamberimiz (s.a.v.) sordu: “Nereden biliyorsun? Belki de o boş şeyler konuştu veya kendisini zengin kılmayacak bir miktarda cimrilik etti!” (Tirmizi)

8. Dilimizi lanete, küfre, kaba konuşmaya, yalana, yemine, gıybet ve dedikoduya alıştırmamalıyız.
Peygamberimiz (s.a.v.) şöyle söyledi: Ben, haklı bile olsa tartışmayı terk eden kimseye cennetin kenarında bir köşkü garanti ediyorum. Şaka bile olsa yalanı terk edene de cennetin ortasında bir köşkü, ahlakı güzel olana da cennetin en üstünde bir köşkü garanti ediyorum. (Ebu Davud)

Peygamberimiz (s.a.v.) şöyle söyledi: ‘’Yazıklar olsun o kimseye ki, insanları güldürmek için konuşur ve yalan söyler! Yazık ona, yazık ona! (Ebu Davud, Tirmizi

9. Başkalarıyla alay etmemeli, kimseye kötü lakap takmamalıyız.
10. Bize anlatılan bir haberin veya konunun doğruluğunu iyice anlamadan hemen ba kalarına aktarmamalıyız.
11. Konuş urken karşımızdakini hiçe sayarak ukalalık yapmamalı, onun sözlerinde ayıp ve kusur aramamalıyız.
12. Sözlerimizle kimsenin kalbini kırmamalıyız.
13. Söylediğimiz sözün nereye varacağını önceden düşünmeliyiz.

Peygamberimiz (s.a.v.) şöyle söyledi: Kul (bazen), Allah’ın rızasına uygun olan bir sözü, önem vermeden söyler de Allah bundan dolayı onun cennetteki derecesini yükseltir. Yine kul (bazen) Allah’ın hoşuna gitmeyen bir sözü önem vermeden söylerde Allah, o sebeple onu cehennemde yetmiş yıllık aşağıya atar. (Buhâri, Müslim)
14. Dünya ve ahret için faydası olmayan sözleri söylememeliyiz.
Peygamberimiz (s.a.v.) şöyle söyledi: Allah’a ve ahiret gününe inanan kimse ya hayır konuşsun ya da sussun.
(Tirmizi)

Peygamberimiz (sa) şöyle söyledi: İnsanın, iyiliği emretmek ve kötülükten sakındırmak veya Allah Teâla’yı zikir hariç bütün sözleri faydasına değil, zararınadır. (Tirmizi)
Peygamberimiz (s.a.v.) şöyle söyledi: Allah’ın zikri dışında çok konuşmayın. Çünkü Allah’ın zikri dışında çok konuşmak, kalbe katılık verir.
Şunu bilin ki, insanların Allah’a en uzak olanı kalbi katı olanlardır. (Tirmizi)
15. Bir insanı över veya yererken aşırı gitmemeliyiz.
16. Bize verilen bir sırrı başkasına söylememeliyiz.

———–Konuşma adabı hakkında hikaye——–

Naribik
Bir dağ köyünde Naribik adında bir horoz varmış. İbiği nar gibi kırmızı olduğu için kendisine Naribik derlermiş. Çok güzel bir sesi varmış. Ötünce sesi çevre köylerden bile duyulur, diğer köylerin horozlarını bile kıskandırırmış.
Naribik köyün tek horozuymuş. Köylüler tarafından sevilir, iyi bakılırmış. Yiyeceği ve içeceği ayağına kadar getirilirmiş.
—Beni kimse paylaşamıyor, bende bu ses olduktan sonra tabii ki paylaşamazlar, diyerek gururlanıyormuş.
—Artık bu köy bana dar geliyor Büyük bir şehre gidip sesimi orada da duyurursam beni daha çok insan sever; böylece değişik yiyecekler de yemiş olurum, diyormuş .

Bir sabah erkenden yola koyulmuş. Gece vakti bir şehre varmış. Çarşının ortasında başlamış ötmeye. Şehir öyle gürültülüymüş ki araçların korna sesleri ve müzik sesleri birbirine karışıyormuş. Naribik sesini kendisi bile zor duyuyormuş. Az kalsın bir aracın altında kalıp ezilme tehlikesi bile geçirmiş.
—Bu şehrin biraz daha karanlık yerlerine gideyim, sabah ise okula gidecek insanları güzel sesimle uyandırayım, demi.
Bir sokağın başında durmuş. Başlamış ötmeye. Evlerin ışıkları yanmaya başlamış. İnsanlar kapıya pencereye çıkmışlar:
—Gecenin ikisinde bu horoz da nerden çıktı. Susturun şunu, diye bağırmışlar ve ellerine ne geçirdilerse fırlatmışlar.
Naribik neye uğradığını şaşırmış. Can havliyle kaçmaya başlamış:
—Ben kendilerine iyilik yapıyorum, onlar bana saldırıyorlar, diyerek söyleniyormuş. Bir çöplük bulmuş :
—Burası bizim köy gibi, demiş. Hem karanlık hem de gübre kokuyor, burada ötebilirim.
Vakitli vakitsiz ötmekten sesi kartlaşan Naribik çirkin ve boğuk bir sesle başlamış ötmeye. Birden etrafında bir sürü kedi ve köpek havlayarak, miyavlayarak Naribik’e saldırmaya başlamışlar.
Naribiğ’in başına gelenler pişmiş tavuğun başına gelmemiş.
Ama aklı da başına gelmiş Naribiğ’in. Anlamış ki bu şehirde
vakitsiz öten horozun sesini keserler ve anlamış ki her horoz kendi çöplüğünde ötmeli.
Demek ki konuşacağımız yeri ve zamanı iyi seçmeliyiz

 

 

 

Adak olarak horoz veya tavuk kesmek

Cevapla