Paylaş
Kulluk bilinci nedir? Kısaca
BildirQuestion
Please briefly explain why you feel this question should be reported.
KULLUK BİLİNCİ
Yaratılmışların en şereflisi olan insana Yüce Allah, akıl ve irade vermiş ve bunun gereği olarak da insana bir takım sorumluluklar yüklemiştir. Kur’an-ı Kerim’de “Ben cinleri ve insanları, ancak bana kulluk etsinler diye yarattım”[1] buyruğuyla bu sorumluluklarımızı en güzel şekilde yapmamızı bizlerden istemektedir. Mümin, ibadetleriyle örnek insan olmak zorundadır. Mü’min, Allah’a inanan, Allah ve peygamberinin emir ve yasaklarına uyan ve kendisini günahlardan sakındıran kimse olmalıdır.
İnsan, kendisine verilen uzun ya da kısa hayatı yaşıyor ve sonunda da ölüyor. Öldükten sonra dünyada yaşadığı zaman diliminde yaptığı iyi veya kötü amellerle yüce yaratanın huzuruna varıyor. Ahiret yoksulu olmamamız için bize bahşedilen bu hayatı güzel ibadetler ederek son nefesimizi verelim ki, Allah’ın rahmetine kavuşan kullardan olalım.
Bizler, Allah ve Resulüne iman etmiş müminler olarak bütün yaptıklarımızın hesabını mutlaka vereceğimizi ve dünyada imtihan olduğumuzu bilmeliyiz. Kişinin kardeşinden, annesinden, babasından, karısından ve oğullarından, kaçtığı ve herkesin kendisine yeter derdinin bulunduğu[2] hesap gününde, dünyada yaptığımız güzel ibadetler bizlere cennet anahtarı olacaktır. Eğer güzel ibadetler yapmazsak öldüğümüzde Allah’ın huzuruna hangi yüzle çıkacağız. Bizler, her gün beş vakit namaz kılarken “Allah’ım, ancak sana kulluk eder ve yalnız senden yardım dileriz. Bizi doğru yola eriştir. Nimete erdirdiğin kimselerin yoluna; gazaba uğrayanların, ya da sapıtanların yoluna değil.”[3] diye Allah’a yalvarıp yakarıyoruz. Bunu söylediklerimizi güzel amellerle sağlamlaştırmazsak, kendimizi kötülüklerden muhafaza edemeyiz.
Bir gün gelecek ki arkamıza bakıp koca bir ömrü geride bıraktığımızın farkına varacağız. Eğer tükettiğimiz ömrümüzü Salih amellerle, iyilikle geçirmişsek ne mutlu bize. Ancak amelden, kulluktan, ibadetten uzak; helal ve harama dikkat etmeksizin; Allah’ın, Peygamberin, toplumun, ailemizin, çocuklarımızın ve nefsimizin haklarına riayet etmeksizin geçirmişsek “vay halimize” deyip pişmanlık duyarız.
Şu üzerinde yaşadığımız dünya, peygamberleri, ebu cehilleri, kâfiri, mümini, sıddıkları aldı koynuna. Durum bu kadar aşikârken günlerimizi boşa geçirmenin, ibadetlerimize gereken itinayı göstermemenin bizlere getireceği sonuç sadece hüsran olacaktır.
Ne mutlu o insana ki, ölüm gerçeğini ruhuna işletmiş, yarın ölecekmiş gibi ibadet ediyor.
Yine ne mutlu o insana ki yarın mahşer gününde “Rabbim ben görevimi yaptım sözümü tuttum ve şimdi senin rahmetine sığınıyorum” diyen insana!.
Allah cümlemizi bu zümrelerden eylesin.
——————–
[1] Zâriyât, 56.
[2] Abese 34-37.
[3] Fatiha, 5-7.
Benzer Konular:
Answer ( 1 )
Please briefly explain why you feel this answer should be reported.
Hiç düşündük mü biz nasıl müslümanız gerçekten? Nüfus cüzdanımızda ki bütün bilgilere sahip çıkarke, dini yazılan yerdeki İslam kelimesine bir türlü sahip çıkamıyoruz. Namaz kılan, oruç tutana hayretle bakıyoruz. Gerçekten sen de mi tutuyorsun ya da namazda mı kılıyorsun şeklinde. Bunlar bizim dinimizin gereği değil mi? Normalde yapmamız gereken şey için neden insanlar hayrete düşüyor?
Gerçekten sevdiklerimiz uğruna yapamayacağımız şey yoktur. Onlar için uykusuz kalırız, günlerce üzülürüz. Zor zamanlarında onların yanında oluruz.
İsteklerimiz konusunda her zaman sonu gelmez isteklerimiz var. Ama Allah’ın isteklerini yerine getirmekte, bir adım bile atamayacak kadar “cüretkarız.” Büyük haksızlık yapmıyor muyuz? Müslümanlığın karşılığı “güzel insan olmak, kul hakkı yememek, kalp kırmamak, adaletli olmak, dürüst olmak, insan sevmek, merhamet sahibi olmak ve daha bir çok şey…