Kur’ân-ı Kerim okumak ibadetlerin en üstünüdür

Bildir
Question

Please briefly explain why you feel this question should be reported.

Bildir
İptal

Kuran i Kerim okumak ibadetlerin en ustunudur

KUR’ÂN-I KERÎM OKUMAK FAZİLETLİ BİR İBADETTİR

“Kur’ân”, sözlük olarak toplayıp bir araya getirmek manasına geldiği gibi, kıraat, okumak anlamına da gelmektedir. Terim olarak Yüce Allah -c.c.- tarafından Hazret-i Cebrail vasıtasıyla, peygamber Efendimizin -s.a.v.- kalbine indirilen; lafız ve manasının indirildiği gibi korunduğu tevatür yoluyla sabit olan kitabın özel ismidir.

Kur’an-ı Kerim’e bu isim bizzat Allah-u Teâlâ tarafından verilmiştir. Buna işaret eden pek çok âyet vardır.

“Doğrusu o kitap, Kur’an-ı Kerim’dir.”

Yüce Kur’an’ın inmeye başladığı andan bugüne 1401 yıl geçti. Geliniz vahyin ilk gelişini birlikte yad edelim. Peygamber Efendimiz(s.a.s.) yaklaşık beş yıldır yapageldiği üzere sık sık çıktığı Nur Dağı’ndaki Hira mağarasında yine tefekküre dalmıştı. İnsanlığın içine düştüğü cehalet ve azgınlığın tahammül edilemez dereceye ulaştığını görüyor, ancak elinden bir şey gelmiyordu. Bu da ona ızdırap veriyordu. Ama artık zamanı gelmişti. İnsanlığı nura kavuşturacak hayat rehberi ona verilecekti. Daha önce hiç görmediği melek bir anda önünde beliriverdi. Ona ilk sözü “Oku!”1 oldu. “Ben okuma bilmem” dedi. Bu diyalog ikisi arasında birkaç kez tekrarlandı. Sonra melek Cebrail: “Yaratan Rabbi’nin adıyla oku. O insanı “alak”tan yarattı. Oku! Senin Rabbin en cömert olandır. O, kalemle yazmayı öğretendir, insana bilmediğini öğretendir.” şeklindeki ayetleri vahyetti. Bunun üzerine Efendimiz(s.a.s.) aynı cümleleri tekrar etti. “Okuma” ve “Okunan şey” anlamlarına gelen “Kur’an”ı okumak artık onun hayatının bir parçası haline geldi. Yeni Müslüman olanlar da Kur’an’ı ondan öğreniyor, ezberliyor, öğrendiklerini anlamaya ve yaşamaya çalışıyordu. Cahilî anlayış ve hayat tarzının yüreklerinde oluşturduğu kir ve pası Kur’an’ın nuruyla temizliyorlardı.

Kur’ân-ı Kerîm Üç Genel Durumla İlgili Bilgi Vermektedir

1. Başlangıç; evrenin, insanın ve diğer yaratıkların yaratılmış olduğu dönem.
2. Günümüz; insanın da bulunduğu bu evrende yaşam şekli, dav ranış çözümleri, doğru-yanlış tanımları.
3. Gelecek; bu evren sonrasındaki yeni bir hayatın nasıl oluşacağı, orada vuku bulacak olaylar ve insanın bugünün bu sonsuzluğa bağlanması sonuçları, oradaki yaşamın kuralları ve şekli.

Kur’ân-ı Kerim, tüm yaratılmışları -canlı-cansız bir tek sistem içinde ele alır. Tüm varlıkların Allah’a -c.c.-tabiyet -kulluk- içinde olduğu bir evrensel yaklaşım içindedir. Gerçekten de sistem dışında -Allah’ın -c.c.- kudreti dışında- hiçbir şeyin bulunmadığı bu yaklaşım gerçek evrensel yaklaşımdır.

Yüce Allah, insanoğluna dünyada ve âhirette saadete ulaşmaları için kitaplar indirmiştir. Bunların sonuncusu da Kur’an-ı Kerim’dir. Onun âyetleri, böyle bir Ramazan ayında Peygamberimiz Hz. Muhammed’e (s.a.v.) gelmeye başladı. Nitekim Allah Teâlâ: “O Ramazan ayı ki; insanlar için bir hidayet rehberi, hak ile batılı ayıran ve doğru yolun apaçık delilleri olan Kur’an onda indirildi” buyurmaktadır.
Kur’an-ı Kerim gönderilmeden önce beşeriyet zulüm ve ahlâksızlık deryasında çırpınmakta idi. Kur’an âyetlerinin kalplere hayat vermesinden sonra onun aydınlığından yararlanan insanlar, cehalet karanlığından kurtulup, saadet devrine kavuştular. Bilgisizliğin esiri haline gelmiş bir toplum, “Yaratan Rabb’inin adı ile oku” emrini kendilerine düstur edinerek büyük medeniyetler kurdular. Kur’an-ı Kerim’i bize tebliğ eden Hz. Peygamberin ortaya koyduğu esaslar çerçevesinde onu doğru anlayıp uygulayanlar, huzur ve güven içerisinde yaşarken, onun yolundan uzak kalanlar üzüntü ve kederden kurtulamadılar. Nitekim Kur’an-ı Kerim’de: “Gerçekten bu Kur’an en doğru olan yola götürür ve salih amel işleyen müminler için büyük bir mükâfat olduğunu müjdeler…” buyrulmaktadır.

Peygamber Efendimiz (s.a.v) bir hadis-i şeriflerinde Yüce Kitabımızı bize şöyle tanıtmaktadır: “Onda sizden öncekilerin, sizden sonrakilerin haberleri ve sizin aranızdaki meselelerle alakalı hükümler vardır. O Hak ile batılı ayıran ilâhî bir kelâmdır… Kur’an, Allah’ın sağlam bir ipidir. (Ona tutunan kurtulur). Apaçık bir nurudur. Dosdoğru bir yoldur. Yine o öyle bir kitaptır ki, onun sayesinde insan sapıtmaz, batıl fikirlere kanmaz. O, insanları doğru itikat ve salih amellere irşad eder. Âlimler ona doymaz, muttakiler ondan usanmazlar. Onun ilmini bilen ilerler, onunla amel eden sevap kazanır. Onunla hükmeden adil olur, ona sımsıkı sarılan doğru yolu bulur.

İnsanın dünya ve ahiret mutluluğuna ulaşması ancak Kuran-ı Kerim’i okumak, anlamak ve yaşamasıyla mümkün olur. Kur’an’ı öğrenip okumanın yanında onunla amel etmek de dini bir vecibedir.
Kur’an’dan gerçek anlamda istifade edebilmenin yolu, önce onu öğrenmekle başlar. Kuran ayı olan Ramazan-ı şerif’de onu bol okumak dinlemek ve mukabeleleri takip etmek bu ayda yapacağımızın nafile ibadetlerin başında gelmektedir. Nitekim Hz. Peygamber (sav) bunu şöyle müjdeler. “Kim Allah’ın Kitabı’ndan bir harf okursa ona bir sevap vardır. Her sevap on katıyla karşılık bulur. Ben, Elif Lam Mim bir harf demiyorum, ‘Elif’ bir harf, ‘Lam’ bir harf, ‘Mim’ de bir harftir.” Bu sebeple âlimlerimiz Kur’an okumanın tesbih, tehlil ve diğer zikirlerden daha faziletli olduğunu beyan etmişlerdir
Kuran okuyarak ve dinleyerek feyz aldığımız Kitabımız ile bağımızı kuvvetlendirelim. İçindekiler ile amel edip, onu en güzel yaşayan Peygamberimizi örnek alalım. Kuran sevgisini çocuklarımıza aşılayalım.
Yüce Rabbimiz hepimize, çoluk çocuğumuza Kur’an-ı kerimi öğrenmeyi, onun ışığı ile aydınlanıp gösterdiği yoldan gitmeyi nasip eylesin!

KUR’ÂN-I KERÎM OKUMAK İBADETLERİN EN ÜSTÜNÜDÜR

“Kur’ân”, sözlük olarak toplayıp bir araya getirmek anlamına geldiği gibi, kıraat yani okumak anlamına da gelmektedir. Terim olarak, Yüce Allah (c.c.) tarafından Hazret-i Cebrail vasıtasıyla Peygamber Efendimizin (s.a.v.) kalbine indirilen; lafzı ve manasının indirildiği gibi korunduğu tevâtür yoluyla sabit olan kitabın özel ismidir.

Kur’an-ı Kerim’e bu isim bizzat Allah-u Teâlâ tarafından verilmiştir. Buna işaret eden pek çok ayet vardır:

“Doğrusu o kitap, Kur’an-ı Kerim’dir.”

Kur’ân-ı Kerîm Üç Genel Durumla İlgili Bilgi Vermektedir:

Başlangıç: Evrenin, insanın ve diğer yaratıkların yaratılmış olduğu dönem.
Günümüz: İnsanın da bulunduğu bu evrende yaşam şekli, davranış çözümleri, doğru-yanlış tanımları.
Gelecek: Bu evren sonrasındaki yeni bir hayatın nasıl oluşacağı, orada vuku bulacak olaylar ve insanın bugünün bu sonsuzluğa bağlanması sonuçları, oradaki yaşamın kuralları ve şekli.
Kur’ân-ı Kerim, tüm yaratılmışları -canlı ve cansız- bir tek sistem içinde ele alır. Tüm varlıkların Allah’a (c.c.) tabiyet -kulluk- içinde olduğu bir evrensel yaklaşım içindedir. Gerçekten de sistem dışında -Allah’ın (c.c.) kudreti dışında- hiçbir şeyin bulunmadığı bu yaklaşım gerçek evrensel yaklaşımdır.

Kur’an-ı Kerim okumak, ibadetlerin en üstünü olarak kabul edilir. Bu, Kur’an’ın hem sözlük anlamındaki “okumak” kelimesiyle hem de içerdiği ilahi mesajla bağlantılıdır.

Kur’an’ın Anlam ve Önemi:

Sözlük Anlamı: “Toplamak, bir araya getirmek” ve “okumak” anlamlarına gelir. Bu, hem fiziksel olarak Kur’an’ın sayfalarını çevirmeyi hem de içindeki mesajları anlamaya çalışmayı ifade eder.
Terim Anlamı: Allah tarafından Cebrail aracılığıyla Peygamber Efendimiz’e indirilen, lafız ve mana olarak korunan kutsal kitabın özel ismidir. Bu isim, Kur’an’ın ilahi kaynağını ve benzersizliğini vurgular.
İlahi Mesaj: Kur’an, başlangıçtan geleceğe kadar evrenin, insanın ve diğer yaratıkların durumuyla ilgili bilgi verir. İnsanın yaşam şekli, doğru-yanlış tanımları, evrenin sonu ve sonrasındaki yaşam gibi konuları ele alır.
Evrensel Yaklaşım: Kur’an, tüm yaratılmışları tek bir sistem içinde ele alır ve her şeyin Allah’a kulluk içinde olduğunu vurgular. Bu, gerçek anlamda evrensel bir bakış açısı sunar.
Kur’an Okumanın İbadet Olarak Değeri:

Kur’an okumak, sadece harfleri telaffuz etmek değil, aynı zamanda Allah’ın kelamını anlamaya çalışmak ve hayatımıza uygulamaktır. Bu nedenle, diğer ibadetlerden daha üstün kabul edilir. Kur’an’ı anlamak ve yaşamak, insanı Allah’a yaklaştırır, doğru yolu gösterir ve manevi olarak yüceltir.

Sonuç:

Kur’an-ı Kerim okumak, Allah’ın kelamını anlama, yaşama ve O’na yakınlaşma yoludur. Bu nedenle, ibadetlerin en üstünü olarak kabul edilir ve Müslümanlar için büyük bir öneme sahiptir.

BENZER KONULAR:

Cevapla