Kur’ân-ı Kerîm’in Tercüme Edilmesi Câiz midir?

Question

Kur’ân-ı Kerîm’in Tercümesi Câiz midir?

İki çeşit tercüme vardır.

1. Harfi tercüme: Yani ilâve ve açıklama yapmadan tertip ve må- nâlarına tam riayet ederek, eş anlamlı kelimeler getirmek sureti ile bir dildeki sözleri, başka bir dile nakletmek.

2. Manevî tercüme: Bir dildeki sözleri, tertip ve murad olan tüm mânâlarınariâyet etmeden başka bir dil ile izah ve şerh etmektir. Kur’ân-ı Kerim’i, harfiyen tercüme etmek mümkün değildir.

Kur’an-ı Kerim’in nazmı, üslübu ve kelimelerinin yerine başka bir nazm, üslub ve kelimeler koyup, Kur’ân-ın yüklendiği bütün mânâ ve maksatları, tercümeye katmak imkânsızdır. Kur’ân-ı Kerim’in manevi tercümesi câizdir. Bütün İslâm uleması bunu câiz görmektedir. Vaizler, vaaz ettiği zaman, Kur’ân-Kerim’den, âyet okuyarak Türkçe clarakmeåilini vermektedirler. Bu, manevi ter cüme kabilindendir. Tercüme sırasında, istikamet değiştirmemeye,

Kur’ân-Kerim’in murad etmediği şeyleri eklememeye çok dikkat etmelidir.

Kur’ân-ı Kerîm’in tercümesi konusunda iki tür tercüme vardır:

Harfi Tercüme: Bu tür tercümede, ilave ve açıklama yapmadan, tertip ve anlamlara tam riayet ederek, eş anlamlı kelimeler kullanarak bir dildeki sözleri başka bir dile nakletmek amaçlanır. Ancak, Kur’ân-ı Kerîm’in harfiyen tercüme edilmesi mümkün değildir. Kur’ân’ın nazmı, üslubu ve kelimelerinin yerine başka bir nazm, üslub ve kelimeler koyarak, Kur’ân’ın yüklendiği bütün anlam ve maksatları tercümeye katmak imkânsızdır.

Manevî Tercüme: Bu tür tercümede, bir dildeki sözleri, tertip ve murad olan tüm anlamlara riayet etmeden başka bir dille izah ve şerh etmek söz konusudur. Kur’ân-ı Kerîm’in manevî tercümesi câizdir. Bütün İslâm uleması bunu câiz görmektedir. Vaizler, vaaz ettiği zaman, Kur’ân-ı Kerîm’den âyet okuyarak Türkçe olarak mealini vermektedirler. Bu, manevî tercüme kabilindendir.

Tercüme sırasında, Kur’ân-ı Kerîm’in anlamını değiştirmemeye ve murad etmediği şeyleri eklememeye çok dikkat edilmelidir.

Kuran-ı Kerim’in tercümesi konusunda iki farklı yaklaşım bulunmaktadır:

Harfi Tercüme: Bu yöntemde, Kuran’ın orijinal dilindeki (Arapça) kelimeler, cümle yapısı ve anlam tam olarak korunarak başka bir dile çevrilmeye çalışılır. Ancak bu yöntemle Kuran’ın tüm anlam derinliğini, edebi üslubunu ve kelimelerin taşıdığı farklı anlamları yansıtmak mümkün değildir. Bu nedenle harfi tercüme yapmak imkansız olarak kabul edilir.

Manevi Tercüme: Bu yöntemde ise Kuran’ın anlamı, mesajı ve yorumu başka bir dile aktarılır. Kelime kelime çeviri yerine, ayetlerin ifade ettiği genel anlam ve maksatlar hedef dilde açıklanır. Manevi tercüme, Kuran’ın mesajını farklı dillere ve kültürlere taşımak için önemli bir araçtır. İslam alimleri, manevi tercümenin caiz olduğu konusunda hemfikirdir. Vaizlerin vaazlarında ayetleri okuyup Türkçe açıklamalar yapması da bu tür bir tercümeye örnektir.

Önemli Noktalar:

Manevi tercüme yaparken, Kuran’ın orijinal anlamından sapmamaya, ayetlere farklı anlamlar yüklememeye ve Kuran’ın murad etmediği şeyleri eklememeye özen gösterilmelidir.
Tercüme, Kuran’ın yerini tutmaz. İbadetlerde Kuran’ın orijinal Arapça metni okunmalıdır.
Tercümeler, Kuran’ı anlamak ve mesajını kavramak için bir araç olarak kullanılabilir.
Sonuç:

Kuran’ı harfiyen tercüme etmek mümkün olmamakla birlikte, manevi tercümeler Kuran’ın mesajını farklı dillere ve kültürlere ulaştırmak için önemli bir araçtır. Ancak tercümelerin Kuran’ın yerini tutmadığı ve ibadetlerde orijinal Arapça metnin okunması gerektiği unutulmamalıdır.

BENZER KONULAR:

Dini Soru Cevap

Her soru cevap verilmeye değerdir, yeter ki aynı konu bize sorulmuş olmasın ve kurallara uygun sorulsun. Lütfen soru yollamadan önce aynı konu var mı diye \\\\"ARAMA\" yapınız. Konu altına yazılan sorulara öncelik tanıyoruz.. Bilginize

Takip Et

Answer ( 1 )

    1
    2024-11-23T17:32:42+03:00

    Kur’ân-ı Kerîm’in tercüme edilmesi câiz midir? sorusu, İslâm dünyasında tarih boyunca tartışılmış bir mesele olmuştur. Bu konu, Kur’ân-ı Kerîm’in mahiyeti, Arapçanın özellikleri ve tercümenin sınırlamaları göz önüne alınarak değerlendirilmelidir.

    Kur’ân’ın Tercüme Edilmesinin Dinî Temelleri

    Kur’ân-ı Kerîm, Allah’ın kelâmı olup, Arapça olarak indirilmiştir. Allah, Kur’ân’ın Arapça oluşunu şu şekilde beyan eder:

    “Biz onu anlayasınız diye Arapça bir Kur’ân olarak indirdik.” (Yusuf, 12/2)

    Kur’ân, lafzı ve manası ile mucizevî bir kitaptır. Hem tilaveti (okunuşu) hem de muhtevası ibadet mahiyetindedir. Bu nedenle, Kur’ân’ın asıl metni ile başka bir dile tercümesi hiçbir zaman eşit kabul edilemez. Tercüme, Kur’ân’ın lafzını değil, ancak anlamını yansıtabilir.


    Tercümenin Hükmü

    Kur’ân-ı Kerîm’in tercüme edilmesi İslâm alimleri arasında bazı kayıt ve şartlarla câiz görülmüştür. Ancak bu konuda dikkate alınması gereken bazı temel noktalar vardır:

    1. Kur’ân’ın Lafzının Değiştirilemezliği:

    Kur’ân’ın Arapça metni, doğrudan Allah’tan gelen kelâm olduğundan, hiçbir tercüme onun yerine geçemez. Tercüme, yalnızca Kur’ân’ın manasını açıklama çabasıdır. Bu nedenle tercüme, “Kur’ân’ın kendisi” olarak kabul edilemez.

    2. Mananın Eksikliği ve Yoruma Açıklık:

    Kur’ân’ın anlamı, Arapçanın zengin ifade gücüyle doğrudan bağdaşıktır. Bazı ifadelerin başka bir dile çevrilmesi sırasında bu anlam kaybolabilir. Ayrıca tercüme, her zaman bir yorum içerir. Bu nedenle, tercüme yapılırken alimlerin derin bilgiye ve dil becerisine sahip olması gerekir.

    3. Amacın Belirlenmesi:

    Kur’ân’ın tercümesi, anlamın anlaşılması ve İslâm’ı diğer milletlere tebliğ etme amacıyla yapılabilir. Ancak tercümenin dinî ibadetlerde (örneğin, namazda tilavet) kullanılması câiz değildir. Zira namazda okunacak olan Kur’ân’ın, Arapça asıl metin olması şarttır.

    4. Bilginin Yayılması:

    Müslümanların, Kur’ân’ı kendi dillerinde anlamaları, İslâm’ı doğru şekilde yaşamaları açısından önemlidir. Bu sebeple, Kur’ân’ın anlamının tercüme edilmesi, bilhassa Arapça bilmeyenler için gereklidir. Ancak bu tercüme, daima bir açıklama veya tefsir mahiyetinde görülmelidir.


    Tercüme ile Tefsir Arasındaki Fark

    Kur’ân’ın anlamını tam olarak kavrayabilmek için tercüme yetmez; tefsir gereklidir. Tefsir, Kur’ân’ın ayetlerini, Arapça dilbilgisi, nüzûl sebepleri, bağlam ve İslâmî ilimler ışığında açıklama çabasıdır. Tercüme ise yalnızca ayetin zahir anlamını diğer bir dile aktarmaya çalışır. Dolayısıyla, tercüme eksik kalır ve yanlış anlamalara yol açabilir.


    Tercümenin Faydaları ve Sınırları

    Faydaları:

    1. Kur’ân’ın mesajını Arapça bilmeyenlere ulaştırır.
    2. Müslüman olmayan kişilerin İslâm hakkında bilgi edinmelerine imkân tanır.
    3. Müslümanların Kur’ân’ı anlamalarını kolaylaştırır ve imanlarını güçlendirir.

    Sınırları:

    1. Kur’ân’ın mucizevî dilini ve ifade gücünü tercüme etmek imkânsızdır.
    2. Bazı ayetlerin derin anlamlarını tam olarak başka bir dile aktarmak zordur.
    3. Tercüme sırasında yapılan hata ve eksiklikler, yanlış anlamalara yol açabilir.

    Sonuç Olarak

    Kur’ân-ı Kerîm’in başka dillere tercüme edilmesi câizdir, ancak bu tercüme hiçbir zaman Kur’ân’ın asıl metninin yerini tutmaz. Tercüme, yalnızca anlamı açıklama amacı taşır ve bu süreçte dikkatli olunması, yetkin kişilerin bu işi yapması gerekir. İslâm’ı ve Kur’ân’ı anlamaya yönelik tercümeler, doğru niyetle ve ilimle yapılırsa, hayırlı ve faydalı bir iş olarak değerlendirilir. Ancak tercümenin, Kur’ân’ın asli mahiyetini değiştirmediği ve onu tam anlamıyla temsil etmediği daima hatırda tutulmalıdır

    En iyi cevap

Cevapla