Paylaş
Kur’an, Parmak İzi Ve Kimlik Tespiti
BildirQuestion
Please briefly explain why you feel this question should be reported.
Kur’an’da Parmak izi
SORU: Kur’an’ın parmak izlerinden ve kimlik tespitinden söz ettiğini duydum. Bu doğru mu?
CEVAP: Allah Teâlâ Kıyamet süresinin başında buyuruyor ki:
Kıyamet gününe yemin ederim ve nedamet çeken nefse yemin ederim (ki, insanlar öldükten sonra diriltileceklerdir). İnsan, kemiklerini bir araya toplayamayız mı sanıyor? Evet, biz onu, parmak uçlarına varıncaya kadar bütün incelikleriyle yeniden yapmaya kadiriz. (Kıyamet/1-4)
Âyette geçen benân kelimesi, benâne kelimesinin çoğuludur. Bencin, parmaktaki boğum demektir. Burada benan ile kastedilen parmakların uçlarıdır. Bu uçlar çok ince ve küçüktür. Allah Teâlâ öldükten sonra insanı tekrar yaratmaya kadir olduğunun bir delili olarak niçin bunları tercih etti ve bunların yaratılması ve düzeltilmesinden söz etti? Bu konuda niçin vücut organlarından daha büyük diğer bir organı tercih etmedi?
Bunun sırrı, parmak uçlarının yaratılıp düzeltilmesinde ilahi ve hayret edilecek bir inceliğin olmasıdır. Çünkü her bir insanın parmakları, çizgileri ve şekilleri yönünden diğer insandan farklıdır. Çizgileri veya şekilleri birbiriyle uyuşan iki kişiyi bulamazsın. Çünkü her bir parmak şahıstan şahsa değişen ince, bariz çeşitli şekillerde kavislerle ve çizgilerle kaplıdır. Son zamanlarda bilim adamları bu çizgilerin hiç bir zaman değişmediğini ve ölünceye kadar aynı kaldığını tespit etmişlerdir. Hatta insanın gelişim aşamalarına bağlı olarak bu çizgiler geniş-lese büyüse bile esas itibariyle şekil yönünden hiçbir değişiklik olmaz ve öldükten sonra vücut çürüyüp dağılmaya kadar da bu şeklini muhafaza eder.
İnsanlar asırlar boyunca insanın yaratılışındaki bu hayret verici özelliğin farkına varamamışlardır. Nihayet 1884 yılında İngiltere’de parmaklardaki ve parmak uçlarındaki bu çizgiler vasıtasıyla şahıslan tanıma yöntemine ulaşılmıştır. Parmak izleri ve kimlik tesbiti bilimi buradan doğmuştur ve günden güne gelişmeye başlamıştır. Daha sonraları polis, kanun kaçaklarının ve suçluların araştırılması ve takibinde bu parmak izlerine dayanmıştır.
Küçük ve ince olmalarına rağmen parmak uçlarının yaratılışını Kur’an-ı Kerim sanki ilâhi sanatın parmak uçlarına yerleştirdiği bu hassas özelliklere işaret için zikretmiştir. Dünyanın doğusunda ve batısındaki milyarlarca parmağa, hiç bir şahsın parmağının diğerlerine benzemeyecek şekilde her bir parmağa ayrı ayn çizgiler ve şekiller yerleştiren bu yüce yaratıcı, insanı yeniden yaratmaya ve ölümünden sonra onu tekrar diriltmeye de kadirdir. O’nun her şeye gücü yeter.
Bir şeyi dilediği zaman, O’nun buyruğu sadece, o şeye ol demektir, hemen olur. Yaratanların en güzeli olan Allah ne yücedir.
BENZER KONULAR:
Answer ( 1 )
Please briefly explain why you feel this answer should be reported.
Parmak Uçları Ve İzleri
Allah’ın, ahireti inkâr eden veya bu konuda şüphe içinde bocalayan nankörlere seslenip gereken uyarıda bulunurken, delil olarak göz, kulak, dil, burun, kalp ve beyin gibi bizce önemli sayılan organlardan değil de parmak uçlarından söz etmesi elbetteki hikmetsiz ve anlamsız değildir. Çok önemli bir konuya dikkatimizi çekmek ve kendi kudretinin üstünlüğünü, sınırsızlığını ilham etmek içindir.
Ancak âyette geçen ve «parmak uçları» diye tercüme ettiğimiz «benân» lâfzından Cenâb-ı Hakk’ın neyi murad ettiğini ve bundaki sırrı araştırıp bulmamız gerekiyor. Önce neden parmak uçları sözü kullanılmıştır? Bu, ondaki izlere işarettir. Zira bugün yeryüzünde beş milyar civarında insan yaşıyorsa, bunlardan hiçbirinin parmak izi diğerine uymamaktadır. İlâhî sanatın yüceliği, kudretinin mükemmelliği, insanı acze düşürecek bir olayı gözler önüne sermekte ve her parmakta bu kudretin ve sanatın patentini görmemiz istenmektedir.
Parmak izi cok eskiden beri insanların ilgisini çekmiş olabilir; ancak uçlarındaki çizgileri bilimsel açıdan ilk inceleyenin ünlü İtalyan biyoloji ve anatomi bilgini Marcello Malpigh’i olduğu söylenir. 1665 yılında Napoli’de yayımlanan «Dış Dokunma Organının Anatomisi-.Konusunda Gözlem» adlı Kitabında, parmak ucu derisinin girintili, çıkıntılı şekillerinin birtakım özelliklerini anlatmıştır. Birbuçuk yüzyıl sonra Cek bilgini Jan E. Purkyne, parmak ucu kabartısının değişmediğini ortaya koymuş ve bunları dokuz gruba ayırmıştır. Ancak parmak izlerinin metodlu bir şekilde sınıflandırılması, 1890 yılında «biyolojik kalıtım» konusunda araştırmalar yapan İngiliz bilim adamı Francis Galton tarafından başarılmıştır.
Oysa Kur’ân-ı Kerîm’de konumuzu oluşturan âyetle, onbeş asır önce parmak uçlarının özelliğine dikkat çekilerek bu hususta meraklı ve araştırıcılara fikir ve temel bilgi verilmiş ve bu mucizevî sanat eseriyle O Yüce Kudret’in ölüleri birçok özellikleriyle dirilteceği haber verilmiştir. Aynı zamanda parmak uçlarıyla ilgili harika şekiller, Cenâb-ı Hakk’ın, varlığına, birliğinin ve kudretinin her şeye yettiğine delil gösterilmiştir