Kuran ve Sünnete göre “Allah nerede?”

Bildir
Question

Please briefly explain why you feel this question should be reported.

Bildir
İptal

Allah Nerede? Sorusuna Ayet ve Hadislerle Cevap

Kuran ve Sunnete gore Allah nerede

ALLAH NEREDEDİR?

Yüce Allah (c.c) kainatı ve varlık alemini yaratmadan evvel kendi zatından başka hiçbir mevcudiyet yoktu. Allah azimuşşan diledi: Su, arş, melek, cin, ins, yıldızlar, sema, güneş, ay ve sayamayacağımız kadar varlık yarattı. Rabbu’l Alemin varlık alemini yarattığı, misal olarak suyu ve arşı yarattığı zaman, kendi zatı içinde yaratmadı. Yarattığı o şeyin mekanını da kendi zatının dışında yarattı. Allah (c.c) hiçbir şeyi yaratmadan evvel onun önünde ve arkasında hiçbir şey yoktu ki, ancak kendi zatından başka. Misal olarak Allah arşı yarattığı zaman, arş onun zatının dışında ve altındadır. Çünkü Allah Yüce Kur’an’ da bunu söylüyor:

الرَّحْمَنُ عَلَى الْعَرْشِ اسْتَوَى

“Rahman arşa istiva etti.”

Allah tabiiki arşın üstünde olacak. Allahın kendi üstünde veya arkasında bir şey yok ki; Benim üstümdedir veya arkamdadır, desin. Cehmiye’nin söyledikleri gibi: “Allah her yerde hazır ve nazırdır”. Nasıl olur da Allah evimizde, mağarada, hamamda, camiide ve bu alemin herşeyinde olabilir? O zaman hamamda, tuvalette, evde, her şeyin içinde olacak ve O’nun zatında olacak. Haşa. Binlerce estağfirullah. Allah onların bu iddiasından münezzehtir.

Bazı cahiller bunda ısrar ederek: Allah nasıl arşın üstünde olabilir? Allah’a mekan isnad ediyorsunuz, diyorlar. Oysa ki o cahiller ilimden yoksun, zavallı, Allah’ın herşeyin içinde olduğunu iddia edenlerin safına girdiğini bilmiyorlar. Biz daha evvel vahdeti vücudu açıkladık ki; Bütün alemi Allah’ın zatında olduğunu söyleyenler, vahdeti vücudu savunanlar ve söyleyenler bunu demiştir.

Rabbu’l Alemin arşı yaratmadan evvel Allah’ın üstünde ve altında bir şey yoktu ki; Allah kendi zatı için, arkamda bu, önümde şu vardı desin. Tabi ki arşı yarattığı zaman benim zatımın altındadır, diye buyuruyor.

Bazı zavallılar: Bak, arş Allah’ın zatının altındadır, Allah arşın üstündedir diyorlar, Allah’a mekan isnad ediyorlar diyerek, iman edenlere sataşıyorlar. Bunları söyleyen de sözde Ehli Sünnet Ve’l Cemaat olduklarını iddia edenlerdir. Peki, arş Allah’ın üstünde mi? diyelim. Allah’ın üstünde bir şey yok ki bunu diyelim. Bunu Allah’ın zatı, yukarıdaki ayetlerde yazdığımız gibi Yüce Kur’an’ da bizzat kendisi te’vilsiz bir şekilde buyuruyor.

Rasulullah (s.a.v) bizzat kendisi bunu söylüyor. Güneş gibi parlak olan, İmam Müslim’in Sahih’inde ve diğer muhaddislerin de rivayet etmiş olduğu sahih hadiste şöyle açıklanıyor:

عن معاوية بن الحكم السلمي قال …. وكانت لي جارية ترعى غنما لي قبل أحد والجوانية. فاطلعت ذات يوم فإذا الذئب قد ذهب بشاة من غنمها. وأنا رجل من بني أدم أسف كما يأسفون. لكني صككتها صكة. فأتيت رسول الله فعظم ذلك علي. قلت: يا رسول الله، أفلا أعتقها؟ قال: ائتني بها فأتيته بها. فقال لها: أين الله؟ قالت: في السماء. قال: من أنا؟ قالت: أنت رسول الله. قال: أعتقها، فإنها مؤمنة.
Muaviye Bin El Hakem Es Sulemi şöyle dedi:….Benim bir cariyem vardı. Uhud ve Cevvaniye taraflarında koyunlarımı güderdi. Bir gün yanına vardım ki, koyunlarımdan birini kurt alıp götürmüş. Ben de ademoğullarından biriyim, onların öfkelendiği gibi öfkelenip üzüldüm. Ancak ben cariyeye de bir şamar vurdum. Sonra Resulullah’ a geldim, bu şamarı vurmamı aleyhime çok büyüttü. Ya Resulallah, cariyeyi azad edeyim mi? Dedim. O’nu, bana getir, dedi. O’nu getirdim. Resulullah O’na: Allah nerededir? Diye sordu. Cariye semada (gökyüzünde)’dır, dedi. Ben kimim? Dedi. Cariye: Sen Allah’ ın Resulüsün, dedi. Resulullah bana: O’nu azad et muhakkak o bir müminedir, buyurdu.

Resule Ekrem cariyeye: Sen Allah’a mekan isnad ediyorsun dedi mi? Şüphesiz ki hayır. Biz burda konuyu kendi kafamıza ve aklımıza göre değil Ayet ve Hadisle açıklıyoruz.

Allah nerede sorusuna cevap

Allah her yerde hazır ve nazırdır diyenin delili nedir?

Şüphesiz hiçbir delili yoktur. Şunu da söylemek gerekir ki; Her ne olursa olsun Allah’a gizli, kapalı hiç birşey yoktur. Varlık aleminde var olan çoğu şeyler biribirinden öyle uzak mesafededirler ki, o uzak mesafe, var olan şeyler için uzaktır. Bu uzaklık Allah için değildir. Bu hakikat böyle bilinmelidir. Biz ancak Allah ve onun Resulü (s.a.v)’nün bildirdiği kadar bilgi sahibi olabiliriz.

Ayeti Kerime’de Allah (c.c) şöyle buyuruyor:

وَجَاءَ رَبُّكَ وَالْمَلَكُ صَفًّا صَفًّا (۲۲)

“Rabbin ve melekler saf saf geldiği zaman.

Bu ayete olduğu gibi inanıyor ve iman ediyoruz. Allah’ın gelmesini, “ben böyle geliyorum” demiş olsaydı bir mahlukata benzemiş olurdu. Oysaki onun benzeri olmadığı için şu şekilde geliyor diyemeyiz. Fakat Ayet ve Hadislerden anlaşılacağı üzere şöyle bir misal getirebiliriz: Bulutlu bir günde bulutlar açıldığında güneşi apaçık görüyoruz. Oysaki güneş ne bir santim bize yaklaştı veya geldi diyebiliriz. Güneşin gözükmemesi bulutun arada olmasındandır. Aklı selim insanlar, ehli ilme sorsalar ilmi olarak daha iyi anlaşılacaktır.
Meşhur hadislerde rivayet edildiği gibi: Rabbimiz her gece dünya semasına (birinci göğe) iner. Oysa Allah (c.c) mekan ve zamandan münezzehtir. Birinci göğe inmesinin keyfiyeti bizce meçhuldur.

Ebu Hureyre’ nin rivayet ettiği bir hadiste Resulullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur:

عن أبي هريرة رضي الله عنه أن رسول الله قال: ينزل ربنا تبارك وتعالى كل ليلة إلى السماء الدنيا حين يبقى ثلث الليل الآخر يقول: من يدعوني فأستجب له، من يسألني فأعطيه من يستغفرني فأغفر له.

“Rabbimiz tebareke ve teala her gecenin son üçte birinde dünya semasına inerek (keyfiyeti bizce mechul bir durumda) şöyle der: Kimdir bana dua eden ona icabet edeyim, kimdir benden isteyen ona (istediğini) vereyim, kimdir benden bağışlanma dileyen onun için onu bağışlıyayım.”

Muvattayı şerh eden Ebu Ömer İbni Abdulber, benzerini hiç kimsenin yapmadığı bir şerhte şöyle demiştir:

Bu sabit bir hadistir. Nakil ve isnadı sahihdir. Muhaddisler sıhhatında ihtilaf etmemişlerdir.

Bundan başka tariklerle adil (güvenilir) kimseler tarafından Resulullah (s.a.v)’dan rivayet edilmiş bir hadistir. Bu hadiste Allah (c.c) Azimuşşanın, Ehlisünnet Ve’l Cematın söylediği gibi semada, yedikat semanın üstündeki arşın üstünde olduğuna delil vardır. Bu, Mutezilenin Allah her yerdedir, arşın üzerinde değildir, iddiasına karşı onların delilleridir. İbni Abdulber bu hususta, uzun uzun açıklamalarda bulunmuştur.

عن ابن عباس رضي الله عنهما أنه خرج على أصحابه فقال ما جمعكم؟ فقالوا اجتمعنا نذكر ربنا ونتفكر في عظمته
فقال تفكروا في خلق الله ولا تتفكروا في الله، فإنكم لن تقدروا

قدره.

İbni Abbas’tan şöyle rivayet edilmiştir:

“Peygamber (s.a.v) ashabından bir gruba uğradı. Onlara ne için toplandınız? Diye sordu. Onlar da: Rabbimiz hakkında konuşmak ve O’nun azameti hakkında tefekkür etmek için toplandık, dediler. Onlara şunu söyledi: Allah’ın yarattıkları hakkında tefekkür edin, Allah (c.c)’ın zatı hakkında tefekkür etmeyin. Çünkü siz Allah’ın zatının kadrini (büyüklük ve azametini) hakkıyla takdir edemezsiniz, diye buyurdu.

Allah Kur’an-ı Kerim’de ifade ettiği gibi:

مَا قَدَرُوا اللَّهَ حَقَّ قَدْرِهِ إِنَّ اللَّهَ لَقَوَيٌّ عَزِيزٌ (٧٤)

“Allah’ın kadrini hakkıyla takdir edemediler. Şüphesiz Allah kavi (güçlü) ve aziz (üstün)’dir.”

İnsanın aklı sınırlı, Allah’ın azameti, kudreti sınırsız, ebedi ve ezelidir. Zaman ve mekândan münezzehtir. İnsanın tefekkürü zaman ve mekâna göre hal ve bir hüküm alır. Allah’ın zatı hakkında tefekkür edildiğinde mekân, teşbih, tecsim gibi Allah (c.c)’ın münezzeh olduğu sıfatlarla tefekkür edilebilir. İşte bu gibi sakıncalardan dolayı Resulullah (s.a.v) Allah (c.c)’ın zatı üzerinde değil halk (yarattığı) ettiği şeyler üzerinde; dünya, sema, yıldızlar, güneş, ay ve bildiğimiz tüm yaratılan âlem hakkında tefekkür etmemizi emretmiştir. Bu hadis için bazı muhaddisler zayıf demişse de, zayıf demek hadisin aslı yoktur demek değildir. Ravi silsilesinde bir ricalin güvenilir olmadığıdır. Bazı sahih hadis diye rivayet edilen hadisler, muhaddislerin tahkik ve tahricleriyle mana ve sözlerinin aslının olmadığını teyit etmişlerdir. Bu hadis de mana olarak sahihtir.

Kaynak: Kuran ve sünnet ışığında asrımızın sorularına cevaplar

BENZER KONULAR:

Answer ( 1 )

    0
    2024-10-16T20:25:21+03:00

    Please briefly explain why you feel this answer should be reported.

    Bildir
    İptal

    Kur’an ve Sünnet’e göre “Allah nerede?” sorusunun cevabı, Allah’ın varlığının ve zatının yaratılmışlara benzemediği ve mekanla sınırlı olmadığı gerçeğinde yatmaktadır. Allah, mekandan ve zamandan münezzehtir, yani bunlardan bağımsızdır. Bu nedenle “nerede” sorusu insan algısına uygun bir mekansal konum arayışı ifade eder ve Allah için bu tür bir sınırlama geçerli değildir.

    Kur’an-ı Kerim’de Allah’ın her yerde olduğuna, her şeyi bildiğine ve gözetlediğine işaret eden ayetler bulunmaktadır. Örneğin:

    Bakara Suresi, 115. Ayet: “Doğu da batı da Allah’ındır. Nereye dönerseniz Allah’ın yüzü oradadır. Şüphesiz Allah’ın lütfu geniştir, O her şeyi bilendir.”

    Hadid Suresi, 4. Ayet: “O, gökleri ve yeri altı günde yaratan, sonra Arş’a istiva eden (hükümranlık kuran) dır. Yere gireni, ondan çıkanı, gökten ineni ve ona yükseleni bilir. Nerede olursanız olun O sizinle beraberdir. Allah, yaptıklarınızı görendir.”

    Bu ayetler, Allah’ın her an her yerde olduğuna ve her şeyi kuşattığına işaret etmektedir. Allah’ın ilmi, kudreti ve varlığı yaratılmışların sınırları ile açıklanamaz.

    Sünnette de benzer bir anlayış mevcuttur. Peygamber Efendimiz (s.a.v), Allah’ın göklerde olduğunu ifade eden hadislere yer vermiştir, ancak bu ifadelerden maksat, Allah’ın yaratıkların yer aldığı bir mekana hapsedilmesi değil, yüceliğinin ve kudretinin vurgulanmasıdır.

    Bu nedenle İslam alimleri, Allah’ın mekan ve zamandan münezzeh olduğunu, O’nun hiçbir şeye benzemediğini, kudret ve ilmiyle her yerde olduğunu ifade ederler. Allah, mahlukatın özelliklerinden uzaktır ve hiçbir şey O’na denk veya benzer değildir.

Cevapla