Kur’anda Huzur Kavramı

Question

Kur’anda Huzur Kavramı

Kurandaki Huzur Tavsiyeleri

Merhaba. Rum süresi 21. Ayyetinde şöyle yazıyor: Size, kendileriyle huzur bulmanız için kendi nefislerinizden eşler yaratması ve aranıza bir sevgi ve merhamet koyması da O’nun ayetlerindendir. Şüphesiz bunda düşünen bir topluluk için ibretler vardır.

Rad süresinde ise; Kalpler, ancak Allah’ı anmakla huzur bulur.

Benim anlamadığım şey, mesela sadece Rabbimizi anarak huzur buluyoruz ya, diğer ayette eşlerle huzur bulmak konusunu anlamadım. Kesin yanlış anladığım bir şey var..



Rum suresindeki ayetine rahat suresindeki ayet kıyaslaması çok yanlış

Mutluluk sebebi olan huzur ayrıdır kalplerin Allah’a iman etmek ile zikir yapmak ile huzur bulması ayrı bir konudur



RAAD SURESİ

Rızık Sadece Allah’tandır, Mucizeler Allah’ın Elindedir Ve Allah, Kendisine İman Edenleri Hidayete Ulaştırır

26- Allah, dilediği kimsenin rızkını ge­nişletir ve daraltır. Dünya hayatıyla övünenler bilsinler ki dünyadaki hayat ahiret yanında sadece bir geçimlikten ibarettir.
27- İnkâr edenler: “Rabbinden (Muham-med’e) bir mucize indirilmeli değil miy­di?” derler. De ki: “Doğrusu Allah dile­yeni saptırır ve kendisine yöneleni doğru yola eriştirir”
28- Onlar inanmış ve kalpleri Allah’ı zikretmekle huzura kavuşmuş insan­lardır. Dikkat edin, kalpler ancak Al­lah’ı zikretmekle huzura kavuşur.
29- İman eden ve sâlih amel işleyen kimseler için hoş bir hayat ve dönüle­cek güzel bir yer vardır.

————————-

Ayetlerden Çıkan Hüküm Ve Hikmetler

Ayetler, şu hususlara işaret etmektedir:
1- Rızkın kaynağı Allah Tealâ’dır. Hikmetinin ve adaletinin gereği olarak dilediği kimselerin rızkını çoğaltır, dilediklerininkini ise daraltır.
2- Kâfirler ve maddî çekişmelere taraf olanlar dünya jmalı ile sevinip onun dışında hiçbir şeyi tanımazlar. Tabi ki Allah katındaki sayısız ihsan, nimet ve iyiliklerden de habersizdirler.
3- Ahiret yanında dünya, sadece çabucak yok olup giden basit bir fayda­lanmadan ibarettir.
4- Bütün mucizelerin yerini tutan, doğruluğu, peygamberliğin ve vahyin sıhhatini ve onun Allah kelâmı olduğunu gösteren Kuran mucizesini gördükten sonra Rasulullah (s.a.)’a, daha başka mucizeler getirmesini teklif etmek ceha­letten başka bir şey değildir.
5- Rızkın, iman ve inkâr ile bir bağlantısı yoktur. Allah, birden cezalandır-mayıp mühlet vermek için kâfiri rızıklandınrken imtihan etmek ve denemek için de mümini nzıktan mahrum bırakabilir.
6- Sapmak ve hidayete ermek, Allah’tandır. İnsan her ikisinde de kendisi­ni gösterir. Kâfir, inat eder, karşı çıkar ve iman etmez. Dolayısıyla Allah da ona hidayet etmez. Mümin ise iman edip, sâlih ameller işler, Allah da hidayetini arttırır.
7- Sâlih ve güzel amel işleyen müminler için cennet, iyilik, nimetler, se­vinç ve dönülecek güzel bir yer vardır. Bu ayet, Allah’a itaat etmeye teşvik et­mekte, isyandan, günah işlemekten, kötü bir şekilde cezalandırılmaktan ve fe­na akibetten sakındırmaktadır



RUM SURESİ

Allah’ın Birliğine, Kudretine Ve Haşre Delâlet Eden Bazı Deliller:

20- Sizi topraktan yaratması, sonra da birer insan olarak (yeryüzüne) dağılmanız Allah’ın ayetlerindendir.
21- Size kendi içinizden kendile­riyle huzura kavuşacağınız eşler yaratması ve aranızda sevgi ve merhamet meydana getirmesi Al­lah’ın ayetlerindendir. Şüphesiz bunda düşünen bir topluluk için pek çok ibretler vardır.
22- Göklerin, ve yerin yaratılması, dillerinizin farklı farklı olması Al­lah’ın ayetlerindendir. Şüphesiz bunda bilenler için pek çok ibret­ler vardır.
23- Gece uyumanız ve gündüz O’nun lütfundan rızık aramanız O’nun ayetlerindendir. Şüphesiz bunda (Hakk’ı) dinleyen bir toplu­luk için pek çok ibretler vardır.
24- Size korku ve ümit vermek için şimşeği göstermesi, gökten su in­dirip onunla ölmüş olan yeryüzü­ne canlılık vermesi O’nun ayetle­rindendir. Şüphesiz bunda aklını kullanan bir topluluk için pek çok ibretler vardır.
25- Göğün ve yerin Allah’ın emriyle
25- Göğün ve yerin Allah’ın emriyle ayakta durması O’nun ayetlerindendir Sonra sizi yeryüzündeki kadendir. Sonra sizi yeryüzündeki ka­birlerinizden bir defa çağırdığı zaman hemen (kabirlerinizden) çıkıverirsiniz.
26- Göklerde ve yerde bulunan herkes ancak O’nundur. Hepsi O’na boyun eğ­mektedir.
27- Bütün varlıkları yoktan var eden ve sonra da tekrar diriltecek olan ancak O’dur. Bu O’na pek kolaydır. Göklerde ve yerde en yüce sıfatlar O’nundur. O, Azîz’dir (her şeye galiptir), Hakîm’dir (sonsuz hikmet sahibidir).
—————————-

Ayetlerden Çıkan Hüküm Ve Hikmetler:

Bu ayetlerde Allah Tealâ’nın Rab olduğuna, vahdaniyetine delâlet eden altı delil ve bunların kesin neticesi yeralmaktadır. Bunlar şunlardır:
Birinci delil:
İnsanın aslı topraktan yaratılmıştır. Cüz, aslı (ait olduğu bütünü) gibi­dir. Allah Tealâ insanı ta başlangıçta insan olarak yaratmıştır. Yoksa insa­nı önce hayvan olarak yaratıp sonra onu insan kılmış değildir.
Allah insanı yarattıktan sonra onu idrak, bilgi, ilim ve akılla donattı. Böylece hayatlarının geçiminde tasarrufta bulunan, akıl sahibi, konuşan insanlar meydana geldi. Allah, insanları boş yere yaratmamış, onları sade­ce belirli bir gaye ve hikmetle yaratmıştır. Buna kadir olan, ibadet ve teşbi­he layık olandır.
“…birer insan olarak yeryüzüne dağıtıyorsunuz” ifadesindeki “beşer” kelimesiyle hayvandan farklı idrak kuvvetine işaret edilmektedir. “Dağılıyorsunuz” ifadesiyle de hareket edici güce işaret edilmektedir. Her ikisinin de toprakta olması gayet hayret vericidir. İnsanın dört unsurdan; toprak, su, hava ve ateşten meydana gelmesine rağmen Allah Tealâ burada özellik­le iki unsuru, toprak ve suyu zikretmektedir. Çünkü hava ve ateşe ihtiyaç, suyun toprakla karışmasından sonra olur. Zira bu unsurlardan genellikle elle tutulan, gözle görülen unsurlar sadece toprak ve sudur.
İkinci delil:
İnsan cinsinin devamlılığı doğum sebebiyledir. Allah Tealâ’nın, “içiniz­den” -bazılarının dediği gibi- Hz. Havva’yı Hz. Âdem cinsinden yarattığına delildir. Doğru olan -Fahreddin Razî’nin dediği gibi- bu ifadenin mânâsı “sizin cinsinizden” demektir. Bu ifade aynen şu ayet gibidir: “Size kendi cinsinizden bir rasul geldi.” (Tevbe, 9/128). Şu ayetteki “kendileriyle huzu­ra kavuşacağınız eşler yaratmış olması…” ifadesi de buna delildir. Yani sü­kûn, ülfet ve huzur ancak aynı cinsten olan kimseler arasında gerçekle­şir.
Allah Tealâ evlilik bağını devamlılığı garanti edecek şeylerle kuşat­mış, kadınları erkekler için kalbî sükûnet ve huzur vesilesi kılmış ve -Süd-dî’nin dediği gibi- eşler arasında sevgi ve rahmet yani muhabbet ve şefkat kılmıştır. İbni Abbas’dan şöyle rivayet edilmiştir: “Meveddet” kişinin hanı­mını sevmesi, “rahmet” kişinin hanımına bir kötülük isabet etmesi duru­munda acıma ve merhamet etmesi demektir.
Özetle; Allah Tealâ insan cinsini iki şeyle muhafaza etmektedir:
– Hanımın, erkeğin cinsinden olması,
– Aynı cinsten (beşer cinsinden) olmasının sebep olduğu sükûnet ve huzur. Aynı cinsten olma, huzura sebep olur. Huzur da iki şeyle kuşatılmış­tır: a) Sevgi, b) Rahmet. Önce sevgi olur, sonra da bu sevgi rahmete sebep olur. Zira, iki eş arasında, diğer akrabalar arasında bulunmayan karşılıklı merhamet bulunmaktadır. Bu sadece mücerret şehvet sebebiyle meydana gelmiş bir merhamet değildir. Çünkü bu şehvet yokolabilir, ortadan kalka­bilir, ya da çok sık meydana gelebilen eşlerarası kızgınlık bu şehveti de alıp götürebilir; ama Allah Tealâ’dan olan rahmet kalır ve bu rahmet sebe­biyle insan, hareminin başına gelecek felâketlere engel olur.
Üçüncü delil:
Ufuklarda ve nefislerdeki deliller: Bu delillerin en önemlileri göklerin ve yerin yaratılması, sonra dünyadaki Arapça ve diğer dillerin çeşitliliği ve konuşma farklılığı, beyaz, siyah, ve kırmızı gibi renk çeşitliliği, seslerin ve
şekillerin muhtelif oluşu, cilt kıvrımları, yüz hatları v.b. hususlardır.
Siz insanlar arasında mutlaka bu ayrımı görmektesiniz. Bu farklı şe­killer nutfenin kendi yapımı ya da anne ve babanın kendi yapımı olan şey­ler değildir. Mutlaka bu çeşitliliği yapan biri vardır. Bunu meydana getiren de sadece Allah Tealâ’dır. Bu ise her şeyi düzenleyen, yoktan vareden bir zatın varlığını gösteren en açık delillerdendir.
Dördüncü ve Beşinci delil:
İnsanın başına arızî olarak gelen hususlar ki bunlar; geceleyin uyu­mak, gündüz nzık talep etmek için hareket etme, gök gürültüsüyle korkut­ma ve faydalı yağmuru indirmek hususunda ümit vermek için şimşek ve yıldırımı göstermek, ekin ve ağaca can vermek, bitkileri yeşertmek ve su menbalarını ve su serveti kaynaklarını beslemek için buluttan yağmur in­dirme delilleridir.
Altıncı delil:
Göğün ve yerin ayakta durması ve bu ikisinin varlığının devamı Onun kudreti, tedbiri ve hikmetiyledir. Allah Tealâ mahlûkatm yararına, gökyü­zünün insanlar üzerine düşmemesi için, gökyüzünü direksiz tutar. İçinde­kilerle birlikte hareket edip direksiz olarak, dengeli bir durumda dönen yeryüzünü diğer sabit ve gezegen yıldızlarla çatışmadan, çarpışmadan ko­rur. Nihayet dünyanın eceli sona erecek ve o zaman yeniden diriliş meyda­na gelecektir.
Dolayısıyla bu varlıkları yaratan, onları kabirlerinden çıkartıp dirilt­meye kadirdir. “Sonra sizi yeryüzündeki kabirlerinizden bir defa çağırdığı zaman hemen (kabirlerinizden) çıkıverirsiniz.” ayetinden murad tıpkı, sözü dinlenen davetçiye davetlinin uyması gibi bu olayın hiç durmaksızın ve beklemeksiniz derhal meydana gelmesidir.
Bu delillere netice olarak; vahdaniyetinin (Allah’ın birliğinin) isbatı olan ilk yaratma, kudret sıfatının isbatı olan insanı ilk yarattığı gibi onu mahşerde de toplamaya muktedir olduğuna dair geçen delillerin neticesi özetle şudur: Birincinin temeli olan vahdaniyetin (Allah’ın birliğinin) isba­tı, ikincinin temeli olan insanları mahşerde toplamaya muktedir olduğu­nun isbatı şeklinde geçen hususların kesin neticesi şudur:
Göklerde ve yerde bulunanların tamamı (yaratık, mülk, kul ve tasar­ruf olarak) Allah’ındır. Hepsi boyun eğme anlamında Ona itaat etmekte­dirler. Allah Tealâ mahlûkatı yoktan vareden ve bu mahlûkatı tekrar yara­tacak olandır. Nitekim Cenab-ı Hak şöyle buyurmaktadır: “Şüphesiz ki O, yoktan vareder ve diriltir.” (Bürûc, 85/13). Tekrar diriltme Allah için basit bir husustur. Allah Tealâ’mn kudretinde yoktan varetme ile yeniden dirilt­me eşittir.
Her şeyde Allah’ın muazzam kudreti, Allah’ın birliği sabit olunca gök­lerde ve yeryüzünde yüce sıfatlar Allah’a mahsustur. Bu sıfatlar şunlardır: Allah’tan başka hiçbir ilâh yoktur. Ondan başka hiçbir Rab yoktur. Bu, vahdaniyet sıfatıdır. Allah bütün kemal sıfatlarıyla muttasıftır. Her çeşit noksanlıktan münezzehtir. Onun benzeri hiçbir şey yoktur. O her şeyi işi­ten ve her şeyi görendir. O, güçlü olan, her şeyden üstün olandır. Hiçbir şey Onu âciz bırakamaz. O, yaptıklarında ve mahlûkatı idare etmede son de­rece hikmet sahibidir. O’nun dilediği şey mutlaka olur





Yani iki çeşit huzurmu var, ve ayette bahsedilenler iki farklı huzurmu? (Rad suresinde ki ibadetle gelen huzur, diğer suredeki ise nefsi huzur gibi birşeymi ) doğrumu anladım?

Dini Soru Cevap

Her soru cevap verilmeye değerdir, yeter ki aynı konu bize sorulmuş olmasın ve kurallara uygun sorulsun. Lütfen soru yollamadan önce aynı konu var mı diye \\\\"ARAMA\" yapınız. Konu altına yazılan sorulara öncelik tanıyoruz.. Bilginize

Takip Et

Answer ( 1 )

    0
    2021-08-13T05:37:23+03:00

    Kişinin iman etmesi, imanının gereği olan ibadetlerini yerine getirmesi onu ayrı bir huzurlu ve mutlu kılmaktadır. Ve Rabbimiz (cc) Rad Suresi 28. ayette şöyle buyuruyor;

    Dikkat edin, kalpler ancak Al­lah’ı zikretmekle huzura kavuşur.

    Yine Kur’an-ı Kerim bizlere aile huzurundan bahsetmektedir. Rum Suresi 21. ayette Rabbimiz (cc) bu konuda şöyle buyuruyor;

    Size, kendileriyle huzur bulmanız için kendi nefislerinizden eşler yaratması ve aranıza bir sevgi ve merhamet koyması da O’nun ayetlerindendir. Şüphesiz bunda düşünen bir topluluk için ibretler vardır.

     

Cevapla