La tahzen innallahe meana ayeti ve anlamı

Bildir
Question

Please briefly explain why you feel this question should be reported.

Bildir
İptal

La tahzen innallahe meana anlamı ne demek

 

La tahzen innallahe meana uzulme Allah bizimle beraberdirLa tahzen innallahe meana uzulme Allah bizimle beraberdir

(Üzülme Allah bizimledir anlamındadır)

Eğer Ona (Muhammed’e) yardım etmezseniz, Allah Ona yardım etmiştir. Hani o küfredenler, iki kişiden biri olarak Onu (yurdundan) çıkar­mışlardı da, ikisi mağarada iken arkadaşına, «Üzülme Allah bizimle bera­berdir» demişti. Allah da Onun üzerine sükûnet, huzur, kalb yatışkanlığı indirmiş ve Onu görmediğiniz askerlerle desteklemişti; aynı zamanda küf­redenlerin sözünü alçalttıkça alçaltmıştı. Allah sözü ise en yücedir. Allah yegâne üstündür, çok güçlüdür, (sonsuz ve sınırsız) hikmet sahibidir.

Tevbe suresi 40. ayet
—————————-

Ebû Bekir Sıddîk (R.A.) anlatıyor:
«Peygamber (A.S.) Efendimizle birlikte mağarada bulunuyorduk. Müş­rikler gelip mağarayı aramak istediler; o kadar yaklaştılar ki, onlardan bi­ri ayaklarının önüne baksaydı bizi görebilirdi. Bunun üzerine Peygamber (A.S.) Efendimize durumu arzettiğimde buyurdu ki: Ya Ebâ Bekir! ne sa­nırsın, üçüncüleri Allah olan iki kişiyi?»

Allah’ın peygamberini mağaradayken müşriklerin eziyetinden ko­ruması: “O ikisi mağaradayken Allah ona yardım etti.”
Hicret kıssası ve mağara mucizesi kısaca şöyledir: Kureyş, müslümanların Medine’ye gittiklerini görünce, bunun son derece tehlikeli bir şey olduğunu söylediler ve Resulullah (s.a.)’i öldürmeye karar verdiler. Bütün gece, çıkınca öldürmek için Hz. Peygamber’in evinin kapısı önünde gecelediler. Resulullah (s.a.) de Ali b. Ebî Talib’e, yatağına yatıp uyumasını emretmiş [131] ve Kureyş’in kendisini görememeleri için Allah’a dua etmişti. Nitekim Allah onların gözleri­ni perdeledi. Resulullah evinden çıktığı zaman, onları uyku kaplamıştı. Başla­rına toprak attı ve gitti. Sabah olduğunda, karşılarına Hz. Ali çıktı. Onlara, ev­de kimsenin olmadığını söyledi. Resulullah (s.a.)’in kendilerinden kaçıp kurtul­duğunu anladılar.
Resulullah (s.a.) Ebû Bekir es-Sıddık ile, hicret için buluştular. Abdullah b. Erkat’ı -İbn Üraykıt da denir- kılavuz olarak aldılar. Kafir bir kimseydi, fa­kat kendisine güveniyorlardı. Yol kılavuzuydu, Medine’ye giderken kılavuzluk yapması için, onu kiraladılar.
Resulullah (s.a.) Hz. Ebû Bekir’in Cumahoğullan’ndaki evinin arka kapı­sından çıktı, Sevr dağındaki mağaraya doğru gittiler.
Ebû Bekir, oğlu Abdullah’tan halkın kendileri için ne söylediklerini dinle­mesini ve kölesi Amir b. Füheyre’den de koyununu otlatmasını, ihtiyaçları olan şeyi almasını ve gece kendilerine getirmesini emretti. Sonra gittiler, mağaraya girdiler.
Ebû Bekir’in kızı Esma onlara yemek ve Abdullah da haberler getiriyor, sonra Amir b. Füheyre koyun sürüsünü getiriyor, onların izini kaybettiriyordu. Kureyş peygamberi kaybedince, meşhur bir iz sürücü buldu. Bu adam iz süre­rek mağaraya kadar geldi ve izlerin burada kesildiğini söyledi. Fakat mağara­nın ağzına baktıklarında örümcek ağıyla kapanmış olduğunu gördüler [132] Bu manzara Peygamber (s.a.)’i öldürmelerine engel oldu. Nitekim onlar, örümcek ağını görünce, mağarada hiç kimsenin bulunmadığına kesin olarak inanarak geri döndüler. Peygamberi bulup geri getirene 100 deve ödül koydular. Haber ve Süraka b. Malik b. Cu’şum’un bu husustaki kıssası da meşhurdur.
Ebu’d-Derda ve Sevban (r.a.)’m hadisinden rivayet olunmuştur: Allahü Te-âlâ, bir güvercine emretti, o da örümceğin kurduğu ağ üzerine yumurtladı ve yumurtası üzerinde uyumaya başladı, kâfirler onu görünce mağaradan geri döndüler.
Buharî, Hz. Aişe’den rivayet ediyor: Resulullah (s.a.) ve Ebû Bekir ed-Deyl oğullarından, usta bir kılavuz tuttular. Bu adam Kureyş kâfirlerinin dini üze­reydi. Binitlerini ona verdiler, onunla üç gece sonra Sevr mağarasında buluş­mak üzere sözleştiler. O, üç gece sonra, sabahleyin onlara binitlerini getirdi. Ayrıldılar, onlarla beraber Amir b. Füheyre ve ed-Deyl’li kılavuz da ayrıldı. Kı­lavuz o ikisini alıp sahil yolundan götürdü.
Mühelleb der ki: Burada, fıkhî bir mesele var: Eğer vefa ve mürüvveti bili­niyorsa, müşriklere sır ve mal emanet olunabilir. Nitekim Peygamber (s.a.) Mekke’den çıkarken sırrını ve iki deveyi bu müşriğe emanet etti. İbni Münzir: Buradan, müslümanlann, kâfirleri ücretle yol kılavuzu tutmalarının caiz oldu­ğu anlaşılıyor, demiştir.
“Kâfirlerin sözünü alçaltmıştı” sözünde, Allahü Teâlâ’nm Bedir Günü şir­ki mağlup, rezil ve hakir kıldığına açıkça bir işaret vardır. “Allah’ın sözü”, “La ilahe illallah” sözüdür.
Ayet, “Allah (mutlak) galibdir, yegane hüküm sahibidir” şeklinde bitiyor. Burada Allah’ın üstün kudretine ve yüksek hikmetine işaret eden bir açıklama vardır. Allah üstün ve galiptir, ancak doğru olanı yapar.

Cevapla