Lafzı nesh edilen ayetler

Bildir
Question

Please briefly explain why you feel this question should be reported.

Bildir
İptal

Kuranda nesh edilen ayetler hangileridir

Lafzi nesh edilen ayetler

Kur’anda Neshedilen Ayetler

Kur’anda neshedilmiş olan ayetler :
A- Hem metni ve hem de hükmü kaldırılan,
B- Hükümlerinin vasıfları değiştirilen,
C- Hükümleri bakı kalmak üzere metinleri kaldırılan,
D- Metinleri bakı kalmak üzere hükümleri değiştirilen veya kaldırılan ayetler olarak dört gruba ayırmak mümkün*dür. Sırasiyle bunları açıklamaya çalışalım. [26]

Hem Metni Ve Hem De Hükmü Kaldırılan Ayetler :

Enes İbni Malik (rd) rivayet eder ki,
“Allah’ın Resulünün sağlığında, Tevbe Sûresine eşit bir sûreyi okurduk. Şu ayetten başkasını unuttum :
Velev enne libni ademe vadiyani min zehebin lebteğa ileyhima salisa. Velev enne lehu salisen, lebteğa ileyhima râbia. Velâ yemleu cevfebni ademe illetturabu. Ve yetubüllâhu alâ men tab»[27]
Meali şudur :
“Eğer Ademoğlunu altundan iki vadisi olsa, ister ki ona üçüncü su satılsın. Üçüncüsü de olsa isterki ona dördüncüsü katılsın. Ademoğlunun karnını topraktan başkası doyurmaz. Al*lah tevbe edenlerin tevbesini kabul eder»
Metni nesholan bu ayeti, bazı kelime değişikleriyle ve ayni anlamda olmak üzere, Ebu Vakıdı Elleysî, Ebu Musal Eş’arî ve Zeyd İbni Sabit de rivayet etmişlerdir.[28]
Abdullah İbni Mes’ud da şunu rivayet eder :
“Allah’ın Resulü bana, bir ayeti okudu ki ben onu ezber lemiş ve musahıfma da yazmış ve yatacağım yere bu yazıyı götürmüştüm. Ertesi günü mushafi elim ealınca, yazının bu*lunduğu sahifenin bembeyaz olduğunu gördüm. Durumu Hz Peygambere haber verince bana,
“Ya İbni Mes’ud, o ayet geçen gece kaldırıldı” dedî.[29]
Hüseyin Bini Elmenâri de der ki :
“Kur’andan metni kalkmış olmakla beraber, kalberde saklı kalan Vitir namazında okuduğumuz Kunut Sûreleridir, Bunlardan birisine (İnna nesteînüke) “Hal» diğerine ise “Hafd» tesmiye edilir.[30]
Kadı Ebubekir “El İntişar» adlı kitabında, bu rivayetleri, Ahâd Hadislerle verildikleri için kabul etmez. Ebubekir Errazî ise, bu rivayetleri mümkün görmektedir. Ancak üzerinde asla ihtilaf olmayan bir husus varsa oda, Peygamberimizin vefatından sonra her hangi bir neshin vuku bulamayacağıdır. [31]

Hükümlerinin Yalnız Vasıflarında Nesh Bulunan Ayetler :

Hükümleri devam ettiği halde, yalnız o hükümlerin va*sıflarında “nesh» bulunan ayetlere ait malûmatı, “Sahihi Müslim şerhi Fethul Mülhem» den naklen “İstılâhati Fıkhiye» de okuruz. Diğer eserlerde buna ait bir kayde raslamadık. Bu konuya ait gösterilen misal şudur :
İlk önce Aşura günü oruç tutmak farzdı. Fakat sonradan bu orucun farz olma vasfı nesholmuş, mendüb olarak tutul*masına cevaz verilmiştir. Burada asıl hüküm, oruçtur. O neshedilmemiş, onun vasfı olan farz olma hali neshedilmiş, mendûbe çevrilmiştir.[32]

Hükmü Bakı Kalıp Metni Neshedilmiş Olan Ayet :

Burada “neshedilmiş» denmekteki maksat, mushafımızda bulunmayan demektir. Yoksa diğer neshedilmiş ayetler gibi, neshedici bir ayeti yoktur.
Bu konuda altı sahih hadîs kitabında Hz. Ömer’in hutbe*de şöyle dediği rivayet edilir :
“Allah (c.c.) Muhammedi (s.a.) gerçekten elçi gönderdi, ona kitap da indirdi. Ona indirdiği kitapta “Recm» ayeti de vardı. Onu okuduk, onu ezberledik, onu Peygamber uygula*dı, ondan sonra biz de uyguladık. Korkuyorum ki uzun bir zaman sonra, nastan birisi “recmi Allah’ın kitabında bulamı*yoruz» der ve Allah’ın indirdiği bu farzı bırakıp sapıtırlar. İyi bilin ki, zina ettiği şahitlerle, yahut hamilelikle veya itiraf etmekle sabit olan erkek ve kadına, eğer evlilik görmüş kimselerdenseler, recm ile cezalandırılmaları haktır. Allah’a ye*min ederim eğer insanlar, Allah’ın kelamına Ömer ilave yap*tı demeselerdi o ayeti, kendi elimle yazardım.[33]
Hz. Ömer’in, hutbesinde kasdettiği ayetin metni şudur:
“Eşşeyhu veş-şeyhatu iza zeneya fercumuhuma elbettete nekâlen minellâhi vellâhü Azizun Hakîm»[34]
Mealen şu demektir :
İhtiyar erkek ve ihtiyar kadın zina ettikleri vakit, Allah’dan bir ceza olarak onları “recm» edin, Allah Azizdir, Hakim*dir.
Gerçi ayette ihtiyar erkek ve kadın ifadesi kullanılıyorsa da buradaki ihtiyar sözünden, ister meşru ister gayri meşru olsun, cinsi münasebette bulunmuş erkek ve kadının kasd edildiğini, Peygamberimiz ve dört halife devirlerindeki recm uygulamasından anlıyoruz. Nitekim Hz. Ömer de hutbesinde, zinadan hamile kalmış kadınlardan söz etmiştir, ihtiyar bir kadının hamile kalması şüphesiz mümkün değildir. Şu halde demek oluyor ki Hz. Ömer, bu ifadesiyle hamile kalabilecek veya onu hamile bırakabilecek kimseleri (ki bunlar ihtiyar sayılmaz) işaret etmiştir.
Şunu da ilave edelim ki, Ehli Sünnetten olmayan bâzıla*rı, bu ayeti haber veren sahih hadislerin, mütevater hadisler kuvvetinde olmadığını bahane ederek, recm ayetini inkâr et*mişlerdir. Nitekim hariciler, der ki :
“Bu kadar şiddetli bir ceza eğer meşru olsaydı, Kur’anda yazılı bulunurdu. Kur’anda bunun yazılı olmaması Rec-min meşru olmadığını gösterir.
Ehli Sünnet alimlerinin bunlara verdikleri cevapta der*ler ki :
“Kur’anda yazılı bulunmadığı için, recmi caiz görme*diğimiz taktirde, halen uygulamakta olduğumuz namazın şe*killeri, rekât sayıları gibi bîr çok peygamber sünnetinin de caiz görülmemeleri gerekir. Zira Kur’anda, rekâtların sayı*ları hakkında açık bir bilgi yoktur. Biz namaza ait olan uygu*lamayı, Peygamberimizin söz ve hareketlerine bakarak, ondan Öğrenerek yerine getiriyoruz. Çünkü Kura’n bize “Peygambe*rin size verdiğini alın, yasakladığından da kaçının» [35] buyuruyor. Bundan başka yine Kur’anda “O, kendiliğinden konuşmaz, onun sözü Allah’ın vahyinden başkası değildir» [36] buyurulur. O halde nasıl olur? Peygamberin biz*zat uygulattığı Recm cezasından vaz geçebiliriz? Ba husus bu uygulama tevatüren sabittir.
Buharî’de ise, konu edilen recm ayetinin Nur Sûresinden olduğu rivayet edilir. İbni Hayyanin “sahıh»ınde, Übey İbni Kâbın “Nur Sûresi uzunluk bakımından Ahzap Sûresi kadar*dı. Sonradan recm ayeti ondan çıkarıldı» dediği bildirilir.[37]
Nesa’î’nin rivayetine göre, Mersan İbni Hakem, vahy kâti*bi ve mushafi derleyenlerden Zeyd İbni Sabite,
“Recm ayetini Mushafa yazmadın mı? diye sorar. O da cevaben,
“Görmüyor musun? zina edenler recm cezasına çarpı*lıyorlar, der.
İbni Darır de “Fezailul Kur’an»ında, Hz. Ömer’in bir baş*ka hitabesinde şöyle dediği yazılmıştır :
“Recm cezası haktır, ondan şikâyet etmeyin. Ben recm ayetini Mushafa yazmayı kasd ettiğim için Ubey İbni Kâba (vahy kâtibi) sordum. O da bana cevaben,
“Ben recm ayetini Resulullâha okutmak istediğimde, sen göksümden beni iteleyip “sen recm ayetini okutmak ister*sin, öbür tarafta onlar eşekler gibi çiftleşip duruyorlar» diyen değil miydin? dedi.
İbni Hacer, Recm ayetinin Mushafta yazılmamasına se*bep olarak, sahabîler arasında çıkan ihtilafi gösterir. Hz. Ömer’in şöyle dediği de rivayet edilir :
“Resülüllâha, izin ver Recm ayetini yazayım, deyince Resülüllâh “takatin yetmez» dedi.
Yine bir rivayete göre, Zeyd İbni Sabit ile Saîd Bini As, mushafi yazıyorlarken Zeyd, Recm ayetini “Eşşeyhu veş-şeyhetü iza zeneya fercümuhuma» diye Peygamberden duyduğunu söyler. (Fakat ayetin geri kalan kısmını nedense okumamış.) Orada bulunan Hz. Ömer de,
“Recm ayeti indiği zaman, Resülüllâha gidip -izin ver bunu yazayım- deyince Resülüllâh, sanki bu teklifimi hoş kar*şılamamış gibiydi, der ve şöyle devam eder;
“Görmüyor musun? bir ihtiyar zina ederse, bekâr da olsa recmedilir, ama bir genç zina ederse ve bekârsa recmedilmez.
Minhac şerhinde İbni Hacer, Recm ayetinin neshedilmesine: sebep olarak ve Hz, Ömer’in bu son ifadesini de kasde derek, ayetin ameli bakımdan açıklığa kavuşturulamamış ol*masını gösterir.[38]
Ebu Emame Bini Sehl, bir sahabiye olan halasının şöyle dediğini rivayet ediyor :
“Resülüllâh bize Recm ayetini “Eşşeyhu veş-şeyhuhetu iza zeneya fercumuhuma elbettete bima kadaya minellezzeti» diye okuttu.
Bu rivayete göre Recm ayetinde “bima kadaya minellezzeti» ibaresi de varmış. Diğer rivayetlerin bir kısmında Recm ayeti biraz daha uzun, diğer bâzı rivayetlerde ise daha kısa*dır. Anlaşılan odur ki, Recm ayetinin metni üzerinde bir uyuşmazlık var. Ama buna mukabil, bu ayetin getirdiği Recm hükmünde hiç bir anlaşmazlık yok.[39]
Ord. Prof. ismail Hakkı İzmirli de, Tarihul Kur’an ese*rinin S. II. de şöyle der :
“- Hatta Ömerulfaruk-Recm ayetini haber verdiği halde, tek şahit olduğundan naşi Zeyd, onu kabul etmedi» [40]
İleride de okunacağı üzere, Kur’an-ı Kerime ait ayetler toplanırken, Peygamber Efendimizin huzurlarında okunduğu iki şahitle isbat edildikten sonradır ki, Mushafı Şerife kon*muştur. Nitekim, ayetleri toplamak için kurulan komisyona başkanlık eden Vahy kâtibi Hz. Zeyd dahi, bir ayet olduğu*nu yakinen bildiği “Lekad câekum» ile başlayan Allah kelamının, Kur’ana ilavesini teklif etmemiş, başka bir şahit bu*lana kadar beklemiştir. Nihayet bu ayet, Hüzeymetül Ansarîde bulunmuş ve başka şahit aranmaksızın Mushafi Şerife konmuştur. Hüzeymeden daha başka bir şahit istenmeyişinin bir sebebi, bu ayeti bizzat Zeydin bilmekte olması, ikinci se*bebi ise, bir konuda Peygamber Efendimizin, Hüzeymenin tek şahitliğini kabul edip fetva vermesiydi. Bunun dışında hiç bir ayet, iki şahitle isbat edilmeden Mushafa eklenmemiştir. [41]

BENZER KONULAR:

Cevapla