Medd-i Arız Nedir? Kısaca
Medd-i Arız Ne Demek?
Meddi Arız Hakkında Kısa bilgi
Arızî uzatma demektir. Harf-i medden sonra sebeb-i medden sükûn-u ârız gelse medd-i ârız olur.
Rabb’i’l-âlemîn kelimesindeki “mîn” gibi. “Âlemîne” diye geçilirse o zaman medd-i ârız olmaz. Medd-i tabîî olur. Uzatılması caizdir. Bir elif ile dört elif miktarı arasında uzatılır. Bir elif miktarı, bir parmak kaldıracak kadar uzatmaktır. Kelimenin son harfinin harekesi üstün ise üç türlü uzatılabilir: a) Dört elif miktarı uzatılır. Buna tûl denir. Âlemîn gibi. b) İki-üç elif miktarı uzatılabilir. Buna tevassut denir. c) Bir elif miktarı uzatılır. Buna da kasr denir. Kelimenin son harfinin harekesi esre ise dört vecih çekilebilir: Tûl, tavassut, kasr ve revm. Revm, gizli bir ses ile harekeyi söylemeye denir. Revm sadece kasr ile yapılabilir. Kelimenin son harfinin harekesi ötre ise yedi vecih çekilebilir: a) Tûl, b) Tavassut, c) Kasr, d) Revm, e) Tûl ile işmâm, f) Tavassut ile işmâm, g) kasr ile işmâm. İşmâm, sessizce harekeye işaret etmeye, sükûndan sonra dudakları yummaya denir. Ötre ile telaffuz edildiğinde dudakların aldığı şekildir.
Diyanet dini kavramlar sözlüğü
MEDD-İ ARIZ NEDİR ÖRNEKLER
( المد العارض )
Meddi arız ve çeşitleri
Tarifi: Med harflerinin birinden sonra sükun-u ârız gelirse, Medd-i Arız olur.
Sükûn-u Arız: Esasen harekeli olduğu halde vakıf sebebiyle sakin hale gelen harfe, sükun-u ârız ddiyoruz..
( * العالمينَ الدينِ * نستعينُ * يوم ) gibi.
Bu kelimeleri vakıf yapmadan okuduğumuzda, medd-i ârız diye bir şey kalmayıp, medd-i Tabii olurlar. Ancak durulursa Medd-i Arız olur. Bundan dolayı bu çeşit yerlere Medd-i Arız denmiştir. Bu med çeşidine Vakıf meddi ( مدّالوقف ) de denmiştir.
Medd-i Arız’ın meddinde Tûl, Tevessut ve Kasr vecihleri söz konusudur.
Tûl : 4 elif miktarı,
Tevessut : 3 veya 2 elif,
Kasr : 1 elif miktarıdır.
Vech : Üç med çeşidinden birini tercih ederek okumak demektir.
Medd-i Arız’ın Med Mertebeleri Hakkında Kıraat İmamlarının Görüşleri:
Kıraat imamaları Medd-i Arız olan yerlerin ne kadar uzatılması gerektiği konusunda üç guruba ayrılmışlardır:
1. Tûl ile okumayı tercih edenler:
Bu gurubu oluşturan ulema; harf-i metten sonra gelen sükun-u ârızı, aynen sükun-u lâzım gibi kabul etmişlerdir. Bundan dolayı da, Medd-i Arızı Tûl ile yani 4 elif miktarı çekmişlerdir.
Medd-i Arızı tûl ile (4 elif miktarı) okuyanlar: Hamze, Verş, el-Ahfeş.
2. Tevessut ile okumayı tercih edenler:
Bunlar iki sakinden ikincisini ( sükun-u ârızı), ârızi bir sebebe bağlayarak, tevessutu ( 3 veya 2 elifi) tercih etmişlerdir.
Ashab-ı Tevessut denilen bu kıraat imamları; İbnü Amir, el-Kisâî, Halef ve İmam-ı Asım’dır. Yalnız İmam-ı Asım, birinci gurupta da yer almıştır yani, Asım medd-i Arızı 4 elif miktarı da çekenlerdendir.
3. Kasr ile okumayı tercih edenler:
Bunlar Medd-i Arıza sebep olan sükunun, ârızi bir sükun olmasını ve iki sakinin ictimaını yalnız vakıf haline mahsus olduğunu beyan ederek, bu meddin yalnız kasr ile okunması gerektiğini beyan ederek, kasrı ( 1 elif miktarını) tercih etmişlerdir.
Ashab-ı Hadr veya Ashab-ı Kasr denilen Ebu Ca’fer, Ya’kub, Ebu Amr, İbnü Kesir ve Kâlûn bunlardandır.
Bütün bu ihtilaf ve görüşlere rağmen, sahih ve doğru olan görüş, bütün kıraat imamlarınca, ârız sükunun bulunduğu harfin asli harekesine göre;
a. Meftuh (üstünlü) olduğunda üç vecih ile,
b. Meksur (esreli) olduğunda dört vecih ile,
c. Madmum (örteli) olduğunda ise yedi vecih ile okunmasının caiz olduğudur.
Şimdi bu vecihleri sıra ile görelim:
1. Arız sükûnun harekesi fetha olursa üç vecih ile okumak caizdir:
a. Tûl ( 4 elif miktarı )
b. Tevessut ( 3 veya 2 elif miktarı )
c. Kasr ( 1 elif miktarı )
Örnekler, konunun uzmanı ile birlikte doğru olarak okunup, incelenmelidir.
العلمينَ – يعلمونَ – الحاكمينَ – المتقينَ – يبصرونَ – أبابيلَ
2. Arız sükunun harekesi kesre olursa dört vecih ile okumak caizdir:
d. Tûl
e. Tevessut
f. Kasr
g. Kasr ile Revm yaparak, okunur.
يَوْمِ الدِّينِ – إِلَى حِينٍ – عَنْ أَصْحَابِ الْجَحِيمِ – يَا أُوْلِي الأَلْبَابِ
BENZER KONULAR:
- Meddi arız kaç elif miktarı uzatılır
- Kalben iman edip etmediğimizi nasıl anlarız ?
- Medd-i Arız Nedir? Kısaca
- Medd-i arız nedir örnekler
- Hak etmediğim şeyler yaşatan kişi bana yaşattıklarını yaşar mı ?
- Tümünü görüntüle.
Answer ( 1 )
Revm ne demek kısaca
REVM ( الرّوم ):
Lügatte taleb etmek, istemek anlamı taşır. Istılâhta ise:
عبارةٌ عنِ النطقِ بالحركةِ بصوتٍ خفىٍ
“ Harekeyi hafif bir sesle okumaktan ibarettir.”
Karabaş Tecvidinde ise şu tarif verilmiştir:
الروم طلبُ الحركةِ بصوتٍ خفىٍ “Revm; hafif bir ses ile harekeyi duyurarak okumaktır”.
Revm, sükun-u ârız olan harfin kesre veya dammeli olması halinde söz konusudur. Yukarıdaki örnekler üzerinde „revm“ ile okuma çalışmaları yapınız.
Revmin Yapılışı:
Revm yapılacak kelimenin son harfine gelince, sesin üçte ikilik tonajını kısıp, üçte birlik bir oranla harekeyi duyurmaktır.
Revm, üstünlerde yapılmaz. Çünkü üstün, zayıf bir harekedir. Azalıp-çoğalmayı veya bölünmeyi kaldıramaz. Sesin zayıflatılması halinde tamamının gideceği görüşü mevcuttur. Kesre ve dammede ise bu kuvvet vardır.
Bununla birlikte Sibeveyh ve Ona uyanlar, fethada da revm yapılabileceğini ve yapmaları gerektiğini beyan ederler. Arapça nahivciler de bu görüştedir. “Sesin hafifletilmesi, revm için yeterli sebep olduğundan, fethada da bu hareketin olması, fethaya bir zarar getirmez” demektedirler.
Revm, yalnız kasra mahsustur. Tevessut ve Tûl ile revm yapılmaz. Bunu sebebi şudur: Revm, hareke hükmündedir. Bir yerde revm yapmak demek, bu kaideye göre hareke ile okumak demektir. Revm yapıldığında ise harf-i metten sonra gelen sükun-u ârız ortadan kalkmaktadır. Geride yalnız harf-i med kaldığından, bir elif miktarı ( kasr ) uzatılarak, sükun-u ârızın harekesi okunmalıdır.
Karabaş tecvidi gibi bazı eserlerde revmin, ne ile yapılacağı belirtilmediği için, tevessut veya tûl ile revm yapmaya çalışanlara rastlanmaktadır.
Revm hakkında şu bilgiye de yer verelim: Bazı kaynaklarda revmin, ama olup, kulağı duyanlara, harekeyi duyurmak için yapıldığı; bazı kaynaklarda ise öğretme maksadıyla harekenin okunduğu rivayetleri vardır. İkinci görüşe göre revm şöyle de ta’rif edilmiştir: “ kelimenin sonundaki damme veya kesreyi, öğretme maksadıyla, işaret ederek kelimenin harekesini teleffuz etmendir. ”
Bütün bunlardan sonra diyebiliriz ki, revm özel bir okuyuş şeklidir. Özel bir eğitim ve dikkati gerektirir. Bu özelliklere uygun ta’lim ve tecvid bilgisine sahip olanlar, revm ve işmam gibi uygulamaları yapmaları caizdir. Özellikle yalnız okunan zamanlarda, bir de bu uygulamaları çok beceremeyen kişilerin, revm ve işmam uygulamasına kalkışmasına gerek yoktur. Yanlış anlaşılmalara, belki de fitneye sebebiyet verebileceği endişesi ile bu iki uygulamanın terkedilmesinin daha uygun olacağı, esasen bu uygulamalara “garib, tuhaf okuyuş„ dendiğini de hatırlatalım.
Örnekleri pratik yaparak inceleyiniz.
الرحيمِ – يوم الدينِ – الفيلِ – بالدينِ – المسكينِ
3. Arız sükunun harekesi damme olursa yedi vechle okumak caizdir.
a. Tûl
b. Tvessut
c. Kasr
d. Tûl ile işmam
e. Tevessut ile işmam
f. Kasr ile işmam
g. Kasr ile revm
Örnekleri pratik yaparak inceleyiniz.
نستعينُ – العظيمُ – الكريمُ – القديرُ
İşmam ne demek kısaca
İŞMAM ( الإشمام ):
Lügatte koklatmak anlamı taşır. Tecvid ıstılahında ise şöyle tarif edilir:
الإشمام إنضمام الشفتين بعد السكون “İşmam; sükundan sonra dudakları öne topla (yıp ötreye işaret etmektir)„
Başka bir tarif şöyledir:
الإشمامُ آن تضمّ شفتيكَ بعد الإسكان إشارةً إلى الضمِ
“İşmam: sükundan sonra, dammeye işaret olmak üzere dudakları ileriye doğru toplamandır”
Bazı tecvid kitaplarında işmam tarif edilirken “….dudakları yummaktır” şeklinde ifade kullanılır ki, bu ifade hem yanlış anlaşılmakta, hem de eksik anlam içermektedir. Tarifte, dammeye işaret olmak üzere dudakların öne toplanması (ötre halini alması) kastedilmiştir. “Yummaktır” şeklinde bir ifade kullandığımızda ise “dudakları birleştirmek” anlamı verildiğinden, kastedilen mana anlaşılmış olmamaktadır.
İşmam, sessiz olarak yalnız dudak hareketiyle icra edildiği için, işmamlı okumak sebeb-i meddin zail olmasını ( yok olmasını ) gerektirici bir sebep kabul edilmemiştir. Bundan dolayı da işmamı tûl, tevessut ve kasr ile uygulamak caizdir. Halbuki revm’de yalnız kasr söz konusu idi.
İşmam, dudaklarla yapılan sessiz bir hareket olduğundan, bu hareketin duymayan, ama görenler için yapıldığı nakledilir.
İşmam Çeşitleri:
Kıraat ve Tecvid ilminde karşımıza dört çeşit işmam çıkmaktadır:
1. Yukarıda izahı yapılan Medd-i Arız çeşitlerinden olan dammeli sükun-u ârız üzerinde yapılan işmam. ( نستعينُ ) örneğinde yapılan işmam gibi.
2. Yusuf suresi, 11. ayette görülen işmam. Burada işmam yapmaktan maksat, birinci sakin Nun’un ötresine işaret etmektir. Şöyle ki: Kelimenin aslı ( لا تآمنُ نا )’dir. Gayri kıyasi Mushaflara ( لا تآمنا ) şekinde, tek Nun ile ve şeddelenerek yazılmıştır. İşte, kelimenin aslında var olan birinci Nun’un ötresine işaret etmek için işmam yapılır. Bu işmamın yapılış şekli hakkında farklı uygulamalara rastlanmaktadır. Doğru uygulamanın; Mushafta görülen şeddeli Nun üzerinde 1.5 elif miktarlık ğunnenin hakkı verilirken, dudakların, bir anda ötre halini alıp, hemen normal halini alması ve bu hareketin, ğunne süresi içinde yapılmasıdır. Bu örnek Asım kıraatinde işmam yapılan tek örenektir.
Buradaki kelimeyi kıraat imamlarından;
a. Ebu Ca’fer, yalnız idğam ile,
b. Diğer bütün imamlar ise iki vech ile okumuşlardır:
b/a: İdğamsız, kelimenin aslında olan ötre harekesini ihfa yaparak okumak.
b/b: İdğam ile birlikte işmam yaparak okumak ki, bu yukarıda izahını yaptığımız işmam şeklidir. Bu işmam şeklinin, bütün kıraat imamlarınca sabit olduğu Ebu Şâme tarafından rivayet edilmiştir.
3. Bir harfin, diğer bir harfe karıştırılması suretiyle yapılan işmam:
Sad ( ص ) harfi ile Zay ( ز ) harfinin seslerinin birbirine karışımı bir ses ile okunan şekildir. Burada ne sad harfi, ne de zay harfi mahreçlerinden tam olarak teleffuz edilmezler. Çıkan ses ne sad hafinin sesi, ne de zay harfinin sesidir.
Asım kıraati ve Hafs rivayetinde bu okuyuş yoktur. İmam-ı Hamze’nin 1.Ravisi Halef, Kur’an’daki bütün es-Sırad ( الصّراط ) ve Sırad ( صِراط) kelimelerindeki sad harflerini, aynı imamın 2. Ravisi Hallad ise yalnız Fatiha suresi beşinci ayetteki es-Sırad ( الصراط) kalimesinini Sad-ı müşemmeme ile okurlar.
İmam-ı Kisai ise Esdeka ( أصْدَقَ) kelimesinde olduğu gibi, maba’dinde dal ( د ) harfi bulunan her sad harfini –aynı kelimede olmak kaydıyla- işmam ile okur.
4. Bir harekenin diğer bir harekeye karıştırılmasıyle yapılan işmam:
( قيل – غيض – جيء ) Kelimelerinde yapılan işmam gibi.
Bu uygulama da Asım kıraatinde yoktur. İmam-ı Kisaî, sülasi ecvef olan fiili mazilerin müfredlerinde bu işmamı yapar. Örneklerde olduğu gibi.
Revm ile işmam arasındaki fark:
1. Ama olanlar revmi duyarlar, işmamı görmezler. Sağır olanlar da
işmamı görürler, revmi duymazlar.
2. Revm, yalnız kelimelerin sonunda olduğu halde, işmam,
kelimenin başında, ortasında veya sonunda olabilir.
3. Revm ancak sakinlerde bulunur. İşmam ise hem sakinlerde,
hem harekeli harflerde bulunur.
4. Revm ile idğam mümkün değildir. İşmam ile idğam yapılır.
Revm ve İşmam hakkında birkaç söz:
1. Üzerinde vakıf yapılan harfin asli harekesini, dinleyene dururmak bakımından faydalı olabilir. Bizi dinleyen kişi, okunan ayetleri bilen kişi olduğunu düşünerek ve ağzımızı da takip ederek, harekeyi öğrenmiş olmaktadır.
2. Okuyucu tek başına okuyorsa, ne revme, ne de işmama gerek yoktur.
3. Revm ve işmam; Te’nis Ta ( ـة )’sında ve cemî mim’lerinde caiz değildir.
4. Revm ve işmam özel bir uygulama olduğu, aynı zamanda kimler için yapıldığı düşünülecek olursa, günümüzde bu uygulamalara hiç te ihtiyaç olmadığı açıktır. Üstelik yanlış anlaşılmalara da sebebiyet verebileceği düşüncesinden hareket edilecek olursa, bu uygulamaların “ Garip Okuyuş” olarak telakki edildiği malumdur. Bundan dolayı bu iki uygulamanın, özellikle Medd-i Arız ve Medd-i Lin’lerde terk edilmesinin, daha uygun düşeceği inancındayız.
5. Medd-i Arız ve Medd-i Lîn’lerde; harf-i medden sonra gelen sükûn-u Ârız galgale harfi olursa, buralarda işmam veya revm uygulaması yapılmaz. Galgale, işmam ve revm’e manidir.
6. Medd-i Arız ve Medd-i Lîn’lerde revm ve işmamları kaldırdığımızda, geride, bütün harekeler için ,
a. Tûl,
b. Tevessut,
c. Kasr, uygulamaları kalmaktadır. Okuyucunun, bu üç uygulamayı ölçülü olarak tatbik etmesi yeterlidir inancındayız.
Medd-i Arız’ın Hükmü:
Arız sükunun harekesinin fetha olduğunda üç, kesre olduğunda dört, damme olduğunda ise yedi vecih ile okumak caizdir.
Lugatta arız: “Önce yokken sonradan gelip çatan, musallat olan”
gibi manalara gelmektedir. Medd-i arızın tarifi şöyledir: “Bir kelimede,
harf-i medden sonra sebeb-i medden sükûn-u arız vaki olursa bu
durumda medd-i arız olur. ( يَقُُولُ ) ,(يَفْعَلُونَ ) kelimeleri vakıf halinde
medd-i arız olurlar.
يَعْلَمُونَ ) ) : Medd-i arızdır. Çünkü mim’i çeken harf-i medden vav
var. Vakıf halinde sebeb-i medden de nun’un sükûn-u arızı var.
Binaenaleyh, medd-i arız olmuştur.
Görüldüğü üzere medd-i arız; harf-i medden sonra gelen harf
üzerinde vakıf yapıldığı zaman meydana gelmektedir. Halbuki vakıf
yapılmayıp, vasl yapılacak olursa, sükûn-u arız kalktığından medd-i arız
da ortadan kalkmış olur. Bu durumda medd-i tabii olur. Medd-i arıza
“medd-i vakıf” da denilmiştir.
Hükmü: Medd-i arızın medd-i caizdir. Medd-i arızın med
miktarındaki vecihler, üzerinde sükûn-u arız vaki olan harfin aslî
harekesine göre değişmektedir.
l- Eğer sükûn-u arızın üzerinde vaki olduğu harfin aslî harekesi
üstün ise, bu durumda bütün kıraat imamlarına göre -3- vecih caizdir.
a- Tûl (uzun okuyuş). Bu durumda -4- elif miktarı medd olunur.
b- Tevessut (orta okuyuş). Bu durumda iki veya üç elif miktarı
medd olunur.
c- Kasr ( kısa okuyuş ). Bu durumda bir elif miktarı medd olunur.
يَخْرُجُونَ) ,(يَكْتُبُونَ ) ,(يَنْصُرُونَ ) ,(يَعْلَمُونَ ) ) kelimelerinde olduğu gibi.
2- Eğer, üzerinde sükûn-u arız vaki olan harfin aslî harekesi esre
ise, -4- vecih caizdir. a-Tûl, b- Tevessut. c- Kasr, d- Kasr ile revm.
خَافُونِ) ,(يَا عِبَادِ) ,(مَالِكِ يَوْمِ الدِّينِ ) ) gibi.
Revm: Lugatta, “taleb etmek” demektir. Tecvid ilminde ise:
“Gizli ses ile harfin harekesini taleb etmeye, yani harekeyi hafif bir sesle
okumaya: “Revm” denir. Bu durumda, esre harekesinin çok azı kalır.
Üçte biri kadar. Revmin nasıl yapılacağını, fem-i muhsinden
öğrenmelidir. Esrede olduğu gibi ötrede de revm yapılabilir. Üstünde
yapılmaz. Revm, vasıl hükmünde olduğu için ancak kasr ile revm
yapılabilir. Tûl ve tevessut ile revm yapılmaz. Revm, harekenin
durumunu açıklamak için yapılan bir beyandır. Bunu gözleri görmeyen
âmâlar, kulakları vasıtasıyla idrak edebilirler.3- Eğer, üzerinde sükûn-u arız vaki olan harfin asli harekesi ötre
olursa -7- vecih caizdir, a- Tul, b- Tevessut, c-Kasr, d- Tûl ile işmam, e-
Tevessut ile işmam, f- Kasr ile işmam, g- Kasr ile revm.
İşmam: Lugatta, “koklatmak” manasına gelir. Tecvid ilminde ise,
sükundan sonra ötre harekesine işaret ederek dudakların ileriye doğru
toplanması, yumulmasıdır. Harekeyi beyan etmek için dudaklarla yapılan
işmam, gözleri gören ve fakat kulakları duymayan sağırlara mahsustur.
يَقُولُ) ,(نَصُومُ) ,(وَاِيَّاكَ نَسْتَعِينُ ) ) gibi.
Kıraatta imamımız İmam Asım hazretleri, Yusuf süresindeki:
لاَ تَأْمَنَّا) ) dan başka yerde işmam yapmadı. Aslı ( لاَ تَأْمَنُنَا ) idi. Revm de hiç
yapmamıştır. Halen memleketimizde her ikisi de yapılmamaktadır.
Medd-i arızın “tûl” okunması efdal görülmüştür.