Paylaş
Medine’nin Yedi Fakihi
Question
Medine’nin Yedi Fakihi
SORU: Medine’nin yedi fakihi ifadesini (zaman zaman) duymaktayız. Bunların hayatlarından kısaca bahsederek kim olduklarım anlatır mısınız?
CEVAP: Nurlu Medine hicret yurdudur. Zafer merkezi ve Rasûlul-lah’ın ebedî istirahatgâhıdır. Hz. Peygamber bu beldenin temizliğine, şerefine ve kadrinin yüceliğine şu sözü ile işaret buyurmuştur.
Hz. Allah Medine’ye (halkının güzelliğinden dolayı) güzel (yer) adını vermiştir.
Efendimiz bir diğer hadisinde de şöyle buyuruyor:
Medine körük gibidir. Kirleri giderir, iyi adamları içten bir hale getirir.
Yılan nasıl deliğine girerse iman da Medine’ye girer, orada toplanır.
İslâm’ın ilk döneminde önde gelen fakihler “Medine’nin Yedi Fakihi” adı ile ün yapmışlardır.
Bunlar, hakkında karar verilecek bir şey olursa toplanırlar, mesele hakkında araştarma yaparlardı. Mahkemelerde görevli bulunan kadılar, (önemli meseleleri) bunlara arz edip onlardan bir karar çıkmadıkça hüküm vermezlerdi.
Bunların adları şöyledir:
1. Hârice b. Zeyd
2. Urve b. Zübeyr
3. Kasım b. Muhammed
4. Ubeydillah b. Abdullah b. Utbe b. Mes’ud
5. Süleyman b. Yesar
6. Said b. Müseyyeb
7. Salim b. Abdullah b. Ömer
Yedinci sıradaki fakihin Ebubekir b. Abdurrahman b. Haris veya Ebu Seleme b. Abd’ur-Rahman olduğunu söyleyenler vardır.
Şairlerden birisi bu yedi zatın isimlerini şu beytinde saymıştır:
Her önüne gelene uyar sözüne bakarsın
O zaman hak olanın dışına çıkarsın
Uymaya değer olan Ubeydullah, Kasım ve Urve’dir
Diğerleri de Said, Süleyman, Harice ve Ebu Bekir.
“Medine’nin Yedi Fakihi” tabiri, bize on fıkıh âlimini hatırlatmaktadır.
Bunlar Raşid halifelerin beşincisi sayılan Ömer b. Abd’ul-Aziz’in Medine valisi olduğu zaman kendilerine baş vurduğu kadılar topluluğudur.
İbn Cerir Taberi Tarihinde şöyle diyor: Abd’ul-Melik oğlu Velid, hicretin 87. senesinde Medine valiliğine Ömer b. Abd’ul-Aziz’i tayin etmiştir.
Vali, Medine’ye Rebi’ul-evvel ayında geldi. Henüz 25 yaşında idi. Öğle namazını kılınca Medine’nin şu on fıkıh âlimini çağırdı:
1. Urve b. Zübeyr
2. Ubeydullalı b. Abdullah b. Utbe
3. Ebubekir b. Abd’ur-Rahman,
4. Ebubekir b. Süleyman b. Hayseme
5. Süleyman b. Yesar,
6. Kasım b. Muhammed
7. Salim b. Abdullah b. Ömer
8. Abdullah b. Abdullah b. Amr
9. Abdullah b. Amir b. Rabia
10. Harice b. Zeyd
Bu on fıkıh âlimi valinin yanma gelip oturdular. Vali layık olduğu gibi Allah’a hamd ü sena ettikten sonra şöyle dedi:
Ben sizi sevap alacağınız bir şey için çağırmış bulunuyorum. Sizler hak hususunda (bana) yardımcı olacaksınız.
Sizin veya sizden yanımda hazır bulunan birinizin görüşünü almadan hiçbir konuda kesin emir (ve karar) vermeyeceğim.
Birisinin zulmettiğini görürseniz veya görevlilerden birinin haksızlık yaptığı haberi size gelirse, bunun üzerinde titizlikle durup mutlaka bana haber vermenizi istiyorum.
Fıkıh âlimleri valiye dua ederek ayrıldılar.
Burada sözünü ettiğimiz yedi fakih, bizim değerlendirmemize göre herşeyden önce, beşinci raşid Halife Ömer b. Abd’ul-Aziz’in kendilerine danıştığı on kadı arasından seçilmiştir.
Medine’nin on fıkıh âlimini Ömer b. Abd’ul-Aziz seçip bir araya topladığına göre “Medine’nin yedi fakihi” denilen kimseleri belki bir-kişi seçmiş değildir. Ancak insanlar arasında bunların Medine’nin fıkıh âlimleri olduğunun yaygın olarak kabul edilmesi onların fıkıh konusundaki yüksek makamlarından ileri gelmektedir.
Bu büyük âlimlerin her birinden kısaca söz edeceğiz. Bunlar hakkında konuşurken birini diğerinden ayırma ve üstün tutma şeklinde bir girişimimiz olmayacaktır.
BENZER KONULAR:
Answers ( 2 )
Medine Rasulullah (sav)’in ebedi ıstırahat ettiği yerdir. Aynı zamanda Medine ilim yeridir. Bu yerde çeşitli alimler yetişmiştir. Medine temiz bir yerdir. İyi adamları, iyi insanları bünyesinde barındırmaktadır. İşte böyle bir Medine’de yedi tane alim çıkmıştır. Kadılar önemli bir hüküm verecekleri zaman bu yedi tane alime danışmadan önemli olan bu hükümleri vermezlerdi
Medine’nin yedi fıkıh âlimi, İslam hukukunun gelişiminde önemli bir yere sahiptir. Bu âlimler şunlardır:
Bu âlimler, Medine’deki dini meselelerin çözümünde ve İslam hukukunun temel ilkelerinin belirlenmesinde etkili olmuşlardır. Özellikle Medine’deki hadis rivayetleri ve fıkıh tartışmaları, İslam ilim tarihinde önemli bir yere sahiptir.