Paylaş
Mehir nedir? Mehrin miktarı ve kısımları
BildirQuestion
Please briefly explain why you feel this question should be reported.
MEHİR
Mehir: Evlenen kadının, kocasından almaya müstehak olduğu nikâh bedelidir. Para veya herhangi maldan olabilir. Mehir, evlenen kadının hakkıdır ve bunu vermek vacibdir. Fakat, nikâh akdinde zikredilmesi şart değildir.
İki ailenin, karşılıklı mehir yerine kızlarını birbirine mehirsiz olarak vermeleri ise câiz değildir. Buna “Nikâh-ı şiğar” denir ki; üç mezhebe göre bu nikâh bâtil, Hanefi mezhebinde ise nikâh sahih olmakla beraber tahrimen mekruhtur, ayrıca mehir verilmesi vacib olur.
1) MEHRİN MİKTARI:
Mehrin en çoğu için bir sınır yoktur. İmkânlara ve anlaşmaya bağlıdır. En azı için de -Şâfiîlere göre- kesin bir mikdar yoktur. Ancak Hanefi mezhebine göre, mehrin en azı on dirhem (30 küsur-gram) gümüş değeri olarak kabul edilmiştir.
2) MEHRİN KISIMLARI:
Mehir başlıca: “Mehr-i müsemma” ve “Mehr-i misl” ol mak üzere ikiye ayrılır.
a) Mehr-i müsemmâ (isimlenmiş mehir):
Nikâhtan evvel veya nikâh sırasında, iki tarafın anla şıp ta’yin ettiği mehre denir. Bu da tamâmen peşin veya tamamen veresiye olabileceği gibi, bir kısmı peşin, bir kısmı veresiye de olabilir. Peşin olana “Mehr-i muaccel”, veresiye olana “Mehr-i müeccel” denir.
Mehr-i müeccelde bir müddet ta’yin edilmişse, o müd det dolunca kadının mehrini vermek icâb eder. Fakat müddet ta’yin eilmemişse, boşanma veya karı-kocadan birinin vefatına kadar gecikme olabilir.
b) Mehr-i misl (benzeri mehir):
Evlilikten önce ta’yin ve tesbit edilmemesine rağmen, kadının asli hakkı olan mehirdir. Bu da evlenen kadının babası soyundan veya babasının memleketi ahâlisinden, çeşitli vasıfları bakımından kendisi gibi kadınlara, evlen me hâlinde normal olarak verilen bedeldir. Asıl olan mehir de budur.
Nikâhtan sonra zifaf yahut vefat durumundan biri, vâki olunca, mehr-i müsemmâ varsa onun vücûben (vacib olarak) ödenmesi lâzım gelir. Zifaf veya o mânâdaki halvetten önce kocanın boşaması olmuşsa, bu mehrin yarısı gerekir. (Kadın mehrini almışsa, bu durumda yarı sını iade etmesi icâb eder.)
Şâyet mehr-i müsemmâ bahis konusu edilmemişse, zifaf veya zevceynden (karı-koca) birinin vefatı sebebiyle, mehr-i misl ödenmesi icâb eder. Bu durumda dühul, yâni zifaf -veya halvet-i sahiha- vuku bulmadan, kocanın fi’liyle boşama olmuşsa, mehr-i mislin yarısını geçmeyen “mut’a” nâmıyla bir ödeme yapılır.
(Mehrin tayin ve tespit edilmesinde hem kadının durumunu, hem erkeğin hâlini hesaba katmak ve mehrin fazla külfetlisine talip olmamak lâzımdır.)
3) MEHRİN KESİNLİK KAZANMASI:
Nikâh akdinden dolayı vacib olan mehrin, bâzı hållerde vaciblikten düşme ihtimali vardır. Mesela; fâsit nikâhta zifaf olmamışsa, sahih nikâhta zifaftan önce kadının -irtidad etmesi (dinden çıkması) hurmet-i müsahereye sebeb olması gibi- kendi fi’liyle ayrılık olmuşsa, kadın mehir hakkını tamamen kaybeder. Fakat üç sebebden birinin varlığı hâlinde, artık mehir tamamen kesinlik kazanır. Bu üç sebeb ise: a – Sahih nikâhta halvet-i sahiha, b – Dühul (zifaf) hâli, c – Eşlerden birinin vefat hálidir (131). Bunlardan biri mevcud oldu mu -hak sahibi mehrini bağışlamadıkça- ödenmiş para altın veya eşyaların hiçbiri geri alınamayacağı gibi, henüz ödenme miş mehrin de mutlaka ödenmesi vacib olur.
(Eşler, birbirlerinden -bâin talākla- ayrılıp nikâh sona erdikten sonra, birbiriyle tekrar nikâhlanmaları hâlinde, yine mehir gerekir.)
Nikâhlı eşler arasında, halvet-i sahiha veya cinsi mūnasebet vaki olursa mehir kesinlik kazandığı gibi, karı-kocadan biri vefat ettiği takdirde yine böyledir. Vefat halinde, daha önce ödenmemiş olan mehri vermek veya almak hakkına sahib olanlar, vefat edenin vârisleridir.
Halvet (tenhâda buluşma):
Kadın ve erkeğin, izinleri olmadıkça üçüncü bir şahsın kendi hallerine vâkıf olamayacağına emin oldukları, tenha bir yerde yalnızca bulunmalarıdır. Bu da “sahîh halvet” ve “fasit halvet” olarak ikiye ayrılır.
a) Sahih halvet (halvet-i sahîha): Eşlerin hiçbirinde cinsi münasebete mâni bir sebeb bulunmadığı hâlde. tenhâda başbaşa kalmalarıdır. Mehre kesinlik kazandırılan halvet budur.
(Sahih nikâhta mehir hususunda halvet-i sahiha, iddet hususunda ise sahih veya fasit halvet, zifaf hükmün dedir. Fakat fäsid veya bâtil nikâhlarda, halvetin zifaf hükmü yoktur. Henüz nikâhlanmamış nişanlılar için de böyledir. Şu var ki, nikâhsız námahremlerin halvette bulunması haramdır.)
b) Fasit halvet (halvet-i fâside): Eşlerden birinde münasebete engel bir sebep olduğu hâlde, başbaşa kal malarıdır. Sadece halvet-i fäside sebebiyle, mehir kat’iyet kazanmış olmaz. Münasebete engel olan şeyler de: 1) Hakiki (hissi) mâniler, 2) Tabii mâniler, 3) Şer’i mâniler hâlinde üç kısma ayrılır.
Meselâ, evli eşlerden birinin halvet esnâsında hasta ol ması, bir hissi-hakiki engeldir. O sırada üçüncü akıllı bir şahsın orada bulunması, tabii engeldir. Ramazan ayı ol masından dolayı eşlerden birinin oruçlu bulunması veya kadının hayızlı olması, hac için ihram hâli gibi şeyler de şer’i engellerdendir.
4) MEHİRDE HAK SAHİBİ:
Mehir hakkı, evlenen kızın-kadının bizzat kendisinin dir. Başlık, ağırlık vs. nâmıyla kızın babası ve sair velileri tarafından, dâmaddan alınan para ve mallar, sırf kızın kendisi için harcanır ve saklanırsa, mehir hesabına dâhil olur. Fakat bunu bir nev’i ticari kazanç şeklinde, velilerin kendilerine maletmeleri câiz değildir. O zaman, haram olan rüşvet yerine geçer. Ancak, damadın isteği üzerine kız tarafına verilen hediyeler -hediye olarak- caizdir.
Akıl-bâliğ bir kadın, mehrini kocasına yahut onun ve fatından sonra vârislerine bağışlayabilir. Bu hususta kimsenin itiraz hakkı yoktur. Kadın isterse, mehri ana babasına da hibe edebilir.
Mehir, bizzat, mehir hakkına sahip olan kadına teslim edildiği gibi, kadının müsâadesi varsa, onun babası veya diğer velilerine de, o kadın nâmına teslim edilebilir. Zaten cemiyetteki tatbikat da, genellikle böyledir. Mehrini almış olan evli bir kadın ise, onu istediği gibi kullanabilir; buna müdahale etmeye kimsenin hakkı yoktur.
Kur’ân-ı Kerim, şöyle buyurur: “Bir eşin yerine başka bir eş istediğiniz takdirde, onlardan birine yüklerle (mehir) vermiş olsanız dahi, verdiğinizden hiçbir şeyi geri almayın. İftira (ederek) ve açık günah (işleyerek) verdiğinizi geri alacak mısınız?”
BENZER KONULAR:
Answers ( 1 )
Please briefly explain why you feel this answer should be reported.
Ben 2 ay sonra evlencem. Nısanlım şafi ben ise hanifi mezhebındeyım. Aramızda mehir muhabbetı gectı ama ben dugune sayıcam sana verilenı oda gecer dedi. Sizce normal mi yoksa ayrı mehir ve dugunde takılan takılan takı ayrı mı olması gerek acaba?
Please briefly explain why you feel this answer should be reported.
Mehir; nikah akdi sırasında kadının erkekten talep ettiğidir. Nikah akdi sırasında siz neyi talep etmiş iseniz o sizin mehrinizdir. Düğünde takılan altınlar erkeğindir.