Paylaş
Meleklere İman Ne Demektir?
Question
Meleklere İman Ne Demektir
Meleklere iman etmek imanın şartları arasında yer alır. Melekler; Allah Teala’ya ibadet ve itaatle meşgul olan nurani ve ruhani varlıklardır. Allah’ın kendilerine verdiği emirleri derhal ve eksiksiz yerine getirip asla itaatsizlik ve isyan etmezler. Nitekim Yüce Allah Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurur:
“Onlar, Allah’ın emirlerine (isyan edip) karşı gelmezler ve emrolundukları şeyleri (aynen) yaparlar.” (Tahrim 66/6)
Melek Nedir, Melek Ne Demektir, Melek manası
Melek kelimesinin sözlük anlamı haberci, elçi ve kuvvet anlamına gelir. İslami bir terim olarak ise yüce yaratıcı olan Allah tarafından yaratılan çeşitli şekillerde görülebilen, en zor ise bile gücü yeten, cinsiyeti olmayan ve Allah’a itaatten ayrılmayan varlıklardır. Allah her meleğe farklı görevler vermiştir. Bu sebeple de melekler kesinlikle Allah’ın emirlerine karşı çıkmaz ve Allah ne derse sorgulamadan yerine getirirler.
Benzer konular:
Answers ( 3 )
MELEKLERE İMAN
İslamda Melek inancı
İmanın ikinci temel esası meleklere iman etmektir. Rabbimiz bir ayet-i kerimede şöyle buyurmuştur: “O sayılı günler, ramazan ayıdır. O ramazan ayı ki insanlığa bir rehber olan, onları doğru yola götüren ve hakkı batıldan ayıran en açık ve parlak delilleri ihtiva eden Kur’ân o ayda indirildi. Artık sizden kim ramazan ayının hilâlini görürse, o gün oruç tutsun. Hasta veya yolcu olan, tutamadığı günler sayısınca, başka günlerde oruç tutar. Allah sizin hakkınızda kolaylık ister, zorluk istemez. Oruç günlerini tamamlamanızı size doğru yolu gösterdiğinden ötürü Allah’: tazim etmenizi ister. Şükredesiniz diye bu kolaylığı gösterir” (Bakara, 285). Hz. Peygamber de “İman, Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, ahiret gününe, hayrıyla şerriyle kadere inanmandır'” buyurmuştur. Meleklere iman onların varlığını tasdik etmeyi, onları sevmeyi ve onları dost edinmeyi kapsar.
Gayr-i Müslimlerde Meleklere iman
Hristiyan ve müşriklerde Melek inancı
Melekler de Allah’ın sonradan yaratılmış kullarıdır. Hristiyanların Ruhu’l-kuds hakkındaki inançları= aksine ilah, müşrik Arapların inançlarının aksine Allah’ın kızları değillerdir.
Rabbimiz meleklere iman noktasında yaşanan sapmadan bahsetm iştir: “Gerçek bu iken, bazılar! kalkıp: «Rahman evlat edindi» iddiasında bulundular. O, bundan münezzehtir. Bilakis onların evlat dedikleri melekler O’nun ikram ve takdirine mazhar olmuş kullarıdır. O, kendilerine sormadıkça hiç bir söz söylemezler, sadece O’nun emirlerini yerine getirirler. O onların yaptıklarını da yapacaklarını da, açıkladıklarını da gizlediklerini de bilir. Onlar, sadece O’nun razı olduğu kimse hakkında şefaat ederler. O’na duydukları tazimden ötürü çekinir, titrerler. Onlardan kim çıkıp da «O’nun yanısıra ben de İlahım!» diyecek olursa, buna karşılık cehennemi veririz. İşte Biz zalimleri böyle cezalandırırız” (Enbiya, 26-29). Burada bir örnek verilmekte yoksa gerçekleşmesi muhtemel bir şeyden bahsedilmemektedir. Zira meleklerin Allah’a isyan etmesi mümkün değildir. Onlar sadece kendilerine verilen emirleri yerine getirirler.
Yaratılış özellikleri hakkında Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur: “Melekler nurdan, cinler türlü türlü renklerden müteşekkil alevli ateşten ve insanoğlu ise size anlatılan şeyden yaratılmıştır” ” Ademoğlunun yaratılışı ise çamurdandır.
Hristiyanlar, Ruhu’l-kuds’ün Allah’ın üç uknumundan biri olduğuna yani ilahın kendisinde tecelli edip göründüğü üç şahıstan biri olduğuna inanırlar. Allah onların bu iddialarından yücedir!
Meleklerin ilah olduğu inancı eski kafir kavimler arasında da yaygındır. Bu tür bir inançtan Rabbimize sığınırız. Bazı insanlar meleklerin Allah’ın yardımcıları olduğuna ya da Allah’ın varlık aleminin idaresini onlara havale ettiğine inanmaktadırlar. Halbuki Allah onların bu iddialarından yücedir! O şöyle buyurmuştur: “De ki: «Allah’tan başka, tanrılığını iddia ettiğiniz şeylere istediğiniz kadar yalvarın durun bakalım, ele ne geçireceksiniz? Onların ne göklerde ne yerde, size verecekleri zerre kadar bir fayda yoktur. Onların oralarda en ufak bir ortaklıklar! yoktur. Allah’ın onlardan bir yardımcısı da yoktur” (Sebe, 22).
Müşrikler, putların melekleri simgelediği inancındaydılar: “Şimdi baksanıza şu Lât’a, Uzza’ya. Ve bir de şu geride olan üçüncüleri Menat’a. Erkek evlatlar size, kızlar O’na olsun, öyle mi? O zaman bu insafsız bir taksim olmaz mı? Aslında bu putlar sizin ve atalarınızın uydurduğu, kuru isimlerden, boş lafızlardan başka bir şey değildir. Allah onların tanrılıklarına delil olabilecek hiçbir şey indirmemiştir. Onlar sadece zanlarına ve nefislerinin heva ve heveslerine uyarlar. Halbuki onlara Rab’leri tarafından uyacakları mükemmel Rehber çoktan gelmiş bulunuyor! Ne o, insanoğlu kurduğu her hülyaya, içinden geçen her şeye nail olur mu sanıyor? Hayır, öyle değil! 2thiret hayatı da, dünya hayatı da Allah’ın elindedir. Kime ve neyi vereceğini, Kendisi takdir eder. Nitekim göklerde nice melaike var ki, Allah’ın dilediği ve razı olduğu kimseler hakkında geçerli olması için izin çıkmadıkça, onların şefaatleri asla fayda vermez. Evet, ahirete inanmayanlardır ki melaikeyi Allah’ın kızları iddia ederek onlara kız isimleri takarlar. Onların buna dair hiçbir bilgileri yoktur. Sadece ve sadece zanna tâbi oluyorlar. Oysa zan, hakikat karşısında ne ifade eder ki!” (Necm, 19- 28) Bu ayetler Lat, Menat ve Uzza’nın kafirler tarafından meleklere konmuş kadın isimleri olduğunu göstermektedir. Müşrikler bu putları meleklerin sureti olarak görmekteydiler ve öylece onlara tapınıyorlardı. Onların Allah katında kendilerine şefaat edecek Allah’ın kızları olduklarını düşünüyorlardı. Allah’a kendilerini yaklaştırsınlar diye de onlara ibadet ediyorlardı.
Bir ayet-i kerimede şöyle buyurulmuştur: “Bir de tutup Allah ile melekler arasında bir soy bağı uydurdular! Ama o melekler, bunu iddia eden müşriklerin yargılanıp cehenneme tıkılacaklarını pek iyi bilirler. Ve şöyle derler: «Allah onların iddia ettikleri şeylerden münezzehtir, çok yücedir»” (Saffat, 158-159). Kafirler Allah ile melekler arasında bir neseb uydurmuşlardır. Melekleri Allah’ın kızları saymışlardır. Onların annelerini de en üstün cin kadınlar olarak belirlemişlerdir. Rabbimiz bu iddialarını kesin bir dille reddetmiştir: “Gerçek bu iken, bazıları kalkıp: «Rahman evlat edindi» iddiasında bulundular. O, bundan münezzehtir. Bilakis onların evlat dedikleri melekler O’nun ikram ve takdirine mazhar olmuş kullarıdır” (Enbiya, 26). Rabbimiz onlara Kendisine itaat etmeyi ikram etmiştir: “O, kendilerine sormadıkça hiç bir söz söylemezler, sadece O’nun emirlerini yerine getirirler” (Enbiya, 27). “Ey iman edenler! Kendilerinizi ve ailenizi yakıtı insanlarla taşlar olan o müthiş ateşten koruyun! Onun başında heybetli, sert ve şiddetli melekler olup onlar asla Allah’a isyan etmez ve kendilerine verilen bütün emirleri tam yerine getirirler” (Tahrim, 6). “O onların yaptıklarını da yapacaklarını da, açıkladıklarını da gizlediklerini de bilir. Onlar, sadece O’nun razı olduğu kimse hakkında şefaat ederler. O’na duydukları tazimden ötürü çekinir, titrerler” (Enbiya, 28). Bu ayette dine uygun şefaat onaylanırken şirk kokan şefaat anlayışı reddedilmektedir. Dine uygun şefaat şudur: Allah kime kim için şefaat izni vermişse o konuda şefaat olabilir. Şefaata nail olacak kişiler ehl-i tevhid ve ihlas olmalıdır. Şefaatçı, şefaatın Allah’ın mülkünde olduğunu kabul eder. Ayetin son kısmı meleklerin Allah’tan korkup çekindiklerini bildirmektedir. Ayrıca “Üstlerindeki Rab’lerinden korkar ve kendilerine ne emredilirse onu yaparlar” (Nakil, 50).
MELEKLERE İMAN KISACA
Melekler Allah-u Teala’nın nurdan yarattığı şerefli tertemiz varlıklardır. Bunların varlıklarına inanmak imanın esaslarındandır. Meleklere inanmak imanın ikinci şartıdır.