Allah, Adem’i (a.s.) anasız-babasız yarattığı gibi İsâ’yı da (a.s.) babasız olarak yaratmıştır (Âl-i İmrân, 3/47). “Allah yanında İsâ’nın durumu Adem gibidir…” (Âl-i İmrân, 3/59); “Mesih İsâ ibn Meryem Allah’ın rasûlüdür. O’nun Meryem’e attığı kelimesi ve O’ndan bir ruhtur…” (Nisâ, 4/171).
İsâ’nın (a.s.) anası Meryem’in hamile kalması ve doğumu Meryem sûresinde şöyle anlatılmaktadır:
“(Ey Muhammed!) Kitapta Meryem’i de an. Hani O, ailesinden ayrılarak doğu tarafında bir yere çekilmiş ve (kendini onlardan uzak tutmak için) onlarla arasına bir perde germişti. Biz ona Cebrail’i göndermiştik de ona tam bir insan şeklinde görünmüştü. Meryem, ona `senden Rahman’a sığınırım. Eğer Allah’tan çekinen biri isen (bana kötülük etme)’ dedi. Cebrail, `Ben ancak Rabb’inin elçisiyim. Sana tertemiz bir çocuk bağışlamak için gönderildim’ dedi. Meryem, `Bana hiçbir insan dokunmadığı ve iffetsiz bir kadın olmadığım halde, benim nasıl çocuğum olabilir?’ dedi. Cebrail, `Evet, öyle. Rabbin diyor ki: O benim için çok kolaydır. Onu insanlara bir mucize ve katımızdan bir rahmet kılmak için böyle takdir ettik. Bu, zaten (ezelde) hükme bağlanmış bir iştir’ dedi. Böylece Meryem çocuğa hamile kaldı ve onunla uzak bir yere çekildi. Doğum sancısı onu bir hurma ağacına yöneltti. `Keşke bundan önce ölseydim de unutulup gitmiş olsaydım’ dedi. Bunun üzerine (Cebrail), ağacın altından ona şöyle seslendi: `Üzülme, Rabbin senin alt tarafında bir dere akıttı. Hurma ağacını kendine doğru silkele ki sana taze hurma dökülsün. Ye, iç, gözün aydın olsun. İnsanlardan birini görecek olursan, `şüphesiz ben Rahman’a susmayı adadım, bugün hiçbir insan ile konuşmayacağım’ de. (Meryem), kucağında çocuğu ile halkın yanına geldi. Onlar şöyle dediler: `Ey Meryem! Sen çok çirkin bir şey yaptın. Ey Harun’un kız kardeşi! Senin baban kötü bir kimse değildi. Annen de iffetsiz değildi.’ Bunun üzerine Meryem, (çocukla konuşun diye) ona işaret etti.. `Beşikteki bir bebekle nasıl konuşuruz? dediler. Bebek şöyle konuştu: `Şüphesiz ben Allah’ın kuluyum. Bana (Allah) kitabı (İncil’i) verdi ve beni bir peygamber yaptı. Nerede olursam olayım, beni kutlu ve erdemli kıldı ve bana yaşadığım sürece namazı ve zekatı emretti. Beni anama saygılı kıldı. Beni azgın bir zorba yapmadı. Doğduğum gün, öleceğim gün ve diriltileceğim gün bana selâm (esenlik verilmiştir).’Hakkında şüpheye düştükleri hak söze göre Meryem oğlu İsâ işte budur.” (Meryem, 19/16-34)
İsâ Mesih’e (a.s.) İncil (Mâide, 5/46) ve açık deliller (beyyinat) verilmiş ve o, Ruhu’l-Kudüs (Cebrâil) ile desteklenmiştir (Bakara, 2/187, 257). O, dünyada ve âhirette değerli, şerefli, Allah’a yaklaştırılmış (mukarrab) ve salihlerdendir (Âl-i İmrân, 3/45-46). İsrail oğullarına peygamber olarak gönderilmiş, kendisine kitap, hikmet, Tevrat ve İncil öğretilmiştir (Âl-i İmrân, 3/48-49).
Kur’ân’da İsâ Mesih şöyle tanıtılmaktadır:
“Onu İsrail oğullarına şöyle diyen bir elçi yaptık: “Ben size Rabbinizden bir mucize getirdim. Ben çamurdan kuş şeklinde bir şey yapar, ona üflerim, Allah’ın izniyle o hemen kuş oluverir. Körü ve alacayı iyileştiririm. Allah’ın izniyle ölüleri diriltirim. Evlerinizde ne yiyip ne bitirdiğinizi size haber veririm. Eğer müminler iseniz bunda sizin için bir ibret vardır. Ben, benden önce gelen Tevrat’ı doğrulayıcı olarak size haram kılınan bazı şeyleri helal yapayım diye gönderildim. Size Rabbinizden bir mucize getirdim. Allah’a karşı gelmekten sakının, bana itaat edin. Allah benim de Rabbim sizin de Rabbinizdir. O’na ibadet edin, doğru yol budur.” (Âl-i İmrân, 3/49-51);
“Allah İsâ’ya şöyle demişti: “Ey Meryem oğlu İsâ! Sana ve annene verdiğim nimetimi hatırla! Hani seni kutsal ruh (Cebrail) ile desteklemiştim. Bu sayede sen beşikte iken de yetişkin çağında iken de insanlara konuşuyordun. Sana kitabı, hikmeti, Tevrat ve İncil’i öğretmiştim. Benim iznimle çamurdan kuş şeklinde bir şey yapıyordun da ona üflüyordun, hemen benim iznimle o bir kuş oluyordu. Yine benim iznimle anadan doğma körü ve alaca hastalığını iyileştiriyordun. Ölüleri benim iznimle hayata çıkarıyordun. Hani İsrail oğullarını (seni öldürmekten) engellemiştim, kendilerine apaçık delilleri (mucizeleri) getirdiğin zaman içlerinden inkâr edenler, `bu apaçık bir sihirden başka bir şey değildir’ demişlerdi” (Mâide, 5/110).
“Hatırla ki Meryem oğlu İsâ; Ey İsrail oğulları! Ben size Allah’ın elçisiyim, benden önce gelen Tevrat’ı doğrulayıcı ve benden sonra gelecek Ahmed adında bir peygamberi de müjdeleyici olarak geldim’ demişti. O kendilerine açık deliller getirince, bu açık bir büyüdür dediler.”
İsrail oğulları İsâ Mesih’i (a.s.) yalanladılar, ona tuzak kurdular, annesine iftira ettiler (Nisâ, 4/156), mucizelere büyü dediler (Mâide, 5/110), ona eziyet ettiler (Saf, 61/5). İsrail oğullarından bir grup ona îmân etti. (Saf, 61/14) Ona îmân ve ittiba edenler şefkatli ve merhametli idiler (Hadîd, 57/23). Ona havariler yardımcı oldular. (Âl-i İmrân, 3/52-53; Mâide, 5/111; Saf, 61/14). “Havariler İsâ Mesih’e Rabbine dua et de bize gökten bir sofra indirsin dediler. İsâ Mesih Allah’a dua etti ve onlara gökten bir sofra indi.” (Mâide, 5/113-115).
İsrail oğulları, İsâ Mesih’i çarmıha gerip öldürmek istediler ancak başarılı olamadılar. İsâ Mesih yerine ona benzeyen birini çarmıha gerdiler, sonra da ihtilaf ettiler. Allah İsâ Mesih’i kendisine yükseltti. Kur’ân’da bu husus şöyle bildirilmektedir: “…Allah, inkârlarından ötürü Beni İsrailin kalplerinin üzerini mühürlemiştir. Artık pek azı hariç onlar inanmazlar. Küfürleri, Meryem’e büyük iftira atmaları ve `biz Allah’ın elçisi Meryem oğlu İsâ Mesih’i öldürdük’ demelerinden ötürü (Allah kalplerini mühürlemiştir). Halbuki onu öldürmediler ve asmadılar. Fakat (başka birini öldürdüler ve bu öldürdükleri kimse) kendilerine İsâ’ya benzer gösterildi. Onun hakkında anlaşmazlığa düşenler, tam bir şüphe içindeler. Sadece zanna tabi oluyorlar. Onu yakînen öldürmediler. Bilakis Allah onu kendisine yükseltti…” (Nisâ, 4/157-158); “Tuzak kurdular, Allah da onların tuzaklarını boşa çıkardı… Allah İsa’ya demişti ki: Ey İsâ! Ben seni öldüreceğim. Seni inkâr edenlerden temizleyeceğim.” (Âl-i İmrân, 3/54-55) İsa Mesih’in ölümü ile ilgili Mâide sûresinde de şöyle denilmektedir: “Allah, `ey Meryem oğlu İsâ! İnsanlar, `Beni ve anamı Allah’tan başka iki tanrı bilin’ diye sen mi dedin buyurduğu zaman O, `Hâşâ! Seni tenzih ederim, hakkım olmayan şeyi söylemek bana yakışmaz. Hem ben söyleseydim Sen onu şüphesiz bilirdin. Sen benim içimdekini bilirsin, halbuki ben senin zatında olanı bilmem. Gizlilikleri eksiksiz bilen yalnız sensin. Ben onlara ancak bana emrettiğini söyledim: `Benim de Rabbim sizin de Rabbiniz olan Allah’a ibadet edin’ dedim. İçlerinde bulunduğum müddetçe onlar üzerinde kontrolcü idim. Beni vefat ettirince artık onlar üzerine gözetleyici yalnız sen oldun. Sen her şeyi hakkıyla görensin.” (Mâide, 5/116-117).
İsâ Mesih’ten sonra Hristiyanlar, İsâ Mesih’e, Allah ve üç ilahın üçüncüsü dediler. Kur’ân’da bu husus şöyle bildirilmektedir: “Andolsun ki, `Allah kesinlikle Meryem oğlu Mesih’tir’ diyenler kâfir olmuşlardır. Halbuki Mesih, `Ey İsrail oğulları! Rabbim ve Rabbiniz olan Allah’a ibadet ediniz. Biliniz ki kim Allah’a ortak koşarsa muhakkak Allah ona cenneti haram kılar, artık onun yeri ateştir ve zalimler için yardımcılar yoktur’ demişti. Andolsun `Allah, üçün üçüncüsüdür, diyenler de kâfir olmuşlardır. Halbuki bir tek Allah’tan başka hiçbir tanrı yoktur. Eğer dediklerinden vazgeçmezlerse onlardan kafir olanlara acıtıcı bir azap vardır. (….) Meryem oğlu Mesih ancak bir rasuldür. Ondan önce de bir çok rasuller gelip geçmiştir. Anası çok doğru bir kadındı. Her ikisi de yemek yerlerdi. Bak onlara delilleri nasıl açıklıyoruz, sonra bak nasıl haktan yüz çeviriyorlar.” (Mâide, 5/72, 73, 75).
Âyetlerden anlaşılacağı üzere İsâ Mesih, babasız dünyaya getirilmiş, İsrail oğullarına peygamber gönderilmiş, İncil verilmiş, sağlığında diğer peygamberler gibi kendisine îmân edenler de, onu yalanlayanlar da olmuştur. Sonraki nesillerden ona ilah diyenler olmuştur (bk. Teslis)
Hz İsa Aleyhisselam’ın lakabı mesih’tir
Saçları saçları vücudu yağlanmış gibi parlak olmasından dolayı ona mesih denilmiştir.
BENZER KONULAR:
Answers ( 2 )
Mesih kelimesinin lügatta bulunan anlamı; tek gözlü, yüzden silinen ter, sert mendil, deccal, doğru söyleyen insan, yalancı kimse, vaftiz edilmiş kişi, yağ ile yağlanmış şey ve kese gibi anlamlara gelmektedir. Dini ıstulahta Mesih ise; Hz. İsâ Peygambere verilen bir isimdir.
Hz. İsâ’nın (a.s.) adı Kur’ân’da İsa, İsa ibn Meryem, el-Mesih, el-Mesih ibn Meryem ve el-Mesih İsâ ibn Meryem şeklinde 36 defa geçmekte (Bakara, 2/87, 136; Nisâ, 4/45, 157, 171) ve özellikle isminin el- Mesih İsâ ibn Meryem olduğu bildirilmektedir (Âl-i İmrân, 3/45).
“Mesih” kelimesi, Arapça kökenli bir terim olup, sözlükte pek çok farklı anlam taşır. Bu kelime, “m-s-h” kökünden türemiş olup, “suyu uzuvlara sürmek”, “yağlamak”, “gönlünü almak” gibi anlamlarla da ilişkilidir. Ancak dinî bağlamda, özellikle İslam ve Hristiyanlıkta çok özel bir anlam taşır.
Mesih, İslam’da Hz. İsa’ya (a.s.) verilen bir unvandır. İslam inancına göre, Hz. İsa (a.s.) Allah tarafından babasız olarak dünyaya getirilmiş bir peygamberdir ve Allah’ın elçisidir. Kur’an’da, Hz. İsa, Mesih İsa ibn Meryem olarak anılır ve kendisine özel bir şeref verilmiştir. İslam’da Mesih kelimesi, “Allah tarafından seçilen ve özel bir görevle gönderilen” anlamında kullanılır.
Hz. İsa’nın (a.s.) mucizeleri, İslam’da onun peygamberliğini pekiştiren ve ona olan saygıyı arttıran unsurlardır. O, çocukken konuşmuş, çamurdan kuş yapmış ve ona üfleyerek kuş olmasını sağlamıştır. Ayrıca körleri ve alaca hastalığı olanları iyileştirmiş, ölüleri diriltmiş, insanlara Allah’ın mesajlarını iletmiştir.
Kur’an’da, Hz. İsa’nın hayatı ve mücadelesi anlatılmakta, ancak onun çarmıha gerilip ölmediği, aksine Allah tarafından göğe yükseltildiği belirtilmektedir (Nisâ, 4/157-158). Hristiyan inancında ise, Hz. İsa’nın çarmıha gerilip öldüğü ve insanlığın günahlarının affı için kurban olarak sunulduğu kabul edilir. İslam’da ise, Hz. İsa’nın ölümünden önce Mesih olarak, Allah’ın kendisini yüceltip göğe yükselttiği ve geri döneceği inancı vardır.
Mesih kelimesi, aynı zamanda Hristiyanlıkta da Hz. İsa’nın özel unvanıdır ve “Mesih”, “kurtarıcı” anlamına gelir. Hristiyanlar, Hz. İsa’yı Tanrı’nın Oğlu ve kurtarıcı olarak kabul ederler.
Özetle, Mesih kelimesi, Hz. İsa’nın Tanrı tarafından seçilen ve önemli görevlerle donatılmış bir elçi olarak dünyaya gönderilmesi anlamına gelir ve farklı dinlerde farklı şekillerde anlaşılmakla birlikte, Hz. İsa’nın kutsallığını ve özel görevini vurgulayan bir unvandır.