Milletlerin Helak Edilmeleri

Bildir
Question

Please briefly explain why you feel this question should be reported.

Bildir
İptal

SORU: Şu âyet-i kerimenin anlamı nedir:

Ne kadar ülke varsa hepsini kıyamet gününden önce ya helak edecek veya şiddetli bir şekilde azaba uğratacağız. Bu, Kitap’ta (levh-i mahfuzda) yazılıdır.

CEVAP: İsra sûresinin 58. âyet-i kerimesinin anlamı -Allahu alem- şöyledir: Allah Teâlâ ne kadar ülke varsa bunların hepsinin halkım günahları, suçlan ve taşkınlıkları sebebiyle mutlaka ya helak edip yok etmeyi, ya da ölmelerinden önce katlederek veya dilediği şekilde belâ ve musibetlere maruz bırakarak cezalandırmayı kesin olarak kararlaştırmıştır. Ezeli ilmiyle bunları tesbit edip hükmetmiş, levh-i yazmıştır. Nitekim Kur’an-ı Kerim’de şöyle denmektedir:

Allah onlara zulmetmedi, fakat onlar kendilerine zulmediyorlar. (Nahl/33)

Yani hiçbir belde yoktur ki kıyamet kopmadan önce biz onun yok edileceğine hükmetmiş olmayalım. Onların içinde büyük günahlar ve kötülükler ortaya çıktığı ve yaygınlaştığı zaman halkın iyilerini Ölümle, kötülerini de azap ile yok ederiz. Bir görüşe göre bu tehdit, Kasas süresindeki “Biz ancak halkı zalim olan memleketleri helak etmişizdir” (Kasas/59) âyetinin gereği oiarak halkı zalim olan beldelere yöneliktir. Bunun da ötesinde asıl maksat, -Allah daha iyi bilir- rablerinin azabı kendilerine gelmeden müşriklerin davranışlarından vazgeçmeleri ve insanların takva üzere devam etmeleri için bir uyarı ve korkutmadır. Çünkü hiçbir kâfir ülke yoktur ki Allah’ın azabı onların üzerine inecek olmasın. Allah Teâlâ böyle hükmetmiştir ve levh-i mahfuz, olacak olan herşeyin yazıldığı kitaptır.

İbn Cerir et-Taberi’nin rivayetine göre Katade, bu âyet-i kerime hakkında şöyle demiştir:

Allah’ın hükmü, mutlaka gerçekleşir. Bu, ya ölüm ile onların helak edilmeleri ya da Allah’ın emrini terkettikleri ve peygamberlerini yalanladıkları zaman köklerini kazıyıcı bir azap ile helak edilmeleri şeklinde olur.

Ayet-i kerime, bu dünyadaki bütün insanların varacakları, en son noktayı bize anlatıyor. Bu, herşeyi bilen ve herşeyden haberdar olan sonsuz hikmet sahibi Allah’ın takdir ettiği bir sonuçtur. Buna göre büyük, küçük, yakın uzak, eski ve yeni bütün mesken ve mamur beldeler kıyamet gününden önce helak olup yok olacaklar. Bu yokoluş ya ecellerinin gelmesi ve ömürlerinin bitmesiyle normal bîr ölüm şeklinde gerçekleşecek ya da azabı ve cezayı hak edecek şeyleri işlemeleri sebebiyle azap ve intikam yoluyla gerçekleşecek. Yeryüzünde bu iki şekildeki yokoluşla, yani ya normal bir ölümle veya azaba uğrayıp helak olmakla karşı karşıya gelmemiş, hiçbir canlı kalmayacak. Nitekim bu gerçeği yüce Kur’an şöyle ifade ediyor;

Yeryüzünde bulunan her canlı yok olacak. Ancak azamet ve ikram sahibi rabbinin zatı baki kalacak. (Rahman/26-27)

Hak Teâlâ kıyametin, yeryüzünde hiç bir canlı ve canlılık kalmadığı zaman kopmasını takdir etmiştir. O halde bütün canlılar, hesaba çekilecekleri gün gelmezden önce bu helaki bekleyeceklerdir. Sonra da ceza veya mükafaatla karşılaşacaklardır. Artık gafil insan ibret alsın da bu gafletinden vazgeçsin ve en büyük felâketle ansızın karşı karşıya gelmeden durumunu iyi bir düşünsün. Allah Teâlâ, ülkelerden bazıları için bu azabı, işleyecekleri günahlar ve mâsiyetler sebebiyle takdir etmiştir. Bu, O’nun tarafından önceden bilinmektedir. Allah Teâlâ olmuşu, olmakta olanı ve olacak olanı bilendir. Geçmişteki, şimdiki ve gelecekteki bütün olaylar Allah’ın ilminde mevcuttur.

Kur’an-ı Kerim pek çok âyet-i kerimede bunu ifade ediyor. Mesela A’raf sûresinde şöyle buyuruyor:

Nice memleketler var ki biz onları helak ettik. Azabımız onlara geceleyin, yahut gündüz istirahat ederken geldi. (A’raf/4)

Enbiya sûresinde de şöyle buyuruyor:

Zalim olan nice beldeyi kırıp geçirdik, arkasından da nice başka toplulukları vücuda getirdik. (Enbiya/l 1)

A’raf sûresi 96-99. âyetlerinde ise şöyle buyuruyor:

O ülkelerin halkı inansalar ve günahtan sakınsalardı, elbette onların üstüne gökten ve yerden nice bereket kapılaları açardık, fakat yalanladılar, biz de ettikleri yüzünden onları yakalayıverdik, yoksa o ülkeler halkı geceleyin uyurlarken azabın kendilerine gelmeyeceğinden emin mi oldular? Ya da o ülkelerin halkı kuşluk vakti eğlenirken kendilerine azabımızın gelmeyeceğinden emin mi oldular? Allah’ın mekrinden emin mi oldular? Fakat ziyana uğrayan topluluktan başkası Allah’ın (böyle) mühlet vermesinden emin olmaz. (A’raf/96-99)

Ne büyük bir ikaz ve ne büyük bir hatırlatma… Dönüş Allah’adır.

 

Cevapla