Modern Zamanlarda Manevi Problemler

Question

Yeni Çağda Manevi Problemler

Yeni Cagda Manevi Problemler

19.Yüzyılın ortalarından itibaren insanoğlu, kendisine ve kâinata artık daha çok, madde gözüyle bakmaya başlamıştır. ‘Hayatın temel hedefi; para kazanmak ve lüks bir hayat sürmektir’ şeklinde bir dünya görüşü ortaya çıkmıştır. Bununla beraber, teknolojinin hızla ilerlemesi ile de dünyamız, küçük bir köy halini almış; iletişim araçları sayesinde birçok yabancı fikir ve ideolojiler yayılma imkânı bulmuştur.

Modern dünyanın popüler yaşam tarzı, insanı imandan ve Allah’tan yani inancından koparmak istemiş, şeref ve haysiyet gibi değerleri de hiçe saymıştır. Sonuç olarak sınırları aşarak “benim değil mi, istediğimi yaparım” anlayışı ortaya çıkmıştır. Hatta emek harcamadan çok kazanıp zengin olmak uğruna her türlü haramı mubah görmek normalleşmiştir. Ancak böylesi bir insan, haddini aşmış, başkalarının haklarına karşı duyarsızlaşmış ve ona en büyük huzuru sağlayacak olan kanaat duygusunu kaybetmiştir.

Kanaatkârlığı yok edilen, hesap vereceği unutturulan ve tasarruf bilincini yitiren insan artık büyük bir tüketim çılgınlığının ağına düşmüş, ihtiyaca göre değil nefsî isteklerine göre tüketmeye başlamıştır. Televizyon ve internet ise onun doyumsuzluğunu tetiklemiş ve asıl amacından sapmaya başlamıştır. Hâlbuki insanoğlunun hakiki gayesi Allah’a kulluk etmek, dünya hayatının nimetlerinin geçici olduğunu ve dünyanın ancak ahiretin tarlası olduğu inancıyla yaşamaktır. Hak Teala’nın Kur’an’da: “Biz yeryüzündeki şeyleri kendisine süs olsun diye yarattık ki, insanların hangisinin daha güzel amel edeceğini deneyelim.”[1] buyurduğu üzere dünya hayatı sadece bir imtihan vesilesidir.

Hazlarına kurban olan ve sınırlarını Allah’a göre değil kendi nefsine göre belirleyen insanın alkol, uyuşturucu, fuhuş, hırs, tembellik, israf gibi hastalıklara müptela olması ve ahlakî bir erozyon yaşaması kaçınılmazdır. Ahiret inancı ve hesap duygusu zarar görmüş insan, artık dinini belirli gün ve gecelere hapsetmiş, ahlakî terbiyeden giderek uzaklaşmaya başlamıştır. Onlarca psikolojik hastalık ortaya çıkmıştır. Bugün görmekteyiz ki aşırı strese bağlı rahatsızlıklar ve intiharlar her geçen gün artmaktadır. Depresyon, günlük hastalık haline gelmiştir. Bu durum aile hayatını, çocukları olumsuz etkilemekte, boşanmalar dâhil birçok aile faciası ortaya çıkmaktadır.

İslam dini ise, insan hayatının bütün yönlerini kapsar. İnsanın ruhuna, aklına, bedenine, aile ve çevresine hitap eder ve bunların arasında sağlıklı bir iletişim kurar. Böylece kuldaki aşırılıkları kontrol altına alır. Müminlere her an Allah’ın kendileriyle beraber olduğunu ve dünyanın kullukla ölçülemeyecek kadar değersiz olduğunu öğretir. İnsanın fıtrî olan istek ve arzularına ahlakî bir şekil kazandırır. Sinirlendiğinde öfkesini dindireceği, musibetlere karşı dayanacağı, harama karşı nefsine hâkim olacağı, dinin emirlerinden taviz verdirmeyeceği bir sabrı ona öğreterek kişinin başına en büyük bela olan hazcılığın önüne geçer.

Ahiret inancına ve hesap duygusuna sahip insanlar, haksızlıklardan uzaklaşıp, kendine yapılan haksızlığın asla bedelsiz kalmayacağını bilirler. Ümitsizlik hastalığından uzak olurlar. Böylelikle sıkıntıların üstesinden gelebilirler.

Şu unutulmamalıdır ki, modern çağın hastalıklarının en etkin tedavi aracı imandır, Allah’ı hatırlamaktır. O’na dayanıp tevekkül edebilmektir. Yalnız olmadığımızın, hakiki dost ve yardımcımızın Allah olduğunu hatırda tutabilmektir.

Bizler, Yüce Rabbimizin şu beyanı ışığında ümitsizlikten kurtulup asıl gideceğimiz yere hazırlanalım: “Bu dünya hayatı ancak bir eğlence ve oyundan ibarettir. Ahiret yurduna gelince, işte asıl yaşama odur. Keşke bilselerdi!”[2]

Dünyanın sıkıntılarına karşı ümitsizliğe kapılmayalım. Kur’an-ı Kerim’de: “Gevşeklik göstermeyin, üzüntüye kapılmayın. Eğer inanmış iseniz, üstün gelecek olan sizsiniz.” buyrulmaktadır. Bize olumsuz gelen bir şeyde belki bir hayır vardır. Çünkü Yüce Rabbimiz buyuruyor ki, “…Olur ki, bir şey sizin için hayırlı iken, siz onu hoş görmezsiniz. Yine olur ki, bir şey sizin için kötü iken, siz onu seversiniz. Allah bilir, siz bilmezsiniz.”[3] İşte bu şuurla yaşayabilirsek, zaman ve mekânların olumsuzlukları bizim için bir musibet değil bir rahmet vesilesi olacaktır.

[1] Kehf, 18/7.

[2] Ankebut 29/64.

[3] Bakara, 2/216.

BENZER KONULAR:

Answer ( 1 )

    0
    2023-05-21T17:54:59+03:00

    Modern zamanlar, bireylerin karşılaşabileceği benzersiz zorluklar ve manevi sorunlar sunar. Modern toplum bağlamında bazı yaygın ruhsal sorunlar şunlardır:

    1. Materyalizm ve Tüketim: Maddi zenginlik arayışı ve tüketime yapılan vurgu, bir boşluk duygusuna, tatminsizliğe ve manevi ihtiyaçların ihmal edilmesine yol açabilir. Mal mülk edinmeye ve dışsal doğrulamaya amansız odaklanma, çoğu zaman bireyleri daha derin anlam ve amaçtan kopuk hissettirir.
    2. Anlam ve Amaç Eksikliği: Modern toplumun hızlı tempolu ve çoğu zaman yüzeysel doğası varoluşsal soruları ve daha derin yansımaları gölgeleyebildiğinden, birçok insan hayatlarında anlam ve amaç bulmakta zorlanır. Bu, boşluk duygularına, varoluşsal krize ve daha derin bir ruhsal tatmin arayışına yol açabilir.
    3. Doğadan ve Kutsaldan Kopma: Özellikle kentsel alanlardaki modern yaşam, doğadan ve kutsaldan kopukluk yaratabilir. Teknolojinin ve kentleşmenin hızlı ilerlemesi, insanları doğal dünyadan uzaklaştırabilir, tefekkür, huşu ve ilahi olanla bağlantı kurma fırsatlarını sınırlayabilir.
    4. Aşırı Bilgi Yüklemesi ve Dikkat Dağıtma: Sürekli bilgi akışı ve dijital dikkat dağıtmaların yaygınlığı, parçalanmış ve dağınık bir ruh haline katkıda bulunabilir. Bireyler dinginlik, iç yansıma ve ruhsal esenliklerini besleyen uygulamalarla meşgul olma becerisi bulmakta zorlanabileceklerinden, bu ruhsal büyümeyi engelleyebilir.
    5. Ahlaki ve Etik İkilemler: Modern toplum, teknolojideki etik zorluklar, biyoetik, sosyal adalet sorunları ve çevresel kaygılar gibi karmaşık ahlaki ve etik ikilemler sunar. Kişinin manevi değerlerine ve ilkelerine sadık kalırken bu karmaşıklıklarda gezinmesi zor olabilir ve dikkatli bir muhakeme gerektirir.
    6. Bireycilik ve İzolasyon: Modern toplumda bireyciliğe ve benmerkezciliğe yapılan vurgu, izolasyon ve diğerlerinden kopukluk duygularına yol açabilir. Bu, ruhsal gelişimin önemli yönleri olan şefkat, empati ve birbirine bağlılık duygusunun gelişimini engelleyebilir.

    Bu manevi sorunların ele alınması, kendini yansıtma, anlamlı bağlantılar ve topluluklar arama, farkındalık veya meditasyonla meşgul olma, manevi gelenekleri ve öğretileri keşfetme ve modern yaşamın talepleri ile kişinin manevi refahını besleme arasında bir denge bulma gibi uygulamaları içerebilir. Nihayetinde, bu bireysel bir yolculuktur ve farklı yaklaşımlar, inançlarına, değerlerine ve kişisel deneyimlerine bağlı olarak farklı insanlarda yankı uyandırabilir.

    En iyi cevap

Cevapla