Musafaha ve Tokalaşma Adabı ile ilgili hadisler arapça

Question

Musafaha Yapmak, Tokalaşmak, El Sıkışmak ile İlgili Hadisler Arapça

Musafaha ve Tokalasma Adabi ile ilgili hadisler arapca

İslam’da musafaha yapmanın (tokalaşmak, el sıkışmak) hükmü nedir? Musafaha yapmak (tokalaşmak, el sıkışmak) ile ilgili hadisler.

Musafaha etmek Ne Demek

Musafaha, “el sıkışmak, nazikçe dokunmak, selamlaşmak” gibi anlamlara gelen Arapça kökenli bir kelimedir.

Temel olarak şu anlamlara gelir:

El sıkışma: İki kişinin elini tutarak, samimiyet ve dostluk göstergesi olarak yaptığı eylem.
Selamlaşma: Karşılaşan kişilerin birbirlerine esenlik dilemesi. Bu selamlaşma tokalaşarak veya ellerini hafifçe birbirine değdirerek olabilir.

MUSAFAHA ADÂPLARI

مصافحة

Elbet İki kişi karşılaştığında birbirlerine karşı muhabbet ve ihtiram cezbelerini izhar edebilmeleri için, selâma ilave ve ondan daha üstün bir vesile de musâfahadır. Musâfaha genel olarak selâmla birlikte veya selâm verdikten sonra yapıl maktadır. Musâfaha ile selâmın gayesi de mükemmel olmaktadır.

عن ابن مسعود رضي الله عنه عن النبي صلى الله عليه وسلم قال: من تمام التحية الأخذ باليد.

Hz. İbni Mes’ud (radıyallahu anh) Rasûlullah (sallallahu aleyhi vesellem)’in şöyle buyurduğunu nakletmiştir: “Selâmın tamamlanması musafahadır. ”

الله عنه قال: قال رسول الله صلى الله عليه وسلم: ما من مسلمين يلتقيان

فيتصافحان إلا غفر لهما قبل أن يفترقا.

عن البراء رضي

Hz. Berȧ (radıyallahu anh)’dan rivayete göre Rasûlullah (sallallahu aleyhi vesellem) şöyle buyurdu: İki Müslüman karşılaştığında musafaha yaparsa, birlerinden ayrılmadan önce her ikisinin de günahları affolunur.

عن عطاء الخرساني رحمة الله عليه أن رسول الله صلى الله عليه وسلم قال: تضافحوا يذهب

الغل وتهادوا تحابوا وتذهب الشحناء.

Hz. Ata Horasani (rahmetullahi aleyh)’ten (mürsel olarak) rivayet edilmiştir. Rasulullah (sallallahu aleyhi vesellem) buyurdular ki: “Musafaha edin ki, (onunla kalblerdeki) kinler temizlensin. Aranızda hediyeleşin ki, birbirinize karşı sevgi muhabbet meydana gelsin ve düşmanlık son bulsun.
عن حذيفة بن اليمان رضي الله عنه عن النبي صلى الله عليه وسلم قال: إن المؤمن إذا لقي المؤمن فسلم عليه وأخذ بيدم مصافحة تناثرت خطاياهما كما يتاثر وزني الشجر.

Hz. Huzeyfe bin el-Yemán (nadryallahu anh/dan rivayet edilmiştir: Rasû lullah (sallallahu aleyhi vesellem) buyurdu ki: “Mümin mü’minle karşılaşınca ona selam verir ve elini tutup musafaha yaparsa, her ikisinin günahları yaprakların ağaçlardan döküldüğü gibi dökülür. “”

فل سلمان الفارسي رضي الله عنه أن النبي صلى الله عليه وسلم قال: إن المسلم إذا لقي أخاء المسلم فأخذ بيده تحائث عنهما ذنوبهما كما تتحات الورق من الشجرة اليابسة في يوم ريح عاصف وإلا غفر لهما ولو كانت ذنوبهما مثل زبد البحر

Hz. Selman- Farisi (nadryallahu anh/dan rivayet edilmiştir: Rasulullah (sallallahu aleyhi vesellem) buyurdular ki: “Bir Müslüman, diğer Müslüman kar deşi ile karşılaştığında onun elini tutarsa (yani onunla musafaha yaparsa), ikisinin de günahları, şiddetli hava estiğinde kuru ağaçtan yaprakların döküldüğü gibi dökülür. Isterse günahları denizin köpüğü kadar olsun. ”

لفرق الفهما على يغفر لهما. الله عنه قال: قال رسول الله صلى الله عليه وسلم: إذا تصافح المسلمان لم عن أبي أمامة رضي »

Hz. Ebû Umame (radıyallahu anh)’dan rivayet edilmiştir. Rasulullah (sal lallahu aleyhi vesellem) buyurdular ki: “Iki Müslüman birbiriyle musafaha ettiği zaman, daha elleri birbirinden ayrılmadan günahları bağışlanır. “505

الله عنه قال: قال رسول الله صلى الله عليه وسلم: إذا التقى الرجلان المسلمان عن عمر رضي ا فسلم أخذهما على صاحبه فإن أختهما إلى الله أخستهما بشرا بصاحبه فإذا تضافها نزلت عليهما مائة رحمة للبادي منهما يسعون وللمصافح عشرة.

Hz. Ömer (radıyallahu anh)’dan rivayet edilmiştir. Rasûlullah (sallallahu aleyhi vesellem) buyurdular ki: “Iki Müslüman karşılaşır. Onlardan biri diğerine selâm verirse, onlardan Allah’a en sevimli olanı arkadaşına daha çok güleryüz gösterendir. Sonra ikisi birbiriyle musafaha ettiğinde, Allah onların üzerine yüz rahmet indirir. Bunlardan doksanı ilk elini uzatan içindir. Geriye kalan on da kendisiyle musafaha yapılan kimse içindir.
İzah: Iki kimsenin birbirleriyle karşılaşması esnasında musafahalaşma sünnettir. Bunun gibi iki elle musåfaha yapılmalıdır. Sadece tek elle musáfaha yapmak mesnun değildir. Husûsî bir vakit veya husûsî bir mahalde musâfa ha yapmayı gerekli görmek şer’i olmayan bir şeydir. Nitekim bazı bölgelerde bazı kimseler ikindi namazı ve Cuma namazından sonra birbirleriyle musâfaha yapmaktadırlar. Bunun bir aslı ve dayanağı yoktur. Ulemanın açıkça beyan et tiğine göre vaktin has kılınmasından dolayı bu şekilde musåfaha yapmak mek ruhtur ve çirkin bir bid’attir.

Elbette bir kimse misafir olur, insanlar namazla meşgulken yahut namaza du racakken mescide gelir, namazdan sonra insanlarla musâfaha yaparsa, bu musâfa hadan önce selam vermesi mesnundur. Burada şu da açıkça bilinmelidir ki; müte ayyin bir vakitte musâfaha yapmak mekruh olsa da, bir kimse o vakitte musâfaha için elini uzatırsa, elini geri çekmek ve karşı tarafı kurmak uygun olmayacaktır. Çünkü bundan dolayı musâfaha yapmak için elini uzatan kimse üzülecektir. Bir Müslümana eziyet vermemek, âdablara riayet göstermekten daha önemlidir.

Musâfaha İçin Eli Uzatmak

Musafaha için eli uzatmak sünnettir. Ancak musâfahanın şu şekli göz önünde tutulmalıdır ki; el içleri el içlerine konulmalı, sadece parmak uçlarının tutulmasıyla yetinilmemelidir. Çünkü sadece parmak uçlarını tutarak musafaha yapmak, musafahanın bid’at kabul edilen şeklidir.

Musafahayı İki Elle Yapmak

عن ابن مسعود رضي الله علة قال: علمني رسول الله صلى الله عليه وسلم، وكفي بين كفيه التشهد كما يعلمني الشورة من القرآن: التحبات الله والصلوات والطيبات، السلام عليك أيها النبي ورحمة الله وبركاتة، السلام علينا وعلى عباد الله الطالجين، أشهد أن لا إله إلا الله

وأشهد أن محمدا عبده ورسوله.

Hz. Abdullah bin Mesud (radıyallahu anh) diyor ki: Rasûlullah (sallallahu aleyhi vesellem) benim ellerim mübarek avuçlarının arasında olduğu halde bana. Kur’ân’dan (bir) süre öğretir gibi teşehhüd duasını (şu şekilde) öğretti:

“Ertebiyyati lillahi vessalevätä vertayibát. Esselämü aleyke eyyüben-Nebiyyü ve rahmetullahi ve berakásühü. Eseldmü aleyna ve alâ ibädillähis-Salihin. Eşhedü en la ilahe illallah ve eşhedü enne Muhammeden Rasulullah.”
Izah: Hz. Imam Buhari (rahmetullahi aleyh) bu rivayeti ini”Musi faha” bölümünde zikrederek musâfahanın sübûtuna istidlâl göstermiştir. Bu hadis-i şerifte iki elle musåfaha mezkůrdur. Bundan dolayı da bu hadis-i şerif mutlak musifahanın sübütuyla birlikte, iki elle musáfaha yapılmasının sübutu için de bir delildir. Bunun içindir ki, Hz. Imam Buhârî (rahmetullahi aleyh) “İki Elle Musafaha Etme” bölümünde bu hadis-i şerifi zikretmiştir.

Hafiz Ibni Hacer, Allâme Ayni ve Kastalini (rahmetullahi aleyhim) a bu rivâyetle Hz. Imam Buhârî’nin istidlâl etmesine hiçbir itirazda bulunmamışlardır.

Onlara göre, bu konuda bu hadis-i şerifle istidlâl etmenin doğru oldu ğunun vȧzih bir delilidir. Bu hadis-i şerifte Rasûlullah (sallallahu aleyhi vesel lem)’in ellerinin zikri sarâhaten vardır. Hz. İbni Mesud’un ellerinin zikri ise delaletendir. (Çünkü) Hz. Sahabe-i Kirâm (ridvanullahi ecmain)’ler Rasûlullah (sallallahu aleyhi vesellem)’den teberruk (bereket) hasil etmek için kendi be denlerinin daha fazla hissesini Rasûlullah (sallallahu aleyhi vesellem)’in mübâ rek bedenine sürmeye çalışıyorlardı. Bu göz önünde tutulduğunda, Rasûlullah (sallallahu aleyhi vesellem) iki eliyle, Hz. Abdullah Ibni Mesud’un da bir tek eliyle musafaha yapmış olması mümkün değildir. Çünkü öylesi can feda Aşık lardan, böylesi tavrın tasavvuru dahi mümkün değildir.

Bu hadis-i şerifte mezkûr olan musâfaha tâlimidir. Hz. İmam Buhârî (rah metullahi aleyh) bununla mutlak karşılaşma esnasında yapılan musifahay sabit etmiştir, bu maksat içinde, Hz. Hammad bin Zeyd ve Hz. Abdullah Ibni Mü barek’in karşılaşma musåfahasını zikretmiştir.

الخرج الإمام البخاري تعليقا : وصافح حماد بن زيد ابن المبارك بيديه.

Hz. Imam Buhari (nahmetullahi aleyh) taliken rivayet etmiştir: “Hz. Ham mad bin Zeyd (nahmetullahi aleyh), Hz. Abdullah Ibni Mübarek’le iki eliyle musâfaha etti.”908

Ilim chli çok iyi bilmektedir ki; Hz. Imam Buhari’nin bu bölümden gayesi şunu beyan etmektir: Rasûlullah (sallallahu aleyhi vesellem) de iki eliyle musafa ha ederlerdi, Rasûlullah (sallallahu aleyhi vesellem/den sonra da bununla amel edilegelmiştir. Nitekim Hz. Imam Buhari (nahmetullahi aleyh)’in kendi tarihin de şu rivâyet geçmiştir:
عن إسماعيل بن إبراهيم رحمة الله عليه قال: رأيت حماد بن زید رحمة الله عليه وجاء ابن المبارك رحمة الله عليه بمكة فضائحة بكلنا يديه.

Hz. İsmail İbni İbrâhim (rahmetullahi aleyh) diyor ki: Ben Hz. Hammad Ibni Zeyd (rahmetullahi aleyh)’i Mekke-i Mükerreme’de yanına Hz. Abdullah Ibni Mübarek geldiğinde onunla iki eliyle musâfaha ederken gördüm.

Şu unutulmamalıdır ki; bu iki şahsiyet, zamanlarında muhaddislerin ima mıydı. Hz. Imam Abdurrahman bin Mehdi (rahmetullahi aleyh) buyuruyor ki:

الأئمة أربعة مالك رحمة الله عليه وسفيان الثوري رحمه الله عليه وحماد بن زيد رحمه الله

عليه وابن المبارك رحمة الله عليه

Muhaddislerin imamı dörttür. Bunlar Hz. İmam Mâlik, Hz. Süfyân-ı Sev ri, Hz. Hammad bin Zeyd ve Hz. Abdullah İbni Mübarek’tir.910 Muhaddislere ilave kitab ve sünnetle kendilerine uyulmaları emrolunan fukaha-i kiram da iki elle musâfaha yapmanın sünnet olduğunu söylemişlerdir. Nitekim Mecali sü’l-Ebrar’da şu ibare yer almaktadır:

والسنة فيها أن تكون بكلتا يديه.

Musâfahada sünnet musâfahanın iki elle yapılmasıdır. Şâmî ve Eşi’atü’l-Le ma’ât’ta yer alan hüküm de budur. Hülâsa şudur ki, bir elle musâfaha yapmak câizdir. İki elle musâfaha yapmak ise müstehap ve sünnettir.

Vedalaşma Esnasında Musafaha Yapmak

عن ابن عمر رضي الله عنهما قال: كان رسول الله صلى الله عليه وسلم إذا ودع رجلا أحد بنده، فلا بدعها على يكون الرجل هو يدع يد النبي صلى الله عليه وسلم ويقول: استودع .

دينك وأمانتك وآخر عملك

Hz. İbni Ömer (radıyallahu anhuma) diyor ki: Rasûlullah (sallallahu aley hi vesellem) bir kimseyle vedalaşırken onun elini tutar ve o kimse Rasûlullah (sallallahu aleyhi vesellem)’in elini bırakıncaya kadar onun elini bırakmazdı (ve onu uğurlarken) şu duâyı okurdu: “Estevdiullahe dineke ve emaneteke ve âhire amelike. Ben senin dinini, emanetini ve amelinin sonucunu Allahu Teâlâ’ya havale ediyorum.

Namazlardan Sonra Musâfaha Yapmanın Hükmü

Şeriatta musâfahanın yeri ilk görüşme vaktidir. Namazlardan sonra musâfa ha yapılması Rasûlullah (sallallahu aleyhi vesellem), Hz. Sahabe-i Kirâm (radıyal lahu anhüm) ve mezheb imamlarından sâbit değildir. Bilakis namazlardan sonra musâfaha Râfizilerin icadıdır ve bid’attir. Onun için bundan kaçınılmalıdır. Hatta fakihlerin yazdığına göre bu bid’ata müptela olan kimse azarlama yoluyla engellenmelidir. Daha da bundan vazgeçmezse, onu cezalandırma kudretine så hip olma (yani şer’i otoritenin bulunması) kaydıyla ona ceza verilmelidir. Elbet te engelleme gücü bulunmayan yerlerde engellemekte (ser’an) gerekli değildir.

İzah: Halk beş vakit namazın arkasından musåfaha yapmaktadır. Bu bid’at tir ve mekruhtur. Şeriatta bunun hiçbir aslı yoktur.

İmamların sabah, ikindi, Cuma ve bazılarının da beş vakit namazın ar dından yaptıkları sonradan icad edilmiş musâfahadan men etmeleri gereklidir. Çünkü bu bir bid’attir. Şeriatta musâfahanın yeri bir Müslümanla ilk görüşme vaktidir. Her namazdan sonra değil. Lihâza musâfaha için şeriat hangi mahalli mükerrer kılmışsa, musâfaha ameli oralarda yerine getirilmelidir, sünnete mu halefet edenler de engellenmelidir.

Bayram namazından sonra mürevveç olan musâfahalaşma bid’at ve mekruh tur. Ancak bu mümânaat namazdan hemen sonra bayram yerinde veya câmide yapılan musâfaha içindir. Çünkü bu fiil şer’an sâbit değildir. Bunun gibi namaz dan hemen sonra muanaka yapılması da câiz değildir. Bununla birlikte bayram günlerinde ziyaret ve görüşmelerde musâfaha ve muânaka yapılması caizidir.

İzah: Musafahalaşmak hadis-i şeriflerle sábittir, bunun çok büyük fazileti vardır. Nitekim Rasûlullah (sallallahu aleyhi vesellem) şöyle buyurmuştur

ما من مسلمين يلتقيان فيتصافحان إلا غفر لهما قبل أن يفترقا.

“Iki Müslüman karşılaştıkları zaman musafaha yaparlarsa, birbirlerinden ayrılmadan önce her ikisi de bağışlanır.”912

Bir başka hadis-i şerifte de şöyle buyrulmuştur.

إن المؤمن إذا لقي المؤمن فسلم عليه وأخذ بيده فضائحة تناثرت خطاياهما كما يتناثر ورق الشجر. “Mümin müminle karylapnca ona selam verir, elini tutup musafaha yaparsa her ikisinin günahları yaprakların ağaçlardan döküldüğü gibi dökülür.”
Bundan anlaşıldığına göre, musafaha Müslümanlar birbirleriyle karşılaş tığında selâmdan sonra mesnun ve meşrudur. Çünkü musâfaha tekemmülü selämdır. Yani selâmı tamamlamak içindir ve selâmdan sonra olmalıdır. Bu rada şu da bilinmelidir ki; bid’at veya bir günaha mürtekip olmak, herhangi bir maslahata binåen asla câiz olmayacaktır. Elbette başkalarını bundan men etmek ancak onların kendilerinden istenileni kabul edecekleri ümidi olduğu takdirdedir. Yoksa münkerden nehiy gerekli değildir. Dinin her ne kadar ge rekli ve zarûrî hükümleri varsa, Hz. Sahabe-i Kirâm (ridvanullahi ecmâin), Hz. Tâbiîn, Tebe-i tâbiin ve selef onlarla amel etmiştir. Çünkü onların sevab kazanmaya, dini yaşamaya ve en küçük sünnetleri bile edâ etmeye karşı bizden daha çok şevk ve cezbeleri vardı. Onlar hangi şeyleri din olarak kabul ettilerse, ihtimam ve titizlikle onlarla amel ettiler. Hangi şeyleri de güçleri yetmesine rağmen yapmadılarsa, o şey ya dinden değildir ya da gerekli ve zarûrî değildir.

Musâfaha ve kucaklaşma, âdabına uygun yapılırsa sünnettir. Selâm, musâfa ha ve kucaklaşma ibâdete dâhildir. İbâdet Rasûlullah (sallallahu aleyhi vesellem)’in yolundan yapıldığında ibadet sayılacaktır ve kişi sevaba hakdar olacaktır. Yoksa yapılan şey bid’at olacaktır, sevab yerine günah ve azab kazanılmış olacaktır.

Hadis-i şeriflerde bayram ve diğer namazlardan sonra musâfaha ve muâna kanın hiçbir yerde zikri yoktur. Sünnet-i Nebeviyeye emsalsiz işık olan saha bîlerin ve onlardan sonra gelen Selef (rahmetullahi aleyhim)’in amellerinde de bayram ve diğer namazlardan sonra musâfaha ve muânakanın sübûtu yoktur. Şeriati mutahharada musåfaha ve muanaka, ilk karşılaşıp görüşme esnasında dır, namazlardan sonra değil. Şeriat hangi ibadet için hangi yer ve mahalli tâyin etmişse, onun o yer ve mahalde edâ edilmesiyle sevab elde edilebilecektir.

Elbette eğer bir kimseyle bayram ve diğer namazlardan sonra görüşülmüşse, onunla musâfaha ve muânaka yapmada bir beis yoktur. Fakat havasın yani din bü yüklerinin bu tür musâfaha ve muânakadan kaçınmaları gereklidir. Ta ki avam-1 nas onu dinin cüzü ve sünnet zannetmesin. Ancak insanları kıracak, üzecek, öfke ve nefretlerini celbedecek hareket ve tavır sergilemekten de kaçınılmalıdır.

Böyle hallerde Hz. Molla Aliyyül Kari (rahmetullahi aleyh)’in hidayetiyle amel edilmesi uygun ve münasip olacaktır. O buyuruyor ki: “Bir Müslüman uygun olmayan bir vakitte musâfaha için elini uzatırsa, el geri çekilerek onun kalbi kırılmamalı ve su-i zanna sebeb olunmamalıdır.”

Aksine sessizce yumuşak bir üslubla o kimse meselenin hakikatinden ha berdar edilmelidir. Yani bayram ve diğer namazlardan sonra musâfaha ve mua nakanın sünnet olmadığı söylenmelidir. Allah (azze ve celle) hepimize bununla amel etmek için tevfik versin.
متفرقات

KISA KISA MESELELER

Genç bir kadının mahremi olmayan genç bir erkekle musâfaha yapması haramdır. Müşteha olmayan (yani cinsi cazibe duyulmayan) yaşlı kadınlarla musafaha yapmada bir beis yoktur.

Cinsi cazibesinden endişe duyulmayan yaşlı erkeklerin, mahremi olmayan kadınlarla musâfaha yapması câizdir. genç

Emred (sakalsuz) gençlerle musafaha yapmak caiz değildir.

Musafaha yaparken (veya selam verirken) eğilinmemelidir.

Bir işle meşgul olan kimseyle musåfaha yapılmamalıdır. Bunda hem sıkıntı hem de meşakkat olmaktadır.

Bazı kimseler musâfaha yaparak kendi ellerini öpmektedirler. Bunun bir aslı yoktur, cehâletin neticesi ve mekruhtur. Bazı kimseler selâm verirken elini alnına koymakta yahut eğilmektedirler.

Bazıları da musifaha yaparak elini göğsüne koymaktadır. Bütün bunlar şeriatin hilâfınadır ve asılsızdır.

Bazı kimseler musâfaha ettikleri kimsenin elini tutup bırakmamaktadır ki, bundan dolayı sıkıntı ve huzursuzluk doğmaktadır. Bir kimsenin elinin zorla hapsedilmesi çirkin bir şeydir.

Çoğu kimseler vaaz u nasihatten sonra vaaz yapan kimseyle musâfaha yap maktadırlar. Bu hem bid’attir hem de eziyet ve meşakkat sebebidir. Yani daha önce görüşmelerine, selamlaşma ve musåfaha için firsat bulmalarına rağmen sohbetten sonra musâfaha yapmayı, vaaz yapanın hususiyeti görmektedirler. Oysa şeriatta musâfaha için vaaz tâyini sâbit değildir.

Hızla yoluna giden kimse musåfaha için durdurulmamalıdır.

Bazı kimseler meclise geldiklerinde tanışmasalar da herkesle ayrı ayrı musa faha yapmaktadırlar. Bunda çok vakit harcanmaktadır ve musâfahalaşma bitin ceye kadar bütün meclis meşgul ve perişan olmaktadır. Uygun olanı şudur ki, kiminle görüşülmeye gelinmişse, sadece onunla musåfaha yapılmalıdır. Elbette başkalarıyla da tanışıyorsa onlarla musifaha yapmada da bir beis yoktur.

Dini Siteler

BENZER KONULAR:

Dini Soru Cevap

Her soru cevap verilmeye değerdir, yeter ki aynı konu bize sorulmuş olmasın ve kurallara uygun sorulsun. Lütfen soru yollamadan önce aynı konu var mı diye \\\\"ARAMA\" yapınız. Konu altına yazılan sorulara öncelik tanıyoruz.. Bilginize

Takip Et

Answers ( 2 )

    1
    2024-12-20T23:08:19+03:00

    Tokalaşma (Musafaha) ile İlgili Özet Bilgiler

    1. Tokalaşmanın Fazileti:

    İslam’da tokalaşma, müslümanlar arasında sevgi ve muhabbeti artıran, kin ve nefreti ortadan kaldıran bir davranıştır.

    Peygamber Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:

    “İki müslüman birbiriyle buluştuğunda tokalaşırsa, oradan ayrılmadan önce her ikisinin (küçük) günahları bağışlanır.”
    (Ebu Davud, 5212; Sahih-i Sünen-i Ebî Dâvûd, 4343)

    2. Tokalaşmanın Sünnet Oluşu:

    Tokalaşma sahabe arasında yaygın bir uygulamaydı. Enes bin Malik (r.a.) bu âdetin, Peygamberimizin (s.a.v.) ashabı arasında bulunduğunu belirtmiştir. (Buhari, 6263)

    3. Tek El ile Tokalaşma:

    İslam’da tokalaşma, bir kişinin avucunu diğerinin avucunun içine koyması şeklinde gerçekleşir. Bu, sünnetin yerine getirilmesi için yeterlidir.

    Pek çok hadis, tokalaşmanın sağ el ile yapılması gerektiğini ifade eder. Örneğin, Huzeyfe (r.a.)’den rivayet edilen bir hadis, tokalaşma sırasında sağ elin kullanıldığını açıkça ortaya koyar.

    4. İki Elle Tokalaşma:

    Peygamber Efendimiz (s.a.v.), eğitim ve irşad maksadıyla bazı durumlarda sahabenin ellerini iki eliyle tutmuştur. Ancak bu, genel bir uygulama değil, özel bir davranış biçimidir.

    İki elle tokalaşmak sünnet olarak görülmemiştir. Ancak bu, haram ya da bid’at olarak da nitelendirilmez; câizdir.

    İlmî Araştırmalar ve Daimî Fetvâ Komitesi bu konuda şunu ifade etmiştir:

    “Her iki elle birlikte tokalaşmaya dair bir delil bulunmamaktadır. Bu nedenle daha doğru olanı, sadece bir elle tokalaşmaktır.”

    5. En Faziletli Olan:

    Sünnet olan uygulama, sağ elle tokalaşmak ve mümin kardeşine selam vermektir. İki elle tokalaşma yerine tek elle yapılan tokalaşma daha faziletlidir.

    Sonuç:

    • Tokalaşma, İslam’da sünnettir ve sevgi-muhabbeti artıran bir davranış olarak teşvik edilmiştir.
    • Sağ elle tokalaşmak sünnettir ve yeterlidir.
    • İki elle tokalaşmak ise câiz olmakla birlikte sünnet olarak görülmez. Sünnete uygun olan, tek elle tokalaşmaktır.

    Kaynaklar:

    • Buhari, Müslim, Ebu Davud hadis kitapları.
    • İlmî Araştırmalar ve Daimî Fetvâ Komitesi’nin görüşleri.
    • “Tuhfetu’l-Ahvezî” ve “el-Mevsûatu’l-Fıkhiyye” gibi ilmî eserler.
    En iyi cevap
    0
    2024-12-21T18:04:21+03:00

    Musafaha etmek tokalaşmak sünnettir ve fazileti büyüktür.

    Musafaha ilgili hadislerde peygamber efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyuruyor:

    İki Müslüman karşılaştıklarında el sıkışırlarsa, birbirlerinden ayrılmadan önce günahları bağışlanır.

    (Ebû Dâvud, “Edeb”, 141, 142)

     

    Hadiste okuduğunuz gibi iki müslüman karşılaşır tokalaşırlarsa musafaha ederlerse ikisinin günahı dökülür. Musafahanın fazileti ile ilgili bu hadisler yeterlidir

Cevapla