Paylaş
Müslümana, Anne ve Babaya, Ölülere, Hayvana, Zamana ve Rüzgara Sövmek
BildirQuestion
Please briefly explain why you feel this question should be reported.
İslam dininde “Sövme”
Sövmek ne demek, sövmek günah mı?
İslâm kendine uymayan kimselere bile saliklerinin sövmemesini ister:
“Allah’tan başka yalvardıklarına sövmeyin ki; onlar da bilmeyerek aşırı gidip Allah’a sövmesinler. Böylece her ümmete işini güzel gösterdik; sonra dönüşleri Rablerînedir. O işlediklerini haber verir”
Allah’tan başka bir varlığa tapanlar putperestlerdir. Demek oluyor ki; bir insanın içinde taşıdığı inanca -bu inanç eğri de olsa -sövmek İslâm’ın ruhuna aykırıdır. Bu bakımdan müslüman, kendi dışındaki camiaların taşıdıkları mukaddes duygulara hürmetli olacak, onların merasimlerini hafife almıyacak ve onların sembollerine hakaret etmiyecektir.
Yanlış bir terbiyenin doğurttuğu bir sonuç olarak bugünkü toplum hayatımızın günlük yaşayışında sövgüsüz bir gün düşünülemez. Kitle adeta kendi içlerini doldurmuş kinlerin ateşini sövmekle dışarıya aksettiriyor ve böylece rahatlamaya çalışıyor. Sövüşmenin doğurttuğu hâdiselerin sonucu gayet korkunçtur. Cinayet ve yaralama hâdiselerinin birçoğu onun sebebiyle olur. Bırakınız başkasının mukaddes inançlarına sövmemeyi, içinde yaşadığı toplumun (müslümanların) mukaddes inançlarına hiç önem vermeden gayet rahat bir şekilde sövmeye hedef yapanlar çoktur. Sövme:
1- Bizzat şahsa (namus, iffet ve haysiyetine).
2- Mukaddes duygularına.
Bu sebepten müslümanlar, yakışık almayan sözleri, kendi dinlerinin dışında kalanlar için sarfetmekten kaçınmalıdırlar. Şöyle düşünmek gerekir:
Sövmenin ve hakaret etmenin mezardakilerine bir tesiri olur mu? Yüce Peygamber’ki:
Bütün gayeleri yeni yeni filizlenmekte olan İslâm fideliğini ortadan kaldırmak gayesiyle savaşa girişen kimselerin ölülerine bile hakaret etmekten arkadaşlarının kaçınmalarını istiyor. Öyle ise küfür vadisinde onlardan daha azgın olmayan -isterse azgın olsun- kimselerin ölülerine sövmenin bir faydası yoktur. Böyle bir durum İslâm edebinin dışında kalır.
Müslümana sövmek:
Müslümana sövmek çok korkunç bir durumdur. Hz. Peygamber buna işaretle
“Mü’mini öldürmek küfürdür, ona sövmek fasıkhktırı” buyurmuştur.
Anne ve babaya sövmek:
Başkasının anne ve babasına şovenler çoktur, fakat bunlar şunun farkında değillerdir:
Kişi birinin anne ve babasına söver, o da onunkine söver. Böylece anne ve babasına sövmüş ve sövdürmüş olur.
Ölülere sövmek:
Ölüler, dirilerden ayrı başka bir âlemde yaşıyorlar, yâni artık onlar dünyadakilerine ne lehte ve ne de aleyhte herhangi bir işin içinde olamazlar. Onlar manevî yönden dünyadakilere muhtaçtırlar, o halde onlara karşı kinle ve kızgınlıkla sövmenin bir mânası yoktur. Bunun için Hz. Peygamber “ölülere sövmeyiniz” buyurmuştur.
Bu genel yasak içine gayrî müslimlerîn ölüleri de dahildir. Söylenilen şeyler onlarla bir şey yapmaz, yalnız yaşıyanlara eziyet vermiş olur.
Vücut organlarına sövmek:
Organlar insan yapısını meydana getirirler. Her birinin ayrı ayrı görevleri vardır, fakat insanoğlu bunlara da sövmekten geri kalmaz. Müslüman, böyle bir sövmeye yönelirken şu fetvayı unutmamalıdır. Necmeddin Buhâri diyor ki;
“Bizim zamanımızda ağza, burna, îmana ve bu gibi şeylere sövenin nikâhı kalmadığını, bunun küfür olacağı şeklînde fetva verilmiştir”
Rüzgâra sövmek:
Rüzgârı Allah, rahmetinin önünde müjdeci olarak gönderir. Onun esişi, fırtına haline dönüşü, toz toprağı yerden kaldırışı bütün bunlar gerideki müjdenin ilk tezahürleridir, fakat insan acelecidir ve bilgisizdir. Hemen ilk gördüğüne göre değer verir. Rüzgârların hareket halindeki tabiatla, ne kadar önemli bir işe sahip olduğunu modern ilimler gayet iyi açıklamaktadırlar. Böyle rahmet ve müjde yüklü Allah’ın nimetine sövmek bir müslümana yaraşmaz. Yüce Resul:
“Rüzgâra sövmeyiniz. Hoşunuza gitmeyecek bîr şey gördüğünüz zaman hemen: Allah’sın! biz bu rüzgârın taşıdığı ve onun yapması için emrettiğin şeyin iyi olmasını senden istiyoruz, bu rüzgârın kendisinde bulunan ve kendisine emrettiğin şeyin kötülüğünden sana sığınırız deyiniz”
“Çünkü rüzgâr Allah’ın varettiği şeylerden biridir, ya rahmet veya azab getirir. Onu gördüğünüz zaman ona sövmeyiniz. Onun hayırlı olmasını Allah’tan isteyiniz, şerrinden Allah’a sığınınız” buyuruyor.
Hayvanlara sövmek:
Bunlar insanın faydasına Allah tarafından sunulmuş en büyük nimetlerdir. İnsanoğlu bunları çeşitli işlerinde kullanıyor ve gıdalanıyor. Bütün bunlara rağmen nimeti inkâr şeklinde yorumlanabilecek sövmeyi onlara da yöneltmek kendi menfaatini baltalamaktır. Her hayvan bir hizmet için yaratılmıştır. Horoz da bu hayvanlardan biridir. Fakat bunun ayrı bir hususiyeti vardır. İnsanoğlu uyurken horoz ona sabahın geldiğini, yatma zamanının geçtiğini, yeni bir günün başladığı ve bu yeni güne kavuşturan Allah’a ibadet etmek gerektiğini kendine has ötüşüyle bildirir. Bu durum bazılarının canını sıkabilir. Hz. Peygamber bunu göz önünde bulundurarak horoza sövmeyi yasaklamış ve “Horoza sövmeyin, çünkü o namaz için uyandırıyor” buyurmuştur.
Zamana sövmek:
Kişi zaman içinde geçen hâdiselere baktığında hoşuna gitmeyen bazı durumlarla karşılaşırsa içinde yaşadığı ana söver veya lanet eder. Böylece daralan içini bu şekilde rahatlandırmaya çalışır. Halbuki Cenâb-ı Allah kutsî hadiste şunu bildirmiş:
1- “Âdemoğlu zamana sövüyor. Ben zamanın yaradanıyım. Gece gündüzün var olması, devamlılığı ve kalışı elimdedir.
2- “Âdemoğlu zamana sövmekle bana eziyet vermiş oluyor. Halbuki zamanı yaradan benim.”
Zamana söven Allah’a sövmüş olur. Çünkü zaman O’nun bir fi’linin neticesidir. Kişinin fiiline söven bizzat şahsa sövmüştür. Çünkü fiilin güzelliği ve çirkinliği yapanına aittir.
3- Allah buyuruyor:
“Sizden biriniz asia ‘ey ümitsiz zaman’ demesin. Çünkü zamanı yaratan benim. Onun gece ve gündüzünü dönderiyorum. Dilediğim zaman ikisini yok ederim”
İzin verilmiş olan sövme şekli:
Bu hususta Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur:
“Sîzden bîriniz arkadaşına sövecek olursa, ona iftira etmesin, annesine babasına, milletine sövmesin. Fakat sövme ihtiyacını duyuyorsa o zaman: Sen cimrisin, yahut, korkaksın, yalancısın, yaramazsın desin”
Görülüyor ki; bu sövmeden ziyade onun sahip olduğu sıfatları söylemesidir.
Söven ne yapmalı:
Şayet söven din, îman, kitab, peygamber gibi kutsî şeylere sövmüşse tevbe etmelidir, nasıl yanlış bir yolda olduğunu düşünüp pişman olmalıdır. Bir kişinin ırz ve namusuna, yahut herhangi bir şeyine sövmüşse ondan özür dilemeli ve hatasını itiraftan çekinmemelidir.
Müslümana kâfir demek:
İmanlı kimseyi; imansızlığın sıfatı olan kâfirlikle nitelendirmek çok yanlış bir harekettir. Bu bakımdan Hz. Peygamber “Bir kimseyi kâfirlikle çağıran, yahut öyle olmadığı halde Allah’ın düşmanı derse o deyiş kendi aleyhine döner”
“Herhangi bir kimse kardeşine “ey kâfir” derse muhakkak ikisinden bîri o küfür kelimesiyle döner, şayet dediği gibiyse, yok değilse o kelime kendisine döner.
Hayvanına sövmek:
Şu fetva nazar-ı itibare alınmalıdır:
Bir kimse kendi atına “ya kâfir atı yahut kâfirin malı” derse eğer at kendi yanında doğup büyümüşse kendini kâfir yapmış olur, yoksa olmaz.
Cevapla