Paylaş
Mutezile Ne Demek?
Question
Mutezile Ne Demek?
Mutezile Mezhebi Hakkında Kısa bilgi
Sözlükte “ayrılmak, uzaklaşmak ve bir tarafa çekilmek” manasına gelen Mu’tezile, itikadî İslâm mezheplerinden birinin adıdır. Kurucusu Vâsıl İbn Ata’dır. Vâsıl büyük günah meselesinde hocası Hasan Basrî ile aynı görüşü paylaşmadığından, arkadaşlarıyla birlikte O’nun meclisini terketmişler, bu yüzden, “ayrılanlar ve yan cizenler” anlamında Mu’tezile denmiştir. Kendilerini ehl-i adl ve ehl-i tevhîd diye isimlendiren Mu’tezile, kaderi ve Allah’ın sıfatlarını reddettikleri için Kaderiyye ve Muattıla isimleriyle de anılmıştır.
Mu’tezile ekolü ilk kez ciddî anlamda hicrî ikinci asrın başlarında İslâm aleminin içte ve dışta itikâdî, siyasî, felsefî, kültürel ve fikrî hareketlerle yoğun biçimde çalkalandığı bir dönemde ortaya çıkmıştır. Mu’tezile Yahûdî, Hristiyan, İran, Hind dinleri ve Yunan felsefesi ile temas etmiş, bunların karşısında İslâm akaidini savunmuştur. Bütün Mu’tezile mensublarının genel olarak üzerinde birleştikleri ve kendi düşüncelerinin sistematik hale gelmesinde temel ilke kabul ettikleri beş önemli ilke bulunmaktadır. Bunlar; “tevhid”, “adl”, “va’d ve vaîd”, “el-menzile beyne’l-menzileteyn” ve “emr-i bi’l-ma’rûf ve nehy-i ani’l-münker”dir.
Mu’tezile ekolünün İslâm toplumuna, özellikle kelâm ilminin temellendirilmesine katkıları olmuştur. Cedel metodunu kullanan, tefekkür ve muhakeme kabiliyetine önem veren, muarızlarına karşı kesin deliller kullanan, akla ve nakle aynı ölçüde değer veren ve bilim adamları arasında tartışma yöntemlerini geliştiren hep Mu’tezile olmuştur. Ayrıca Mu’tezile mensupları İslâm dünyasında içte türeyen Müşebbihe, Mücessime, Haşviyye ve Râfıza gibi sapık cereyanların iddialarını çürüttüğü gibi dıştan gelen ulûhiyyet ve Nübüvvet münkirlerine karşı da kelâmî metodlarla karşı çıkmışlardır. Bu anlamda Mu’tezile İslâm toplumunun bilim, akıl, mantık, felsefe ve kültür hayatına olumlu katkılarda bulunmuştur. Ancak zamanla Mu’tezile’nin de kendi içinde bölünüp fikir ayrılığına düşmesi, kendi düşüncelerini kabul ettirmek için devlet gücünü kullanması, bu davranışın tabiî uzantısı olarak halktan uzaklaşması, fıkıh ve hadis ehlini gereğinden fazla incitmesi gibi tutumlar, Mu’tezile’nin eleştirilmesine ve etkinliğini yitirmesine sebep olmuştur.
Diyanet dini kavramlar sözlüğü
MU’TEZİLE MEZHEBİ:
Hasan-i Basrînin (ölm. 110/728) tilmizlerinden Vasıl b. Atâ’nın (ölm. 131/748) hocasını terk ederek (i’tizâD kurduğu Akaid mezhebine mensûb olanlar. Kaderiyye diye de anılırlar. Akaid sahasındaki görüşleri beş esasta (usûl-i hamse) toplanır:
1) Menzile beyne’l-menzileteyn (Büyük günah işleyen kimsenin dünyada iman ile küfür arasında bir yerde bulunduğu);
2) Tevhîd («Kadîm», Allah taâlânın zâtına nisbet edilen en önemli sıfat olup ondan başka müstakil ve kadîm mânâlar (sıfatlar) ona nisbet edilemez. Mu’tezile böylece tam manâsıyla bir tevhîd sağladıklarını kabul ederler. Fakat bunun yanında İlâhîsıfatların mühim bir kısmını (maânîsrfatlannı) inkâr etmiş olur*lar);
3) Adi (kul, kendi fiillerini kendine ait müstakil İrâde ile yapar, Allah’ın bunda bir dahli yoktur. Aksi takdirde Cenâb-ı Hakkın insanları cezalandırması zulüm olurdu);
4) Va’d ve vcffd (Mû’minln mükâfatiandınlması (va’d),fâsıkm da cezalandırılması (vaîd) Allah’a vâcibdir);
5) Emir bTI-ma’rûf nehy anl’I münkor (iyilik ve kötülük akıl yoluyla sabit olur. İyiliği emretmek, kötülükten vazgeçirmeye çalışmak vâcibdir). Ehl-i sün*net kelâmcılannın en çok tenkîde tâbi1 tuttuğu bir fırkadır
Cevapla