Paylaş
Nafile Namazların Faydaları
BildirQuestion
Please briefly explain why you feel this question should be reported.
Nafile namazının faydaları
Nafile namazın faydaları
Nafile namazlar, farz ibadetlerin eksiklerini ve kusurlarını tamamlar.
Ebu Hureyre radıyallahu anh’den gelen rivayete göre, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: “Halkın kıyamet gününde ilk hesaba çekileceği amel namazdır. Aziz ve Celil olan Rabbimiz bildiği halde meleklerine şöyle der: “Kulumun farz namazına bakınız! Onu tam mı? Yoksa eksik mi kılmış?” Eğer O kimsenin farz namazı tam ise, onun için namaz sevabı tam olarak yazılır. Eğer farz namazında eksik olursa, Allahu Teâlâ şöyle emreder: “Bu kulum için nafile namaz var mi (kılmış mı?) bir bakınız!” Şayet o kimse için nafile namaz var ise şöyle buyurur: “Kulumun eksik olan farz namazına nafilesinden tamamlayınız.” Sonra farz olan diğer ameller de bu şekilde ele alınır.” (Tirmizi, Salâh, 188; İbni Mace, İkâme, 202; Ebu Davud, Salâh, 145; Darimi, Salâh, 91; Ahmed bin Hanbel, 2/290; Muvatta, Sefer, 89.)
Temim Ed-Dârî radıyallahu anh’den gelen rivayete göre, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmaktadır: “Sonra zekâtta böyledir ve sonra bütün ameller bu suretle ele alınır.” (Ebu Davud, Salâh, 145, 866. El-Bânî bu hadis hakkında Sahih’tir, demiştir.)
Aslında kıldığımız nafile namazların karşılığı ecir ve sevap olmakla birlikte, eksik olan farz ibadetleri tamamlamak da vardır. Hiçbir insan farz ibadetlerin hakkını vererek tam manasıyla eda edemez. Mutlak surette herhangi bir yerinde eksiklik ve kusur vardır. Bu eksikliği ve kusur ları da nafile namazlar tamamlamaktadır. Bu kusurlar sadece farz namazlara mahsus değildir. Bilakis zekât, hacc ve diğer tüm farzların kusurlarını tamamlamaya sebep olmaktadır. Hem sevap kazanmakla ve hem de farzların kusurlarını tamamlamakla mükâfatlanılmaktadır. Her açı dan kazanan yine nafile ibadetleri yapan kimse olacaktır.
Hafiz Irâkî rahimehullah şöyle demektedir: “Hadis-i şerifte geçen bu ifadeden nafile namazların, ihmal edilip hiç kılınmamış olan farzların yerine geçeceği de anlaşılabilir. Allahu Teâlâ’nın fazlı ve ihsanına bir sınır yoktur. İstediğini yapar. Hatta hiç namaz kılmamış olanlara bile fazlı ve ihsanı ile muamele etmesi caizdir.”
Hatta cinayet, haksızlık gibi amellerde de nafile ibâ detlere müracaat edilir. Çünkü âyet-i Kerime de “İyi ameller kötü amelleri yok eder” buyurulmaktadır. Şayet bir kimse başkasının kul hakkına girmiş ise, hak sahibi o kimseden salih amellerini talep edebilir ve bu şekil de kul hakkını ödemiş olur. Bunun olabileceğini söyleyen birçok âlim vardır.
Günümüzde “Farz borcu olan kimsenin sünnet kılamayacağı gerekçesiyle halkı sünnetleri terk etmeye ve sünnet yerine kaza namazı kılmaya teşvik edenlerin Hanefi mezhebine göre bir mesnetleri olmadığı bütün açıklığıyla meydanda olduğu gibi Şafiî ulemasından bile bu görüşün zayıf olduğunu söyleyenler vardır. Kaldı ki bu kimseler Hanefi mezhebi adına fetva verdiklerini iddia etmektedirler.
Bazıları kaza namazından dolayı nafile namaz kılmayı terk ederler ve nafile namaz yerine kaza namazı kılmayı tercih ederler. Bu durum selef âlimlerinin durumundan çok uzaktır. Burada sünnetleri toptan terk etmek vardır. Nafile namazların yerine kaza namazlarını kılmak Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’in sünnetinin zıddınadır. Ebu Abdullah bin Muhammed bin Yusuf es-Senûsî rahimehullah şöyle demektedir: “İnsanlara sünnetleri terk etmekten kaçınmalarını söylemeliyiz. Zira sünnetleri terk etmenin ya sak oluşu hakkında deliller vardır. Sünnetleri terk edenlere çok şiddetli kızmaktayım.” (Mevâhibu’l-Celil, 2/276. 705. El-ifsåh, 1/149; El-Mecmu, 1/68-69.)
Cumhur ulema, kılınmayan namazların kazalarının kılınmasını gerekli görürler. Fakat kaza namazları için sünnet namazlarını feda etmek yapılabilecek ikinci bir yanlıştır. Bu bahanelerle nafile ibadetleri askıya almak tamamıyla aleyhimizedir. Tabii ki de kaza namazlarının kılınması zorunludur. Bunun için gereken çaba sarf edilmeli ve bir an önce kaza namazlarının borçları bitirilmelidir. Fakat bu yapılırken sünnetler ihmal edilmemelidir. Zira sün netler de farzları tamamlayıcı etkisiyle bir manada kaza yerine geçebilir diyebiliriz. Hem kaza namazlarını hem de sünnet namazlarını beraber eda ederek istenilen hedefe kolayca ulaşabilir ve her yönden sevap elde edebiliriz. Müslüman bir kimse bahanelere sarılan değil, bahaneleri bertaraf eden kişi olmalıdır. Zira Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’e tabiiyyet bunu gerektirir.
Günde on iki rekât nafile namaz kılan kimse için cennette bir köşk bina edilir.
Ümmü Habibe radıyallahu anha’dan gelen rivayete göre, Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmaktadır: “Kim günde on iki rekât nafile namaz kılarsa o namazlar sebebiyle ken disine cennette bir köşk dikilir.” (Müslim, Misafirin, 101-103; Tirmizi, Salâh, 189; Ebu Davud, Salah, 1250; Nesai, Kıyamu’l-Leyl, 66; Darimi, Salah, 144; İbni Mace, İkame, 100; Ahmed bin Hanbel, 2/498.)
Hadisi şeriften anlaşılan şey, farz namazlara bağlı olan namazlar olabilirken, bunun dışında olan nafile namazlar da olabilir. Bir diğer hadisi şerifte şu şekildedir.
Ümmü Habibe radıyallahu anha’dan gelen rivayete göre, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmaktadır: “Kim on iki rekât namaz kılarsa, Allah da o kimseye cennette bir köşk inşa eder. Dört rekât öğleden önce, iki rekât öğleden sonra, ikindiden önce iki rekât, akşamdan sonra iki rekât, sabahtan önce iki rekât.” (Müslim, Misafirin, 15; İbni Mace, Salâh, 100; Nesai, Kıyamu’l-Leyl, 65, 1778.)
Önemli olan bu hadisin çerçevesine girebilmek ve bir günde en az on iki rekât nafile namaz kılabilmektir. Bu rakamın daha fazlasının yapılmasında pekâlâ bir mahzur yoktur. Selefi Salihinin ibadetlerinde de bunu açıkça görmekteyiz. Kimisi günde bin rekât nafile namaz kılarken, kimisi de bundan biraz daha az namaz kılmaktadır. Çok namaz kılanın çok kazanacağı gibi, az namaz kılanın az kazanacağı aşikardır.
Kul salih amelleri yapmaya devam ettiği müddetçe cennetteki yerini de genişletir. Ne zaman salih bir amel işlerse kendisi için cennete bir ağaç, bir köşk ve kendisiyle faydalanacağı çeşitli nimetler ihsan edilir,
Nafile namaz kılarak Allahu Teâlâ’ya yakınlaşılır.
Yüce Allah celle celluhu şöyle buyurmaktadır: “Sizi huzurumuza yaklaştıracak olan ne mallarınızdır ne de evlâtlarınız. Ancak iman edip iyi amelde bulunanlar başka. İşte onlara yaptıklarının kat kat fazlası mükâfat vardır. Onlar (cennet) odalarında güven içindedirler.”
Ebu Hureyre radıyallahu anh şöyle demiştir: Rasûlullah sal lallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: Muhakkak ki Allahu Tellä şöyle buyurmuştur. “Her kim beni tanıyan ve ihlas ile bana ibadet eden bir kuluma düşmanlık ederse, ben de ona harp ilân ederim. Kulum bana, kendisine farz kıldığım şeylerden daha sevgili olan bir şeyle yaklaşamaz. Kulum bana nafile ibadetlerle de yaklaşma ya devam eder. Nihayet ben onu severim. Ben kulumu sevince de artık onun işiten kulağı, gören gözü, tutan eli, yürüyen ayağı olurum. Diliyle de her ne isterse muhakkak onları da kendisine ihsan ederim. Bana sığınmak isteyince de muhakkak kulumu sığındırır, korurum.” (Buhari, Rikák, 38, 89; Beyhäki, 6622; Sahihi İbni Hibban, 347.)
Üzüntü ve sıkıntıların giderilmesine sebep olur.
BENZER KONULAR:
Answers ( 2 )
Please briefly explain why you feel this answer should be reported.
Namaz Bana Farz mı ?
Hocam ben bedensel bir engele sahibim ama bu engel yürümeme engel değil fakat eğilip kalkamıyorum ve tüm gücümü kullanamıyorum bu yüzden namaz kılarken oturmam gerekiyor fakat camide büyük dedelerimiz oturduğu için bana oturacak yer kalmıuor cuma namazı dahi kılamıyorum lütfen yardımcı olun
Please briefly explain why you feel this answer should be reported.
Sevgili kardeşim öncelikle sizlere Rabbim şifalar versin.
Namaz, akıllı ve büluğ çağına ulaşmış her Müslüman için farzdır. Oturarak namaz kılmanın gerekiyor ise (özür durumunuzu bilmiyorum) oturarak namaz kılmanız gerekmektedir. Ama namazı terk etmemek gerekir