Namaz kazasını oturarak kılmak

Bildir
Question

Please briefly explain why you feel this question should be reported.

Bildir
İptal

Namaz kazasını oturarak kılmak

Selamünaleyküm hocam annem kaza namazı kılıyor 3 yıldır beri cok kılıyor bitirim diye ama kazasının ne kadar olduğunu bilmiyor kışın kılmış yazın bırakmış çalıştığı yerde lavabo sorunu olduğunu için kılamamış ve kış geldi ği için kemik erimesi başlamış kış soğuk havalarda kalça kemikleri ağrıyor yola yürüyemez hale geldi ısıcak havalarda ağrı kalmıyor soğuk havalarda ağrıyor son4 rekatlarınıoturak kılıyor onu diyanet kadın bir Hocaya sorduolmaz dedi namazı az kıl birer günlük kıl dedi annemin kalbi şüpheye düştü bu namazları tekrar kılması lazım hocam annem bir an evvel bitirmek istiyor oturak kıldığı namazlar olmadığı için bu namazlar tekrar kılmasımı lazım hocam en iyi dileklerimle hocam Allaha emanet olun hocam sorunuz cevapını hemen gönderirsen sevinirim hocam

Cevap:

Dinimizde sorumluluklar kulun gücüne göre belirlenmiş (Bakara, 2/286), gücü aşan durumlar için kolaylaştırma ilkesi getirilmiştir (Bakara, 2/185). Namazın rükünlerinden herhangi birini yerine getirmeye engel olan rahatsızlıklar da kolaylaştırma sebebi sayılmıştır (Ebû Dâvûd, Salât, 181). Buna göre; namazı normal şekli ile ayakta kılmaya gücü yetmeyen kimse için asıl olan, namazını oturarak kılmaktır. Böyle bir kişi namazını kendi durumuna göre diz çökerek veya bağdaş kurarak yahut ayaklarını yana ya da kıbleye doğru uzatarak kılar. Nitekim Hz. Peygamber (s.a.s.), nasıl namaz kılacağını soran hasta bir sahâbîye “Namazı ayakta kıl, güç yetiremezsen oturarak kıl, buna da güç yetiremezsen yan üzere yaslanarak kıl.” (Buhârî, Taksiru’s-salât, 19) buyurmuştur. Buna göre ayakta durabilen ve yere oturabildiği hâlde secde edemeyen kimse namaza ayakta başlar, rükûdan sonra yere oturarak secdeleri îmâ ile yapar. Ayakta durabildiği hâlde oturduktan sonra ayağa kalkamayan kişi namaza ayakta başlar, secdeden sonra namazını oturarak tamamlar. Başı ile îmâ etmeye gücü yetmeyen kimse Hanefîlere göre namazını kazaya bırakır; gözleri, kaşları veya kalbiyle îmâ ederek namaz kılamaz (Merğînânî, el-Hidâye, II, 83-85; Mevsılî, el-İhtiyâr, I, 260). Ayakta durmaya ve rükû yapmaya gücü yettiği hâlde yere oturamayan kimse namaza ayakta başlar, rükûdan sonra secdeyi tabure ve benzeri bir şey üzerine oturarak îmâ ile eda eder. Ayakta durmaya gücü yetmeyen, ayaklarını yana veya kıbleye uzatarak da olsa yere oturamayan kimse namazı tabure, sandalye ve benzeri bir şey üzerine oturarak kılar, rükû ve secdeleri îmâ ile yerine getirir. Unutulmamalıdır ki, kişi Rabbine ibadet ederken hem özde samimi olmalı hem de dinin belirlediği şekil şartlarını tam olarak yerine getirmeye özen göstermelidir. Bu sebeple namazını tabure, sandalye ve benzeri şeyler üzerinde kılan müminin ileri sürdüğü mazeretler, kendisini vicdanen rahatlatacak boyutta olmalıdır. Namazı asli şekline uygun olarak kılmaya engel olmayacak derecedeki rahatsızlıklar meşru mazeret olarak görülmemelidir. Öte yandan üzerinde namaz kılmak amacı ile camilerde sıralar hâlinde sabit oturakların yapılmasının, cami doku ve kültürüyle bağdaşmayacağı da bilinmelidir. Diyanet

Benzer Konular:

Cevapla