Paylaş
Namazlarda Kunut Okumak Hakkında Hadisler
BildirQuestion
Please briefly explain why you feel this question should be reported.
Felaket anlarında ve Namazda Kunut Okumak ile ilgili hadisler
Kunut duasının Arapça Türkçe ve açıklamaları ve mezheplerin görüşleri
FELAKET ANLARINDA NAMAZDA KUNUT OKUMAK
Şüphesiz müminin Allah’a en çok yakınlık sağladığı zaman, farz namazları huşu ile eda ettiği anlardır. Felaket ve musibetler kapıyı çaldığında, vakit namazlarını eda ederken kunutta bulunmak, ilahi inayet ve rahmetin tecellisine vesile olur. Çünkü “kunut“, Allah (celle celaluhu)’ya ümit bağlayıp dua etmek ve bu vesileyle namazda kıyamı uzatmaktır.
عَنْ أَبِي مَالِكِ الأَشْجَعِيٌّ قَالَ قُلْتُ لأبي يَا أَبَتِ إِنَّكَ قَدْ صَلَّيْتَ خَلْفَ رَسُولِ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّم وَأَبِي بَكْرٍ وَعُمَرَ وَ عُثْمَانَ وَعَلِيٌّ هَا هُنَا بِالْكُوفَةِ قَرِيبًا مِنْ خَمْسِ سِنِينَ أَكَانُوا يَقْنتُونَ قَالَ أَيْ بُنَيَّ مُحْدَتٌ. وَفي رِوَايَةٍ أَكَانُوا يَقْتُتُونَ فِي الْفَجْرِ وَالنَّسَائِيُّ وَلَفْظُهُ قَالَ صَلَّيْتُ خَلْفَ رَسُولِ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّم فَلَمْ يَقْنُتْ وَصَلَّيْتُ خَلْفَ أَبِي بَكْرٍ فَلَمْ يَقْنُتْ وَصَلَّيْتَ خَلْفَ عُمَرَ فَلَمْ يَقْنُتْ وَصَلَّيْتُ خَلْفَ عَلِيٍّ عَلَيْهِ السَّلَامُ
فلَمْ يَقْنُتْ ثُمَّ قَالَ يَا بُنَيَّ بِدْعَةٌ.
Ebu Malik el-Escai diyor ki: Babama sordum: “Babacığım! Şüphesiz sen hem Rasulullah Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem)’in, hem de Hz. Ebu Bekir, Ömer, Osman ve Ali (radıyallahu anhum)’un arkasında namaz kıldın. İşte şurada Kufe ve beş yıla yakın bir süre geçmiş bulunuyor. Onlar namazda kunut duası yaptılar mı?”
Babası ona şöyle haber veriyor: “Oğulcağızım! Bu, sonradan uyduru-lup ortaya çıkarılmıştır.”
Bir diğer rivayette, aynı hadis-i şerifte soru şu şekilde yer almıştır: “Onlar sabah namazında kunut okurlar mıydı?” Nesai’nin rivayetinde ise şu lafızlarla nakledilmiştir: “Oğulcağızım! Rasulullah Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem)’in arkasında namaz kıldım. O kunut yapmadı; Hz. Ebu Bekir’in arkasında namaz kıldım o da kunut yapmadı;
Ömer’in arkasında namaz kıldım o da kunut yapmadı, Osman’ın arkasında namaz kıldım, o da kunut yapmadı; Ali’nin arkasında namaz kıldım, o da kunut yapmadı.” Sonra da oğluna şöyle dedi: Oğulcağzım! Bu bid’atdır.
عن أني أن النبي صلى الله عليه وسلم قنتَ شَهرًا ثم تركه. وفي لفظ قنت شَهْرًا يَدْعُوا عَلَى أَحْيَاءٍ مِنْ أَحْيَاءِ الْعَرَبِ ثُمَّ تَرَكَهُ وَفِي لَفْظِ قَنَتَ شَهْرًا حِينَ
قبل القراء فما راية حزن حزنًا قَط أَشَدَّ مِنْهُ.
Enes (radıyallahu anh)’dan yapılan rivayette adı geçen şöyle diyor: ‘Doğrusu Rasulullah Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) bir ay süreyle kunut duası yaptı ve sonra bıraktı.”
Diğer bir lafızla şöyle demiştir: “Bir ay kunut duası yapıp Arap kabilelerinden bazıları aleyhine dua etti, sonra bıraktı.”
Başka bir lafızla da şöyle dediği rivayet edilmiştir: “Kurra’dan bazı kişiler öldürülünce bir ay süreyle kunut yaptı. Ben hiçbir zaman Rasulullah Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) ‘in o derece üzüldüğünü görmedim.
Yine Enes (radıyallahu anh)’dan yapılan rivayette, adı geçenin şöyle dediği tespit edilmiştir:”Kunut (önceleri) akşam ve sabah (namazında) yapılırdı.” Kunut duası hakkında Kütüb-i Sitte’de, aynı zamanda Müsned-i Ahmed ile Darimi ve Taberani’de yirmiye yakın, fakat birbirinden farklı rivayetlere rastlamak mümkündür. Şüphesiz bütün bu rivayetleri bir araya getirip söyleniş sebepleriyle, cereyan tarzını ve mukaddem ile muahhar olanını, ‘hükmü kaldırılanla kaldırılmayanı tespit ve ayırt etmeden hüküm çıkarmak mümkün değildir. Müctehid imamlar bu rivayetleri belirtilen doğrultuda inceleyip ona göre çıkarım yapmışlardır.
Biz burada önce yapılan rivayetlerin başlıklarını birer özet şeklinde sıraladıktan sonra müctehid imamların çıkarım ve ictihadlarını yansıtmaya çalışacağız:
Rasulullah Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) sadece bir ay süreyle kunut duası okuduktan sonra onu terk etmiştir.
Bir ay süreyle yatsı namazında okuduktan sonra bırakmıştır.
Yalnız sabah namazında okumuştur.
Bir ay süreyle ikindi ve akşam, sonra da yatsı namazlarında okumuştur.
Bir ay süreyle sabah namazında rükûdan kalkınca okumuştur.
Rasulullah Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) birinin aleyhine dua etmek istediği zaman, namazda rükûdan kalkınca kunut duası okurdu.
Yatsı namazının son rekatından kalkınca kunut okurdu.
Sabah ve akşam namazlarında kunut okurdu.
Vitir namazında kunut okurdu.
Rasulullah Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) ile birlikte namaz kıldım, kunut okuduğunu görmedim.
Ubey b. Ka’b (radıyallahu anh) Ramazan’ın son yarısında (vitir namazında) kunut okurdu.
Abdullah b. Ömer (radıyallahu anh) hiçbir namazda kunut okumazdı.
Ebu Hureyre (radıyallahu anh) öğle namazında kunut okurdu.
Sabah namazında rükûdan evvel ve sonra kunut okurdu.
Sabah namazında ikinci rekatın rükû’undan kalkıldığı zaman kunut okunur.
Hadis-i Şerifle İlgili Mezheplerin İctihad Ve Yorumları
Hanefiler’e göre: Imam Ebu Hanife, kunutun vacib, Ebu Yusuf ile Muhammed sünnet olduğunu kabul ederler. Kunut duası bütün sene sadece vitir namazının üçüncü rekatında rükûdan önce yapılır.
Şafiîler’e göre: Sabah namazının ikinci rekatında rükûdan kalkılıp doğrulduğunda kunut okumak sünnettir. Bu dua yapılırken ellerin içi göğe doğru kaldırılır ve sonunda yüze sürülmez. İmam bu duayı cehren (aşikâr) okur, cemaat ise “amin” der. Ayrıca felaket ve musibet günlerinde de kunut okumak meşrudur.”
Malikiler’e göre: Imam Malik, “Sabah namazında rükûdan önce de, sonra da kunut duası okunabilir” demiştir. Kunut duasını unutup okumayan kimseye yanılma secdesi gerekmez. Aynı zamanda kunut için belirlenmiş bir dua da yoktur. Onun için vakitlerden biri de belirlenemez. Dünya ve ahiret hacetlerinden dolayı farz namazlarda kunut okunabilir. Bunun gibi, namaz kılan kimse bu kabil ihtiyaçlarını ayakta, Teşehhütte ve secdede dile getirebilir. Kunut duası aşikâr değil, gizli okunur.
Sufyan b. Habib’in Ebu Sabit’den, onun da Abdurrahman b. Süveyd el-Kahili’den yaptığı rivayete göre, Hz. Ali (radıyallahu anh) sabah namazında kunut olarak şu duayı yapmıştır:
اللهم إنَّا نَسْتَعِينُكَ ونَسْتغْفِرُكَ وتثنى عَلَيْكَ الخير ولا تنكْفُرُكَ وتَخْلَع ونترُكُ مَنْ
يفحُرُكَ اللهم إيَّاكَ تَعْبُدُ وَلَكَ نُصَلِّي وَنَسْجُدُ وَإِلَيْكَ نَسْعَى وَتَحْفِدِ تَرْجُو رحمتك ونخشى عَذَابَكَ بالْكَافِرِينَ مُلْحِق.
Yahya’nın Malik’den, onun da Nafi’den yaptığa rivayeti göre, Nafi şöyle demiştir: “Doğrusu Abdullah b. Ömer (radıyallahu anh) hiçbir namazda kunut duası yapmazdı.”
Hanbeliler’e göre: Kunut duası, senenin tamamında vitir namazında sadece bir rekatında sünnettir. Aynı zamanda bu, İbn Mes’ud (radıyallahu anh)’ın, İbrahim’in, İshak’ın ve rey taraftarlarının görüş ve ictihadıdır. Hasan’dan da bu anlamda bir rivayet yapılmıştır.
Imam Ahmed’den yukarıdaki beyanın aksine bir rivayet daha yapılmıştır ki, onda, kunut duasının sadece Ramazan ayının son yarısında sünnet olduğu belirtilmiştir. Nitekim bu, Hz. Ali Efendimiz (radıyallahu anh) ile Ubey b. Ka’b (radıyallahu anh) dan rivayet edilmiştir. İmam Malik ile İmam Şafii de aynı doğrultuda ictihad etmişlerdir.
Kunut duasıyla ilgili rivayetler arasında en güzeli, Hasan b. Ali (radıyallahu anh)’in rivayetidir. Adı geçen şöyle demiştir:
اللهُمَّ اهْدِنِي فِيمَنْ هَدَيْتَ وَعَافِنِي فِيمَنْ عَاقِيتَ وَتَوَلَّنِي فِيمَنْ تَوَلَّيْتَ وَبَارِك لي فيما أَعْطَيْتَ وقِني شرَّ ما قَضَيْتَ إِنَّكَ تَقضي ولا يُقضى عَلَيْكَ وَإِنَّهُ لايذِلُّ مَن واليت ولا يعزُّ مَنْ عَادَيْتَ تَبارَكْتَ رَبَّنا وَتَعَالَيْتَ.
“Rasulullah Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) bana birtakım dua anlaminda sözler öğretti ki, onları vitir namazında okuyorum
Konuyla İlgili Diğer Hadis-i Şerifler Ve Tahliller
Taberani’nin, “Rasulullah Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) hiçbir namazında kunut duası yapmamıştır” mealindeki rivayetinin isnadında Bişr b. Harb ed-Dari bulunuyor ki, bu zat zayıftır. İmam Ahmed onun sağlam olmadığını söylemiştir.
İbn Mace’nin Ümmü Seleme validemiz (radıyallahu anha)’dan yaptığı rivayette: “Rasulullah Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) sabah namazında kunut duası edilmesini menetti” denilmektedir. Aynı hadisi Darekutni de rivayet etmişse de isnadında zayıflık söz konusudur.
El-Iraki’nin: “Ebu Bekir, Ömer, Ali ve İbn Abbas (radıyallahu anhum)’un kunut duası yaptıkları sahihtir” dediği tespit edilmiştir. Böylece bir konu, bir mesele hakkında sahihlik düzeyinde ispat ile nefy tearuz ederse, ispat nefyin önüne alınıp onunla amel edilir. Bu kurala göre, kunut duası meşrudur ve belirlenen namazda okunması sünnet veya müstehabdır.
Hazimi’nin yaptığı araştırma ve tespite göre: Kunut duasının meşru olduğu hakkında 19 kadar sahabeden, 12 kadar tabiinden ve birçok müctehid imamdan rivayet vardır. Bütün bunlar “meşru”dur diyenlerin görüş ve ictihadına ağırlık kazandırmaktadır.
Yine yapılan ciddi araştırma ve tespitlere göre: Kunut duası rükûdan sonra yapılmalıdır. Zira böyle söyleyenlerin rivayeti daha çok ve daha sahihtir. Muhaddis Beyhaki de aynı görüştedir. Nitekim Hasan el-Basri (radıyallahu anh) şöyle demiştir: “Bedir Savaşı’na katılan 28 sahabenin arkasında namaz kıldım, hepsi de sabah namazında rükûdan sonra kunut duası okurdu.”
Ne var ki, Hafız İbn Hacer, bu rivayetin isnadında zayıf bir ravinin bulunduğunu belirtmiştir.
عَنْ ابْنِ عُمَرَ أَنَّهُ سَمِعَ رَسُولَ الله صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ إِذَا رَفَعَ رَأْسَهُ مِنَ
الوقوع في الركعة الأجرة من الفخر يقول: اللهم العن فلاناً وفُلاناً وفلاناً بَعْدَ مَا يَقُولُ سَمِعَ اللهُ لِمَنْ حَمِدَهُ رَبَّنَا وَلَكَالحَمْدُ فَانزِلَ اللَّهُ تَعَالَى لَيْسَ لَكَ
من الأمرِ شَيْءٌ إِلى قَوْلِهِ فَإِنَّهُمْ ظَالِمُونَ.
İbn Ömer (radıyallahu anh)’dan yapılan rivayette, adı geçen diyor ki: “Rasulullah Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem), sabah namazının ikinci rekatının rükûundan başını kaldırıp Semi’allahu Limen Hamidehu, Rabbena Leke’l-Hamd dedikten sonra şöyle dua ederdi: “Allah’ım, falana, falana ve falana lanet eyle (onları rahmet ve inayetinden uzaklaştır).”
Bir süre sonra şu ayet-i kerime indi:
ليس لك من الأمْرِ شَيْءٌ أَو يَتُوبَ عَلَيْهِمْ أَوْ يُعَذِّبَهُمْ فَإِنَّهُمْ ظَالِمُونَ
“Senin elinde emirden bir şey yoktur; Allah ya onların tevbesini kabul eder, ya da onlara azab eder. Çünkü onlar zalimlerdir.”
Bunun üzerine Rasulullah Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) o müşrik
ve münafıklar aleyhine duadan vazgeçmiştir.
Hadis-i Şeriften Çıkarılan Hükümler
1. Her sabah namazının ikinci rekatında rükûdan kalkıldığında elleri kaldırıp kunut duasını okumak sünnettir. (Bu, Şafiîler’e göredir)
2. Her gün vitir namazının son rekatında Fatiha ve zamm-ı sureden sonra rükûya varmadan ve elleri kaldırmadan kunut duası okumak sünnettir veya vacibdir. (Bu, daha çok Hanefiler’e göredir.)
Musibet ve felaket çöktüğü günlerde farz namazların son rekatında rükûdan sonra kunut duası okumak meşrudur.
Dini Sitelerimiz:
BENZER KONULAR:
Answers ( 3 )
Please briefly explain why you feel this answer should be reported.
Kunut duası ve namazlarda kunut uygulaması hakkında pek çok hadis-i şerif bulunmaktadır. Kunut duası, özellikle felaket anlarında ve bazı namazlarda Allah’a dua etmek amacıyla yapılan bir uygulamadır. Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) kunut duası yapmasıyla ilgili rivayetler çeşitlilik göstermektedir.
Bazı rivayetlere göre Peygamberimiz, felaket ve musibet zamanlarında, özellikle bazı düşman kabilelere beddua etmek amacıyla bir süre kunut duası okumuştur. Ancak bu uygulama daha sonra bırakılmıştır. Örneğin, Enes (r.a.)’dan yapılan rivayette, Peygamberimiz’in bir ay boyunca kunut duası yapıp sonra bu uygulamayı terk ettiği bildirilmiştir.
Hanefî, Şâfiî, Mâlikî ve Hanbelî mezhepleri arasında kunut duası uygulaması farklı şekillerde yer bulmuştur:
Kunut duasının Arapça metni ise şöyledir:
Arapça Metin: اللهم إنا نستعينك ونستغفرك ونثني عليك الخير ولا نكفرك ونخلع ونترك من يفجرك. اللهم إياك نعبد ولك نصلي ونسجد وإليك نسعى ونحفد، نرجو رحمتك ونخشى عذابك إن عذابك بالكافرين ملحق.
Türkçe Meali: “Allah’ım, yalnızca Senden yardım dileriz, yalnızca Senden bağışlanma dileriz, ve sana her türlü iyiliği överiz, seni inkâr etmeyiz ve senin düşmanlarından uzak dururuz. Allah’ım, yalnızca Sana kulluk ederiz, yalnızca Senin için namaz kılar ve secde ederiz, yalnızca Sana yöneliriz ve Senin rahmetini umarız, azabından korkarız. Muhakkak ki Senin azabın kâfirlerin peşindedir.”
Mezheplerin Görüşleri:
Kunut duası, hem bireysel ibadetlerde hem de cemaatle namazlarda Müslümanların Allah’a yakınlaşması ve ilahi yardım dilemesi amacıyla okunabilir. Bu dua, özellikle sıkıntı ve musibet dönemlerinde Müslümanlara moral ve destek sağlayan bir uygulamadır.
Kunut hakkında sormak istediğiniz başka bir konu varsa, yardımcı olabilirim.
Please briefly explain why you feel this answer should be reported.
Namazlarda Kunut Okumak Hakkında Hadisler ve Detaylı Açıklamalar
Kunut duası, namazlarda belirli rekatlarda okunan özel bir duadır. İslam mezhepleri arasında kunut duasının okunma şekli, zamanı ve hükmü konusunda farklı görüşler bulunmaktadır.
Felaket Anlarında Namazda Kunut Okumak
Felaket ve musibet zamanlarında namazlarda kunut okumak, Müslümanlar arasında yaygın bir uygulamadır. Bu uygulama, Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in bazı durumlarda kunut okuduğu hadislere dayanmaktadır. Örneğin, Enes b. Malik (r.a.)’den rivayet edilen bir hadiste, Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in bir ay boyunca sabah namazında kunut okuduğu ve bu süre zarfında bazı Arap kabileleri aleyhine dua ettiği belirtilmektedir.
Kunut Duasının Arapça, Türkçe ve Açıklamaları
Kunut duaları arasında en yaygın olarak bilineni şu şekildedir:
Arapça:
اللَّهُمَّ اهْدِنِي فِيمَنْ هَدَيْتَ وَعَافِنِي فِيمَنْ عَافَيْتَ وَتَوَلَّنِي فِيمَنْ تَوَلَّيْتَ وَبَارِكْ لِي فِيمَا أَعْطَيْتَ وَقِنِي شَرَّ مَا قَضَيْتَ فَإِنَّكَ تَقْضِي وَلا يُقْضَى عَلَيْكَ وَإِنَّهُ لا يَذِلُّ مَنْ وَالَيْتَ وَلا يَعِزُّ مَنْ عَادَيْتَ تَبَارَكْتَ رَبَّنَا وَتَعَالَيْتَ
Türkçe:
“Allahım! Beni hidayete erdirdiklerinle beraber hidayete erdir, afiyet verdiklerinle beraber bana da afiyet ver, velayetine aldıklarınla beraber beni de velayetine al, bana verdiklerinde bana bereket ver, hükmüne bağladığın şeylerin şerrinden beni koru. Çünkü sen hüküm verirsin, sana karşı hüküm verilmez. Senin velayetine aldığın kimse zelil olmaz, düşmanlık ettiğin kimse de aziz olmaz. Rabbimiz, sen mübareksin ve yücesin.”
Açıklama:
Bu dua, Allah’tan hidayet, afiyet, velayet, bereket ve korunma talep etmektedir. Ayrıca Allah’ın mutlak hükümranlığına ve kudretine vurgu yapmaktadır.
Mezheplerin Görüşleri
Kunut Duası ile İlgili Diğer Hadisler ve Tahliller
Kunut duası ile ilgili farklı hadisler ve rivayetler bulunmaktadır. Bu hadislerin bazıları kunutun meşru olduğunu desteklerken, bazıları ise kunutun bidat olduğunu savunmaktadır. Hadislerin değerlendirilmesi ve hüküm çıkarılması konusunda mezhepler farklı yöntemler izlemişlerdir.
Sonuç
Kunut duası, İslam’da önemli bir yere sahip olan bir duadır. Mezhepler arasında kunutun okunma şekli, zamanı ve hükmü konusunda farklı görüşler bulunmakla birlikte, genel olarak kunutun meşru ve faziletli bir ibadet olduğu kabul edilmektedir.
Please briefly explain why you feel this answer should be reported.
Namazlarda kunut dualarının okunmasıyla ilgili maddeler halinde hadisler
Kunut duaları özellikle Vitir namazı ve bazı durumlarda farz namazlarda okunur. İşte kunut hakkında bazı hadisler:
1. Vitir Namazında Kunut
Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.), vitir namazında kunut duası okuduğuna dair rivayetler bulunmaktadır. Abdullah bin Abbas (r.a.) şöyle demiştir:
> “Allah Resulü (s.a.v.), Ramazan’ın son yarısında, vitir namazında kunut duası okurdu.”
(Ebu Davud, Salat, 126)
2. Farz Namazlarda Kunut
Bazı sahabelerden, özellikle zor durumda olduklarında farz namazlarda da kunut yaptıkları rivayet edilmiştir. Örneğin, Enes bin Malik (r.a.) şöyle demiştir:
> “Resulullah (s.a.v.), bir ay boyunca sabah namazında kunut yaptı ve bazı kavimlere beddua etti.”
(Buhari, Meğazi, 15; Müslim, Salat, 304)
Bu hadisten, zor zamanlarda ve sıkıntılı durumlarda sabah namazında kunut yapılabileceği anlaşılmaktadır.
3. Kunut Dualarının İçeriği
Kunut dualarında Allah’tan yardım, bağışlanma ve güç dilemek esastır. Hazreti Hasan’dan (r.a.) nakledildiğine göre, Resulullah (s.a.v.) şu şekilde dua etmiştir:
> “Allah’ım! Biz yalnız sana ibadet eder, yalnız senden yardım dileriz.”
(Ebu Davud, Vitir, 26)
Bu hadisler, kunut dualarının belirli durumlarda ve özellikle vitir namazında yapılabileceğini gösterir. Ayrıca, sıkıntılı zamanlarda sabah namazında kunut yapılmasının Peygamber Efendimiz (s.a.v.) tarafından uygulandığı da anlaşılmaktadır.