Nikah nedir? İslamda Nikah Kavramı

Question

islam dininde nikah nedir?

islam dininde nikah nedir

Nikahın Tarifi:

Türkçemizde evlenme ve evlilik terimle­riyle ifade edilen nikah İslâm hukukçuların­ca en dar anlamda kadın ile erkeğin iki ayrı cins olarak birlikte yaşamalarına meşruiyet kazandıran akit olarak tarif edilmiştir.

Nikahın amacı:

Nikah her ne kadar kadınla erkeğin bir­birlerinin cinselliklerinden faydalanmaları­na meşruiyet kazandırıyorsa da nikah ak­dinin temel gayesi cinsel yönden tatmin olmanın yanında neslin çoğalması ve ko­runması, iki ayrı cinsin kendilerine ait mes­kenlerinde birbirlerine karşı duydukları sevgi ve alaka ile dolu olarak mutlu olmala­rı, hayatın güçlüklerine karşı birbirlerine destek olarak bilinçli ve sürekli bir sorumlu­luk paylaşımını ve hayat arkadaşlığını ger­çekleştirmeleridir. Nitekim Rum sûresi 21. âyette mealen “kaynaşmanız için size ken­di cinsinizden eşler yaratıp da aranızda sevgi ve merhamet peyda etmesi de O’nun (varlığının) delillerindendir. Doğrusu bunda iyi düşünen bir kavim için ibretler vardır” buyurulmuş olması nikahın maksadının sadece cinsel tatminden İbaret olmadığını ifade eder.

Eski Dinlerde Nikah:

Nikah bütün semavi dinlerin kabul ettiği bir müessese ve peygamberlerin sünneti­dir. Ra’d sûresi 38. âyette mealen “andolsun senden önce de peygamberler gönderdik ve onlara da eşler ve çocuklar verdik” buyurulması nikah müessesesinin, neslin devamı için bütün semavi dinlerde kabul edilmiş tek meşru müessese olduğu­nu ifade eder.

Nikahın Kur’an ve Sünnetten Delilleri:

İslâm’ın iki aslî kaynağı Kur’ân ve 5ün-net’te nikah özendirilmiştir. “Aranızdaki bekarları, kölelerinizden ve cariyeleriniz­den iyi davranıştı olanları evlendirin” mea­lindeki âyet {en-Nûr 24/32) ve Hz. Peygamber’in “içinizden nikahlanmaya gücü yeten­ler evlensinler” {Ebû Dâvud, Nikah, 1), “nikah­lanınız, çoğalınız, ben kıyamet günü sizin çokluğunuzla İftihar ederim” (ibn Mâce, Nikah, 8), “nikah benim sünnetimdir. Kim benim sünnetimden yüz çevirirse benden değil­dir” (Buhârî, Nikah, I; Müslim, Nikah, 5) anlamın­daki hadisleri İslâm’da nikahın ne ölçüde önemli bir müessese olduğunu ifade eden delillere örnek gösterilebilir.

İslamda nikah kıyıp evlenmenin hükmü:

(Mezheplere göre)

Hanefî mezhebine göre normal şartlarda evlenmenin hükmü sünnettir. Âyet ve hadislerdeki evlenme ile ilgili emirlerteşvik anlamındadır. Zira Nisa sûresi 33. âyette mealen “evlenme imkanını bulamayanlar ise Allah lutfu ve keremi ile kendini varlıklı kılıncaya kadar iffetlerini korusunlar” buyurulmuş olması, Hz. Peygamber’in evlenmeye mali imkanı bulunmayan genç­lere oruç tutmayı tavsiye etmesi, keza sahabeden bazılarının evlenmemiş olmala­rı evlenmenin farz değil sünnet olduğunu gösterir.

Şâfiîler’e göre ise evlenmek kural olarak sünnet değil mubahtır. Ancak ev­lenmenin sünnet oluşu şartların elverişli olması halindedir.

Duruma göre evlenmek farz veya mek­ruh da olabilir. Kişinin mali gücü evlenme­ye müsaitse ve evlenmediği takdirde zina edebileceği ve gayri meşru ilişkilere girebi­leceği endişesini taşıyor, evlendiği takdirde İse karısına karşı âdil davranabileceğine ve evlilikten doğan hakları yerine getirebile­ceğine inanıyorsa bu kişinin evlenmesi farzdır. Buna mukabil kişi evlendiği takdirde karısına zulmedeceği kanaatini taşıyorsa, evlenmesi mekruhtur.

Nikah evlenen taraflar arasında bir akit olduğundan nikahın rüknü icap ve kabul­dür. Yani evlenme talebinde bulunan tara­fa diğer tarafın olumlu cevap vermesiyle akdin temel unsurları oluşmuş olur. İcâb (evlilik teklifi) karşı taraftan kabul görme­dikçe akit teşekkül etmez. İcap ve kabul sözle olduğu gibi, yazı ile veya sağır ve dilsizler arasında işaretle de olur. Taraflar irade beyanlarını veli veya vekil aracılığıyla da açıklayabilirler. Burada önemli olan tarafların evlenme yönündeki irade beyan­larını açık, kesin ve karşılıklı uyum içerisin­de açıklamalarıdır. Klasik fıkıh kitaplarında irade beyanının şekli konusunda ayrıntı ile durulması, karışıklığa ve yanlış anlamaya engel olma, açıklık ve güveni sağlama amacına yöneliktir.

Nikah Şahitleri:

Müslüman bir erkekle müslüman bir ka­dının evliliğinde akdin geçerli olması için iki müslüman erkeğin veya bir müslüman erkek ile iki müslüman kadının şahitliği şarttır. Hanefîler’e göre şahitlerin âkil ve baliğ olması yeterli olup âdil (dinî ölçülere göre mahkemede şahitlik yapacak kişilerde aranan şartları haiz) olması şart değildir.

Diğer mezheplere göre evlenmede şahitle­rin erkek olması gerektiği gibi bunların âdil olması da gerekir.

Hanefîler’e göre âkile ve bâliğa olan bir kızın veya kadının mehr-i mislini[ almış olmak ve küfvüyle evlenmiş olmak kaydıyla velisin­den İzinsiz evliliği caizdir. Bu şartlara uyul­madığında kızın velisinin akdini feshettir­me hakkı doğar.

Şâfiîler’e göre kadının velisinin izni olmaksızın nikahlanması caiz olmadığı gibi kadının akdin kuruluşunda bizzat taraf olması da caiz değildir; akitte kadını velisi temsil eder. Hanefîler’e göre âkile ve bâliğa olan kızı istemediği bir evli­liğe velisi zorlayamaz. Kız, rızası olmadığını açıkça ifade ettiği takdirde kıyılan nikah geçerli olmaz. Mâlikî ve Şâfiîler’e göre baba ve dede evlenmemiş (bakire) kızını istemediği bir nikaha zorla­yabilir. Ancak bunu kızına kötülük olsun için yaptığı anlaşılırsa nikah geçerli olmaz. Dul kadınların istemedikleri bir kimseyle velileri tarafından evlendirilmelerinin caiz olmayacağı konusunda Hanefîlerle Şâfiîler görüş birliği içindedir.

Cumhurun görüşüne göre bulûğa erme­miş küçüklerin velileri tarafından evlendi­rilmeleri caizdir. Küçüklerin henüz bulûğa ermeden evlendirilmelerinde, o an için mevcut veya ileride muhtemel bazt yarar­ları düşünüldüğü için bu caiz görülmüştür. Ancak küçüğü nikahlayan veli küçüğün babası veya dedesi değilse evlendirilen küçük bulûğa erdiğinde küçükken kıyılan nikahı kabul etmeyebilecektir. Henüz bulûğa erme­den nikahlanan küçüklerin fiilen evlilik hayatı sürdürmeleri tabiatıyla bulûğa er­dikten sonra mümkün olacaktır ve ergenlik çağına ulaşıncaya kadar kızın velisinin yanında kalması tabiidir. Bütün bunlardan ve nikah akdinin gözettiği temel amaçlar­dan hareketle bazı İslâm hukukçuları kü­çüklerin bulûğa ermeden evlendirilmesini caiz görmez. Bu eğilim İslâm aile hukukuy­la İlgili son dönem kanunlaştırmalarına da yansımıştır.

Akıl hastalan edâ (fiil) ehliyetine sahip olmadıklarından kural olarak bunlar velileri tarafından evlendirilir. Ancak bazı fakihler akıl hastalarının evlendirilmesini kabul etmezken bir kısmı da bunu hakim iznine bağlamadan yanadır. Zorlama (ikrah) al­tında yapılan evlilikler de, Hanefîler hariç, İslâm hukukçularının çoğunluğuna göre geçersizdir.

Nikahta Veli Yetkisi:

Evlenmede veliye, özellikle de evlenecek kızın velisine önemli bir söz hakkı ve yetki tanınarak, hem toplumun geleneksel aile yapı ve telakkisi korunmuş hem de evliliğin daha kalıcı ve sağlam temellere oturması sağlanmak istenmiştir. Evlenecek iki tarafın birbirine denk olması (kefâet) konusunda gösterilen titizlik de benzeri bir amaç taşır. Ancak bu konularda İslâm hukuk doktrininde katı bir kuralcılıktan ziyade tarafların ve toplu­mun ortak yararlarını dengeleyen uzlaşma­cı ve gerektiğinde farklı çözümleri de be­nimseyen hoşgörülü bir tavrın sergilendiği görülür.

Nikah-Evlenme Engelleri:

İslâm hukukunda aralarında belli derece­de kan ve süt hısımlığı veya sıhrî hısımlık bulunan kimseler bakımından sürekli ev­lenme engeli bulunduğu gibi, din farkı, üç talakla boşanmış olma, birbirinin belli de­recede yakını iki kadını birlikte nikahı altın­da tutma (cem’) gibi geçici evlenme engel­leri de mevcuttur.

Nikahta icap ve Kabul:

Evlenme akdinin icap-kabul, veli, şahit, evlenme engelinin bulunmaması vb. gibi kuruluşu ve hukuken geçerliliği İçin gerekli şartlar tamam ise, bu, “sahih evlilik” olarak adlandırılır. Böyle bir evlilik karı-koca ilişki­sinin helâl olması, mehir, nafaka, sıhrî hı­sımlık, nesep gibi evliliğin bütün muteber hukukî sonuçlarını da doğurur. Sıhhat şart­larında eksiklik bulunan evlilik ise “fasit” adını alır. Bir kısım İslâm hukukçusuna göre fasit nikah, zifafın olması halinde mehir, nesep, talak gibi bazı hukukî neticeler do­ğurur. Unsur veya kuruluş (in’ikâd) şartla­rında eksiklik bulunan batıl evlilikler ise benzeri hiç bir hukukî sonuç doğurmaz.

Nikah Kıyma Yetkisi ve Tarihi: 

İslâm hukukunda evlilik akdinde, diğer akitlerde de olduğu gibi şekil serbestisi hakim olup herhangi bir şekil ve merasim zorunlu değildir. Nikahın din adamının veya bir başka kimsenin huzurunda kıyıl­ması ya da dini merasim icra edilmesi şartı da yoktur. Ancak ilk dönemlerden itibaren İslâm toplumlarında nikah akitleri bir taraf­tan önemi ve toplum hayatında oynadığı rol sebebiyle diğer taraftan da sünnete ve İslâmî âdaba uygunluğunu sağlamak ama­cıyla din görevlileri ve (kadı gibi) meslek adamları huzurunda yapılagelmiştir. Böy­lece, hem nikah şartlarının din görevlisi tarafından kontrolü, dini bilgilenme, böyle hayırlı ve kalıcı bir İnsanî ilişkiye dua ve iyi temennilerle başlama amacı gerçekleşmiş, hem de nikahın toplum nezdinde aleniyet kazanması, taraflar üzerinde evliliğin de­vamı yönünde olumlu bir kamuoyu baskısı oluşması sağlanmış olmaktaydı. Osmanlı toplumunda da bu amaçların yanısıra, nikahın resmi kayıt ve kontrol altına alın­masının tarafların ve çocukların evlilik içi ve sonrası hakları için koruyucu bir tedbir olması sebebiyle, nikahın devlet kontro­lünde, hakimlerin bilgisi dahilinde kıyılması ve kıyılan nikahların resmi kayıt altına alınması yönünde öteden beri ciddi teşeb­büs ve uygulamalar olmuştur. Özellikle son iki yüz yılda bu konuda önemli mesafe alındığı ve 1917 tarihli Osmanlı Aile Hukuku Kararnamesi’nde de bu temayülün hakim olduğu görülür.

Nikah duası ve hutbesi:

Nikah akdinin geçerliliğine etkisi olma­makla birlikte Hz. Peygamber’in tavsiyele­rine uygun bir nikahta icap ve kabulden Önce “hutbe” olarak da anılan şu dua oku­nur: ”

Duanın Okunuşu:

“Alhamdü lillâhi nahmeduhü ve nesteînühû ve nestağfiruhû ve neûzü billahi min şürûr’i enfüsina. Men yehdillâhü felâ mudille leh. Ve men yudlil felâ hâdiye leh. Ve eşhedu en Eâ ilahe illal­lah ve enne Muhammeden abduhû ve rasûlüh.”

Duanın Anlamı:

“Hamd yalnız Allah’adır. O’na hamdeder, O’ndan yardım diler, O’nun af ve mağfiretini dileriz. Nefislerimi­zin şerrinden Allah’a sığınırız. Allah’ın hi­dayete eriştirdiğini hiç kimse saptıramaz; kimi de dalalete düşürürse artık onu hida­yete eriştirecek yoktur. Şehadet ederim ki Allah’tan başka ilâh yoktur, Hz. Muham-med de O’nun kulu ve Râsulüdür.” Bu dua­nın ardından müminleri takvaya davet eden Âl-i İmrân 3/102, Nisa 4/1 ve Ahzâb 33/70-71 âyetleri okunur. Yine Rasûlullah’ın tavsiyelerine uygun olarak nikah akdi, şenlik, ziyafet vb. yollarla topluma duyurulmalıdır.

Nikah Akdiyle Meydana Gelen Haklar ve Sorumluluklar:

Gerekli şartları taşıyan ve usulüne uygun olarak yapılan evlilik akdinin taraflar için birtakım hak ve sorumluluklar doğurması gayet tabiidir. Bunlar arasında kadının mehir ve nafaka hakkı, kocanın aile birliğini temsil hak ve yükümlülüğü, tarafların evlilik birliğinin devamı için birbirlerine gerekli sevgi, saygı, itaat ve hoşgörüyü gösterme sorumlulukla­rı sayılabilir. İslâm hukukunda evliliğin sona ermesi de yine belli bir pro­sedür ve esasa bağlanmış, tarafların hakla­rını koruyucu, beklenmedik mağduriyetle­rini giderici birtakım tedbirler alınmaya çalışılmıştır. Kaynak: inanc ibadet ve gunluk yasayis ansiklopedisi

BENZER KONULAR:

Dini Soru Cevap

Her soru cevap verilmeye değerdir, yeter ki aynı konu bize sorulmuş olmasın ve kurallara uygun sorulsun. Lütfen soru yollamadan önce aynı konu var mı diye \\\\"ARAMA\" yapınız. Konu altına yazılan sorulara öncelik tanıyoruz.. Bilginize

Takip Et

Answer ( 1 )

    1
    2023-04-29T18:35:30+03:00

    İslam dininde nikah, evlilik kurumunun resmi olarak kabul edilen ve yapılması öngörülen adımıdır. Nikah, erkek ve kadının Allah’ın huzurunda yaptıkları bir anlaşmadır ve bu anlaşma doğrultusunda evlilik gerçekleştirilir. Nikah, İslam toplumunda hayatın önemli bir parçasıdır ve evlilik, İslam toplumunun temel yapı taşlarından biridir.

    Nikah, Müslüman bir çift arasında imam veya diğer yetkili bir kişinin huzurunda gerçekleştirilir ve evliliğin hukuki olarak tanınması için resmi bir evrak düzenlenir. Nikah töreni, dini ve kültürel olarak farklılıklar gösterse de, genellikle bazı ortak unsurlar içerir. Bu unsurlar arasında, çiftlerin aileleri ve yakın dostlarının katılımı, duygusal ve manevi bir seremoni, nikah akdi imzalaması ve genellikle bir düğün töreni yer alır.

    İslam’da evlilik, erkeğin ve kadının birbirleriyle anlaşarak yaptıkları bir sözleşmedir. Nikah sözleşmesi, çiftlerin birbirine karşı sorumluluklarını ve haklarını belirler. İslam’da evlilik, sadece cinsel birlikteliği meşru hale getirmekle kalmaz, aynı zamanda çiftlerin birbirlerine sevgi, saygı ve sadakat göstermesini de gerektirir.

    İslam dininde nikahın temel amacı, Allah’ın izniyle, bir erkek ve bir kadının yasal bir şekilde bir araya gelerek bir aile kurmalarını sağlamaktır. İslam, evliliği, insanların hayatındaki en önemli ve en kutsal bağlantı olarak görür ve evlilik kurumuna saygı gösterilmesi ve korunması gerektiğini öğütler.

    En iyi cevap

Cevapla