Nisa suresin kadınlar yönetici olamaz ayeti

Bildir
Question

Please briefly explain why you feel this question should be reported.

Bildir
İptal

Kadınlar ile ilgilidir

Hocam nisa suresinde kadınlar yönetici olamaz diye bir şey var mıdır? Var da hala geçerliliğini koruyor mu?

Answer ( 1 )

  1. Please briefly explain why you feel this answer should be reported.

    Bildir
    İptal

    NİSA SURESİ 34. AYET

     

    Meali :

     

    34— Erkekler, kadınlar üzerine koruyucu ve işlerini yürütücü üstün­lüktedirler. Bu da Allah’ın kimini kimine üstün kılması ve erkeklerin mal­larını (mehir ve nafaka olarak) harcamaları sebebiyledir. O bakımdan gü­zel huylu, iyi amelli kadınlar itaâtlıdırlar. Allah (onların haklarını ve iffet perdelerini)   nasıl koruduysa, onlar da (kocalarının) yokluğunda öylece (hem kendilerini, hem kocalarının mal ve şerefini) korurlar.

    O kadınların ki, baş kaldırıp itaatsizliklerinden endişe duyarsınız, ön­ce onlara öğüt verin, sonra da yataklarında yalnız bırakın; (yola gelmez­lerse) bu defa dövün. O takdirde (kadınlık vecibelerini yerine getirip) size itaat ederlerse, artık (üzüp incitmek için) aleyhlerinde bir yol aramayın. Şüphesiz ki Allah, çok yücedir, çok büyüktür.

    35— Karı-koca arasının açılmasından endişe ederseniz, bir hakem erkeğin ailesi tarafından, bir hakem de kadının ailesi tarafından gönderin; karı-koca (ya da hakemler) aralarını düzeltmeyi dilerlerse, Allah onları başarılı kılar. Şüphesiz ki, Allah her şeyi bilen ve her olup bitenden ha­berlidir.

    İniş Sebebi

     

    Muhaddis Mukatil diyor ki:

    Ansardan Sa’d bin Rabî’ ile karısı Habîbe’nin arası açılmış ve bu yüzden Sa’d ona bir tokat vurmuştu. Kadıncağız durumu babası Zeyd’e iletti. Zeyd, kızına yapılan bu davranışa üzülerek durumu Peygamber (A.S.) Efendimize anlattı. Efendimiz (A.S.) : «Kısas (misilleme) gerekir..» buyurdu. Bunun üzerine baba ile kız kısas yapmak üzere ayrılırken Pey­gamberimiz seslenip onları geri çağırdı ve şöyle buyurdu : «Durun, gitme­yin. İşte bu Cibril’dir, şimdi bana geldi ve şu âyeti indirdi: «Erkekler, ka­dınlar üzerine koruyucu ve işlerini yürütücü üstünlüktedirler. Bu da Al­lah’ın kimini kimine üstün kılması ve erkeklerin mallarını {mehir ve nafa­ka olarak) harcamaları sebebiyledir.» sonra Efendimiz şunu ilâve etti:

    «Biz bir hüküm vermek istedik; Allah da bir hüküm vermeyi murat et­ti. Allah’ın irâde ettiği çok daha hayırlıdır.»

    Böylece yukarıdaki iki âyetle sözü edilen kısas hükmü kaldırılmış oldu.

    İlgili Hadîsler

     

    «Eğer bir kimsenin bir kimseye secde etmesini emretmiş olsaydım herhalde kocasına secde etmesi için kadına emrederdim.

    Peygamber (A.S.) Efendimize soruldu :

    — Ey Allah’ın Peygamberi! Hangi kadın daha hayırlıdır? Cevap verdi :

    — Bakınca kocasını sevindiren, emredince ona itaat eden ve hem kendi nefsi, hem kocasının malı ve şerefi hususunda kocasının hoşlanma­dığı şeyde kocasına muhalefet etmiyen kadın…

    «Kadınlara hayır ve iyilikle tavsiyede bulunun. Çünkü kadın eğri bir kaburgadan yaratılmıştır; kaburgada en eğri kısım onun en tümsek kıs­mıdır. Onu doğrultayım derken kırarsın; kendi haline terkedersen hep öyle eğri kalır, O halde kadınlara hayır ve iyilikle tavsiye edin.» [177]

    Resûlüllah (A.S.) Efendimiz Veda Hutbesinde şöyle buyurmuştu :

    «Haberiniz olsun! Kadınlara hayır ve iyilikle tavsiyede bulunun. Çün­kü onlar ancak yanınızda sizin yardımcılarınızdır; onlardan sahip olduğu­nuz tek şey budur. Meğerki açık bir hayasızlıkta bulunsunlar, o takdirde yara-bereye yol açmıyacak biçimde dövün. İtaat ederlerse artık aleyhle­rine bir yol aramayın.»

    «Sizden biriniz karısını, köle döver gibi dövmesin. Sonra günün so­nunda onunla cinsel yaklaşmada bulunması umulur (o zaman da çok mahcup duruma düşer).»

    Erkeklerin Üstünlüğünün Anlamı

     

    «Erkekler kadınlar üzerine koruyucu ve işlerini yürütücü üstünlüktedirler.»

    Kur’ân konumuzu oluşturan âyetle, daha önce her cinsin fıtratındaki özelliğini bilmesi ve hayatının akışını ona göre düzenlemesi; fıtratına aykırı vasıflara sahip olmayı temennide bir yararın bulunmadığı hakkında gerekli açıklamayı yaptıktan sonra erkeklerin kadınlara olan üstünlüğünü iki maddede özetledi :

    1. a)   Kavvam,
    2. b) İnfak,.

    Bu iki kelimenin Arapça sözlükte ve tefsir kitaplarında çok geniş mâ­na taşıdığını görmekteyiz. KAVVAM, «kaim»in mübalağa şeklidir. KAİM : İşleri selahiyetle yürüten, maiyetindekileri idare eden, yüklendiği görevi yerine getiren ve bu vasfını koruyan, demektir. KAVVAM ise bunlarfdaha çok yerine getirip daha becerikli olan demektir. Tıpkı devlet başkanının, hükümetin başının milletini gözetip idare ettiği, koruyup savunduğu gibi.

    İNFAK: Mal, ya da parayı belli konularda, meşru’ sınırlar içinde harcamak, gerektiğinde tamamını sarfetmek ve ticarî konuda malın re­vaç bulmasını sağlamak gibi mânalara gelir. Böyleee erkeklerin üstünlü­ğünün kaba kuvvet olmadığı; kaba kuvveti disipline edip imân ve akıl, ilim ve kültür doğrultusunda kanalize ederek yararlı işlerde kullanılması, bilhassa kadınlarla ilgili meselelerde çok ölçülü ve anlamlı tutulması em-redildiği anlaşılmaktadır.

    Bu, genel ölçüde bir yargıdır ki istisnası her zaman söz konusudur. Aynı zamanda her cinsin kendine has bir takım vasıfları var ki diğeri ona sahip değildir. Şeyh Muhyiddin Arabi’nin de dediği gibi: «Bazı kadınlar olgunluk ve yetenekte erkek derecesinde, bazı erkekler de noksanlıkta kadın derecesindedirler.»

    Arapça’da «HAZA KAYYIMÜ’L-MER’ETİ VE KAVVAMUHA» denilir ki bundan şu mâna kasdedilmiştir: «Kadının daha çok ev dışındaki işlerini ve hayat akışını düzenliyen, onu koruyan ve onu kendine yardımeı kabul eden erkektir.» Ancak erkek kendindeki bu üstünlüğü düşünerek böbür-lenmemeli ve her cinsin diğerinde bulunmayan bir takım meziyetleri bu­lunduğunu kabul etmelidir. Kur’ân bunu çok veciz ve anlamlı bir cümley­le sergiliyor: «Allah’ın kimini kimine üstün kılması…… sebebiyledir..»

    İki Ayrı Cinsin Ayrı Görevleri

     

    Kur’ân yukarıdaki iki âyetle kadınla erkeğin birbirine ve dolayısıyla aileye karşı görevlerini özetlemiştir .

    Erkeğin Görevi:

    1. a) Karısının nafakasını ve zarurî ihtiyaçlarını karşılamak,
    2. b) Elindeki mal ve parayı bilerek ve ölçülü biçimde harcamak,
    3. c) Karısının ev dışındaki işlerini yürütmek, onu gözetip korumak,
    4. d) Karısını kendine sadık bir yardımcı saymak, bu konudaki noksan­lıkları en güzel ve genel anlamdaki söz ve buluşlarla gidermeye çalışmak,
    5. e) Evini ihmal etmemek, hem kendisinin, hem de karısının ve çocuk­larının günlük hayatını düzenli yürütmeye çalışmak, bunun için kendisini örnek sayılacak düzeyde tutmak..

    Kadının Görevi:

    1. a) Güzel huy, iyi ameli âdet edinmek,
    2. b) Dine, örfe ve akla uygun hususlarda kocasına itaat etmek,
    3. c) Namus ve iffetini, kocasının şeref ve itibarını korumak,
    4. d) Kocasının gıyabında hem   kendini, hem onun mal ve namusunu muhafazaya çalışmak,

    e) Kocasının irşad ve murakabesine gönül kapısını açık bulundurmak,

    Kadın Haddini Aşıp Baş Kaldirirsa

     

    O kadınlar ki, baş kaldırıp itaatsizlik­lerinden endişe duyarsanız……»

    Kur’ân’da kadının ev hanımı olarak hak ve vecibeleri belirlendikten sonra, her şeye rağmen aile disiplinini bozup söz dinlemez, yola gelmez bir tavır takınırsa, ne yapmak gerekir? hususu açıklanıyor. Öyle ki, Kur’ân bu meselede ilâhî metodu yine pedagojik bir yöntemle açıklamaktadır:

    1. Kadının   psikolojik, dindarlık, sosyal ve kültürel durumu   dikkate alınarak öğüt vermek; bencilliğin ve o sebeple gereksiz tartışmanın hiç kimseye yarar sağlamadığını bazı örnekler vererek anlatmaya çalışmak,
    2. Sonuç alınamadığı takdirde yatak odasını veya yatakları ayırmak, cinsel ilişkileri kesmek,

    Bu daha çok kadının kıskançlık ruhunu kamçılar. Erkeğin de takın­dığı sert bir tavır varsa, onu yumuşatır.

    1. Bununla da yola gelmediği ve serkeşliği inatla devam ettiği tak­dirde, yara-bere yapmayacak, iz bırakmıyacak, fazla acıtmıyacak ölçüde dövmek.

    Bu takdirde kadın aile disiplinine döner, ev hanımı olma vekarını korur, hak ve vecibelerini yerine getirmeye başlarsa, artık mesele çözülmüş sayılır ve aleyhinde bir yol aranmaz.

    Bu üçüncü yol da netice vermezse, bu kez son çare olarak iki tara­fın aileleri karı-koca arasını bulmak için birer hakem gönderirler. Ailele­rinden hakem göndermek mümkün olmadığı takdirde, komşulardan ada­letle isim yapmış iki adam görevlendirilir. Tabii karı-koca anlaşmak ister­lerse, hakemler de ağırlıklarını arayı düzeltme yönünde kullanırlarsa, Al­lah herhalde onları başarılı kılar.

    Boşanma ise, en son çaredir. Mecbur kalınmadıkça bu yola girilme-melidir. Çünkü helâlin Allah katında en çok sevilmiyeni, karı boşamaktır.

    Kadına dayak atılır mı? diye itirazlarda bulunanlar ve bunu ilkel bir yöntem sayanlar eksik değildir. Böyle bir itiraza cevap vermeden önce şu soruyu sormak lâzımdır: Peki kadın her türlü saygı sınırını aşar, evde devamlı huzursuzluk çıkarır, kocasını dinlemez, keyfine göre yaşamak is­terse, ne yapmak gerekir? Öğüt hiç tesir etmiyor, büsbütün tepkiyle kar­şılanıyor, oinsel ilişkinin kesilmesi bilâkis onu memnun ediyorsa, onu ken­di haline terketmek mi daha iyi olur? Yoksa başka bir çareye baş vur­madan onu hemen boşamak mı daha yararlıdır?

    Kur’ân, sergilediği üç yöntemle sonuca varmamızı öğütlüyor. Bazı kadınlar sözden, nasihattan, yıkılan aile yuvalarını örnek vermekten an­lar. Bazı kadınlar cinsel ilişkiyi kesmekten hiç hoşlanmaz, kıskançlık ru­hu harekete geçer ve daha fazla dayanamıyarak yola girme ihtiyacını du­yar. Bazı kadınlar bunların hiçbirinden anlamaz, biraz kaba ruhlu, inatçı­dırlar, dayaktan korkar, ya da hiç hoşlanmazlar. Böyle bir şeyin olmasını arzu etmezler. Kocası bu yola başvurunca, kadınlık vekannın zedelen­mesine daha fazla imkân vermeden kendini düzeltir, hak ve vecibelerini yerine getirmeye başlar.

    Kur’ân bu yolda ısrar edilmesini önermiyor, bir çare olarak gösteri­yor, sonuç alınmadığı takdirde hakemlere baş vurulmasını emrediyor. Çün­kü Allah yarattığı kullarının psikolojik yapılarını, tutum ve davranışlarını en iyi bilendir. İlâhî hükümlerini bu hikmet ve bilgisine göre koymuştur.

    Kadına karşı kaba kuvveti harekete geçirmenin fazla bir yararı yok­tur. İnoitmiyeçek, yara-bere yapmıyacak kadar dövmek bir yol ve metot-dur. Hattâ bu metoda başvurulurken için için şöyle düşünmek veya de­mek gerekir: Beni kadından daha güçlü kılan Allah bir gün beni de ben­den güçlülerin eline teslim edebilir. Çünkü ceza amelin cinsindendir.

    Hukukî Yönü

     

    İslâm hukukçuları ve müctehit imamlar bu âyete dayanarak şu hük­mü çıkarmışlardır:

    «Koça karısını beslemekten, zarurî ihtiyacını karşılamaktan âciz ka­lırsa, o takdirde koruyuculuk ve idarecilik vasfını yitirmiş olur. Bu durum­da kadın kadıya başvurup nikâhının feshedilmesini isteyebilir. Kadı du­rumu inceleyip iddianın doğruluğunu anlayınca tefrika karar verir.»

    Bu, daha çok İmam Mâlik ile İmâm Şafiî’nin içtihadıdır. İmam Ebû Hanîfe’ye göre, böyle de olsa, kadının nikâhı feshettirme yetkisi yoktur. Meğerki nikâh akdinde kendisine tefvîz veya tahyir verilmiş oisun, o tak­dirde boşanma hakkı her zaman geçerli sayılır.

    Yine âyetin zahirinden anlıyoruz ki, koca karısının nafakasını karşı­lamakla yükümlüdür. Ancak kadın haklı bir sebep yokken darılıp kocasını terkederse, nafakası kendiliğinden düşer.

    Hakemler uygun gördükleri takdirde tefrik (karı-kocayı ayırma) yapabilirler mi? Hz. Ali (R.A.)den yapılan rivayete göre, hakemler tefrika yetkilidirler. Koca onlara vekâlet versin vermesin farketmez. Yapılan tef­rik bir TALÂK-I BÂIN kabul edilir.

    El-Hasen’den yapılan rivayete göre, hakemler tefrike yetkili değildir­ler. İmam Ebû Hanîfe’nin de içtihadı bu anlamdadır. Ancak koca olan adam hakemlerden birine olsun tefrik yetkisi tanırsa, o takdirde mesele yok..

    İmam Şâfî’nin diğer bir kavline göre, ülkenin emîr veya kadısı hake­me tefrîk yetkisi verebilir. İmam Evzâî’ye göre, hakemler kendilerine ve­kâlet verilmese bile boşamaya hükmedebilirler. Çünkü hakemler bu me­selede kadı mesabesinde sayılırlar. Diğer bir rivayete göre, İmam Şa­fiî de aynı görüştedir. Şa’bî ve Nahaî’nin de görüşü budur.

    İlim adamlarının çoğuna göre, hakemlerin vereceği karar ittifak et­tikleri takdirde muteberdir. Her biri ayrı görüşte olursa, verecekleri hü­küm geçerli sayılmaz.

    Ünlü Müfessir Fahreddin Râzi’ye göre Erkeğin Üstünlüğü İki Yönlüdür:

    Biri hakiki sıfatta, diğeri şer’î hükümlerde.. Hakiki sıfattaki üstünlük :

    1. Bilgi
    2. Güç ve kudret

    Şer’î hükümlerdeki üstünlük:

    1. Peygamberlik
    2. Devlet başkanlığı
    3. Cihadın vücubu
    4. Ezan ve ikaamet
    5. Hutbe
    6. İ’tikâf
    7. Hudud ve kısasta şehadet,
    8. Mirasta kadına nisbetle iki hisse
    9. Asabelik
    10. Hataen adam öldürme diyeti
    11. Nikâh ve talâkta velayet
    12. Birden fazla evlenmek..

    Âyetler Arasında Bağlantı

     

    Kur’ân’da geçen âyetlerle karı-koeanın karşılıklı hakları açıklandı. Aile yuvasının sağlam temellere oturtulması için erkek ve kadından her birinin fıtrî özelliğine göre kendine düşen hak ve vecibeleri yerine getir­mesi emredildi. Aşağıdaki âyetle, karı-koca arasındaki ilgi kadar önem taşıyan yakınlardan, hizmetçi, işçi ve köle gibi elimizin altındaki kişiler­den söz ediliyor. Bütün bunlara iyi davranılması, aile ile hısımlar ve sos­yal ycpı arasında sağlam bir köprü kurulmasının lüzumu anlatılıyor

    En iyi cevap

Cevapla