Paylaş
Öfke ve Saldırganlık Zararları
Question
Öfke ve Saldırganlık
Yüce dinimiz İslam, emir ve yasakları ile fertlerin ve ailelerin mutluluğunu, dolayısıyla mutlu bir toplum oluşmasını hedefler. Bunun içindir ki İslam, insani ilişkilerde hoşgörü, şefkat ve sevgi gibi prensiplerin esas alınmasını emrederken, kavga ve şiddeti, bozgunculuk olarak nitelendirir ve yasaklar. Bakınız Yüce Rabbimiz, Kur’an-ı Kerim’de müminlerin özelliklerinden bahsederken; “Onlar bollukta ve darlıkta Allah yolunda harcayanlar, öfkelerini yenenler, insanları affedenlerdir. Allah iyilik edenleri sever. Yine onlar, çirkin bir iş yaptıkları zaman Allah’ı hatırlayıp hemen günahlarının bağışlamasını isteyenlerdir- ki Allah’tan başka günahları kim bağışlar? Ve bile bile işledikleri (günah) üzerinde ısrar etmeyenlerdir.” [1] buyurmuştur. Dolayısıyla Ayet-i Kerimeden de anlaşılmaktadır ki Allah’ın övdüğü ve razı olduğu zümreden olmanın yolu, öfkeyi yenmekten geçmektedir. Bu yüzden güzel dinimiz İslam, öfke ve beraberinde gelen kavgayı, şiddeti yasaklamış, insanlığın yararına olacak sosyal ve ahlaki prensipleri tavsiye etmiştir. Cana, mala ve kişilik haklarına tecavüzü de kesin olarak yasaklamıştır.
Her konuda bizlere örnek olan Sevgili Peygamberimiz (s.a.v) hayatları boyunca kimseyi incitmemişlerdir. Öyle ki çok sevdiği amcası Hz. Hamza’yı şehit eden Vahşi’yi bile affetmişler, öfkeyi değil, hep af yolunu tutmuşlardır. Bizlere de hep af yolunu tutmayı tavsiye etmişlerdir. Bu konuda bizlere ders olacak Peygamber efendimiz ve ondan nasihat isteyen bir sahabenin konuşmalarını sizlere ifade etmek istiyorum. Sevgili Peygamberimize gelen bir sahabe – ya Rasulullah bana bir nasihat ta bulunun demiştir. Efendimiz cevap olarak; “Kızma” buyurmuştur. Arka arkaya üç defa bu isteğini tekrarlayan sahabeye 3 defa da “Kızma” buyurmuşlardır. [2]
Öfke, hiddete ve şiddete dönüşmeden sabırla önlenmelidir. Unutulmamalıdır ki sabırla önlenmeyen öfke, telafisi mümkün olmayan olayların yaşanmasına neden olur. Zira yaşanan olumsuzlukların en büyük nedenlerinden biri de öfkedir. Oysaki öfke önlenirse, insan için bir olgunlaşma vesilesi haline gelir. Öyleyse aslolan elinde güç bulunduğu halde affetmek, öfkeyi yenmektir. Öfkeyi yenmek, kendine hâkim olmak, korkaklık değildir. Aksine, asıl cesaret ve yiğitlik, öfkeye hâkim olmaktır. Sevgili Peygamberimizin ifadeleriyle; “Gerçek pehlivan onu bunu güreşte yenen değil, öfkelendiği zaman öfkesini yenendir, nefsine hâkim olandır.”[3] Ayrıca Peygamber Efendimiz (s.a.v) öfke ile ilgili olarak; “Öfke şeytandandır, şeytan ise ateşten yaratılmıştır, ateş de su ile söndürülür, o halde biriniz öfkelendiği zaman abdest alsın.” [4] Buyurmuşlardır.
İnsanlığı felaketlere sürükleyen huzuru yok eden, öfke ve şiddetten müminler olarak hayatımızın her safhasında kaçınmalıyız. Öfkemizi kontrol etmenin bizleri dünya ve ahiret mutluluğuna eriştireceğini unutmamalıyız.
[1]Ali İmran 3/ 134-135
[2]Buhari; Edep,76
[3]Ahmet b.Hanbel: Müsned: 3-428
[4]Muhtasar, İbn-i Kesir, 1/319
[5]Süneni Ebu Davud 4/4784
BENZER KONULAR:
Answer ( 1 )
İslam, öfkeyi kontrol etmeye ve saldırganlıktan kaçınmaya büyük önem verir, çünkü bu davranışlar bireyler ve toplum üzerinde zararlı etkilere neden olabilir. İslam’da öfke ve saldırganlığın olumsuz sonuçlarını vurgulayan bazı önemli noktalar şunlardır:
Kendine zarar verme: İslam, kontrolsüz öfke ve saldırganlığın kişinin kendi fiziksel, zihinsel ve ruhsal esenliğine zarar verebileceğini öğretir. Öfkeyle hareket etmek, sonradan pişman olunabilecek fevri ve zararlı davranışlara yol açabilir. Strese neden olabilir, ilişkileri bozabilir ve kişisel gelişim ve özdenetim üzerinde zararlı etkileri olabilir.
İlişkilerin bozulması: Öfke ve saldırganlık, aile üyeleri, arkadaşlar ve toplumla olan ilişkilere zarar verebilir. İslam, Müslümanları uyumlu ilişkiler sürdürmeye, çatışmaları barışçıl bir şekilde çözmeye ve başkalarına nezaket ve saygıyla davranmaya teşvik eder. Kontrolsüz öfke ilişkileri zorlayabilir, güveni zedeleyebilir ve topluluklar içinde bölünmeler yaratabilir.
İslami ahlakın ihlali: İslam adalet, merhamet, bağışlama ve şefkat değerlerini teşvik eder. Öfke ve saldırganlık bu etik ilkelere aykırıdır. İslam, Müslümanları çatışmalara ve şikayetlere saldırganlık veya şiddete başvurmak yerine sabır, bilgelik ve barışçıl diyalogla yanıt vermeye teşvik eder.
Sosyal uyumu baltalamak: Öfke ve saldırganlık, sosyal uyumu bozabilir ve düşmanca bir ortam yaratabilir. İslam, Müslüman toplum ve genel olarak toplum içinde birlik, işbirliği ve karşılıklı saygının önemini vurgular. Kontrol edilemeyen öfke, bölünmelere, düşmanlığa ve sosyal bağların kopmasına yol açabilir.
Karar verme üzerindeki etkisi: Öfke veya saldırganlık durumunda karar vermek, muhakemeyi bulandırabilir ve mantıksız seçimlere yol açabilir. İslam, Müslümanları öfkenin etkisinden uzak, açık bir zihinle karar vermeye teşvik eder. Rasyonel ve adil karar verme, bireylerin ve toplumun esenliği için gereklidir.
Manevi sonuçlar: İslam, öfke ve saldırganlığı manevi sonuçları olabilecek olumsuz nitelikler olarak kabul eder. Müslümanlar, kalplerini arındırmaya ve kişinin öfkesini kontrol etmeyi ve sabır, bağışlayıcılık ve empati geliştirmeyi içeren ruhsal gelişim için çaba göstermeye teşvik edilir.
İslam, öfkenin nasıl yönetileceği ve saldırganlıktan nasıl kaçınılacağı konusunda rehberlik sağlar. Bireyleri nefsine hakim olmaya, öfkenin yıkıcı etkilerinden Allah’a sığınmaya, sabır ve bağışlayıcılıkta Hz. Muhammed (sav)’i örnek almaya teşvik eder.
Genel olarak, İslam barışı, uyumu ve olumlu ilişkileri teşvik etmenin önemini vurgular. Öfkeyi kontrol etmek ve saldırganlıktan kaçınmak, kişisel esenlik, sosyal uyum ve adalet, merhamet ve şefkat ilkelerine bağlılık için hayati önem taşıyor.