Paylaş
Öfkeyi Yenebilmek
Question
Öfkeye Yenik Düşmemek
Kişinin olgun bir insan ve kamil bir mümin oluşunun önemli yansımalarından birisi, hiç şüphesiz öfkesine hakim olabilmesi, kızdığı anda duygu ve düşüncelerini kontrol altında tutup, nefsini dizginleyebilmesidir.
Öfkeyi yenmek, Allah’ın hoşnut olduğu önemli bir ahlaki erdemdir. Nitekim Kur’an-ı Kerim’de: “Onlar, bollukta ve darlıkta Allah yolunda harcayanlar, öfkelerini yenenler ve insanları affedenlerdir. Allah, iyilik yapanları sever”(Al-i İmran, 3/134) müminlerin en dikkat çekici özelliklerinden birinin “öfkelerini yenmek” olduğu vurgulanmıştır. Hz. Peygamber de kendisinden nasihat isteyen bir sahabiye tek kelimeyle: “Öfkelenme!” buyurmuştur. (Buhârî, Edep, 76; Tirmizî, Birr, 73)
İnsandan istenen hiç kızmaması, öfkelenmemesi değildir. Zira bu ondan imkansızı istemek olur. Öfke insanda fıtri olarak bulunan, ancak nefis terbiyesiyle kontrol altına alınabilecek olan bir duygudur. Öfkelenmek, insanın olayları sağlıklı ve gerçekçi değerlendirmesine, doğru ve adil karar vermesine engel olan ahlaki bir zaaftır. Küçük bir kıvılcım büyük yangınlara neden olduğu gibi, bir anlık öfke de telafisi çok zor olan hatta mümkün olmayan üzücü olaylara sebebiyet verebilir. Öfkelenen insan söz ve davranışlarında ölçüyü kaybeder. Yüzü kızarır, konuşması değişir, el ve ayakları titrer, kan dolaşımı hızlanır, gözü döner. Bunların yanı sıra öfke, insanın gönül aleminde de büyük tahribatlar yapar. Öfkenin kalpteki etkisi; öfkelenilen kişiye karşı kin ve intikam duygusu beslemek, kötülük düşünmek, eksik ve kusurlarını araştırmak, zor duruma düşmesini istemek gibi son derece olumsuz duygular şeklinde kendini gösterir.
Kısaca öfkeli kişi bir anda son derece zararlı, tehlikeli birisi haline geliverir.
Bugün çevremize baktığımızda bir anlık öfkenin ne büyük yıkımlara sebep olduğunun pek çok örneğini görebiliriz. Öfke; nice aile yuvalarının yıkılmasına, dostluk, akrabalık ve komşuluk ilişkilerinin bozulmasına, pek çok yaralama, kavga ve cinayetlere sebep olmaktadır. Bu yüzden atalarımız; “Öfkeyle kalkan zararla oturur”, “Rüzgâr eken fırtına biçer” demişlerdir.
Kalbi bu manevi rahatsızlıktan kurtarabilmek yani öfkeyi yenebilmek için Kur’an-ı Kerim’de ve hadis-i şeriflerde önemli bazı tavsiyelerde bulunulmuştur. Bu tavsiyelerin başında; ‘hayatın başlı başına bir imtihan olduğu bilinciyle sabırlı olmak, ‘Euzu billahi mineş-şeytanir-racim’ diyerek Allah’a sığınmak, abdest almak, bulunduğu mekanı ve pozisyonu değiştirmek’ gelmektedir.
Öfkeyi yenmenin Allah’ın bir emri ve bunu gerçekleştirmenin kulluğumuzun bir gereği olduğunu aklımızdan çıkarmamalıyız. Gönülde Allah sevgisi ne kadar çok olursa, insanın kendisine çeki düzen vermesi o kadar kolaylaşır. Allah’ın öfkelenmeyi sevmediğini, bilakis öfkeyi yutmayı emrettiğini bilen ve düşünen bir insan; her şeyden önce Rabbini hoşnut etmek, O’nun rızasını kazanmak için öfkesine yenmeye çalışmalıdır.
Günümüzde; evde, okulda, işyerinde, camide, trafikte kısaca bireysel ve sosyal hayatın her alanında kendine hâkim olan, sabır ve hoşgörüyü prensib edinen ve öfkesini yenebilme erdemini gösteren olgun insanlar olmaya her zamankinden daha çok ihtiyacımız olduğuna dikkatlerinizi çekiyor ve hutbemizi Hz. Peygamber’in bir uyarısıyla bitiriyorum: “Gerçek pehlivan güreşte rakibinin sırtını yere getiren değil, öfkelendiğinde öfkesini yenip, kendisini kontrol edebilen kimsedir.” (Buhârî, Edep, 76; Müslim, Birr, 107)
Benzer Konular:
Answer ( 1 )
Öfkenin üstesinden gelmek, İslam’da özdenetim ve kişisel gelişimin önemli bir yönüdür. İslam, öfkenin nasıl yönetileceği ve kontrol edileceği konusunda rehberlik ve pratik tavsiyeler sağlar. İslam’da öfkenin üstesinden gelmek için bazı temel ilke ve uygulamalar şunlardır:
Öfkenin üstesinden gelmenin, öz-farkındalık, öz-yansıtma ve tutarlı çaba gerektiren sürekli bir süreç olduğuna dikkat etmek önemlidir. İslam, öfkeyi yapıcı bir şekilde yönetmenin yalnızca kişisel esenlik için değil, aynı zamanda uyumlu ilişkiler ve barışçıl bir toplum sürdürmeye de katkıda bulunduğunu öğretir.