Paylaş
Öldükten sonra dirilme inancı
Question
ÖLDÜKTEN SONRA DİRİLME (BA’S)
Ahirete iman demek öldükten sonra dirilip hesaba çekilmek demektir buna Ba’su Badel mevt denir.
İnsanlar yeniden dirilecek Allah’a hesap verecek iman edenler cennete iman etmeyenler cehenneme girecek.
ÖLDÜKTEN SONRA DİRİLME HAKTIR
Yeniden dirilme Islam’da iman esaslarından biridir, bunu inkâr eden dinden çıkmış olur.
Kur’an’da kiyamet gününün mutlaka geleceği, kabirlerin açılacağı (infitar. 82/4) yeryüzünün, içindeki ağırlıkları dışarıya atacağı (zizal. 99/2) ve Allah’in insanları tekrar dirilterek yerden ot bitirir gibi topraktan çıkaracağı (Nah. 71/17-18) bildirilmiştir. Kur’an’da, süra birinci üflemenin ardından Allah’ın diledikleri müstesna bütün canlıların yok olacağı, ikinci üfleme üzerine de ba’s hadisesinin gerçekleşeceği ve ölmüş bütün yaratıkların yeniden canlanarak (zümer, 39/68) belli bir hedefe doğru koşuyormuş gibi (Mearic, 70-43) rablerinin huzuruna çıkacakları(Yasin, 36/51) anlatılmaktadır. O günde insanlar arasındaki soy yakınlığının fayda vermeyeceği, herkesin kendi derdine düseceği ve bu yüzden kişinin kardeşinden, anne baba, eş ve çocuklarından kaçacağı (Abese. 80/34 36) kimsenin birbirine bir şey sormayacağı (Ma’minun, 23/1011 her kesin tek başına muhatap alınıp sorumlu tutulacağı, bazı yüzlerin ak, bazılarının kara olacağı Al-Imran, 3/106) şeklinde ölümden sonraki bilgiler Kur’an’da ve hadislerde ayrıntılı olarak zikredilmiştir.
BENZER KONULAR:
Answers ( 1 )
ÖLDÜKTEN SONRA YENİDEN DİRİLİŞ
Bahar, bütün canlılar ve hatta cansızlar için ölümden sonra kalkış gibidir. Eskilerin ifadesiyle “baʿs-ü baʿdel mevt’tir” adeta. Bahar, top yekün bir uyanıştır ve diriliştir. Baharın gelmesiyle uyanışa geçen bütün kainat, bize yeniden dirilişi haykırır. İlkbahar, dünya hayatının sona ermesiyle ölümden sonra dirilişin adeta sembolik bir ifadesi gibidir.
Yeni gün, gün ışığı anlamlarına gelen Nevruz, Türk tarihinde mart ayı ile birlikte baharın gelişini, tabiatın canlanıp, uyanışını simgeleyen bayram olarak yerini almıştır.
Örf ve âdetlerimiz çoğu zaman dinimizle de yoğrularak birlik, beraberlik, kardeşlik ve yardımlaşma gibi güzellikleri bize yaşatmış ve yaşatmaktadır.
Nitekim Yüce Allah Kuran-ı Kerim’de: “Hep birlikte Allah’ın ipine (Kur’an’a) sımsıkı sarılın. Parçalanıp bölünmeyin. Allah’ın size olan nimetini hatırlayın. Hani sizler birbirinize düşmanlar idiniz de o, kalplerinizi birleştirmişti. İşte onun bu nimeti sayesinde kardeşler olmuştunuz.”[i] Buyurmaktadır. Bir başka ayeti kerimede ise; “Allah ve Resûlü’ne itaat edin, birbirinizle çekişmeyin; sonra korkuya kapılırsınız da kuvvetiniz gider. Bir de sabredin. Çünkü Allah sabredenlerle beraberdir.”[ii] Buyurarak, birliğin önemini, düşmanlığın, çekişmenin ve dağılıp parçalanmanın tehlikelerini bizlere beyan etmiştir.
Yaşadığı medeniyet ile dünya milletlerine örnek olan milletimiz, dünya üzerinde insanlık için verilmesi gereken en güzel yaşayış ve davranış modelini İslam ile bütünleşerek sergilemiş bir millettir.
Bu millet asırlarca birlik ve beraberliğin tesisi ve toplum içinde kardeşlik ruhunun sürekli olarak canlı tutulmasıyla bugüne kadar gelmiştir. Bundan sonra da devlet-millet kaynaşması, bayrak, sancak ve vatan sevgisinin toplu bir şekilde yüreklerde hissedilmesiyle kıyamete kadar da pâyidâr olacaktır.
Gayet iyi bilinmelidir ki, vatanımızda esenlik içerisinde yaşayabilmemiz; şanlı bayrağımızın ebediyen dalgalanmasıyla, minarelerden ezan seslerinin dinmemesiyle, birbirimizi sevmemizle, birlik ve beraberlik içinde iç ve dış düşmanlarımıza karşı yek-vücut olmamızla mümkün olacaktır.
Ancak bu günü kendi kötü emelleri için istismar etmek isteyen iç ve dış düşmanlara fırsat vermemenin, dînî ve millî bir sorumluluk olduğunu da asla hatırımızdan çıkarmamalıyız. Bu günü ancak kardeşlik, birlik ve beraberliğimizin pekişmesine vesile olan bir bayram olarak görmeliyiz. Tarihî derinlikleri olan bu tür bayramları kültürümüzden koparmamalı, fitne ve bozgunculuk vesilesi yapmamalıyız.
Hz. Peygamber (s.a.v) şu hadisiyle son veriyorum;
“İman etmedikçe cennete giremezsiniz. Birbirinizi gerçek anlamda sevmedikçe de iman etmiş sayılmazsınız.”[iii]
———————————-
[i] Âli İmrân, 3/103.
[ii] Enfâl, 8/46.
[iii] Müslim, İman, 93 ;Tirmîzi, Kıyâmet, 56.
Öldükten sonra geri dirilme hak ve gerçektir. Ahirete iman; imanın şartından birisidir. Ahirete iman etmeyen bir kimse Müslüman olamaz. Kur’an’da kiyamet gününün mutlaka geleceği, kabirlerin açılacağı, yeryüzünün, içindeki ağırlıkları dışarıya atacağı ve Allah’ın insanları tekrar dirilterek yerden ot bitirir gibi topraktan çıkaracağı bildirilmiştir.