Paylaş
Ölmek Üzere Olan Kişi ile ilgili Hükümler
Question
Ölmek Üzere Olan Kişiye ölmeden önce ve öldükten hemen sonra yapılması gereken şeyler
İslam’da cenaze ile ilgili faaliyetler henüz kişi ölmeden başlar. İslamiyet hasta ziyaretine büyük önem vermiş, Hz. Peygamber bunun müslümanım müslüman kardeşi üzerindeki haklarından biri olduğunu belirtmiştir (Buhâri, “Cenáiz”, 2; Müslim, “Selam”, 4-5). Bu görev ölüm döşeğinde son nefesini vermek üzere olan kimseler bakımından daha özel bir önem taşır. Böyle bir hastanın, varsa yakınları, dostları, komşuları, yoksa diğer müslümanlar tarafından ziyaret edilmesi dini bir vecibedir.
Ölmek üzere olan kişi eğer herhangi bir güçlük yoksa kıbleye doğru ve sağ yanı üzerine çevrilir. Sırtına ve ensesine yastık gibi maddeler konup başı yükseltilerek yüzü kıbleye bakacak duruma getirilmesi de mümkündür. Bunları yapmak müstehaptır.
Ölmek üzere olan kişi henüz şuuru açık ve rahat konuşabiliyorsa Allah’tan şifa dilenir ve moralini yükseltici sözler söylenir; yazılı vasiyeti yoksa vasiyetlerini sormak ve tövbeye teşvik etmek uygundur. Rahatça konuşamayacak kadar hastalığı ağırlaşan kişiye kelime-i şehadet telkin edilir yani ona duyurmak amacıyla yanındaki kişiler kelime-i şehadet ve kelime-i tevhid okurlar (Müslim, “Cenâiz”, 1-2; Ebû Dâvûd, “Cenâiz”, 16). Fakat bunlar sıkça okunmaz ve hayatla ölüm arasında gidip gelen, o sırada büyük bir sıkıntı içinde bulunan hastaya “Sen de söyle!” denilmez, bu konuda israr edilmez. Bu telkinin amacı hastanın son nefeste bu sözleri söylemesine veya buna güç yetiremiyorsa söylenene kalbiyle katılarak bu âlemden göç etmesine yardımcı olmaktır. Çünkü bir hadis-i şerifte, “Kimin son sözü ‘lâ ilahe illallah’ olursa o kişi cennete girer” buyurulmuştur (Ebû Dâvûd, “Cenâiz”, 16). Muhtazarın söylenene gönülden katılması ve nefret duymaması için, telkin onun sevdiği kişiler tarafından yapılmalıdır.
İman etmemekte direnen kimsenin hayattan kesin olarak ümidini kestiği anda iman etmesinin (iman-1 yeis) fayda vermeyeceği konusunda İslam âlimleri görüş birliği içindedir. Fakat mümin kişinin bu durumda günahlarından tövbe etmesi (tövbe-iyeis) geçerlidir ve bağışlanacağı ümit edilir. Bu sebeple muhtazara telkin yapılırken tövbeyi de içine alacak şekilde şöyle söylenebilir:
أشتغفر الله العظيم الذي لا إله إلا هو الحي القيوم وأتوب إليه.
Estağfirullah el-azim ellezî lâ ilahe illâ hû, el-hayye’l kayyûm ve etübü ileyh. “Kendisinden başka ilah olmayan, hay ve kayyum olan (her zaman var olan, her şeyin varlığı kendisine bagh olan, onlar gözetip koruyan) Allah’a tövbe ediyorum ve O’ndan bağışlanma diliyorum).
Muhtazarın yanında Yasin veya Ra’d súrelerinin okunması da müstehap sayılmıştır.
Ölümü Takiben Yapılacak Hazırlıklar (Teçhiz)
Bir kimse ölünce önce gözleri kapatılır ve başının üzerinden dolaştırılan bir bez ile çenesi bağlanır. Bunları yapan kişi şöyle dua etmelidir:
بسم الله وعلى ملة رسول الله. اللهم يَسز عليه أمره وهل عليه ما بعده وأشعة بلقائك واجعل ما خرج إليه خيرا مما خرج عنة
Bismillah ve alâ milleti Resùlillâh. Allahümme yessir aleyhi emrahú ve sehhil aleyhi må ba’dehů ve es’idhu bi-likäike vec’al mâ harace ileyhi hayran mimmâ harace anh.
“Allah’ın adıyla ve Resûlullah’ın dini üzere. Ey Allahım! Bu kişinin işini kolaylaştır ve sonrasında güçlük gösterme. Onu cemaline kavuşturarak mutlu et. Gittiği yeri, ayrıldığı yerden daha hayırlı eyle!”
Cenazenin bir an önce yıkanıp kefenlenmesi ve defnedilmesi müstehaptır. Ancak uzakta bulunan yakınlarının cenazeye yetişebilmeleri için kısa bir süre bekletilmesinde sakınca yoktur. Hemen yıkanacağı yere götürülmeyecekse, vücut giderek katılaşıp elbiseleri çıkarmak zor olacağından ölünün elbisesi çıkarılıp üzerine bir örtü örtülür, şişmemesi için karnı üzerine ağırlığı olan küçük bir cisim konur, göğsünün üzerine konmaz; kolları yanlara uzatılır; elleri ve ayakları bükük vaziyette tutulmaz. Yanında güzel kokulu şeyler bulundurulur.
Cünüp, hayız ve nifas hallerindeki kişiler ölünün yanında bulunmamalıdır. Hanefi mezhebine göre yıkanıncaya, Şâfiîler’e göre ise defnedilinceye kadar ölünün yanında başkalarının duyabileceği kadar yüksek sesle Kur’ân-ı Kerim okumak mekruhtur. Fakat başka bir odada yüksek sesle veya ölünün bulunduğu odada sessizce Kur’an okunabilir.
Kişinin ölümünden yakınlarını, komşularını, dostlarını, aralarında hak ve borç ilişkisi bulunanları ve diğer müslümanları haberdar etmek ve onların cenaze için yapılacak işlere katılmalarını sağlamak amacıyla çeşitli araçlarla duyuruda bulunmakta sakınca yoktur, hatta bu tavsiye edilen bir davranıştır. Ölüm ilanının övünme, felaket haberciliği yapma gibi amaçlara alet edilmemesi ve böyle bir üslupla yapılmaması gerekir. Ölünün arkasından yüksek sesle olmamak kaydıyla ağlamakta sakınca yoktur; yaka paça yırtarak ve yüksek sesle ağıt yakılmasını ise Hz. Peygamber yasaklamıştır (bk. Müslim, “Cenâiz”, 29-33; Ebû Dâvûd, “Cenâiz”, 24-25; Tirmizî, “Cenâiz”, 12, 22-23; ayrıca bk. YAS).
Ölüm ilanını duyan cenaze yakınları ve dostları âyet ve hadislerde tavsiye edildiği üzere, “innâ lillâhi ve innâ ileyhi râciûn” (Şüphesiz biz Allah’a aidiz ve hepimiz O’na döneceğiz) diyerek Allah’a yönelmeli ve O’na isyan etmeden bu olayı sabırla karşılamalıdır (el-Bakara 2/155-156; Müslim, “Cenâiz”, 3; İbn Mâce, “Cenâiz”, 55).
Kaynak: Temel islam ansiklopedisi diyanet
Answer ( 1 )
Müslümanın ölmek üzere olan bir kardeşi için yapması gereken bazı davranışlar vardır. Bu davranışlar;
Ölmek üzere olan kişi henüz şuuru açık ve rahat konuşabiliyorsa Allah’tan şifa dilenir ve moralini yükseltici sözler söylenir; yazılı vasiyeti yoksa vasiyetlerini sormak ve tövbeye teşvik etmek uygundur. Rahatça konuşamayacak kadar hastalığı ağırlaşan kişiye kelime-i şehadet telkin edilir yani ona duyurmak amacıyla yanındaki kişiler kelime-i şehadet ve kelime-i tevhid okurlar.