Ölmek Üzere Olan Kişinin Yanında Kur’an Okunması

Question

Olmek Uzere Olan Kisinin Yaninda Kuran Okunmasi

Ölen (Ölmek Üzere Olan) Kişinin Yanında Kur’an Okunması

Bu konuda müstehab, sünnet gibi hükümlerin hangisinin tercih edileceği imamlar arasında ihtilaflı bir konudur. Bu konu ile ilgili olarak hadisleri ve imamlarımızın görüşlerini belirtelim. “Ma’kıl b. Yesar’dan (rivayet olunduğuna göre);

Peygamber(s.a.s);

“Ölülerinizin üzerine Yasin okuyun” buyurmuştur. ” Başka bir rivayette de şöyle geçmektedir:

“Ma’kıl b. Yesar(r.a)’dan rivayet edildiğine göre, Rasulullah (s.a.s) şöyle buyurmuştur.

“Yasin sûresi Kur’an’ın kalbidir. Onu okuyupta Allah’ı ve Ahiret yurdunu isteyen kimse muhakkak bağışlanır. Onu ölülerinizin üzerine okuyunuz.”

Bu hadislerden hareketle Ehli Sünnet uleması ölmek üzere olan bir kişinin yanında Kur’an okunmasına cevaz vermişlerdir. Bu Kur’an’ın 36. sûresi olan Yasin sûreside olabilir başka bir sürede olabilir.

Süleyman Toprak “Ölümden sonraki hayat” adlı kitabında, Yasin sûresinden başka sûrelerin okunabileceğini söyleyen ulemanın görüşünü şöyle aktarır:

“Bir kısım âlimler ise, Ra’d sûresinin faziletine ilişkin, İbn Ebi-Şeybe (v. 235/849) ve Mervezi’nin (v. 362/973) tahric ettikleri haberi delil getirerek, ölüm döşeğindeki hastanın yanında Ra’d sûresini okumanın müstehab olduğunu beyan etmişlerdir.

Ensârın böyle hastaların yanında Bakara sûresini okudukları da rivayet edilmektedir ki, İmam Malik (v. 179/795) bunlardan herhangi birinin sünnet olarak yapılmasını, yani şu sûrenin okunması sünnettir diyerek birinin tahsisini mekruh görmektedir.”

Ölmek üzere olan kişinin yanında Kur’an okunacağına dair hadisin şerhinde Haydar Hatiboğlu Hadisin Fıkhi “yönü” hakkında şunları kaydetmiştir.

“Hadis, Yasin sûresinin okunmasının faziletine, ölüm döşeğine düşen hastanın başında okunmasının matlub olduğuna, ikinci yoruma göre definden önce ve sonra ölünün yanında okunmasının matlub olduğuna gerek hasta ve gerek ölünün okunan Yasin sûresinden yararlandıklarına delalet eder.

Ölünün dua ve sadakadan da faydalandığı hususunda alimlerin ittifakı vardır. Cumhura göre kişinin yaptığı nafile ibadetin sevabını bir ölüye veya diriye vermesi caizdir. Yapılan ibadet; namaz, oruç, hac, sadaka, Kur’an okumak ve başka ibadetler olabilir. İbadeti yapan kişinin sevabından hiç bir şey noksan olmaksızın ölü bundan yararlanır. İmam Ebu Hanife ve Ahmed’de bununla hükmeden alimlerdir. Cumhurun delillerinden birisi, Taberani ve Beyhaki’nin İbn-i Ömer (ra)’den merfu olarak rivayet ettikleri şu mealdeki hadistir: “Sizden birisi, nafile bir sadaka vereceği zaman, sevabını baba ve annesine bağışlasın. Çünkü bu takdirde onlara sevap verilir. Kendisinin sevabından bir şey eksilmez.”

Diğer bir delil: Ahmed, Muslim, Nesai ve İbni Mace’nin Ebu Hureyre(r.a)’den rivayet ettikleri şu mealdeki hadistir.

“Bir adam Peygamber(s.a.s)’e; Babam öldü. Vasiyet de etmedi. Onun yerine benim sadaka vermem ona yarar sağlar mı? Diye sordu. Efendimiz (s.a.s) “Evet” buyurdu”

Allah وَقُلْ رَبِّ ارْحَمْهُمَا كَمَا رَبَّيَا فِي صَغِرًا ) ve deki “Rabbim bu ikisine merhamet et beni küçükken eğittikleri gibi) ayetinde baba ve anneye duâ etmeyi emretmiş

وَالْمَلَئِكَةُ يُسَبِّحُونَ بِحَمْدِ رَبِّهِمْ وَ يَسْتَغْفِرُونَ لِمَنْ فِي الْأَرْضِ

(Melekler Rablerini hamd ile tesbih ederler ve yerde olanlar için mağfiret dilerler.) (Şuara 42/5) ayetinde Meleklerin mü’minler için istiğfar ettiklerini haber vermiştir.

الَّذِينَ يَحْمِلُونَ الْعَرْشَ وَمَنْ حَوْلَهُ يُسَبِّحُونَ بِحَمْدِ رَبِّهِمْ وَ يُؤْمِنُونَ بِهِ وَ يَسْتَغْفِرُونَ Keza لِلَّذِينَ آمَنُوا

(Arşı taşıyanlar ve onun çevresinde bulunanlar Rablerini hamd ile tesbih ederler, O’na iman ederler, O’na iman edenler için mağfiret dilerler.) (Mu’min 40/7) ayeti Hamele-i Arş Meleklerinin mü’minlere istiğfar ettiklerini bildirir.

Bir kısmı yukarıya alınan deliller, başkasının amelinden yarar sağlanabildiğini kesinlikle bildirirler.

“Ve şüphesiz insan ancak çalıştığına erişir.” (Necm 39) ayeti yukarıdaki delillere aykırı değildir. Çünkü mü’min hayırlı bir amel işleyip sevabını bir mû’min kardeşine bağışladığı zaman, sevab bağışlanana ulaşır. Artık kendisi işlemiş gibi olur. Diğer taraftan bu ayet, bir kısmı yukarıda zikredilen deliller muvâcehesinde hususileşmiştir. İkrime’den rivayet edildiğine göre bu ayet Musa (as) ve İbrahim (a.s)’in kavimlerine mahsustur. Ümmeti Muhammed ise birbirinin amelinden yararlanır. Çünkü mezkur deliller bunu gerektirir. Ayrıca Buhari ve Müslim’in, İbn-i Abbas(r.a)’tan rivayet ettikleri bir hadiste meâlen şöyle buyuruluyor;

“Bir adam Peygamber (s.a.s)’e; Kız kardeşim hacc yapmayı adadı ve adağını yerine getirmeden öldü, dedi. Peygamber (s.a.s);

“Eğer kardeşinin boynunda bir borç olsaydı sen onun yerine borcu ödemeyecek miydin.?” Diye sordu.

Adam; “Evet” diye cevap verdi. Efendimiz;

-“O halde kardeşinin Allah Teâlâ’ya ait borcunu öde. O, ödenmeye daha layıktır.” Buyurdu.

Muslim, Ebu Davud, Tirmizi, Nesâi ve İbni Mace’nin rivayet ettikleri şu mealdeki hadis te ayrı bir delildir.

“İnsan öldüğü zaman ameli kesilir. Ancak üç şeyden kesilmez: “Sadaka-i Cariye, yararlı ilim ve ona dua eden salih bir evlat.” Yukarıdaki anlatılmak istenenlerden anlaşılan odur ki yapılan amellerin sevabının ölüye dua yoluyla bağışlanabileceğidir. Ama ne kadar zaman yapılmayan amellerin onların lehine yapılıp hediye edilecektir; bu konuyu sonra zikretmek üzere bırakalım. Şimdi okunan Ku’ran’ın ölüye faydasının olup olmadığını kitaplarımızdan aktaralım.

Dini Siteler

BENZER KONULAR:

Dini Soru Cevap

Her soru cevap verilmeye değerdir, yeter ki aynı konu bize sorulmuş olmasın ve kurallara uygun sorulsun. Lütfen soru yollamadan önce aynı konu var mı diye \\\\"ARAMA\" yapınız. Konu altına yazılan sorulara öncelik tanıyoruz.. Bilginize

Takip Et

Cevapla