Paylaş
Ölü ve Ötesi Hutbe
Question
Ölümden sonra yaşanacak şeyler
الَّذِي خَلَقَ الْمَوْتَ وَالْحَيَاةَ لِيَبْلُوَكُمْ أَيُّكُمْ أَحْسَنُ عَمَلًا وَهُوَ الْعَزِيزُ الْغَفُورُ
ÖLÜM VE ÖTESİ
Muhterem Mü’minler !
Hayatta hep yüz yüze olduğumuz halde, bir türlü idrakine varamadığımız bir gerçek vardır. Ölüm ve ötesi…
Her canlının dünyada yaşayacağı belli bir süresi vardır. İnsanoğlu da her canlı gibi sınırlı bir ömre sahiptir. İnsan beden ve ruhun birleşmesinden meydana gelen bir varlıktır. Bedenimize canlılık ve hareket veren ruhtur. Allah’ın takdir ettiği zaman gelince, ruh bedenden ayrılır. Bu olaya ölüm denir.
Şöyle geriye doğru dönüp baktığımızda; zengin-fakir, genç-yaşlı, zalim-mazlum nice insanlar bu dünyadan gelip geçtiler. Her geçen gün bir sevdiğimiz bizi bırakıp gidiyor. Biz de bir gün sevdiklerimizi bırakıp gitmek için, her an gelmesi muhtemel ecelimizi bekliyoruz. İstesek te istemesek te doğumla geldiğimiz bu dünyadan ölümle çıkıp gideceğiz. Öyle ise şu soruyu kendimize sormalıyız. “Bu dünyada niçin varız”? Bu sorunun cevabını yüce Allah Kur’an-ı Kerimde şöyle beyan ediyor: “O, hanginizin daha güzel amel yapacağını sınamak için ölümü ve hayatı yaratandır. O, mutlak güç sahibidir, çok bağışlayandır.”(1)
Aziz Cemaat!
“Dün” hatası ve sevabıyla geçmiştir. Geçen günleri geri getirmek mümkün değildir. Yarının ise ne olacağı belli değildir. Yarını yaşayacağımıza dair bir garantimiz de yoktur. Gün bugün; saat bu saat; an bu andır. İnsan ancak içinde bulunduğu anı değerlendirme imkânına sahiptir ve bu anı fırsat bilerek ahiret için hazırlık yapmak durumundadır.
Peygamber Efendimiz:”Akıllı kimse bu dünyada kendisini sorgulayan ve ölüm sonrası için çalışandır.”(2) buyurur.
Hz. Ömer (r.a) in şu uyarısı da ölüme hazırlık konusunda bize yeni bir bakış açısı kazandıracak niteliktedir. “Hesaba çekilmeden önce nefislerinizi hesaba çekiniz. Kendinizi en büyük buluşma için hazırlayınız. Kıyamet gününde hesap, ancak dünyada kendini sorgulayanlar için kolay olur.”(3)
Öyleyse sonsuz yolculuğa çıkacağı kesin olduğu halde inanan bir kişinin hazırlık yapmaması hiç düşünülebilir mi? İnsanı aldatan, sonu gelmez emellerden ve ölçüsüz dünya sevgisinden kurtulmanın tek yolu; en büyük nasihat olan ölümü hatırdan çıkarmamaktır. Nitekim Peygamber Efendimiz,”Ağız tadını bozan ölümü çok hatırlayınız.”(4) buyurmaktadır.
Muhterem Mü’minler !
Ömür su gibi akıp gitmektedir. İnsan her an yavaş yavaş ölüme yaklaşmaktadır. Ahiret hazırlığı için tanınan süre geçip tükenmektedir Bir gün mutlaka bu hayata veda edeceğimizi bilerek ölüm ötesi hayata hazırlıklı olmalı, ebedi hayatın sermayesini kazanacağımız yer olan dünyada yaşadığımız zaman dilimini çok iyi değerlendirmeliyiz. Bu dünyada yaptıklarımızdan bir gün tek tek hesap vereceğimizi düşünerek hareket etmeli, ölülerimizin arkasından fatihalar okumalı, hiç değilse bayramlarda kabirlerini ziyaret etmeli, bir gün bizim de oraya gideceğimizi unutmamalı ve kendimizi ölüme hazırlamalıyız
Kendimizi hesaba çekmemizi hatırlatan bir hadisi şerifle son vermek istiyorum. Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.) şöyle buyuruyor: “Âhirette insan şu beş şeyden sorguya çekilmedikçe Allah’ın huzurundan ayrılamaz; ömrünü nerede tükettiğinden, gençliğini ne şekilde yıprattığından, malını (servetini) nereden kazanıp nerelere harcadığından ve bildikleriyle amel edip etmediğinden”(5)
———————————-
- Mülk,( 2)
- Tirmizi, Kıyamet, (25)
- Tirmizi, Kıyamet, (26)
- Tirmizi, Kıyamet, (25)
- Tirmizi, Kıyamet, (35-36)
Answer ( 1 )
“Ölü ve Ötesi” hutbesi, ölümün ve ahiret inancının İslam’daki yeriyle ilgili önemli bir konuyu ele alır. İslam inancına göre ölüm, bir son değil, bir geçiştir; asıl hayat ahiret hayatıdır. Ölüm, tüm canlıların yaşaması için kaçınılmaz bir gerçektir ve bir insanın ölümüyle birlikte ruhu, bedeninden ayrılır. Ardından, her birey yaptıkları amellere göre ya cennet ya da cehennem gibi bir sonuca ulaşır.
Ölü ve Ötesi konusuyla ilgili bazı önemli noktalar şunlardır:
Ölüm Gerçeği ve Hazırlık: İslam’da ölüm, Allah’ın takdir ettiği bir zaman diliminde gerçekleşir. Ölüm, hem hayatın gerçeği hem de sonsuz hayatın başlangıcıdır. İslam, ölümü hatırlamayı ve ahirete hazırlıklı olmayı öğütler. Çünkü her insanın bir gün bu dünyadan ayrılacağı kesindir.
Kabir Hayatı: Ölümden sonra, kişinin ruhu, kabir hayatına geçer. Kabir, hem bir tür sınav yeri hem de bir bekleyiş yeridir. Bu dönemde, kişinin amelleri, Allah’a olan inancı ve yaptığı ibadetler, kabir azabı ya da nimetini belirler.
Ahiret Hayatı: Ölümün ardından ahiretteki yaşam başlar. Ahiretteki yaşamda kişi, amellerine göre ya cennetle müjdelenir ya da cehennemle cezalandırılır. Cennet, sonsuz huzur ve mutluluğun, cehennem ise sonsuz azap ve ıstırabın yeridir.
Amellerin Önemi: Ölümden sonra karşılaşacağımız ahiret hayatı, dünyada yaptığımız amellere dayanır. Allah’ın emirlerine uyanlar ve Peygamberin sünnetine göre yaşayanlar, ahirette cenneti kazanacaklardır. Ayrıca, sadaka, dua ve diğer hayır işler de kişinin ölümünden sonra kendisine fayda sağlayacak amellerdir.
Tevbe ve Bağışlanma: Ölümden önce yapılan tevbe ve pişmanlık, kişinin ahiretteki durumunu değiştirebilir. İslam, kulların Allah’a yönelerek günahlarından tövbe etmelerini teşvik eder. Allah, merhametlidir ve kullarının samimi tövbelerini kabul eder.
Sonuç olarak, İslam’a göre ölüm, bir son değil, yeni bir başlangıçtır. Ölümden sonrası, kişinin bu dünyada ne kadar sorumluluk taşıdığı ve yaptığı amellere göre şekillenir. İnsanların, hem dünyada hem de ahirette iyi bir yaşam sürmeleri için Allah’a yakınlık, ibadetler ve doğru ameller önemlidir.