Ölünün Hazırlanmasında Acele Etmek

Bildir
Question

Please briefly explain why you feel this question should be reported.

Bildir
İptal

Ölenin Hazırlamada Acele Etmek sünnettir

Ölünün süratle hazırlanması müstehab olan bir husustur. Bu konuda şu hadisi zikredelim.

“…Husayn b. Vahvah’dan (rivayet edildiğine) göre:

Talha İbn’ül-Bera hastalanmış. Bunun üzerine Peygamber (s.a.s) ziyaret etmek üzere yanına varmış da:

“Talha’yı ölüm kendisine yaklaşmış halde görüyorum. (ölecek olursa) bunu bana haber veriniz. (Techiz ve tekfin işlerinde de) acele ediniz. Çünkü bir Müslüman cifesini (cesedini) (ev) halkı arasında bekletmek gerekmez” buyurmuştur.

Her ne kadar zikredilen bu hadis garip olarak zikredilse de, bu manayı destekleyecek hadisler bulmak mümkündür. Onları sırasıyla zikredelim:

“…Cerir b. Abdullah el-Beceli’den (r.a):

Rasulullah (s.a.s) ile sefere çıkmıştık. Medine’den biraz uzaklaşınca bineğini bize doğru koşturan bir yolcu gördük.”

Rasulullah dedi ki:

“Bu kişi sanki bizimle görüşmek istiyor.”

Yolcu bize yaklaştı ve selam verdi. Biz de selamını aldık.

Hz. Peygamber sordu:

“Nereden geliyorsun?”

Eşim, çocuklarım ve kabilemden…

Nereye gidiyorsun?

Rasulullah’ı görmek istiyorum.

İşte buldun, (o kişi benim).

Ey Allah’ın Resulü! İman nedir? Bana öğret.

İman, senin Allah’tan başka ilah olmadığına ve Muhammed’in de O’nun Peygamberi olduğuna şehadet etmen, namaz kılman, zekat vermen, ramazan orucunu tutman ve kutsal mabed (kabe) de hac yapmandır.

“İkrar / kabul ediyorum.”

Bu arada devesinin ayağı bir fare / köstebek yuvasına girdi ve hayvan devrildi, Sahibi de yere, kafası üstü düştü ve öldü.

Rasulullah (s.a.s):

“Adamı bana getirin!” dedi.

Ammar b. Yasir ve Huzeyfe (r.a) yerlerinden fırlayıp, ona koştular ve

adamı doğrulttular.

“Ey Allah’ın Resulü! Adam ölmüş” dediler.

Peygamberimiz (s.a.s) başka bir tarafa döndü ve buyurdu ki:

“Benim başka tarafa döndüğümü gördünüz, çünkü ben iki melek gördüm, bu kişinin ağzına cennet meyvalarından veriyorlar / damlatıyorlardı, anladım ki, yolcu aç ölmüş.”
Sonra şöyle devam etti:

“Vallahi, bu kişi Allah’ın kitabında belirttiği insanlardandır. İman eden, imanına hiçbir günah buluşturmayanlara gelince, işte onlar güvenlik içinde olan ve hidayeti bulanlardır. (En’am 6/82) Haydi kardeşinizi kaldırın!”

O kişiyi, su olan bir yere taşıdık, orada yıkadık, kokular sürdük, kefenledik ve kabire getirdik. Rasulullah (s.a.s) da geldi, kabrin kenarına oturdu ve şöyle dedi:

“Kabri lahid (sapma) şeklinde kazın, şak (çukur) şeklinde değil. Çünkü lahid bizim, şak başkalarının usulüdür.”

Hadis bir noktasıyla ölen müminin acele gömülmesinin gerekliliğine işaret etmektedir. Bununla birlikte şunlarda söylenebilir. Bu kişi Müslüman olduğundan kavmi onu İslam dininin kaidelerine göre gömemeyeceğinden Rasulullah (s.a.s) onu hemen defnetmiştir. Yinede en iyisini Allah bilir.

Başka bir hadiste de iyi olan kişilerin kendilerine verilen nimetlerden dolayı bir an önce kabrine girmeyi arzu edişleri de, müminlerin bir an önce hazırlanıp defnedilmelerine işaret ediyor. Şimdi hadisi zikredelim:

“…Bize Sufyan ibn Uyeyne tahdis edip şöyle dedi: Biz şu gelecek hadisi ez-Zuhri’den ezberledik; o da Said İbnu’l Museyyeb’den o da Ebu Hureyre’den (r.a) Peygamber (s.a.s) şöyle buyurmuştur: “Cenazeyi süratlice naklediniz. Eğer bu ölü iyi bir kişi ise, bu bir hayırdır. Onu (bir an evvel kabirdeki) hayır ve sevabına ulaştırmış olursunuz. Eğer bu cenaze iyi bir kişi değilse bu da bir şerdir. Onu omuzlarınızdan (çabuk) indirip korunursunuz. ”
Imam Beyhaki (rh.a) Ebu Hureyre (ra)’nin ömrünün sonlarında vasiyetini şöyle aktarır:

“…Abdurrahman bin Mihrane; Muhakkak ki Ebu Hureyre ölümünde (şunları) vasiyet etti. Kabrimin üstüne çadır vurmayın (yani kurmayın) ve bana buhur almayın. Beni süratli süratli (götürün). Muhakkak ki ben Rasulullah (s.a.s)’i şöyle derken duydum:

“Mümin seririn (yani tabutun) üzerine konduğunda şöyle der: “Beni ulaştırın, beni ulaştırın. Ve kafir seririn (yani tabutun) üzerine konduğunda der ki: “yazıklar olsun bana, beni nereye götürüyorsunuz. ”

Vehbe Zuhayli kitabında konu ile ilgili olarak şunları kaydetmiştir: “Ölüyü defin için süratle hazırlamak müstehabtır. Çünkü cesedin çabuk bozulma korkusu söz konusudur. İmam Ahmed şöyle demiştir: “Ölüyü acele hazırlamak ona ikramdır.” Çünkü rivayet edildiğine göre “Talha bin Bera hastalanmıştı. Bunun üzerine Hz. Peygamber (s.a.s) onun ziyaretine giderek şöyle buyurdu: “Bana öyle geliyor ki, Talha’da ölüm belirtileri var. Ölünce bana haber verin ve acele edin. Çünkü bir müslümanın cesedinin ailesi arasında hapsedilmesi yakışmaz.”

Cenazenin süratle defnedilmesinden bahseden hadisler bu görüşü kuvvetlendirmektedir. Bunlardan biri Hz. Ali hadisidir: Rasulullah (s.a.s) şöyle buyurdu: “Ey Ali! Üç şey tehir edilmez. Vakti gelen namaz, hazırlanan cenaze, dengi bulunan bekar kızın evlendirilmesi.”

Cenaze kokmadıkça yahut insanlara zorluk vermedikçe bir miktar cemaat toplanıncaya kadar beklemekte bir sakınca yoktur. Bunun sebebi cemaatin ölüye namazda dua etmesidir.

Tecrid-i Sarih tercümesi ve şerhinde şu önemli noktaya değinilmektedir:

“(Mühim bir tenbih) buraya kadar ta’dad ettiğimiz ahadis-i şerifeden meyyitin teçhizinde, naklinde iltizam-ı sürat edilmesi istifade edilmiştir. Fakat pek tabiidir ki, bu teşri keyfiyeti meyyitin mevti tahakkuk ettikten sonra başlar. Bu bir emri bedihi (açık bir emir) olduğu için hadisi şerifte bunun tenbih ve ihtarına lüzum görülmemiştir. Yalnız hadis şarihleri tarafından ehemmiyetle kaydedilmiştir. Uyku hastalığı gibi bir takım hastalıklar vardır ki, bunlarla musab ve ma’lul olanlar, ölüden zorlukla tefrik (ayrılırlar) edilirler. Geçici bir buhranla bayılan nice zavallı hastaların ölü zannedilerek teneşir tahtasına konulduğu ve sıcak suyun tesiriyle ayılıp nice zaman yaşadığı emsali adediyle (birçok örneğiyle) vakidir. Bunlardan defnolunduktan sonra ayılanların sayısı ise daha çoktur. Ve bu talihsizlerin vasiyeti adeta bir faciadır. Ve ölüm çukurundan kurtulabilmeleri nadir bir tesadüfe bağlıdır. Bu zavallılar ölmemiştir, ailesinin dikkatsizliği ile öldürülmüş demektir. Böyle bir felakete meydan vermemek için bütün ulema mebde-i teşri (hükmün başlangıcı) olarak mevtin gereği gibi tahakkuk zamanını kabul etmişlerdir. Hatta İbn-i Bezize gibi bir kısım alimler mevtin layıkıyla anlaşılması için aradan bir gün ve bir gece geçmedikçe meyyitin teçhizi teşri edilmemelidir, demişlerdir.”

Bu konudaki zikrettiklerimiz yeterli olur, İnşallah.

Kaynak: Cenaze Ahkamı

Dini Sitelerimiz

BENZER KONULAR:

Cevapla