Ölürken Allah’a Hüsnü Zanda Bulunmak Ne Demek

Question

Ölmek Üzere Olan Hastanın Allah’a İyi (Hüsnü ) Zanda Bulunması

Olurken Allaha Husnu Zanda Bulunmak Ne Demek

Allah hakkında husn-i zan’ın anlamı

Zannın caiz olduğu bölümlerden biride budur. Biraz sonra aktaracağımız hadisler ölen mü’minin her şeye rağmen Allah (cc)’ın hakkındaki iyi zannını muhafaza etmesidir. Bu konuda şu hadisi okuyalım: “Ebu Sufyan’dan, o da Cabir’den naklen haber verdi. (şöyle demiş): “Ben, Peygamber (s.a.s)’i vefatından üç gece önce:

Sizden biriniz sakın Allah’a hüsnü zan etmediği halde ölmesin” buyururken işittim.

Bu hadisin şerhinde şunlar kaydedilmiştir:

“Şafii alimlerinden Nevevi’nin Şerhül-Muhezzeb isimli eserindeki açıklamasında, Allah’a hüsnü zan beslemek “Allah’ın kıyamet gününde mü’min kulları için hazırladığı nimetlerini, onun merhametini, vadini, affını, keremini bildiren ayetleri ve sahih hadisleri düşünerek, onun kendisine merhamet ve lutufla muamele edeceğini ummak” demektir. Nitekim Yüce Allah bir hadisi kudsi de: (Arapça Metni)

آنا عِنْدَ ظَنْ عَبْدِى

Ben kuluma bana olan zannına göre muamele ederim” buyuruyor.

Ulemanın büyük çoğunluğuna göre, mevzumuzu teşkil eden hadisi şeriften kasdedilen mana budur.

Ancak Hattabi Cumhurun bu görüşünden ayrılarak bu “…. Hadisi şerife göre güzel amel işleyiniz ki, Rabbınıza olan zannınızda güzelleşsin. Güzel ameller işleyenin Rabbine karşı olan zannı da güzelleşir. Kötü ameller işleyen kimsenin Rabbine olan zannı da kötüleşir” diye mana vermiştir. Gerçekten Hattabi’nin bu tevili yabana atılamaz. Çünkü salih ameller imanı artırır, kalbi nurlandırır, şeytanın hilelerini bozar. Neticede sahibine Allah’ın rahmeti için ümit verir. Allah’a karşı hüsnü zan besletir. Nitekim bir hadiste “Allah’a en büyük hüsnü zannın ona güzelce ibadette bulunmak olduğu bildiriliyor.

Kur’an-ı Kerim’e baktığımızda Allah hakkında zan ile ilgili olarak şu ayet önümüze çıkmaktadır.,

Sizin Rabbiniz hakkındaki bu zannınız sizi helak etti de ziyan edenlerden oldunuz.“(Fussilet 41/23)

Bu ayetin tefsirinde İmam Kurtubi(rh.a) şunları kaydetmiştir.

Sizin Rabbiniz hakkındaki bu zannınız sizi helak etti.” Sizi helak etti de cehenneme getirdi.

Katade dedi ki; Burada “zan” bilmek anlamındadır. Peygamber(s.a.s) de şöyle buyurmuştur. “Sizden herhangi bir kimse ancak Allah hakkında güzel zan besleyerek ölsün. Çünkü bir takım kimseler Rableri hakkında kötü zan beslediler de O da onları helak etti. İşte yüce Allah’ın “Sizin Rabbiniz hakkındaki bu zannınız sizi helak etti.” Buyruğu bunu anlatmaktadır.

Allah hakkinda husn i zanin anlami

Hasan-1 Basri’de; Temenniler bir takım kimseleri öyle oyaladı ki, sonunda da dünyadan hiçbir bahaneleri dahi olmaksızın çekip gittiler. Buna karşılık bunlardan herhangi bir kimse, “Ben Rabbim hakkında hüsnü zan besliyorum” der, halbuki o yalan söylemektedir. Eğer Rabbi hakkında güzel zan beslemiş olsaydı, güzel amellerde bulunurdu diyerek yüce Allah’ın “Sizin Rabbiniz hakkındaki bu zannınız sizi helak etti de ziyan edenlerden oldunuz.” buyruğunu okudu.

Katade dedi ki; Her kim Rabbi hakkında güzel zan besleyerek ölebiliyorsa öylece ölsün. Çünkü zan iki türlüdür. Bir zan kurtarır, bir zan da helaka götürür.

Ömer b. el-Hattab da bu ayeti kerime hakkında şunları söylemektedir;
Bunlar masiyetlerinin tiryakileri olmuş ve bu masiyetlerden tevbe etmeyip onunla birlikte mağfiret olunacaklarını dillerine dolamış bir topluluktu. Sonunda dünyadan müflis olarak ayrılıp gittiler. Daha sonra yüce Allah’ın “Sizin Rabbınız hakkındaki bu zannınız sizi helak etti de ziyan edenlerden oldunuz.” Buyruğunu okudu.

Bu ayeti ve tefsirini burada zikredişimizin sebebi;

a. Zannın türlerini göstermek

b. İmam Hattabi(rh.a)’nin tevilinin doğruluğunu göstermek içindir. Yani kuru zandan kaçmalı, amel etmeli ve sonra iyi zanda bulunmalıyız Şu hadisi de kaydedelim. “…Vesile İbnül Eska, Hz. Peygamber’den (s.a.s) (naklen) rivayet etti ki, O şöyle buyurdu:

“İyiliği çok şanı yüce olan Allah buyurdu ki; Ben, kulumun beni sanmasına göreyim. O halde o beni, dilediği gibi sansın.”

Bu hadisle amel etmek gerçekten bir güzellik doğurur. Biz Allah’ı Gaffar, Er-hamer-Rahim olarak biliyoruz. Vekilimiz olarak biliyoruz. Umuyoruz ki O bizi kabir azabından korur ve yine umuyoruz ki O bizi sırat’tan geçirir. Cennetine, Firdevsi Ala’ya koyar. İşte bu zan üzere ölmek güzel, bunun gereğini yapmak tedbirdir.

Ölüm anında Allah’tan başka kurtarıcı yoktur. Ne bir şeyh ne bir alim kişiyi kurtarabilir! Şeyhin kendisini kurtarabileceğini zannediyorsa, işte bu zan haram olan bir zan, yanlış ve kupkuru bir zandır. Allah böyle zandan muhafaza etsin. Amin.

Mü’min iyi zanlar beslediği gibi Allah’a kavuşmayı da istemelidir. Bu konudaki hadis şöyledir.

“…. Bize Katade, Enes Bin Malik’ten; o da Ubåde İbnu’s Sâmit(r.a)’ten tahdis etti ki, Peygamber(s.a.s) şöyle buyurmuştur.

“Her kim Allah’a kavuşup görmeyi arzu eder severse, Allah’da ona kavuşup görmeyi sever. Her kimde Allah’a kavuşmaktan hoşlanmazsa, Allah’ta ona kavuşmaktan hoşlanmaz.”

Aişe yahud Peygamberin kadınlarından biri;

-“(Ya Rasulallah), Bizler elbette ölümden hoşlanmayız!” Dediler.

Peygamber kadınlara;

“Ölüm sizin bildiğiniz gibi değil, Lakin bu şöyledir: “Mü’mine ölüm hali gelince, Allah’ın o kulundan hoşnutluğu, Allah’ın ikram ve ihsanı ile müjdelenir. Bu müjde üzerine artık mü’mine (ölüm gibi) kendisini karşılayacak hållerden daha sevimli bir şey olamaz. O anda mü’min Allah’a kavuşmayı arzu edip ister, Allah’da mû’min kuluna kavuşmayı sever. Fakat kâfir öyle değildir. “Ona ölüm hâli hazır olduğunda, Allah’ın azabı ve ukubeti müjdelenir. O anda kâfire, önündeki ölüm gibi hallerden daha çirkin bir hâl olamaz. Bu surette kâfir Allah’a kavuşmayı fena görür. Allah da onunla buluşmayı çirkin görür.

İmam Tirmizi’nin Garib kaydıyla rivayet ettiği şu hadisi de kaydedelim. Hadis şöyledir.

“Enes (r.a)’den rivayet edilmiştir:

“Rasulullah (s.a.s) ölümle uğraşan (can çekişen) bir gencin yanına girdi; ve “Kendini nasıl buluyorsun?” buyurdu. Genç “Vallahi ya Rasulallah!” dedi; “Allah’ın rahmetini umuyor ve (fakat) günahlarımdan korkuyorum.” Bunu üzerine Resul-i Ekrem (s.a.s) şöyle buyurdu; “Bu gibi yerde o ikisi (ümit ve korku) kulun kalbinde bir araya gelirse, Allah behemehål ona umduğunu verir ve korktuğundan emin kılar.”

Bu hadisten önceki hadislerle müteala edildiğinde Allah (Azze ve Celle)’a o iyi zanla ölmek ve rahmetini ummak gerekir. Tirmizi(rh.a)nin rivayet ettiği hadiste, Ehli Sünnet’in inançlarından biridir ki; o da kulun korku ve ümit arasında olmasıdır. Konudan uzaklaşmadan Yahya bin Kesir’in(rh.a) şu sözünü de nakledip konuya dönelim.

Yahya bin Kesir dedi ki;
“Kim “ben alimim” derse, o câhildir. Kim “ben cahilim” derse, o cahildir. Kim “Ben cennetteyim” derse, o cehennemdedir. Kim “Ben cehennemdeyim” derse, o cehennemdedir. ”

Buraya kadar aktardıklarımızdan sonra mü’minin ölüm hastalığı sırasında karşılaştığı başka bir merhaleye geçebiliriz.

Dini Siteler

BENZER KONULAR:

Dini Soru Cevap

Her soru cevap verilmeye değerdir, yeter ki aynı konu bize sorulmuş olmasın ve kurallara uygun sorulsun. Lütfen soru yollamadan önce aynı konu var mı diye \\\\"ARAMA\" yapınız. Konu altına yazılan sorulara öncelik tanıyoruz.. Bilginize

Takip Et

Cevapla