Paylaş
Ömer bin Abdulaziz Hazretlerinden Güzel Sözler Düşündürücü Öğütler
BildirQuestion
Please briefly explain why you feel this question should be reported.
Ömer bin Abdulaziz Sözleri ve Nasihatleri
ÖMER BİN ABDULAZİZ’İN NASIHATLERİ
En Faziletli İbadet
Ömer şöyle dedi: “Allah’ı zikirden ibaret olan konuşma, güzel konuşmadır. Allah’ın nimetleri üzerinde tefekkür ise en üstün ibadettir.”
Ölüm Ani
Ömer dedi ki: “Ölümün zorluğunun benden hafifletilmesini istemem. Çünkü ölümün zorluğu Müslümanın alacağı son ecirdir.”
Müslümanların Salahı İçin Dua
Ömer şöyle derdi: “Allah’ım! Islah olması Muhammed (s.a.v) ümmetinin faydasına olan kişileri ıslah et! Helak olması Muhammed (s.a.v) ümmetinin faydasına olan kişileri de helâk et!”
Müslümanın Değeri
Ömer, Ca’vene bin el-Hâris’i Malatya valisi olarak atadı. Orada savaşa katıldıklarında ganimet olarak koyun sürüleri elde ettiler. Câ’vene, haberi iletmek üzere oğlunu Ömer’in yanına gönderdi. Câ’vene’nin oğlu Ömer’in yanına girip de haberi verdiğinde Ömer ona: “Müslümanlardan ölen oldu mu?” diye sordu. Câ’vene’nin oğlu: “Bir adamcık dışında ölen olmadı” karşılığını verdi. Bunun üzerine Ömer ona şöyle çıkıştı: “Bir adamcık! Bir adamcik ha! Müslümanlardan biri ölmüşken siz bana koyun ve sığırlardan mi bahsediyorsunuz? Ben hayatta olduğum sürece artık ne sen, ne de baban herhangi bir görevde bulunmayacak!”
Dost Edinmek
Ömer şöyle dedi: “Yanındaki değerin ihtiyacı kadar olan ve ihtiyacını gördükten sonra seni sevmesine sebep kalmayan kişileri dost edinme. Bunlar yerine hayır sahibi olan ve hak yoldan şaşmayan kişileri dost edin. Hem nefsine karşı sana yardımcı olur, hem de sana yük olmaz.”
Tutumluluk ve Af
Ömer bin Abdulaziz Cuma namazını kıldırdıktan sonra oturdu, üzerinde hem önden, hem de arkadan yamalı olan bir gömlek vardı. Adamın biri ona: “Ey müminlerin emiri! Allah sana nimetler bahşetmiş, güzel giysiler giysene!” deyince, Ömer başını biraz önünde tuttuktan sonra kaldırıp şöyle karşılık verdi:
“Tutumluluğun en hayırlısı, bolluk zamanında olanıdır. En hayırlı bağışlama ise, karşılık verme gücü varken yapılan bağışlamadır.”
Dünya
Ömer, bir cenazenin defninden dönerken şöyle dedi:
“Dünya, yaşamı kısa, azizi zelil ve zengini fakir olan bir yerdir. Gençleri yaşlanıyor, canlıları da sonunda ölüyor.
Tez zamanda sizden yüz çevireceğini bildiğiniz halde sakın size karşı yüzünü dönmesi sizleri aldatmasın! Asıl aldanan dünyaya kanan kişidir.
Üzerinde şehirler kuran, su kanalları açan, ağaçlar diken ve az bir zaman yaşayan insanlar nerede? Dünya onları sağlıklı oluşlarıyla aldattı, kendileri de güçlerine aldandılar ve günahlara bulaştılar.
Vallahi onlar mallarının çokluğuna ve bundan gelen güce aldandılar. Kaç kişi de onları bu yüzden kıskanmıştır.
Hani, toprak bedenlerine, kumlar cesetlerine, kurtlar kemiklerine ve mafsallarına neler yaptı? Oysa dünyadayken yumuşak divanlar, kalın döşekler, ihtiyaçlanını gören hizmetçiler, cömert aileler, yardım eden komşular arasında yaşıyorlardı.
Onların kabirlerine uğradığın zaman onlara seslenebiliyorsan seslen! Çağırabiliyorsan çağır! Onların yerleşim yerlerine uğra. İçinde yaşadıkları evlerin birbirlerine yakınlığına bak.
Zenginlerine sor, bu zenginliğinden geriye ne kalmış? Fakirlerine sor, bu fakirliğinden geriye kalan ne? Kendisiyle konuştukları dillerine, zevk veren şeylere baktıkları gözlerine, nazik tenlerine, güzel yüzlerine, narin bedenlerine kurtlar ne yapmış bir sor.
Renkleri gitti, etleri yendi, yüzleri toza toprağa karıştı, kemikleri kırılıp organları açıkta kaldı, bedenleri paramparça oldu.
Çardakları ve kubbeli evleri nerede? Hizmetçileri ve köleleri nerede? Toplayıp biriktirdikleri nerede?
Dünyadayken tüm bu kazandıkları şimdi altlarına ne bir sergi serebilmiş, başlarına ne bir ağaç dikebilmiş ne de rahat bir mezara inmelerini sağlamıştır.
Şu an yalnızlık içinde ıssız yerlerde yerleşmiş değiller mi? Onlar için gece ile gündüz bir değil mi? Kapkaranlık bir dehlizin içinde, her türlü amelden kesilmiş ve sevdiklerinden aynı değiller mi?
Kaç narin erkek ve kadının şu an yüzü çürümüş, boyunları bedenlerinden ayrılmış, mafsalları paramparça olmuş, gözleri yanaklarına akmış, ağızları kan ve irinle dolmuş, kurtlar bedenlerine üşüşüp organlarını dağıtmış durumdadır. Vallahi az bir zaman yaşamış ve şu an kemikleri un ufak olmuştur.
O güzelim bahçelerinden ayrılmış, bolluk ve rahatlık içinde yaşadıktan sonra şimdi daracık yerlere girmişlerdir.
Eşleri başkalarıyla evlenmiş, çocukları kimsesiz ortalıkta kalmış, geriye kalan yakınları evlerini ve mallarını paylaşmışlardır.
Vallahi bunlardan bazılarının da kabri geniş, aydınlık olacak ve nimetlerin lezzetine varacaklardır.
O halde, ey yarın kendisi de kabre girecek olan! Seni şu dünyada aldatan şey ne ki? Dünyada baki kalacağını mı veya dünyanın sana kalacağını mı sanıyorsun? Geniş evlerin, coşup akan derelerin, gösterişli leziz meyvelerin nerede? İnce narin elbiselerin, kokuların, tütsülerin, yazlık ve kışlık giysilerin nerede?
Görmüyor musun (ey Ömer) nasıl da ölüm gelip çattı. Artık kendinden hiçbir korkuyu def edemiyor, boncuk boncuk terliyor, susuzluktan dili damağı kurumuş ve can çekişerek kıvranıyor.
Kaza ve kaderi elinde tutan, ölüm emrini semadan vermiştir. Kişinin kaçamayacağı ecel artık gelmiştir.
Ey babasını, kardeşini, oğlunu sonsuz bir uykuda (ölüme) bırakan! Ey ölüyü yıkayıp, kefenleyip taşıyan! Ey onu kabirde bırakıp geriye dönen! Heyhat ki heyhat! Ne acayip!
O rutubetli toprağın içinde ne yapacaksın! Ne acayip! Çürüme önce hangi yanağından başladı! Ey helák olmanın eşiğinde duran! Şu an ölüler diyarındasın! Ne acayip! Acaba ölüm meleği bana neler getirecek? Dünyadan ayrıldıktan sonra Rabbimden bana hangi mesajları iletecek?”
Kaynak: Öncü Alimlerimizden Hayatımıza yön veren nasihatler
İbrahim Bin Ethem Hazretlerinden Güzel Sözler Düşündürücü Öğütler
BENZER KONULAR:
Answers ( 3 )
Please briefly explain why you feel this answer should be reported.
Allah önden giden müminlere rahmet, arkalarından gideceklere de hayırlı, sağlıklı ve sıhhatli bir ömür nasip eylesin. Şehitliği arzulayanlatada da şehitlik nasip eylesin. Allah razı olsun.
Please briefly explain why you feel this answer should be reported.
Ömer bin Abdülaziz güzel seçme sözleri
En Sevimliniz, Geçimini Bize Yüklemeyendir
Esmâ bin Ubeyd anlatıyor: Anbese bin Said bin el-As, Ömer b. Abdilaziz’in yanına girip: “Ey müminlerin emiri! Senden önceki halifeler bize bağışlar verirlerdi. Sen bunları bizden kestin. Benim çocuklarım ve çiftliğim var. Çiftliğime gidip çocuklarımın nafakasını temin etmeme izin verir misin?” dedi. Ömer: “Bizim için en sevimliniz, geçimini bize yüklemeyendir” deyince, Anbese Ömer’in yanından çıktı. Kapının yanına varınca Ömer:
“Ey Ebû Hâlid!” diye seslendi. Anbese dönünce Ömer: “Ölümü çokça hatırla. Eğer darlık içindeysen ölümü hatırlamak hayatını genişletir, bolluk içindeysen onu sana daraltır” dedi.
Yolcular
Ömer bin Abdilaziz şöyle dedi: “Ey insanlar! Sizler arzuların, üzerinde talim yaptığı hedefler gibisiniz. Ne zaman size bir nimet verilse öbürü gider. Hangi yemek boğazda kalmaz ki? Hangi suyla beraber susuzluk olmaz ki?
Dünün şahitliği makbuldür, o size verdi ve size hikmetini bıraktı. Bugün, size veda edecek olan sevgilidir ve hızlı bir şekilde gelip geçer. Yarın ise, yanındakilere gelecektir. Kendisini isteyenin elinde dönüp duran nereye kaçabilir? İsteyenden kuvvetli, istenenden zayıfı yoktur. Siz yolcusunuz yüklerinizin bağlarını başka yurtta çözeceksiniz. Siz furusunuz ve asıllar gitmişlerdir. Asıl olanlar gittikten sonra onların evlatları baki mi kalacaklar?”
Ahiretinizi Islah Edin
Ömer bin Abdulaziz şöyle dedi: “Ahiretinizi ıslah edin ki dünyanız ıslah olsun. Gizli işlerinizi ıslah ediniz ki, açık olan işleriniz ıslah olsun. Vallahi kul (veya kişi) ile Hz. Âdem arasında bir babası varsa ya ölmüştür veya ölüm tarafından kollanmaktadır.”30
Az, Yeterlidir
Mesleme şöyle dedi: “Tan ağardıktan sonra Ömer’in yanına girdim. Ortalık aydınlandıktan sonra bu eve girip yalnız kalır ve yanına kimse girmezdi. Bir cariye, içinde çok güzel görünen hurmalar olan bir tabakla geldi ki Ömer hurmayı çok severdi. Eliyle hurmadan bir miktar alıp:
“Ey Mesleme! Bir kişi bundan yese ve üzerine su içse; hurmanın üzerine su iyi gider, bu akşama kadar kendisi için yeter mi?” diye sordu. Ben: “Bilmiyorum” karşılığını verince, daha fazla hurma alıp: “Peki, bu kadarı yeter mi?” diye sordu. Ben: “Evet ey müminlerin emiri! Bundan daha azı da yeterdi ve bundan başka bir şey yememeyi umursamazdı” dedim.
Ömer: “Öyleyse neden cehenneme giriyoruz?” dedi. Mesleme: “Bu sözün bende bıraktığı etki hiç söz bırakmadı” diye ekledi.
Kabir Ziyareti
Meymun bin Mihrân şöyle dedi: Ömer bin Abdilaziz ile mezarlığa gittim. Ömer, mezara bakıp ağladıktan sonra bana dönüp:
“Ey Ebû Eyyüb! Bunlar, babalarım olan Ümeyyeoğullarının mezarlandar. Sanki dünya ehliyle, yaşamlanında ve lezzetlerinde onlara hiç ortak olmadılar. Görmez misin sakındıkları şey kendilerini bulmuş, türlü musibetlere
manız kalmış, derin bir sessizlik içindeki bedenleriyle nasıl da yatıyorlar?” dedi. Sonra o kadar ağladı ki baygınlık geçirdi. Kendine gelince:
“Benimle gel. Vallahi! Bu mezarlığa gelip Allah’ın azabından emin olan kadar nimet içerisinde olan birini bilmiyorum” dedi.
Takvayı Tavsiye
Ömer bin Abdulaziz adamın birine şöyle nasihatta bulundu: “Allah’a karşı takvalı (müttaki) olmanı öğütlerim. Zira Allah, takvadan gayrısını kabul etmez, takva ahalisinden gaynısına merhamet etmez ve sadece takva için mükâfat verir. Takvayı öğütleyenler çok, ama takvalı olanlar pek azdır.”
Bir başkasına da şöyle dedi: “Allah’a karşı takvalı (müttaki) olmanı ve her şeyde Allah’ı tercih etmeni öğütlerim. Bu şekilde maddi yükün azalır, Allah’ın sana olan yardımı ise çoğalır.”34
Bir başkasına şöyle yazdı:
“Allah’a karşı takvalı olmanı, elinden geldiği kadarıyla malını ve Allah’ın sana rızık olarak verdiklerini ebedi olarak kalacağın yurt yönünde harcamanı tavsiye ederim. Vallahi gece ve gündüzlerin gelip geçmesiyle ölümü tatmış ve ölüm sonrasını görmüş gibisin. Zira gece ve gündüz kişinin ecelini getirmede, ömrünü bitirmede pek süratlidirler. Uğradıkları her bir şeyi bitirir, zamanı eskitirler. Kalana, geçip gidene yaptıklarının aynısını yapmaya hazırdırlar.
Kötü amellerimiz için Allah’tan bağışlanma diler, başkalarına öğütleyip de bizim yapmadığımız şeylerden dolayı bize öfkelenmesinden yine O’na sığınınız.”
Taziye
Ömer (rh), oğlu ölen Omer bin Ubeyd’e taziye maksadıyla şöyle bir mektup yazdı: “Sonrasına gelince; âhiret ahalisinden olan bir topluluk henüz dünyada oturmaktadırlar. Onlar ölü oğlu ölüdürler. Bir ölünün başka bir ölüye taziyede bulunması da pek tuhaftır. Baki selam.
Please briefly explain why you feel this answer should be reported.
Ömer bin Abdulaziz Güzel Sözleri, Düşündürücü Öğütleri
Selefe Hürmet
Ömer bin Abdulaziz şöyle dedi: “Sizden öncekilerden gelenlere muvafik olduğu sürece görüş sahiplerinin bu görüşlerini kabul edin. Ancak onlardan gelenlere muhalif ise bilin ki, sizden öncekiler sizden hem daha hayırlı, hem de daha âlimdirler. ”
Ömer’in Süleyman’a Nasihati
Süleyman bin Abdilmelik, yanında Ömer bin Abdilaziz ile beraber hac etti. Dönüşte Usfån tepesine geldiklerinde Süleyman, ordugâhına bakıp evini ve binalarını beğendi ve:
“Buradakileri nasıl görüyorsun ey Ömer?” diye sordu. Ömer: “Ey müminlerin emiri! Dünyanın kimisi kimisini yiyor. Sen bundan sorumlusun ve hesaba çekileceksin” dedi.
Bu sırada Süleyman’ın evinden bir karga gagasında bir kırıntıyla öterek çıktı. Süleyman: “Sence bu karga ne diyor” diye sorunca, Ömer: “Zannedersem. Bu kırıntı buraya nereden girdi ve nasıl çıktı?” diye soruyor” karşılığını verdi. Süleyman:
“Hayret edilecek şeyler söylüyorsun ey Örner!” deyince, Ömer:
“Eğer istersen sana bundan daha hayret verici şeyi haber veririm ” dedi.
Süleyman: “Söyle” karşılığını verince, Ömer: “Allah’ı bildiği halde O’na isyan eden, şeytanı tanıdığı halde ona itaat eden, dünyayı ve sakinlerinin nasıl değişip durduğunu gördüğü halde onda rahat yaşayan kişinin durumu daha çok hayret vericidir” dedi. Süleyman:
“Ey Ömer! Ağzımızın tadını kaçırdın” deyip bineğini sürerek gitti.
Ömer inip bineğinin başını tuttu. Zira yükü hafif olduğu için başlarda varmıştı. Ömer, herkesin çoluk çocuğunun kendisini karşılamaya çıktığını gö rünce ağlamaya başladı. Süleyman ona: “Neden ağlıyorsun?” diye sorunca, Ömer şöyle karşılık verdi: “Kıyamet gününde de durum bundan farklı olma yacaktır. Dünyadayken amel yapanlar bu amelleri orada karşılayacak bir şey yapmayanlar ise öylece kalacaklardır. ”
Nasıl Sabahladın? Adamın biri, Ömer’e: “Nasıl sabahladın?” diye sorunca, Ömer şöyle
dedi:
“Günahlarla kirlenmiş ve Allah hakkında sadece temenni besleyerek sabahladım.” 39
Yöneticilerin Sorumluluğu
Evzai şöyle dedi: “Ömer, Umeyyeoğullarının önde gelenleri ile birlikte evinde oturmuştu. Ömer: “Aranızdaki herkese bu askerlerden birinin atanmasını ister miydiniz?” diye sordu. Adamın biri, ona: “Niçin yapmayacağın şeyi bize teklif ediyorsun?” dedi. Ömer:
“Şu halımı görüyor musunuz? Ben onun eskiyeceğini biliyorum. Onu ayaklarınızla kirletmenizden hoşlanmıyorum. O halde siz benim dinime nasıl sahip çıkıyorsunuz?
Veliahda Tavsiye
Ömer bin Abdulaziz kendisinden sonra halife olacak kişiye şöyle birmektup yazdı:
“Bismillahirrahmanirrahim. Allah’ın kulu ve müminlerin emiri Ömer’den
Yezid b. Abdilmelik’e!
Allah’ın selamı üzerine olsun! Senin adına kendisinden başka ilah olmayan Allah’a hamd ediyorum. Sonrasına gelince; ağır hastalığım sırasında başında bulunduğum kişilerden sorumlu olduğumu ve dünya ile âhiret sultanının bundan dolayı beni hesaba çekeceğini, yaptıklarımdan hiçbir şeyin O’na gizli kalmayacağını bir daha hatırladım. Allah da: “Andolsun ki, yaptıklarını kendilerine bir bir anlatacağız, zira onlardan uzak değildik buyurur.
Şayet Rahîm olan Allah benden razı olursa büyük sıkıntı ile korkudan emin olup kurtuldum demektir. Ancak bana öfkelenecek olsa, gideceğim yerden dolayı vay halime! Kendisinden başka ilah olmayan Allah’tan, rahmetiyle cehennem ateşinden beni uzaklaştırmasını ve benden razı olup cennete sokmasını dilerim
Allah’a karşı takvalı olmanı ve yönetimin altında olanlara gereği gibi davranmanı öğütlüyorum. Zira sen de benden sonra çok az yaşayacak, sonrasında Latif ve Habir olana kavuşacaksın. Baki selam.”
Kur’ân’in Kinaması
Ömer bin Abdulaziz daha önce gerçekleşen adalet ile zulümleri andı. Yanında bulunan Hişâm bin Abdilmelik: “Vallahi bu yönde ne babalarımızın yaptıklarını kanar, ne de kabilemizin bu yöndeki değerini düşürürüz” deyince, Ömer:
“Kur’ân’ın çirkin gördüğü şeyden daha çirkin ne olabilir ki!” karşılığını verdi.
Övünme Korkusu
Ömer bin Abdulaziz şöyle dedi: “Şüphesiz övünme korkusu, beni çok konuşmaktan alıkoymuştur. ”
Allah Katında Bâki Kalan
Ömer dedi ki: “Sana düşen, Allah katında bâki kalan amellerin üzerinde olmaktır. Şüphesiz Allah katında bâki kalan, insanlar yanında da bâki kalır. Allah’ın katında bâki kalmayan, insanların yanında da bâki kalmaz.”