Paylaş
Oruç çeşitleri: Farz, nafile, haram, mekruh oruçlar
BildirQuestion
Please briefly explain why you feel this question should be reported.
ORUCUN ÇEŞİTLERİ
Orucun çeşitleri şunlardır: Farz, nafile, haram, mekruh.
Hanefilere göre: Oruç sekiz türlüdür. Muayyen farz, Ramazan orucunu eda et mek gibi; muayyen olmayan farz, Ramazan orucunun kazası ve kefaretler gibi; muayyen vacip, belirlenmiş bir adak gibi; muayyen olmayan vacip, mutlak adak gibi, sünnet olan nafile, aşure orucu gibi: mendup yahut müstehap nafile, her ayın 13, 14 ve 15. günlerini oruç tutmak gibi; tahrimen mekruh oruç, bayram günlerini oruç tutmak gibi; tenzihen mekruh, sadece aşure yahut sadece cumartesi günleri ile Nevruz ve Mihre can günlerini oruç tutmak gibi.
1. Vacip (Farz) Oruçlar:
Vacip oruçlar üç kısımdır: Biri zamana bağlı olarak farz olan oruçtur ki, bu da Ramazan orucudur. Diğeri bir sebebe bağlı olarak farz olan oruçtur ki, bu oruç da kefaret orucudur. Kişinin kendisine vacip kılması ile gerekli olan oruçtur ki, bu da adak orucudur.
Hanefîlere göre lâzım olan oruç iki türlüdür: Farz, vacip. Farz da iki türlüdür: Ramazan orucu gibi muayyen oruç ve Ramazan orucunun kazası ile kefaret oruçla ndır. Ancak bu son kısım, yani kefaret orucu itikadî yönden değil amel yönünden farzdır. Bunun için kefaret orucunu inkâr eden kişi tekfir edilmez.
2. Cumhura Göre Haram Hanefilere Göre Tahrimen Mekruh Oruçlar:
1- Kadının, kocasının izni olmadan nafile oruç tutması:
Ancak, kocanın kadına ihtiyacı yoksa, mesela, koca kansının yanında olmayıp
uzak bir yerde ise yahut hac ve umre için ihrama gimişse yahut koca itikafa girmis- se kadının nafile oruç tutması haram değildir. Çünkü Buharî ile Müslim’de şu hadis rivayet edilmektedir: “Kocası yanında bulunduğu hâlde onun izni olmaksızın kadı nun nafile oruç tutması helal olmaz.” Ayrıca kocanın hakkı farz olup nafile ibadet için bu hakkın terkedilmesi caiz değildir. Eğer bir kadın kocasının izni olmadan oruç tutarsa, haram olmasına rağmen sahihtir. Bu durum gaspedilmiş bir evde na maz kılmaya benzer. Koca nafile oruç tutan karisına orucunu bozdurabilir. Çünkü kocanın kadında hakkı ve ihtiyacı vardır. Böyle bir oruç Hanefilere göre, tenzihen mekruhtur.
2- Şek (Şüphe) Günü Oruç Tutmak:
Şek günü Şaban ayının otuzuncu günüdür. Bu günün Ramazan’dan olup olma dığı konusunda tereddüt hasil olursa buna Şek günü denilir. Bu günün belirlenmesi konusunda fakihlerin görüşlerini aşağıda zikredeceğiz. Bu günde oruç tutmanın hükmü konusuda âlimlerin farklı görüşleri vardır. Bununla beraber, pazartesi, per şembe günleri oruç tutmak gibi adeti olan kimse tuttuğu oruca tesadüf ettiği takdir de bunun mekruh olmadığı hususunda âlimler arasında ittifak vardır.
Hanefilere göre: Şaban ayının otuzuncu gününün Ramazan’dan mi, yoksa Şaban ayından mı olduğu hususunda havanın bulutlu olması sebebiyle şüphe vaki olursa o takdirde bu güne şek günü denilmektedir. Eğer hava açık olur da hilal görülmezse bu güne şek günü denilmez.
Hanefilere göre, şek gününde oruç tutmak eğer bu gün Ramazan yahut başka bir farz niyeti ile olursa tahrimen mekruhtur. Bunun gibi, Ramazan’dan önce bir ya hut iki gün oruç tutmak da mekruhtur. Çünkü hadiste şöyle gelmiştir: “Ramazan’ı bir veya iki gün önce oruçla karşılamayın. Ancak bir kimse eğer âdeti olduğu için bu günleri oruç tutuyorsa tutsun.” (2) Ramazan’ı karşılamak için bir yahut iki gün önceden oruç tutmak mekruhtur. Ancak bu gün, tutmakta olunan nafile oruca rast larsa o takdirde mekruh olmaz. Bu kerahctin sebebi, Ramazan orucuna ilâve yapıl ması korkusudur. Başka bir oruç ile ilgisi olmaksızın tereddütsüz olarak kesin bir nafile niyetiyle bu gün oruç tutulursa bunda bir kerahat yoktur. Şek günü ancak na file olarak tutulabilir.
Malikilerde meşhur olan görüşe göre: Şüpheli gün, Şaban ayının otuzuncu günü gecesi hava bulutlu olduğu ve Ramazan hilali görülmediği zamandır. Eğer ha va açık olursa, otuzuncu gün şüpheli gün olmaz. Çünkü Ramazan hilalini görmek mümkün olmayınca o günün Şaban’dan olduğu kesindir. Bu görüş aynen Haneffle- rin görüşüne benzemektedir.
Derdir ve Desuki ve diğerlerine göre racih olan görüş şudur: Eğer Şaban ayının otuzuncu günü hava bulutlu veya açık olsa ve köle, kadın, fasik gibi şahitliği kabul olmayan kimseler hilali gördüğünü söylerse bu gün şek günüdür. Fakat havanın bu lutlu olduğu gün kesin olarak Şaban ayındandır. Çünkü Buhari ile Müslim’de gelen rivayetlerde Hz. Peygamber (a.s.) şöyle buyurmuştur: “Eger hava bulutlu ise Şa ban ayının sayısını otuza tamamlayın”
Malikî mezhebine göre, ihtiyaten şüpheli gün (şek günü) oruç tutmak mekruh tur. Ramazan diye bu gün niyet ederek oruç tutmak da caiz değildir. Bir kimse sa bahlayıp yiyip içmemişse, sonradan bu günün Ramazan olduğu ortaya çıkarsa, oruç tutmaya devam etse, bu Ramazan orucu yerine geçmez. Oruç tutmayı adet edinip adeti olan güne tesadüf eden kimsenin şüpheli günde oruç tutması caizdir. Bunun gibi bu günü sadece nafile olarak tutmak da caizdir. Bunun gibi geçmiş Ramazana ait kazası yerine yahut yemin kefareti yahut adağı yerine tutmak caizdir. Şüpheli günde, oruçlu hâlinin gerçekleşmesi için oruç bozan şeylerden kendisi korumak menduptur. Böyle bir durumda eğer Ramazan ayı sabit olursa Ramazana hürmet için yiyip içmeyi terketmek farz olur.
Şafiilere göre (1): Şüpheli gün (Şek günü) açık havada insanlar hilâli araştır diklan hâlde hilâli gören kimsenin bilinmediği yahut kimsenin hilali görmediği ya hut çocuklarla köleler, fasık kişiler ve kadınlar gördüklerini söyledikleri ve bunla nn doğru söyleyip söylemediklerinde şüphelenildiği zaman yahut adalet sahibi bir kişi gördüğü hâlde bunun görmesi ile yetinilmediği zamandır. Havanın bulutlu ol ması şüpheye sebep değildir. Bunun gibi, insanlardan hiç biri hilâlin görülmesin den bahsetmezse yine bu şüpheli gün değildir, bilakis bu gün Şaban ayındandır. Çünkü daha önce de geçen hadis-i şerifte Hz, Peygamber (a.s.) şöyle buyumuştur: “Eger hava bulutlu olursa, Şabanı otuza tamamlayın.”
Şüpheli günün hükmü, tutulması haram olmaktir. Şüpheli günde nafile oruç tutmak sahih değildir. Çünkü Ammar b. Yasir (r.a.) den şöyle dediği rivayet edilmiştir: “Şüpheli günde oruç tutan Ebu’l-Kasım (a.s.)’a isyan etmiştir.” (2) Şüpheli günde oruç tutmanın haram olmasının hikmeti bütün kuvveti Ramazan’a vermek, Ramazan orucunu zaptetmek ve bütün Müslümanları Ramazan ayında ilavesiz-ek siksiz birleştirmektir. Bunun gibi Ramazan’dan bir yahut iki gün önce oruç tutmak da haramdır. Azhar olan görüşe göre, şüpheli günde oruç bozan hallerden kaçınmak gerekir. Bu durumda sonradan Ramazan olduğu ortaya çıkarsa, oruç tutmuş olur. Çünkü Ramazan orucu kişi üzerine farzdır, fakat kendisi bu günün Ramazan olup olmadığını bilememiştir.
Şüpheli günde kaza orucu, adak ve kefaret orucu tutmak caizdir. Bunun gibi, kişinin adeti olan nafile oruç günlerine rastlarsa yahut oruç tutmasını gerektirecek başka sebeplere dayalı olarak tutulursa bunu yapmak caizdir. Çünkü bu konuda ha dis vardır. “.. Ancak bir kimse bu günlerde nafile oruç tutmayı adet edinmişse o takdirde oruç tutsun.” Şüpheli günde oruca niyet etmemiş olarak sabahlayan kim senin, bu günün Ramazan’dan olduğu sabit olması durumunda, akşama kadar orucu bozan fiillerden uzak durması vaciptir. Daha sonra Ramazan çıkar çıkmaz hemen bu günü kaza eder. Fakat bir kimse şüpheli günü Şaban ayının nafilesi ile Ramazan ayının birinci günü olma konusunda tereddütlü bir niyetle tutarsa bu günün Rama zan’dan olduğu sonradan ortaya çıksa da bu oruç her hangi bir oruç yerine geç mez.
Hanbelilere göre: Şüpheli gün (şek günü) hava açık ve bulut, duman vb. bir illet olmadığı halde gecesinde hilalin görülmediği yahut görüldüğüne dair fasık vb. şehadeti reddolunan kimselerin haber verdiği Şaban ayının otuzuncu günüdür. Hanbeliler şüpheli günün belirlendiği konusunda Şafiiler gibi düşünmektedirler.
Malikilerde olduğu gibi, Hanbelilere göre, ihtiyaten Ramazan niyetiyle şüphe li günde oruç tutmak mekruhtur. Eğer şüpheli günde oruç tutulursa bu yeterli ve sa hih değildir. Ancak âdetine uygun düşerse yahut daha önceden başladığı bir orucun devamı olarak tutulmuşsa o takdirde mekruh değildir. Çünkü daha önce geçen ha diste şöyle buyurulmuştur: “Ramazan’ı bir yahut iki gün önceden oruç tutarak kar şılamayın. Ancak kişinin tutmakta olduğu oruca uygun düşmüşse o takdirde oruç tutsun.” Bunun dışında kişi, şüpheli günde kaza, adak, yahut kefaret orucu tutabilir, bunda mekruhluk yoktur. Çünkü bu takdirde onun tuttuğu oruç vacip bir oruç ol maktadır. Bir kimse şüpheli günde âdetine uygun düştüğü için oruç tutsa sonradan bu günün Ramazan olduğu ortaya çıksa, bu gün Ramazan yerine geçerli olmayıp hem akşama kadar oruç tutması, hem de Ramazan’dan sonra bu günü kaza etmesi gerekir. Özetlemek gerekirse, cumhura göre, şüpheli günde oruç tutmak mekruh, Şafiilere göre haramdır.
3- Ramazan bayramı, Kurban bayramı ve teşrik günleri (Kurbanın son üç gü nü) oruç tutmak, Hanefîlere göre tahrimen mekruh, diğer müçtchit imamlara göre haramdır ve sahih değildir. Oruç ister farz, ister nafile olsun fark etmez. Eğer bu günlerde oruç tutmaya niyet ederse, hem günah işlemiş olur, hem de bu tutulan oruçlar farzın yerine geçmez. Çükü Ebu Hureyre’den rivayet edilen bir hadis-i şe- rifte şöyle denilmektedir: “Resulullah (a.s) iki gün oruç tutmayı yasaklamıştır: Ramazan bayramı günü bir de Kurban bayramı günü.” () Hanefiler dışındaki müc tehitlere göre yasaklama, yasaklanan şeyin fasit ve haram olmasını gerektirir. Müs lim’in Sahin’inde Hz. Peygamber (a.s.)’den rivayet ettiğine göre şöyle buyurmuştur: “Mina’da kalma günleri yiyip içme ve Allah zikretme günleridir. Malikiler ise teşrik günlerinde oruç tutmanın haramlığını sadece bayramın birinci gününden sonra iki güne hasr etmişlerdir. Cumhura göre ise, bayramdan sonra üç gündür. An cak Malikilere göre, bayramın dördüncü günü oruç tutmak sadece mekruhtur.
Şafiilere göre, oruç tutma yasağı sadece bayram günlerine mahsustur. Hatta te mettu’ hacci yapanlar için de hüküm aynıdır. Çünkü sadece bayram günlerinde oruç tutulması yasaklanmıştır. Nitekim böyle bir hadisi Ebu Davud sahih bir isnatla ri- vayet etmiştir. Hanefi, Maliki ve Hanbelflerden oluşan cumhur temettu’ ve kıran haccı yapanlar için bir istisna getirmişler ve bu iki grup Müslüman için oruç tutmayı caiz görmüşlerdir. Çünkü İbni Ömer ile Hz. Aişe’den rivayet edildiğine göre: “Teşrik günlerinde oruç tutmaya sadece kurban kesme imkânı bulamayanlar için ruh sar verilmiştir.”
4- Hayız ve nifas durumundaki kadınların oruç tutmaları haram olup tuttuklan oruç sahih değildir. Hayız ve nifas durumundaki kadınlar oruçlarını kaza ederler, fakat namazlarni kaza etmezler.
5- Şafiflere göre, şüpheli günün içinde bulunduğu Şaban ayının son yansında oruç tutmak mekruhtur. Ancak kişi bütün yıl oruç tutmayı yahut gün aşın yahut pa zartesi, perşembe gibi belirli günler oruç tutmayı alışkanlık hâline getirmiş de Şa ban ayının son yansına tesadüf etmişse yahut bir adağı yerine getirmek yahut nafile bir orucu kaza etmek için yahut farz bir orucun kazası için oruca niyetlenmişse ya hut kefaret orucu için yahut Şabanın yansındaki gün ile de olsa, Şaban ayının ilk ya nisının orucunu ikinci yarısına bitiştirmek istemişse o takdirde bir sakınca yoktur. Şafiflerin bu meselede dayandıklan delil şu hadistir. “Şaban ayı yarı olunca oruç tutmayın.” 2) Hanbelilerle diğer mezhepler bu hadis ile amel etmemişlerdir. Çünkü bu hadis Imam Ahmed’e göre zayıftır.
6- Oruç tuttuğu takdirde ölüm tehlikesi söz konusu olan yahut sıhhatinin tehli keye düşmesinden korkulan kişinin oruç tutması haramdır.
3. Mekruh Oruçlar:
Mekruh oruçlar şunlardır: Yıl boyu oruç tutmak (savm-ı dehr), sadece Cuma günü oruç tutmak sadece Cumartesi günü oruç tutmak, şüpheli günde oruç tutmak, cumhura göre, Ramazandan önce bir yahut iki gün oruç tutmak. Son ikisi Şafiflere göre haramdır. Malikilerde racih olan görüşe göre, sadece cuma günü oruç tutmak- la bütün yıl oruç tutmak mekruh değildir. Malikîler dışındaki alimlere göre bunlardaki kerahet tenzihîdir. Mekruh oruçlar konusunda âlimlerin farklı görüşleri aşağı da açıklanmıştır:
Hanefilere göre: Mekruh oruçlar iki kısımdır: Tahrimen mekruh, tenzihen mekruh.
Tahrimen mekruh: Iki bayram günlerinde oruç tutmak, teşrik ve şek günlerin de oruç tutmaktır. Çünkü daha önce geçen hadiste bunlarda oruç tutmak ile ilgili ya sak gelmiştir. Fakat kişi bu günlerde oruç tutarsa günahkar olmakla beraber orucu geçerlidir. Bu gibi günlerde oruca başlayıp da bozan kimselere bunlan kaza etmek gerekmez. Çünkü Hanefilerin usulünde şöyle bir prensip vardır: Bir amcle lâzım olan her hangi bir vasıfla ilgili yasak, sadece vasfın fasit olmasını gerektirir, amelin kendisinin meşruluğu devam eder.
Tenzihen mekruh: Sadece aşure gününde oruç tutmak, bazılarına göre sadece cuma gününde oruç tutmak, sadece cumartesi gününde oruç tutmak, Nevruz (bahar bayramı) ve Mihrecan (sonbaharın bayramı) günlerinde oruç tutmak. Ancak kişi nin ådeti olduğu için tuttuğu oruç bu günlere rastlarsa o takdirde bunun bir sakıncası yoktur. Cuma’da yalnız olarak oruç tutmanın mekruh olmasının sebebi Hz. Pey gamber (a.s.)’in şu hadisidir: “Geceler arasında sadece cuma gecesini ibadete tah sis etmeyin, yine günler arasında oruç tutmak için sadece cuma gününü tahsis et meyin. Ancak sizden biri âdeti olan bir orucu tutuyorsa bu müstesnadır.”
Cumartesi günü oruç tutmanın mekruh olmasının dayandığı delil yine şu ha uistir: “Farz olan oruçlar dışında cumartesi günü oruç tutmayın. Sizden biri sade ce üzüm kabuğu yahut bir ağaç dalı bulacak olursa onu çiğnesin.” (3) Nevruz ve Mihrecan günlerinde oruç tutmanın yasak olmasının sebebi bu günlerin saygı gös termemiz yasaklanan Acem adetleri olduklar içindir.
Yine yıl boyu devamlı oruç tutmak da tenzihen mekruhtur. Çünkü devamlı oruç tutmak kişiyi zayıflatır. Bir hadiste şöyle buyurulmuştur: “Devamlı oruç tutan kişi oruç tutmuş sayılmaz.” (4) Konuşmama orucu tutmak da mekruhtur. Bu tür oruç, kişinin oruç esnasında hiç bir şey konuşmamasıdır. Oruçlu kişi hayır konuş malı, ihtiyaç ölçüsünde konuşmalıdır. Iki gün ve daha fazla gün peşpeşe hiç iftar et meksizin oruç tutmak da mekruhtur. Bu oruç şekli, güneş battıktan sonra da hiç bir şey yemeyip yarınki güne kavuşmak ve o gün de oruca devam etmektir. Bu türlü oruç yasaklanmıştır. Hz. Peygamber (a.s.) şöyle buyurmuştur: “Iftar etmeksizin
peşpeşe oruç tutmayın.” (1) Hz. Aişe (r.a.) şöyle buyurmuştur: “Hz. Peygamber (a.s.) Müslümanlara acıdığı için kendilerine visal orucunu (iftar etmeksizin de vamlı oruç tutmayı) yasaklamıştır. Kendisine: Sen pespese devamlı oruç tutuyor. sun, denilince Hz. Peygamber (a.s) şöyle cevap vermiştir: Ben sizler gibi degilim. Zira beni rabbim yedirip içirir.”
Yolculuk esnasında oruç tutmak zorlaşırsa bu durumda bir yolcunun oruç tutması mekruhtur. Kadının kocasının nizası olmaksızın tuttuğu nafile oruç da mek ruhtur. Böyle oruç tutmakta olan bir kadına kocası orucunu bozdurabilir. Çünkü kocanın kadında hakkı ve ihtiyacı vardır. Ancak koca hasta yahut oruçlu veya hac veya umre için ihramda ise kadın onun izni olmaksızın oruç tutabilir.
Malikilere göre: Malikilerden Allâme Halil şöyle demiştir: Yıl boyu devamlı oruç tutmak mendup olup mekruh değildir. Çünkü böyle bir orucu adayan kimsenin oruç tutmasının lüzumlu olduğu hususunda icma vardır. Eğer mekruh olacak olsaydı, kaideye göre böyle bir orucun tutulması gerekli olmazdı. Yine All âme Halile göre, cuma günü oruç tutmak da mendup olup mekruh değildir. Çünkü yasaklanmasının sebebi, farz olma korkusu idi. Hz. Peygamber (a.s.)’in vefatından sonra bu illet ortadan kalkmıştır. İbni Cüzey demiştir ki: Mckruh oruçlar şunlardır: Yıl boyu oruç tutmak, sadece cuma günü oruç tutmak, ancak cumadan önce veya sonra bir gün oruç tutulursa mekruhluk kalkar, sadece cumartesi günleri oruç tutmak, Arafatta arcfe günü oruç tutmak, şüpheli günde oruç tutmak. Şüpheli gün Şa ban ayının sonuncu günüdür. Bu gün hilal görülmediği zaman ihtiyat olarak oruç tutmak mekruhtur. Kurban bayramının dördüncü günü oruç tutmak da mekruhtur. Ancak kıran ve temettu’ haccı yapanlarla hacdaki bir eksikliğinden ötürü kurban kesmesi gereken yahut adağı veya kefaret borcu olanlar müstesnadır. Bunların oruç tutmaları mekruh değildir.
Üzerinde farz oruç borcu kimsenin nafile oruç tutması mekruhtur. Bunun gibi ev sahibinin izni olmaksızın misafirin oruç tutması ve Hz. Peygamber’in doğum yıl dönümünde oruç tutmak da mekruhtur. Çünkü mevlit kandili bayrama benzer, bay ramlarda ise oruç tutmak mekruhtur.
Her perşembe günü oruç tutacağım, tarzında oruç tutmayı adamak da mekruh tur. Çünkü tekrarlanan günleri yahut devam eden günleri adamak suretiyle iltizam etmek, usanmaya ve pişman olmaya sebeptir. Dolayısıyla taate değil taatsizliğe da ha yakındır. Ramazanın kazası yahut kefareti gibi, belirlenmiş olmayan farzlan ye rine getirmeden önce nafile oruç tutmak da mekruhtur. Fakat belirlenmiş olan farz lardan önce nafile oruç tutmak mekruh değildir. Yine her ayın 13, 14 ve 15. günle
rinde oruç tutmayı tayin etmek de mekruhtur. Bunun gibi bayrama bitiştirerek Şevval ayından altı gün oruç tutmak da mekruhtur. Fakat bayram ile araya fasıla bi- raktıktan sonra tutulmasında bir kerahat yoktur. Tchir etmek ve gizli olarak tutmak ta da bir sakınca yoktur. Çünkü bu gibi durumlarda bu günleri oruçlu geçirmenin farz olduğuna inanmak söz konusu değildir.
Şafiilere göre: Sadece cuma gününde oruç tutmak, sadece cumartesi günü nü oruca tahsis etmek, bayram ve teşrik günleri dışında sıhhatine zarar gelmesinden korkulan kimsenin yıl boyu oruç tutması yahut nafile oruç tuttuğu takdirde üzerin deki bir farzı kaçırmak yahut bir müstchabı yapamaması söz konusu olan kişilerin nafile oruç tutmalan da mekruhtur. Bunun dayandığı deliller daha önce geçen ha dislerle Buhari’de nakledilen şu haberdir: “Şüphesiz senin üzerinde rabbinin hakkı vardır, ailenin hakkı vardır, bedeninin hakkı vardır. Oruç da tut, iftar da et, gece uyu, ibadete kalk, hanımınla ilişkide bulun, her hak sahibine hakkını ver.”
Bir kimsenin bayram günleri ile teşrik günlerinde de oruç tutması ve bütün yılı oruçlu geçirmesi haramdır. Çünkü hadiste şöyle buyurulmuytur: “Bütün yıl boyu kesmeden oruç tutan kimse oruç tutmus degildir.”
Kendisine bir zarar gelmesinden korkmayan yahut birinin hakkını ihlal etme yen kimsenin yıl boyu oruç tutması müstehaptır. Çünkü deliller mutlaktır. Hz. Pey gamber (a.s.) de şöyle buyurmuştur. “Yıl boyu oruç tutana cehennemin kapısı böyle daraltılır. Hz. Peygamber bu sözü söylerken yumruğunu sıktı” 2) Bu düşünce yine Hanbelilerin görüşlerine uygundur.
Hasta yahut seferî kimsenin yolculuk esnasında oruç tutması da mekruhtur. Bunun gibi, hamile yahut emzikli kadının, çok yaşlı kişilerin oruç tutmaları, bun dan ötürü çok büyük bir zorluk söz konusu ise mekruhtur. Bu sayılan kişilerin oruç sebebiyle canlarına yahut sıhhatlerine bir zarar gelmesinden korkulursa oruç tut malan haramdır. Nevruz ve Mihrecan günlerinde oruç tutmaksa mekruh değil dir.
Hanbelilere göre: Mekruh oruçlar konusunda aynen Şafiiler gibi düşün mektedirler. Ancak Hanbelfler şunu ilâve etmişlerdir: Hiç iftar etmeden peşpeşe oruç tutmak mekruhtur. Bu oruç da iki gün hiç iftar etmeden tutulan oruçtur. Bir huma ve benzeri yiyecek maddesi yemekle kerahet ortadan kalkar. Sıkıntılı olma- sa da kısa bir mesafede yapılan yolculuk esnasında oruç tutmak da mekruhtur. Bir kimse orucunu bozmak için yolculuğa gitmeye niyetlense, hem bu yolculuk hem de
oruç bozması haram olur. Yalnız Recep ayını oruca tahsis etmek de mekruhtur. Çünkü : Hz. Peygamber (a.s.) Recep ayını oruçla geçirmeyi yasaklamıştır.” Ay nca bunu yapmakta cahiliye inancını yaşatmak söz konusudur. Recep ayında bir gün de olsa iftar etmekle bu mekruhluk ortadan kalkar. Bunun gibi senenin diğer aylannda oruç tutmakla bu mekruhluk ortadan kalkar. Recep ayı dışında bir ayı na file oruç için ayırmak ise mekruh değildir.
ilkbaharın dördüncü günü olan nevruz günü ile Eylülün 19. günü olan Mihre can gününü oruç için ayırmak da mekruhtur. Bu iki gün kafirlerin bayramıdır. Bu günlere saygı göstermek kafirlere uymaktır.
Yine Hanbelflere göre şüpheli günde oruç tutmak, daha önce açıkladığımız üzere mekruhtur. Bunun gibi, Ramazan’ı bir yahut iki gün önce oruç tutarak karşıla mak da mekruhtur. İki günden fazla oruç tutmaksa mekruh değildir.
4. Nafile ve Mendup Oruçlar:
Tetavvu’ kelimesi ile ifade edilen nafile, farz olmayan ibadetlerle Allah’a yak laşmak olup Allah tealâ’nın: “Her kim fazladan hayır yaparsa” ifadesinden alın mıştır. Namazlarda olduğu gibi, bunun için nafile tabiri de kullanılmaktadır. Çünkü Allah tealâ bir ayette: “Geceleyin sana mahsus olmak üzere, nafile olarak teheccüt et.” Şüphe yoktur ki oruç, daha önce de açıkladığımız üzere, ibadetlerin en fazilet lilerindendir. Buharî ile Müslim’de şu hadis-i şerif rivayet edilmektedir: “Her kim Allah yolunda bir gün oruç tutarsa Allah teala yetmiş sene onun yüzünü cehen nem’den uzaklaştırır. Daha önce geçmiş bulunan bir hadiste şöyle buyurulmuş tur: “Ademoğlunun oruç dışındaki bütün amelleri kendisinindir. Oruç ise yalnız benim içindir, onun karşılığını ben verecegim.”
Nafile oruç ittifakla aşağıdaki günlerde tutulur.
1- Gün aşın tutmak. Nafile olarak tutulan oruçların en faziletlisi gün aşırı oruç tutmaktır. Bu husus Buharî ve Müslim’de bulunan bir hadise dayanmaktadır: “En faziletli oruç Dâvud (a.s.)’un tuttuğu oruçtur. Davud (a.s.) bir gün oruç tutar, bir gün tutmazdı. Bu oruç şekli hakkında “Bundan daha faziletlisi yoktur.” denilmiştir.
2- Her aydan üç gün oruç tutmak. Oruç tutulan günlerin 13, 14, 15. gecelerin gündüzlerinde olması en faziletlisidir. Bu günlere eyyam-i biyz denilir. Biyz denilmesinin sebebi, gece ay ile, gündüzleri de güneş ile etrafın aydınlatılmış olmasına binaendir. Bu günlerde tutulan oruçların sevabı, katlanmak suretiyle, yıl boyu tutu lan orucun sevabı kadardır. Bir iyiliğe karşılık on sevap verildiğine göre, ayda üç günü on ile çarparsak otuz gün eder. Yani bu günlerde oruç tutan kişi her gün oruc tutmuş sevabını elde eder. Ama bunun yıl boyu tutulan oruca bir zararı yoktur, Se- vabının üstünlüğünün dayandığı delil Ebu Zer’den rivayet edilen şu hadis-i şeriftir: “Hz. Peygamber (a.s.) şöyle buyurdu: Aydan üç gün oruç tuttuğun zaman 13, 14 ve 15. günlerde oruç tut.” Rivayet edildiğine göre: “Hz. Peygamber (a.s.) her ay dan üç gün oruç tutardı.”
3- Her hafta pazartesi ve perşembe günleri oruç tutmak. Çünkü Üsame b. Zeyd’den rivayet edildiğine göre: “Hz. Peygamber (a.s.) pazartesi ile perşembe günleri oruç tutardı. Kendisine bu durum sorulunca: Insanların amelleri Allah teala’ya pazartesi ve perşembe günleri arz olunur buyurdu”. Başka bir ifadede şöyle gelmiştir: “Ben oruçluyken amelimin Allah’a arz olunmasını severim.”
4- Ayrı aynı günlerde de olsa Şevval ayından alu gün oruç tutmak. Fakat bu günlerin peşpeşe tutulması bayramın ardından hemen ibadete koşmak bakımından daha faziletlidir. Bir kimse kaza, adak yahut benzer bir orucu bu günlerde tutacak olursa yine aynı sevabı elde eder. Bir kimse Ramazan orucunu tuttuktan sonra altı gün oruç tutarsa bütün yıl boyunca farz oruç tutmuş gibi olur. Çünkü Ebu Eyyub’un rivayet ettiği bir hadiste şöyle buyurulmaktadır: “Her kim Ramazan’ı oruç tutar da sonra buna Şevval ayından altı gün ilâve ederse, bütün yıl oruçlu geçirmiş gibi olur.” Yine Sevban’ın rivayet ettiği bir hadiste şöyle gelmiştir: “Ramazan ayı orucu on aya karşılıktır. Şevvâl’ın altı günü de iki ay oruca karşılıktır. Bunların ta mamı bir yıl eder.” Yani bir sevap on misli ile karşılanınca, Ramazan ayı on ay sevabına, altı gün de altmış gün sevabına eşit olur. Bunların toplamı da tam bir yıl eder.
5- Arefe gününde oruç tutmak. Arefe günü hacı olmayanlar için oruç tutulan günlerdendir. Bu gün Zilhiccenin 9. günüdür. Müslim’de rivayet edilen bir hadis-i şerifle şöyle buyurulmaktadır: “Arefe gününde tutulan orucun bundan önce ve son ra birer yıllık günahları örteceği Allah’tan umulur.” Arefe günü günlerin en fazi letlisidir. Çünkü Müslim’de rivayet edilen bir hadiste şöyle buyurulmuştur: “Arefe gününden daha çok Allah’ın cehennem ateşinden insanları azad ettiği bir gün yoktur. Hz. Peygambr (a.s.)’in: “Üzerine güneşin doğduğu günlerin en hayırlısı cuma günüdür.” hadisi, zikredilen hadislerin işaretiyle arefe gününden başka günler ma nasına tevil edilmiştir.
Hacceden kimselerin arefe günü oruc tutmalar sünnet değildir. Güçlü kuvvet li de olsa hacı için arefe günü iftar etmek sünnettir. Hacı iftar etmelidir ki, dua et mekte kuvvet kazansın. Bunun bir sebebi de sünnete uymaktır. Nitekim Buhari ile Müslim böyle rivayet etmişlerdir. Hacının arefe günü oruç tutması, evlâ olanın ter sidir. Ebu Hureyre (r.a.) şöyle demiştir: “Resulullah (a.s.) arefe günü Arafat’ta oruç tutmayı yasaklamıştır” Hanefilere göre, oruç sebebiyle kuvvetten düşme mek şartıyla hacının Arafat’ta arefe günü oruç tutmasında bir sakınca yoktur.
6- Hacı olsun olmasın herkes için arefe gününden önceki Zilhicce ayının sekiz gününde oruç tutmak. Çünkü Hz. Hafsa (r.a.) şöyle buyurmuştur: “Hz. Peygamber (a.s.) dört şeyi hiç terketmemiştir: Aşure orucu, Zilhiccenin ilk on günü, her aydan üç gün, sabah namazından önce iki rekat namaz.” Bayram namazları bahsinde genel olarak Zilhiccenin on gününde bir amel yapmanın fazileti hakkında bazı ha disler geçmiştir. Oruç tutmak da bunlann içindedir.
7- Muharrem ayının dokuzuncu ve onuncu (Aşure) günleri oruç tutmak. Dokuz ve onuncu günlerde oruç tutmak sünnettir. Çünkü İbni Abbas’tan merfu olarak rivayet edilen bir hadis-i şerifte şöyle buyurulmaktadır: “Gelecek seneye varırsam dokuzuncu ve onuncu günlerde beraber oruç tutacağım.” Aşure gününde oruç tutmak müekkeаd sünnettir. Çünkü Hz. Peygamber (a.s.) şöyle buyuruyor: “Allah’tan Aşure orucunun, önceki seninin günahlarını örteceğini umarım.” Aşure orucunun farz olmamasının sebebi, Buhan ile Müslim’de rivayet edilen şu hadis-i şeriftir: “Bu gün Aşure günüdür. Bu günde oruç tutmak sizlere farz olmamıştır. Dileyen oruç tutsun, dileyen tutmasın.” Aşure gününde oruç tutmayı emreden hadis leri, kuvvetle müstehap olduğu manasına almışlardır.
Aşure gününde oruç tutmanın hikmeti İbni Abbas’ın sözleridir: “Resulullah (a.s.) Medine’ye gelince Yahudilerin aşure gününde oruç tuttuklarını gördü ve: Bu oruç nedir? diye sordu. Kendisine şöyle cevap verildi. “Bu gün iyi bir gündür. Allah teala, bu günde Musa (a.s.) ile Israiloğullarını düşmandan kurtarmıştır. Bu se beple Musa (a.s.) bu günde oruç tutmuştur.” Hz. Peygamber (a.s.) de: “Ben Musa’ya sizden daha yakınım, buyurdu ve bu günde oruç tutulmasını emretti.”
Kişi aşure günü ile birlikte dokuzuncu günde oruç tutmamışsa Şafíflere göre, bu gün ile beraber on birinci günde oruç tutmak sürettir. Hatta Imam Şafif el-Ümm ve el-Imla adlı eserlerinde üç günde (dokuzuncu, onuncu ve on birinci gün) oruç tutmanın müstehap olduğunu açıkça belirtmiştir. Hanbelfler ise, eğer Müslüman ayın ilk günü hakkında şüpheye düşerse, o zaman üç gün oruç tutması gerektiğini zikretmişlerdir. Böyle olunca dokuzuncu gün ile onuncu günde kesin olarak oruç tutmuş olur. Çünkü Muharrem’in dukuzuncu ve onuncu günleri Muharrem ayının en hayırlı ve faziletli günleridir.
Hanefiler dışındaki cumhura göre, onuncu günü oruç için tahsis etmek mekruh değildir.
8- Haram aylarda oruç tutmak: Haram aylar dörttür. Bunların üçü peşpeşe olan Zilkade, Zilhicce ve Muharrem aylandır. Diğeri de Recep ayıdır. Recep Ayı Rama zandan sonra oruç tutmak için en faziletli aydır. Haram ayların oruç tutmak için en faziletlisi Muharrem ayı, sonra Recep ayı, sonra diğer haram aylardır. Haram aylar dan sonra en faziletli ay Şaban ayıdır.
Yukarıda zikredilen aylarda oruç tutmak Malikîlerle Şafiflere göre müstehap tur. 2) Hanbeliler sadece Muharrem ayında oruç tutulmasını müstehap kabul etmek le yetinmişlerdir. Hanbelîlere göre, Ramazandan sonra oruç tutmak için en faziletli ay Muharrem ayıdır. Çünkü Hz. Peygamber (a.s.) şöyle buyuruyor: “Farz namaz lardan sonra en faziletli namaz gece yarısı kılınan namazdır. Ramazandan sonra en faziletli oruç Allah’ın ayı olan Muharremde tutulan oruçtur.” Muharrem ayı nin en faziletli günü onuncu gündür. Hanefilere göre, haram aylarda mendup olan, her birinden üçer gün oruç tutmakur. Bu günler de perşembe, cuma ve cumartesi günleridir.
9- Şaban ayında oruç tutmak: Ümmü Seleme’den rivayet edilen hadiste şöyle denilmiştir: “Hz. Peygamber (a.s.)’in yıl içinde Şaban ayı dışında tam bir ay oruç tuttuğu olmamıştır. Şaban ayını Ramazana bitiştirirdi.” Hz. Aişe de şöyle buyurmuştur: “Hz. Peygamber (a.s.) Şaban ayından çok hiç bir ayda oruç tutmazdı, Şaban ayının tamamını oruç tutardı.” Cemaat, Şaban ayının ikinci yansın
oruç tutmayı çirkin görmüşlerdir. Şafifler Şaban ayının ikinci yansında oruç tutan kimsenin orucunun sahih olmadığını söylemişlerdir. Bunun dayandığı delil daha önce geçen şu hadistir: “Şaban ayı yarı olunca oruç tutmayın.”
Mendup Oruçlar Hakkında Mezheplerin Görüşleri:
Hanefilere göre: Nafile oruçlar üç türlüdür. Sünnet, mendup ve nafile. Sünnet oruç, Hz. Peygamber (a.s.)’in devam ettiği oruçlardır. Mendup oruç yahut müstehap oruç, Hz. Peygamber (a.s.)’in devam etmediği oruçlardır. Teşvik ettiği halde yapmamış olsa da bunlar menduptur. Nafile oruçlar bu sayılanların dışındaki oruç. lardır. Bunlar da şeriatin mutlak manada teşvik ettiği oruçlardır.
Sünnet olan oruçlar: Muharrem ayının dokuzuncu ve onuncu gününde yani aşure günü tutulan oruçlardır.
Mendup oruçlar: Bu oruçlar her aydan üç gün tutulan oruçlardır. Bu üç günün ayın 13, 14 ve 15. günleri olması menduptur. Mendup oruçlardan biri de pazartesi ve perşembe günleri tutulan oruçlardir. Şevval ayında altı gün tutulan oruç da men dup oruçlardandır. Bu altı günü tutarken peşpeşe olması tercih edilen görüşe göre mekruh değildir. Dâvud (a.s.)’un orucunda olduğu gibi, bir yıllık sevap vaad edilen ve yapılması istenen her oruç da mendup oruçtur. Tek başına da olsa cuma günü oruç tutmak da menduptur. Ebu Hanife ile Imam Muhammed’e göre yalnız cuma gününü de oruç tutmak mekruh değildir. Çünkü Ibni Abbas’ın cuma günleri oruç tuttuğu ve iftar etmediği rivayet edilmiştir. Arefe günü oruç tutmak da yine mendup oruçlardandır. Eğer dua yapmaya engel olmuyor, hacının bünyesini zayıflatmıyor sa, arefe günü hacılar için de olsa oruç tutmak menduptur. Eğer hacıyı zayıf düşürü yorsa o takdirde arefe gününde oruç tutmak mekruhtur. Mekruh olduğu ile ilgili bir delil bulunmayan yukarıda sayılan oruçlar dışındaki bütün oruçlar nafile oruçlardır.
Hanefiler orucun çeşitleri hakkında başka bir tasnif daha yaparak şöyle demiş lerdir. Lazım olan oruçlar on üçtür. Yedisi peş peşedir. Bunlar da: Ramazan orucu, zıhar kefareti orucu, adam öldürme kefareti orucu, yemin kefareti orucu, özürsüz olarak Ramazanda oruç bozanın tuttuğu oruç, belirlenmiş bir adak orucu, vacip bir itikaf orucudur. Altı çeşit oruç vardır ki, bu oruçları peşpeşe tutmakla ayn ayn tut mak arasında kişi serbesttir: Bunlar da şu oruçlardır. Nafile oruçlar, ramazan orucu nun kazası, karan ve temettu’ orucu. Bu oruç hacda hacı kurban kesmekten aciz olunca tutulur. Hac esnasında tıraş olma fidyesi olarak tutulan oruçlarla avlanma nin cezası olarak tutulan oruçlar buna dahildir. Mutlak olarak adanan oruçlarda da kişiler muhayyerdirler.
Malikilere göre: Nafile oruçlar üç türlüdür: Sünnet oruçlar, müstehaplar, nafile oruçlar. Malikfler orucun tasnifinde Hanefiler gibi düşünmektedirler. wSünnet oruç: Aşure günü tutulan oruçtur. Aşure günü Muharrem ayının onuncu günüdür. Müstehap oruç: Haram aylar şaban ayı ve zilhiccenin ilk on günü ve arefe günü tutulan oruçtur. Şevval ayından altı gün ile her aydan üç gün; pazartesi ve per şembe günleri tutulan oruç da müstehap oruçlardandır. Nafile oruçlar: Vakitsiz ve sebepsiz olarak vacip olan yahut yasaklananlar dışında kalan oruçlardır.
Şafiilere göre: Kuvvetli nafileler iki kısımdır. Bir kısım tekrarlanmaz. Yıl boyu oruç tutmak gibi, bir kısmı tekrarlanır. Bu da üç çeşittir.
1- Senelerin tekrarlanması ile tekrarlanan oruç: Bu oruç türü, hacı ve yolcu ol- mayanlar için arefe günü, zilhicce’nin on günü, Muharrem’in dokuzuncu, onuncu ve on birinci günü, Şevvâl’dan altı gün oruç tutmaktır. Şevval ayının altı gününü bayramdan hemen sonra peşpeşe tutmak sünnettir. Haram aylarda (Zilkade, Zilhic ce, Muharrem ve Recep) oruç tutmak sünnet olduğu gibi, Şaban ayında oruç tutmak da sünnettir.
2- Ayların tekrarlanması ile tekrarlanan oruçlar: Bunlar eyyam-i biyz diye tabir edilen her ayın 13, 14 ve 15. günleridir. Bunun gibi eyyam-i sud diye tabir edilen her ayın 28, 29 ve 30. günlerini de oruç tutmak da sünnettir. Ay otuz günden noksan olursa, öbür ayın birinci günü buna karşılık tutulur. Bununla beraber ayın yimi ye- dinci gününde oruç tutmak de sünnet olur.
Eyyam-i biyz ve eyyam-i sud’a bu adların verilmesinin sebebi, birincisinin ge celerinin genellikle aydınlık, ikincinin gecelerinin karanlık olmasına binaendir. Birincisinde oruç tutmak Allah’a şükür olsun diye, ikincisinde karanlığın açılmasını istemek için münasip olmuştur. Ayrıca ay bir nevi misafirdir, bu günlerde gitmeye başlamıştır, dolayısıyla onu uğurlamak uygundur.
3- Haftanın tekrarlanması ile tekrarlanan oruçlar: Bu oruçlar da pazartesi ve perşembe günleridir.
Hanbelflere göre (2) Nafile oruç zamanlan şu şekilde tanzim edilmiştir. Nafile oruçların en üstünü gün aşın tutulandır. Bir hakkının kaybolmasından yahut kendi sine zarar gelmesinden korkmayan kimselerin yıl boyu nafile oruç tutmalan mek ruh değildir. Her aydan üç gün oruç tutmak, özellikle bu günlerin ayın 13, 14 ve 15. günleri olması sünnettir. Her ay bu şekilde oruç tutmak, yıl boyu oruç tutmak gibi sevaptır. Çünkü yapılan bir iyilik on misli ile karşılanacaktır.
Pazartesi ve perşembe günleri, şevval ayından alu gün onuç tutmak sünnettir. En iyisi altı günün peşpeşe tutulmasıdır. Ancak arada kaza tutmak gibi bir engel olursa bu müstesnadır. Ramazan ile birlikte bayramdan sonra bu alu günde oruç tu tan kimse bütün yılı oruçlu geçirmiş gibi olur.
Muharrem ayında oruç tutmak sünnettir. Ramazan’dan sonra tutulan oruçların en faziletlisi bu oruçtur. Muharrem ayının en kuvvetli oruç günü aşure günüdür. Aşure günü orucu bir yıllık günaha kefarettir. (1) Bundan sonra en faziletli gün Mu harremin dokuzuncu günüdür. Tek başına aşure gününde oruç tutmak mekruh de gildir. Zilhicce’nin on gününde oruç tutmak sünnet olup Ramazan’ın son on günün den daha faziletlidir. Zilhicce ayındaki oruçlarin en faziletlisi arefe günü orucudur. Arefe günü iki yıllık günaha kefarettir. Buradaki günahlardan maksat, küçük gü nahlardır. Eğer küçük günah yoksa, büyük günahların da hafifletilmesi umulur. Eğer büyük günah yoksa, o takdirde bu kişinin derecesi yükseltilir.
Arafatta bulunan hacılann arefe gününde oruç tutması müstehap değildir. Bilakis hacıların Arafatta iftar etmeleri daha faziletlidir. Çünkü Ümmü’l-Fadl binti Hars’in rivayet ettiğine göre: “Ümmül-Fadl, Hz. Peygamber (a.s.)’e bir bardak süt gönderdi. Hz. Peygamber (a.s.) devesi üzerinde vakfe yaparken bu sütü içti.” lbni Ömer’in haber verdiğine göre: “Kendisi Hz. Peygamber (a.s.) ile sonra Hz. Ebu Bekir ile sonra Hz. Ömer, sonra Hz. Osman ile beraber hac yaptı. Bunlardan hiç biri arefe gününde oruç tutmadılar.” Arefe günü oruç tutmak, kişiyi zayıf düşürerek dua etmekten alıkoyar. Bu sebeple bu günde orucu terk etmek daha faziletlidir.
Sadece Recep ayını oruca tahsis etmek mekruhtur. Bu konu mekruh oruçlar bahsinde geçmiştir. Recep ayı dışındaki bir ayı yalnızca oruca tahsis etmekte bir ke rahat yoktur. Çünkü Hz. Peygamber (a.s.): “Şaban ve Ramazan aylarında oruç tu tardı.” Yani bunu zaman zaman yapardı. Çünkü Hz. Peygamber (a.s.) Ramazan’dan başka bir ayın orucuna devam etmemiştir.
Kaynak İslam fıkhı vehbe zuhayli
BENZER KONULAR:
- Oruç çeşitleri: Farz, nafile, haram, mekruh oruçlar
- Oruçluyken tüyleri almak mekruh mudur ?
- Orucun sünnetleri, adabı ve mekruhları nelerdir?
- Oruçluya mekruh olan ve olmayan şeyler
- Pazar Günü oruç Tutmak Mekruh mu?
- Tümünü görüntüle.
- Orucun sosyal açıdan faydaları
- Oruç ibadetinin hikmet ve faydası nedir?
- Orucun Tanımı, Rükünleri, Zamanı ve Faydaları
- Orucun hikmeti ve faydaları
- Orucun Tibbi Yönden Faydaları Nelerdir?
- Tümünü görüntüle.
Answer ( 1 )
Please briefly explain why you feel this answer should be reported.
Oruç çeşitleri genel olarak şu şekilde sıralanabilir:
Farz Oruçlar: İslam dininde belirli zamanlarda tutulması farz olan oruçlardır. Bunlar, Ramazan ayı orucu ve Arefe günü orucudur. Bu oruçların tutulması Müslümanlar için ibadetlerinden biridir ve farz olarak kabul edilir.
Nafile Oruçlar: Farz oruçlar dışında, gönüllü olarak tutulan oruçlardır. Müslümanlar, Allah’a daha fazla yaklaşmak, sevap kazanmak veya özel günlerde ibadetlerini artırmak amacıyla nafile oruçlar tutabilirler. Bunlar arasında Ashura orucu, Muharrem orucu, Aşure Günü orucu, beyaz günler orucu gibi çeşitli nafile oruçlar bulunur.
Haram Oruçlar: İslam dini tarafından açıkça yasaklanmış olan oruçlardır. Bunlar arasında bayram günlerinde oruç tutmak, Ramazan ayında iftar vaktine yakın bir zamanda başlamak gibi haram oruçlar bulunur. Bu oruçlar tutulmamalıdır ve tutulması günah sayılır.
Mekruh Oruçlar: İslam dininde özellikle sakıncalı veya hoş karşılanmayan, ancak haram derecesinde olmayan oruçlardır. Bunlar, sağlık sorunlarına yol açabilecek kadar uzun süreli oruçlar, aşırı zorlayıcı oruçlar veya aşırı ibadet niyetiyle tutulan oruçlar olabilir. Mekruh oruçlar tercih edilmemelidir, ancak tutulduğunda günah sayılmazlar.
Bu şekilde farklı oruç çeşitleri bulunmaktadır. Farz oruçlar İslam’ın temel ibadetlerindendir ve Müslümanlar için zorunludur. Nafile oruçlar ise gönüllü olarak tutulan oruçlardır ve sevap kazandırıcıdır. Haram oruçlar ise açıkça yasaklanmıştır ve tutulmamalıdır. Mekruh oruçlar ise hoş karşılanmayan veya sakıncalı oruçlardır, ancak günah olarak kabul edilmezler.