Paylaş
Oruç Nedir? Kısaca
Question
Oruç Ne Demek?
Oruç Hakkında Kısa bilgiler
İmsak vaktinden iftar vaktine kadar yemek, içmek ve cinsî münasebetten uzak durmak demektir. İmsak vakti, başka bir deyişle oruç yasaklarının başlama vakti, fecr-i sâdık, yani tan yerinin ağarmasıdır. Bununla yatsı namazının vakti çıkmış, sabah namazının vakti girmiş olur. Bu vakit aynı zamanda sahurun sona erip, orucun başladığı vakittir. İftar vakti ise, oruç yasaklarının sona erdiği, güneşin batma vaktidir. Bu vakitle birlikte akşam namazının vakti girmiş olur.
Akıllı, buluğ çağına erişmiş Müslüman’ın Ramazan orucunu tutması farzdır. Ancak oruç tutamayacak kadar hasta olanlar ile yolculukta bulunanlar oruç tutmayabilirler. Hastalar iyileştiklerinden, yolcular da memleketlerine döndükten sonra tutmadıkları oruçları kaza ederler. Hasta olan kişinin iyileşme ihtimali yoksa, tutmadığı her gün için bir fidye verir; yani bir fakiri bir gün doyurur. Hayız ve nifas halindeki kadınlar, bu günlerinde oruç tutmayıp daha sonra gününe gün kaza ederler.
Ramazan orucunu kasten ve isteyerek bozan kişi, bozduğu orucu kaza eder ve keffaret öder. Orucun keffareti, iki ay üst üste oruç tutmak, buna gücü yetmezse 60 fakiri doyurmaktır.
Adak oruçların tutulması ile bozulan nafile oruçların kaza edilmesi vaciptir. Bunların dışında kalan ve mekruh olmayan oruçlar ise nafile oruçlardır.
Ramazan Bayramının birinci günü ile Kurban Bayramının dört gününde oruç tutmak tahrimen mekruhtur. Muharrem ayının sadece onuncu gününde, yalnız cuma veya cumartesi günlerinde oruç tutmak, yılın tamamını oruçlu geçirmek ve akşam iftar etmeksizin birleştirerek oruç tutmak ise tenzihen mekruhtur.
(Kaynak Diyanet)
Diyanet dini kavramlar sözlüğü
KISACA ORUÇ NEDİR
ORUÇ İBADETİ
Yüce Dinimiz İslam’ın beş temel esasından biri olan oruç, hicretin ikinci yılında farz kılındı. Aklı başında ve ergenlik çağına girmiş her müslümanın hasretle yolunu gözlediği, on bir ayın sultanı Ramazan’la birlikte kutsal iklimimize giren oruç, sevabını bizzat Allah-u Teâlâ’nın takdir edeceği faziletli bir ibadettir. Üç ayların başlangıcında, “Ya Rabbi! Bizi Ramazana kavuştur” diyerek yapmış olduğumuz dualarımızın bereketini ve hazzını işte bugünlerde tam manasıyla yaşıyoruz.
Allah rızasına yönelik irade ve niyetle tutmuş olduğumuz oruç, adeta bizi kötülüklerden koruyan bir kalkan gibidir. Nitekim Yüce Allah Kur’an-ı Kerimde şöyle buyurmaktadır: “Ey iman edenler Allah’a karşı gelmekten sakınasınız diye oruç, sizden öncekilere farz kılındığı gibi size de farz kılındı. [1]
Tutmuş olduğumuz orucumuzdan gaye; bizleri iyiliklere sevk edip kötü davranışlardan ve çirkin huylardan uzaklaştırmak olmalıdır. İşte bu amaçla kişi takva mertebesine ulaşır ve manevi hayatına zenginlik katmış olur.
Oruç ibadeti sayesinde; merhametli olmayı, yaratanımıza şükretmeyi, öfkelerimizi yenmeyi, sinirlerimize hâkim olmayı, güçlüklere katlanmayı ve bütün bunların yanında her an Allah-u Teâlâ ile beraber olma halini öğrenmekteyiz.
Ramazan ayı, kültür ve medeniyetimizin vazgeçilmez zenginliklerindendir. İftarları, sahurları ve teravih namazları ile sosyal hayatımız, melekleri gıpta ettirecek derecede olgun bir seviye kazanır. Bu vesile ile camilerimiz cemaatla dolup taşar. Ramazanla gelen çoşku sayesinde dini heyecanımız en zirvedeki yerini alır. Oruç ayında iyiliklerde ve hayırlı işlerde fark edilir bir artma görülür.
İçinde bulunduğumuz rahmet ortamından daha çok istifade etmek için mukabele ile Kur’an okumaya gayret edelim. Teravih namazlarımızı adabına uygun şekilde eda edelim. Çevremizde bulunan yoksul ve yardıma muhtaç kimselere yardım elini uzatalım. Din kardeşlerimizin daha güzel ve huzurlu bir ortamda yaşamaları için azami gayret içinde olalım.
Konumuzla ilgili bir Hadis-i Şerifle sonuçlandıralım. “Kim yalan söylemeyi ve yalanla iş yapmayı bırakmaz ise, Allah-u Teâlâ o kimsenin yemesini ve içmesini terketmesine kıymet vermez. [2]
– – – – – – – – – – – – – – – – – – – – – – – – – – –
1- Bakara suresi: 183
2-Buhari, c. II. 22
Answer ( 1 )
Oruç imsak vaktinden iftar saatine kadar yeme içme ve cinsi münasebetten uzak kalmaktır. Oruç islamin beş şartlarından biri olup hicretin ikici senesinde müslümanlara farz kılınmıştır. Beden ve akıl sağlığı yerinde olan Her müslüman bu orucu tutmakla mükelleftir. Oruç bizlere sabrı ve şükrü öğretir. Oruç tutmakla hem dinimizin farz olan ibadetini yerine getirmiş olur hemde Allah katında sevap işlemiş oluruz.