Paylaş
Oruç nedir oruç nasıl tutulur, çeşitleri nelerdir?
BildirQuestion
Please briefly explain why you feel this question should be reported.
ORUÇ
Oruç ile ilgili bilgiler, Oruç hakkında bilgi kısaca
“Oruç” kelimesi de Farsça’dan Türkçe’ye geçmiş bir isimdir. Kelimenin aslı Ruze’dir. “Oruze” şeklinde kullanılırken “oruç” den- meye başlanmıştır.
“Oruç”, Arapça “savm ve siyam” kelimelerinin karşılığıdır. Savm: Lugatta, her neden olursa olsun, her vakitte kendini tutmak mana sına gelir. Savm -oruç- Şeriatta, ehil olanın, tanyeri ağarmadan niyet edip başlayarak, güneş batıncaya kadar, yiyip, içmekten ve cinsi mü nasebetten, kendisini tutmasıdır. Başka bir tarifle, yukarıda bildirilen zaman içinde oruç tutmaya ehil olanın orucu bozan şeylerden ibâdet niyeti ile nefsini alıkoymasıdır.
Yüce Allah -c.c.- Kur’ân-1 Kerîm’de: “Üzerinize oruç farz kılındı.” buyurmaktadır.
Orucun farziyeti, Kitap, Sünnet ve İcmâ-i Ümmet ile sabittir.
Orucun Farz Olmasının Şartları
Müslüman olmak.
Akıllı olmak. Akıl hastalarına oruç farz değildir.
– Bâliğ olmak. Çocuklara orucun farz olması için ergenlik çağına ulaşması gerekir. Ancak çocuğu 7 yaşından itibaren alıştırmak lâ- zımdır. 2
Ramazan Orucunun Sebebi
Ramazan ayına erişmektir. Ve her gün, o günde eda edilecek oru cun sebebidir. Ramazan ayında oruç tutmak, Hicret’ten bir buçuk yıl sonra şaban ayının 10’da farz kılınmıştır.
Ramazan Ayının Sabit Olması
Ramazan ayı, iki halden biri ile sabit olur. Böyle iki halden birinin bulunması ile Ramazan ayı girmiş olur ve oruç tutmak da farz olur. 1. Gökte bulut, duman ve toz gibi görmeyi engelleyerek herhangi bir mânia bulunmadığı zaman Ramazan ayının “hilâlini” görmekle bu ay sabit olur ve girmiş sayılır. 2. Gökte, görmeyi engelleyecek şekilde anılan mânialar bulunduğu zaman, Şaban ayını otuz güne tamamlamakla Ramazan ayı girmiş sayılır.
Peygamber -s.a.v.- Efendimiz buyurmuşlardır:
“Ramazan ayının hilâlini gördüğünüz zaman, oruç tutunuz ve yine Ramazan sonunda Şevvale ait- hilâli gördüğünüz zaman iftar ediniz. Eğer gökyüzü size kapalı olursa, Şaban ayının günlerini otuz güne tamamlayınız.!
Oruç İbadeti Çok Eski Geleneklerden Biridir
Dinlere göre hedef ve amacı değişik olmasına rağmen, oruç tüm dinlerde gerek din adamları gerekse halk tarafından tutulmuştur.
Araplar, İslâm henüz gelmeden çok önceleri Ramazan ayını kut sal kabul ederlerdi. Bu ay süresince Araplar, oldukça hassaslaşır, eski borçları ve ihtilâfları bir tarafa bırakır, komşularına iyiliklerde ve hayırlarda bulunurlardı. Konsantire oldukları ince duygu ve dü şiünceleri muhafaza edebilmek için evlerinde, ya da ibadethanelerde inzivaya yönelirlerdi. Sonra İslâm, Ramazan ayının kutsallığına ya kışır ibâdetleri en güzel biçimde Hz. Muhammed -s.a.v.- vasıtasıyla insanlığa sundu.
Oruç Yüce Şeriatın En Kuvvetli Kanunlarındandır
Oruç, kalp amelleri ve bütün gün yiyecek, içecek, cinsel temaslar gibi arzulardan nefsin el çekmesinden meydana gelen, mukaddes bir cihaddır. Hayatın ve iradenin kıymetini arttırır.
Akıl da 3 yönden orucun meşruiyyetine hüküm verir.
Oruç, insanı yemekten, içmekten ve şehevi arzulardan engeller. Bu nimetlerden mayyen vakitlerde mahrum olmak, insana, bu nimet lerin kıymetini öğretir.
Oruç takvaya götüren bir ibadettir. İnsanı fenalıklardan ve günah işlemekten alıkoyar.
– Oruç insanın şehevi duygularını kırar ve irade hâkimiyetini sağlar.
Oruç Tutmanın Müslümana Pek Çok Faydaları Vardır
– Oruç, sabrın yarısıdır.!
Kim iman ederek ve sevabını Allah’tan -c.c.- umarak Ramazan Orucu’nu tutarsa, önceki günahları affedilir.
– Oruçlu için biri iftar ettiği, diğeri de Rabbi ile karşılaştığında olmak üzere iki sevinci vardır.
– Bir kimse Ramazan’ın faziletine inanarak ve mükâfatını Allah’tan -c.c.- umarak oruç tutarsa geçmiş günahları affolunur.
– Oruç şehveti kırar, öyle şehveti ki o asiliğin başıdır.
Manevi hikmetlerin dışında sağlık ve tıp yönünden orucun pek çok faydaları sayılabilir.
Tecrübeye dayanan tıp ilmi bu gerçekleri ispatlamaktadır.
Orucun Farzları Üçtür
1. Niyet etmek,
2. Niyetin ilk ve son vaktini bilmek
3. İkinci fecirden itibaren güneş batıncaya kadar, orucu bozan şeylerden, kendini tutmaktır.
Orucun Vakti
Orucun vakti ikinci, yani hakiki fecirden güneşin batışına kadar olan zamandır. Bu ikinci fecrin ilk doğuşu mu, yoksa aydınlığının ufukta uzanıp dağılmaya başladığı zamana mı itibar edileceği konu sunda ålimler arasında ihtilaf vardır. Bazı âlimlere göre, fecrin ilk doğuş anı müteberdir. İhtiyata en uygun olan da budur. Diğer bazı âlimlere göre ise aydınlığın biraz uzayıp dağılmaya başladığı zaman müteberdir. Oruç tutacaklar hakkında daha müsait olanda budur. Fecrin doğuşundan şekkeden kimse için efdal olan, yiyip içmeyi terk etmektir. Bununla beraber yiyip içecek olsa da orucu tamamdır. Meğerki, fecirden sonra yiyip içtiği daha sonra anlaşılsın. O takdirde kaza tmesi lâzımdır.
Oruçlu kimse güneşin battığından şekketse, iftar açması helal olmaz. Bu durumda iftar açıp da gerçek hâl anlaşılmazsa, üzerine kaza lâzım gelir. Bunun için keffaretin lüzumu konusunda ise iki ri vayet vardır. Ancak güneşin batışından evvel iftar açtığı anlaşılırsa, üzerine keffaret de vâcib olur. Güneşin battığı kuvvetle tahmin edip de buna binaen iftar açan kimse hakkında da hüküm böyledir.
Taharri -araştırma- ile sahur ve iftar etmek caizdir. Şöyle ki: Oruç tutacak kimse, başka vasıta bulunmayınca, kendi galip zannına göre sahur yer ve fecrin doğuşuna kani olunca oruca başlar. Akşam güneşin batışını da araştırıp yine kuvvetli zannına göre iftar açabilir.
Bununla beraber fecrin doğup doğmadığını iyice kestiremeyen kimse için bir an evvel oruca aykırı hallere son verip oruca başlamak ve güneşin battığını kestiremeyen için de hemen orucunu bozmamak ihtiyat gereğidir.
Davul ve top sesi ile veya kandil yakılmak sureti ile oruç tutmaya başlayabilmek veya iftar açabilmek için de bu işaretlerin itimat edile bilecek şekilde muntazam olmasına ve her taraftan görülüp işitilir bir hâlde bulunmasına dikkat etmek lâzımdır.
Saate göre oruca başlayabilmek ve iftar açabilmek için de saatın muntazam ve doğru çalıştığı tecrübe ile sabit ve malûm olmalıdır.
Niyet Etmeden Oruç Tutmak Sahih Olmaz Niyyet için kâfi olan miktar kalp ile hangi orucu tuttuğunu bilmektir.
Niyetin vakti: Her gün, güneş battıktan sonra gün ortasına yakın bir zamana kadar devam eden müddettir. Bu zaman içinde oruç için niyyet etmek sahihtir. Akşam olduktan sonra oruca niyyet etmeksizin yatıp sabahlayan kimse, öğle öncesine kadar niyyet edebilir. Gece sa hura kalkmak niyyet yerine geçer; ancak sahura kalktığı hâlde oruç tutmamayı niyyet etmek hâlinde niyyet bulunmaz. Bir kimse, güneş battıktan sonra ertesi gün için oruca niyyet ettikten sonra, fecir doğmadan önce niyyetinden dönerse, bu dönüşü bütün oruç çeşitleri için sahih olur. Ramazan ayı orucu, zamanı tayin edilmiş sadak oruçları ve nafile oruçlar için yapılacak niyyet, yukarıda belirtildiği gibi, güneş battıktan sonra, gün ortası öncesine kadar geçerlidir ve sahihtir. Geceleyin niyyet yapılması daha faziletlidir. Bu üç kısım oruç tayin yapmaksızın, “Allah rızası için oruca niyyet ettim”, yahut “Nafile oruca niyyet ettim” şeklindeki mutlak niyyetle de sahih olur.
Bununla beraber tutulacak orucun cinsini tayin etmek daha fazi letlidir. Geceleyin niyyet edilmesi şart olan oruçlar: Kazaya kalan oruçlar, keffaret oruçları, vakti belirlenmeyen adak oruçları için geceden niy yet etmek şart olduğu gibi, orucun cinsini de tayin etmek gerekir.
Biz Hanefilerce Ramazan’da her gün için oruca niyyet etmek lâzımdır. Hanefilerin delili; her günün orucu başlı başına bir ibâdet tir. Zira, iki günün arasına gece girer.
Orucun Çeşitleri
Farz oruçlar
Bunlar Ramazan orucunun edası, kazası ve keffaret oruçlarıdır.
Vâcip oruçlar
Belirli bir günde tutulması adanmış olan oruçlar ve herhangi bir gün tutulması adanmış oruçlardır. Ayrıca bozulan nafile orucun kazası da vâciptir.!
Sünnet olan oruçlar
Muharrem ayının dokuzuncu günüyle -ya da on birinci günüyle beraber onuncu günü -aşûre- tutulan oruçlar.
Mendup olan oruçlar
Mendup oruçlara gelince:
a. -Her Arabî- ayın üç gününde oruç tutmak. Bu üç günün -geceleri parlak, aydınlık mânâsına gelmek üzere- beyaz günler adı verilen -yani ayın on üç, on dört, on beşinci- günleri olması -ayrıca mendubdur.
b. Her haftanın Pazartesi ve Perşembe günlerinde oruç tutmak.
c Şevval ayında altı gün oruç tutmak. -Bu altı günlük orucun- ba- zılarına göre -Bayramın arkasından başkaca- ara vermeksizin tu tulması, bazılarına göre ise Bayramın arkasından başkaca- ara vere rek tutulması daha faziletlidir.
d. Tutulması ve karşılığında elde edilecek sevap vâdi hadisle sabit olan oruç. Bu da -Davut Aleyhisselâmın orucu gibi ki, o bir gün oruç tutar bir gün yerdi.- Bu oruçların en faziletlisi ve Cenab-ı Allah’ın en çok hoşuna gidenidir
Nafile oruçlar
Şimdiye kadar saydığımız oruçların dışında -belli bir vakit olma yıp- mekruh olduğuna dair delil bulunmayan oruçlardır.
Mekruh olan oruçlar
Mekruh olan oruçlar, tenzihen ve tahrimen mekruh olmak üzere iki bölüme ayrılır.
Birinci kısım -tenzihen mekruh olanlar- Muharrem’in dokuzuncu veya onbirinci günlerini ilâve etmeksizin yalnız onuncu aşûre günü tutulan oruçtur. İkinci kısım -tahrimen mekruh olanlar. Bayram ve teşrik günle rinde -tutulan oruçlar yalnız Cuma günü ve -yine- yalnız Cumartesi günü ile Nevruz ve Mihrican günleri oruç tutmak da mekruhtur.
Şu kadar ki -Cuma, Cumartesi, Nevruz ve Mihrican günler oruc tutmayı adet edindiği günlere rastlarsa -bu günlerde oruç tutmak mekruh değildir. İsterse -sadece- iki gün olsun Visal orucu ile -tahrimen mekruh olan günlerin dışında- bütün sene boyunca oruç tutmak -tenzihen- mekruhtur. -Visal orucu, akşam ezanında hiç iftar etmeksizin gece de oruçlu olarak bir günün orucunu, ertesi güne bağlamak suretiyle tutulan oruçtur.
Orucu Bozmayan Şeylerin Bir Kısmı
– Kendiliğinden gelen ve yine kendiliğinden geri dönen kusuntu
– Kendi isteğiyle ağız dolusunca kusmuk orucu bozar. – Saçlara yağ -boya, briyantin gibi şeyler- sürmek.
Orucu bozmaya niyet edip -fakat- bozmamak.
Kişinin ağzına koyduğu ilâcın -yutmaksızın- tadını boğazında duyması.
Hanımını sadece öpmek.
Burun akıntısını bilerek -ağıza- çekerek yutmak. Imam Şafii’ye göre: Orucu bozmamak için akıntıyla dolunca- akıntıyı bu rundan boşaltmak lâzımdır.
– Dişler arasında kalan nohut tanesinden küçük olan şeyi yemek -yutmak.
Orucu Bozan ve Kazayı Gerektiren Şeylerin Bir Kısmi
İbâdet olan her oruç, başlanılmasıyla kişinin üzerine vâcip olur. Bozulmasına kaza gerekir. Kaza, kaçırılmış veya geçirilmiş olan işi elde etmek demektir. Ramazan orucu ile ilgili olsa da, orucu bozup kefareti gerektirmeyen şeylerin kuralı şudur: Kendisinde gıdalık ya hut o benzerde olan ilaçlık, eğlencelik veya meyvelik olmayan, olsa da adet hali gibi özüre veya ağızdan çıkan çiğnenmiş lokmayı tekrar yutmak -ki bu gida yönünden değersiz olup nefis ondan iğrenir- gibi kusura yakın olarak oruçlunun boğazına veya dimağına ulaştırdığı şeyler kazayı gerektirir. Dışkıyla ilgili hususta yiyecek olma özelliği taşımayan şeylerde orucu bozup kazayı gerektiricidir, kefareti gerek tirici değildir. Kaza: Gününe gün tutmaktır.!
Bu genel kuralların ayrıntısı şunlardır:
Çiğ pirinç yemek
Sade -başka şey karıştırılarak yoğurulmayan- hamur yemek
– Sade un yemek
– Bir kere ağıza alışta, çok tuz yemek
– Çekirdek yemek
– Ham ayvayı, pişirmeksizin yemek.
– Henüz içi olgunlaşmamış, ham ceviz yemek.
– Şırınga yaptırmak.
– Buruna ilaç çekmek.
– Boğaza -honi veya başka bir şey ile bir şey akıtmak. Kulağın içine -iç kulağa- yağ veya su damlatmak.
– Karın hizasında -ve dıştaki bir- yaraya iláç koyup -bu ilâcın- mideye ulaşması -işlemesi.-
– Dışta baş yarasına konan ilacın beyine ulaşması -işlemesi-.
– Boğaza düşen yağmur damlasını -istemeyerek- yutmak.
– Boğaza düşen kar tanesini istemeyerek- yutmak.
– Abdestte ağıza su verirken, -mazmaza ederken karına yanlış lıkla su kaçırmak.
– Cinsi temasta bulunmak dahi olsa -başkası tarafından- zorla narak oruç bozmak.
= -Kadına- zor kullanarak erkeğin cinsi temasta bulunması.- Bu oruç bozulma yalnız kadına aittir. Erkeğin hem orucu bozulur ve hem de kefaret gerektirir.
– Gerek köle gerek nikâhlı bir kadının çalışmaktan hasta olmak korkusuyla orucunu bozması.
Oruçlu uyurken başkasının ağzına su akıtması.
– Geceden niyet etmemiş olup gündüzün niyet ettikten sonra orucu bozmak.
Geceden niyetli bir oruçlunun -mukim iken sabahtan sonra yola çıkıp -yolda- bir şey yemesi.
– Ne oruçlu olmaya, ne de oruç tutmamaya niyet etmeksizin -aç susuz olarak- oruçlu -gibi- akşam etmek.
Tan yeri -fecir- ağarmışken, -kişinin- ağarmadığını sanarak sahur yemeği yemesi.
-Kişinin- tan yeri -fecir- ağarmış olmasına rağmen, ağarmadı ğını sanarak cinsi temasta bulunması.
-Kişinin- güneş henüz batmamışken -akşam olmadan- battığını sanarak iftar etmesi.
Kadının pamuk -gibi bir şeyi- tenasül uzvunun iç kısmına sokmasi.
-Kişinin- kendi isteği ile boğazına -tütün gibi bir şeyin- duma nini çekmesi.
– Kişinin kendi isteği ile ağız dolusundan daha az kusması. Imam Yusuf a göre, ağız dolusu olması şarttır.
– -Kişinin- kendiliğinden ağız dolusu kadar gelen kusmuğunu oruçlu olduğu hatırına gelmesine rağmen -isteğiyle- geri çevirmesi.
– -Kişinin- dişleri arasında kalan nohut tanesi büyüklüğündeki bir şeyi yemesi.
– -Kişinin- gündüzün niyet etmeden önce unutarak bir şeyi yedikten sonra -oruca- niyet etmesi.
Orucu Bozup Hem Kazayı Hem Kefareti Gerektiren Şeylerin Bir Kısmı
Kefaretin gerekliliği, şartlarının gerçekleşmesinde tam teşekkül etmiş bir suça dayanır ki, bu Cenâb-1 Hakk’ın gününü belirlemiş ol duğu orucun özürsüz olarak o günde kasten ve bilerek yenilmesiyle bozulmuş olmasındandır.
Özürsüz olarak bile bile oruç yemenin günahı tevbe ile düşmeyip kefarete muhtaçtır.
Orucu bozmasının yanında kazayı veya şartlarının gerçekleşmesi durumunda aynı zamanda kefareti gerektiren şeyler şunlardır:
– Cinsi münasebette bulunmak.- bilerek
Yiyecek cinsinden bir şey yemek.- bilerek- – İçecek cinsinden bir şey içmek.- bilerek-
Ağzına giren yağmuru, karı, doluyu yutmak.-bilerek Sigara içmek, öd ve anberle tütsülenmiş dumanı boğazına ve genzine çekmek.- bilerek
– Enfiye çekmek.- bilerek-
– Buğday tanesini veya başağından yeni çıkarılmış arpa tanesini
yemek, yani yutmak veya çiğneyip tadını almak.- bilerek – Susam tanesini veya yiyecek cinsinden olan o kadarcık başka bir
şeyi dışarıdan ağzına alıp yemek.-bilerek
– Biraz tuz yemek.- bilerek-
– Gıybet ettikten sonra “orucum bozuldu” diye oruç yemek
-bilerek-.
Kan aldırdıktan sonra “orucum bozuldu” diye oruç yemek
-bilerek-1
Kefaret ve Kefâreti Düşüren Şeyler
1. Orucunu bozup kefâretin gerektiği gün içinde -kadın- âdet veya lohusa kanı görse yahut -kişi- orucu bozmayı mübah kılan bir hasta liğa tutulsa kefaret düşer.
2. Kefaret ödemesi üzerine borç olan kimsenin -kefâretin gerektiği gün içinde zorla yola çıkarılması- bu kişinin üzerinden kefaret bor cunu düşürmez.
Kefâret
– Kefåret şu 3 yoldan biriyle ödenir.
1. Mü’min olmasa bile, bir köle azat eder. Zamanımızda köle azat etmek gibi bir şey kalmamıştır.
2. Buna gücü yetmezse ara vermeden bayram ve teşrik günleri dahil olmaksızın iki ay oruç tutar. 3. Oruç tutmaktan da acizse sabah akşam veya iki sabah yahut iki akşam ya da akşam ve sahur -olmak üzere günde iki kere- altmış fakirin karnını doyurur.!
Bütün bu durumlarda kefåret ödeyenin ikinci defa yedirdiği kimseler birinci kere yedirmiş olduğu grubun aynısı olması gerekir. Eğer kişi altmış kişilik bir gruba bir öğün yemek verse de arkasından bir başka altmış kişilik grup yedirse bu gruplardan birine bir öğün daha yemek vermezse kefareti ödenmez. Eğer kişi bir tek fakiri günde iki öğün olmak üzere altmış gün doyurursa bu şekilde kefaretini ödemiş olur. Çünkü fakirin değişen her günle yenilenen ve tekrarla nan yiyecek ihtiyacı altmış günün her birinde onu ayrı bir kişi say mamıza imkân veriyor. Verilen yemeğin o öğün için fakirlerin kar nini doyurması şarttır. Yemeğin çeşidi, önemli değildir. Yalnız sert ve boğaz tırmalayıcı olduğu için arpa ekmeği mutlaka yanında bir ka tıkla verilebilir. Veya herbir fakire yarımşar fitre buğday veya buğday unu veyahut kavrulmuş buğday unu veya bir fitre arpa veya bunlar dan herhangi birinin kıymetini verir. Kadın kaleminden kadın ilmihali
Answer ( 1 )
Please briefly explain why you feel this answer should be reported.
Oruç; Arapçada savm kelimesinin karşılığı olup şu manaya gelmektedir; güneş batıncaya kadar, yiyip, içmekten ve cinsi münasebetten, kendisini tutmasıdır.
Orucun farziyyeti kitap (yani Kur’an-ı Kerim) sünnet (yani Rasulullah sav’in uygulaması) ve icma ile sabittir ki farzdır. Bir kimsenin orucu inkar etmesi onun dinden çıkmasına sebebiyet verir.