Paylaş
Orucun Gaye Ve Önemi
BildirQuestion
Please briefly explain why you feel this question should be reported.
Orucun Gayesi
Ramazan ayının manevi hayatımızda seçkin bir yeri vardır. Ramazan ayı, rahmet ve bereketi bol olan, kendine mahsus ibadetleri bulunan bir aydır. Bu ibadetlerin başında oruç gelmektedir. İslam’ın temel ibadetlerinden biri olan oruç, insanın manevi yönden gelişimini sağlar. İnsanı kötü davranışlardan ve iffetsizlikten korur. Geçmiş günahlara keffaret olur. İşte bu gibi özellikleri sebebiyle Cenab-ı Hak, orucu hem bize hem de daha önceki ümmetlere farz kılmıştır.
Yüce Allah şöyle buyurmaktadır: “Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten sakınmanız için oruç, sizden öncekilere farz kılındığı gibi, size de farz kılındı.”[1]
Allah Resulü (sav) de şöyle buyurur: “Kim faziletine inanarak ve karşılığını Allah’tan bekleyerek Ramazan orucunu tutarsa, geçmiş günahları bağışlanır.”[2]
Bedeni bir ibadet olan orucun diğer ibadetlerden farklı yönleri vardır. Namaz kılanı, zekât vereni ve haccedeni herkes görebilir, fakat bir kimsenin oruçlu olduğunu sadece Allah bilir. Her iyiliğe on mislinden yediyüz misline kadar sevap verilirken, oruç bunun haricindedir. Orucun karşılığını Allah (cc) verecek ve oruç tutan kullarını gerek dünyada gerekse ahirette sevindirip cennetinde özel olarak ağırlayacaktır.
Peygamber Efendimiz (sav)’in bildirdiğine göre Allah Teâlâ bu özel durumu şöyle açıklamıştır: “Oruç tutan kimse yemesini, içmesini ve her türlü bedeni zevkini sadece Benim rızamı kazanmak için terk eder; bu sebeple onun mükâfatını bizzat Ben vereceğim.”[3]
“Cennette “Reyyan” adında bir kapı vardır. Bu kapıdan ancak oruç tutanlar gireceklerdir.”[4]
Nefsi, meylettiği kötü şeylerden alıkoyan oruç, insanı irade ve nefis terbiyesine tabi tutarak takvaya ulaştırır. İnsan oruç sayesinde elindeki nimetlerin kıymetini daha iyi anlar. Gönlündeki şefkat ve merhamet hisleri artar ve toplumdaki muhtaçları daha iyi fark etmeye başlar. Zaten oruç tutmaktan maksat, manen arınarak Allah’ın emir ve yasakları karşısında hassasiyet kazanmaktır. Bunun gerçekleşmesi için, orucun beden ve ruh ahengi içinde tutulması gerekir. Maddi beden oruç tutarken, kalp, nefis ve diğer azalar da oruca iştirak etmelidir. Bu sebeple oruçlunun küfür, yalan, iftira, lanet, gıybet, dedikodu, laf taşıma gibi kötü sözler ile boş ve manasız konuşmalardan sakınması gerekir. Eğer birisi ona hakaret etmeye kalkarsa “ben oruçluyum” diyerek sataşma, kavga ve her türlü kötü fiil ve günahtan şiddetle sakınması gerekir. Sevgili Peygamberimiz (sav), böyle tutulmayan oruçlardan, Cenab-ı Hakk’ın razı olmayacağını bildirmektedir. Hem oruç tutup hem de yalan söyleyenin, yalan dolanla iş yapanın, yemesini içmesini bırakmasına Allah Teâlâ’nın hiçbir değer vermeyeceğini,[5] oruçlarını gereği gibi tutmayanların ise, aç ve susuz kalmaktan başka ellerine bir şey geçmeyeceğini[6] iyi bilmek gerekir.
[1] Bakara, 183.
[2] Buhari, İman, 28; Müslim, Sıyam, 203.
[3] Buhari, Savm, 9; Müslim, Sıyam, 165.
[4] Buhari, Savm, 4; Müslim, Sıyam, 166.
[5] Buhari, Savm, 8; Tirmizi, Savm, 16.
[6] İbn-i Mace, Sıyam, 21.
Benzer Konular:
Cevapla