aa- Özürlü kişilerin açıktan yiyip içmesi:
Yolculuk, hastalık, âdet hali ve lohusalık sebebiyle oruç tutmayanların kendilerini oruçlu gibi göstermeleri gerekmez. Ancak, gerek başkalarının yanlış zanda bulunmalarına yol açmamak gerekse oruçlu bulunan din kardeşlerine karşı saygılı olmak bakımından, bu kimselerin açıktan açığa yiyip içmemeleri İslâmi âdaba daha uygun görülmüştür.
bb- Özür halinin sona ermesi:
Özürü sebebiyle oruç tutmamış veya orucunu bozmuş kişinin bu özürü (yolculuk, hastalık, âdet ve lohusalık halleri) gündüz vaktinde sona ermişse, günün kalan kısmında oruç yasaklarına riâyet etmesi Hanefîler’e ve Hanbeliîer’e göre vacip, Şâfiî-ler’e göre müstehaptır; Mâlikîler’e göre vacip olmadığı gibi müstehap da değildir,
cc- Kazaya kalan oruç İçin fidye:
Hanefîler’e göre vaktinde tutulmayan Ramazan orucu günü gününe kaza edilir, kişi bunu ilk fırsatta kaza etmelidir; fakat kaza etmekte gecikir, üzerinden bir veya daha fazla yıl geçerse ayrıca fidye ödemesi gerekmez. Mâliki, Şafiî ve Hanbelî mezheplerinde ise bir kimse tutamadığı Ramazan oruçlarını kazaya imkan bulduğu halde ertesi yılın Ramazan ayına kadar kaza etmezse, daha sonra bunları hem kaza etmesi hem de her bir günü için fidye vermesi gerekir. Şâfiîler’e göre kazası geciktirilen orucun her yılı için ayrı ayrı fidyesi verilir,
Mâlikî ve Hanbelîler’e göre üzerinden kaç yıl geçerse geçsin bir fidye verilir.
Answer ( 1 )
Please briefly explain why you feel this answer should be reported.
İslam; Müslümanları zor durumda bırakmaz. Zorda kalınır ise, hastalık gibi veya farklı sebeplerle kişi özürlü durumuna gelmektedir. Buna rağmen kişi özürlü olduğu halde orucunu tutamıyor ise; açıktan bir şekilde orucunu yemesi edebe aykırı bir davranıştır. Orucumuzu kazaya bırakacak şekilde bir davranış sergilemiş isek, mutlaka kaza etmeliyiz.