Paylaş
Peygamber ve Hikmet
Question
PEYGAMBERLER HİKMETLE DESTEKLENMİŞTİR
Peygamberin hayatından hikmet örnekleri
“Hani, Allah peygamberlerden, ‘Ben size kitap ve hikmet verdikten sonra elinizdekini doğrulayan bir elçi size geldiğinde ona mutlaka inanacak ve yardım edeceksiniz.’ diye söz almıştı. Onlara ‘Kabul ettiniz mi ve bu ağır görevi üstlendiniz mi?’ demişti. Onlar, ‘Kabul ettik.’ cevabını vermişlerdi. Allah da bunun üzerine ‘O hâlde şahit olun, ben de sizinle birlikte şahit olanlardanım.’ buyurmuştu.” (A1-1 Imran 3/81)
وَإِذْ أَخَذَ اللَّهُ مِيثَاقَ النَّبِيِّنَ لَمَّا أَتَيْتُكُمْ مِنْ كِتَابٍ وَحِكْمَةٍ ثُمَّ جَاءَكُمْ رَسُولٌ مُصَدِّقٌ لِمَا مَعَكُمْ لَتُؤْمِنُنَّ بِهِ وَلَتَنْصُرُنَّهُ قَالَ وَأَقْرَرْتُمْ وَأَخَذْتُمْ عَلَى ذَلِكُمْ اِصْرِى قَالُوا أَقْرَرْنَا قَالَ فَاشْهَدُوا وَأَنَا مَعَكُمْ مِنَ الشَّاهِدِينَ (۸۱)
Hz. İbrâhim henüz bir delikanlıydı. Yüreği, eşi ve benzeri olmayan Allah’a inanmanın heyecanıyla çarpıyordu. Her daim O’nu anıyor, her işinde O’nun hoşnutluğunu arıyordu. Halkının anlamsız bir şekilde taptığı putlara karşı büyük bir nefret duyuyordu. İstiyordu ki insanlar bu vahim yanlıştan, şirkten kurtulsun. Bu nedenle uzun zamandır aklında gezdirdiği fikri uygulamak için fırsat kollamaya başlamıştı. Bir bayram gecesi halkın eğlenmek üzere putların bulunduğu mâbetten uzaklaştığı sırada Hz. İbrâhim, putların hepsini kırıp yerle bir etmişti. Sadece en büyüğünü bırakmış, baltayı da onun boynuna asmıştı. Mâbede girenler, bunu kimin yaptığını tahmin etmiş ve “İlâhlarımıza bunu sen mi yaptın İbrâhim?” diyerek onu sorguya çekmişlerdi. Onların sorgusuna soruyla cevap verdi Hz. İbrâhim: “Belki bu büyükleri kırmıştır, sorun bakayım ona, tabi konuşabiliyorsa!” Böylece Hz. İbrâhim, putperest toplumunu yaptıklarının ne denli anlamsız olduğunu düşünmeye çağırmıştı. Karşısındakiler şaşırdılar: “Sen de biliyorsun ki bunlar konuşamazlar.” dediler. Buna karşılık İbrahim (as), hikmet yüklü şu sözleri söyledi: “Allah’ı bırakıp size ne fayda ne de zarar verebilecek olan putlara mı tapınıp duruyorsunuz? Yazıklar olsun size de taptıklarınıza da! Hâlâ aklınızı başınıza almayacak mısınız?”
Hikmet, doğru ve faydalı bilgi ile birlikte, yerli yerince yapılan işi de kapsar. Nitekim Kur’ân-ı Kerîm, peygamberlerin dilinden aktardığı sözlerde hikmetin hem bilgi hem de davranış yönünü anlatır. Hz. İbrâhim’in, “Rabbim! Bana hikmet ver!” duası hikmetin bilgi yönünü; “Rabbim beni iyiler arasına kat!” duası ise davranış yönünü dile getirir. Allah’ın Hz. Mūsa’ya “Kuşkusuz ben, yalnız ben Allah’ım. Benden başka ilah yoktur.” buyruğu ilmi hikmete işarettir. Peşinden gelen “O hâlde bana kulluk et, beni hatırında tutmak için namaz kıl.” buyruğu ise ameli hikmeti anlatır Yine Hz. İsa’nın “Ben Allah’ın kuluyum. O, bana kitap verdi ve beni peygamber yaptı. Nerede olursam olayım o beni bereketli kıldı. ” sözleri hikmetli bilgidir. Ardından gelen “Yaşadığım sürece bana namazı, zekâtı ve anneme saygılı olmayı emretti. sözü ise hikmetli davranıştır. Resûlullah’a (sas) hitaben, “Bil ki Allah’tan başka ilâh yoktur. buyruğu Allah’ın ona verdiği hikmetli bilgiyi; peşinden gelen “Kendi günahın için, erkek kadın Müminler için Allah’tan af dile.” sözü hikmetli davranışı gösterir.
Allah, bu seçkin kullarına hem kitap hem de hikmet vermişti. Buna göre kitabın yanı sıra hikmetle donatılmış olmak, her peygamberin sahip olduğu bir özelliktir. Nitekim Hz. İbrâhim’in oğulları Hz. İshak ve Hz. İsmail’in soyundan insanlığı aydınlatan nice peygamberler gelmiş, onlara kitap ve hikmet verilmişti. Hz. Lût da kendisine hüküm ve hikmet verilen bir peygamberdi. Bu hikmet, okunan kitabın dışında Allah’ın onlara verdiği bilgi, yetenek, algı ve duygu gücüydü. Hz. İbrâhim’in Kur’ân’da yer alan şu duası hikmetle yaşanan bir hayatın yansımasıydı: “İyi bilin ki âlemlerin Rabbi dışında taptıklarınız benim düşmanımdır; O, beni yaratan ve bana doğru yolu gösterendir. Beni yediren ve içirendir. Hastalandığım zaman bana şifa verendir. Canımı alacak olan, sonra beni yeniden diriltecek olandır. Hesap günü hatalarımı bağışlayacağını umduğum yine O’dur. Rabbim! Bana hikmet ver ve beni iyiler arasına kat. Arkadan gelecekler içinde iyilikle anılmayı bana nasip eyle! Beni, naîm cennetine girenlerden eyle! Babamı da bağışla; kuşkusuz o doğru yoldan sapanlardan oldu. İnsanların diriltileceği günde, Allah’a temiz bir kalple gelenler dışında malın da çocukların da fayda vermeyeceği günde beni mahcup etme!”
İbrahim (as) gibi Hz. Můsâ da kendisine hüküm ve hikmet verilen seçkin bir peygamberdi. Bu, ona vahyedilecek olan Tevrat’ı anlayıp gereğini yapacak ilim, maharet, azim ve irade gücüdür. Doğruyu yanlıştan ayıracak sağlam ve sağlıklı bir akıl ve derin kavrayış kuvvetidir. Nitekim bu kuvvet, bir başka âyette furkan olarak
ifade edilir. Hz. Yûsuf’a da” peygamberliği öncesinde akıl ve derin anlayış gücü
verilmişti. Zeccác (ô. 311/924), Hz. Yûsufun, büyüyüp olgunluk çağına erişince Allah tarafından hikmetli (hakîm) kılındığını söyler ve şöyle der: “Her bilgili kişi aynı zamanda hikmet sahibi değildir. Çünkü hikmetli kişi, bilgisinin gereğini yapan ve bu sayede kötülük ve cahillikle suçlanacağı işlerden uzak durandır.” Hz. Dâvûd’a da saltanat ve hikmet verilmişti.” Dağlar, taşlar ve kuşlar onunla birlikte Allah’ı anar, zikir ve tesbihte ona eşlik ederlerdi. Hz. Dâvûd’a verilen hikmet, peygamberliktir.
O, sahip olduğu bu hikmet sayesinde son derece açık, inandırıcı ve güzel konuşan biriydi. Yargılama sırasında konuyu iyice kavrar, bütün yönleriyle değerlendirir adâletli bir şekilde doğru karar verir, verdiği kararı duraksamadan ve azimli bir şekilde uygulardı. Onun hayatında hikmet, kuvvet ile bütünleşmiş, yargı ve yönetimde olgunluğun zirvesine ulaşmıştı.
Hz. Dâvûd’un oğlu Hz. Süleyman da bilge bir insan, hikmete erişmiş bir peygamberdi. Babasının bir peygamber olması ona birtakım üstün meziyetler kazandırmıştı. Çünkü olaylar karşısında onun tutumunu gözlemlemiş, önemli meselelerde nasıl kararlar aldığını izlemişti. Böylece onun her bir davranışından ilim, irfan, edep, anlayış, kavrayış adına yeni şeyler öğrenme fırsatı elde etmişti. Bu müstesna tecrübelerin her biri, hükümdar olan Hz. Süleyman’ın hikmet yolculuğunda derinleşip olgunlaşmasına eşsiz katkılar sağlamıştı. Kur’ân-ı Kerîm, Hz. Süleyman’a ait söz, davranış ve kararlara işaret etmekte, onun hikmet dolu şu dua sözlerini bizlere nakletmektedir: “Ey Rabbim!’ dedi, ‘Gerek bana gerekse ana babama verdiğin nimete şükretmeye ve hoşnut olacağın iyi işler yapmaya beni muvaffak kıl. Rahmetinle beni iyi kullarının arasına kat. Yine Hz. Süleyman, kendisine Yüce Allah tarafından verilen nimetler karşısında olgun ve bilgece tavrını şu sözlerle göstermiştir: “Bu, şükür mü yoksa nankörlük mü edeceğim diye beni sınayan Rabbimin bir lütfudur. Şükreden ancak kendisi için şükretmiş olur, nankörlük edene gelince, o bilsin ki Rabbimin hiçbir şeye ihtiyacı yoktur, kerem sahibidir.
Çok nezih bir çocukluk ve gençlik dönemi geçiren Hz. Yahya da hüküm ve hikmet verilenler arasında anılır. Taberî’ye göre, Hz. Yahya daha olgunluk çağına ulaşmamış bir çocuk olduğu hâlde ona, Allah’ın kitabını anlama yeteneği verilmişti. Yine bu dönemlerde onun akıllı ve anlayışlı tavırlar sergilediği tefsirlerde bizlere anlatılır. İbn Abbas, Hz. Yahya’nın çocukluk çağında iken ilâhî kitapla olan ilişkisinden hareketle şöyle bir sonuca varır: “Bulůğ çağına erişmeden önce Kur’ân’ı okuyan çocuk, tıpkı Yahya gibi kendisine çocukken hikmet verilen kimselerden sayılır.
Hikmet konusu açılınca Hz. Lokman’ı hatırlamamak olmaz. Onun her sözü ve her işi hikmet yüklüdür. Hakim insan Lokman’a verilen hikmet cevheri, onun oğluna yaptığı değerli öğütler olarak Kur’ân’da kayda geçmiştir: “Sevgili oğlum! Allah’a ortak koşma, çünkü O’na ortak koşmak kesinlikle çok büyük bir haksızlıktır…. Sevgili oğlum (dedi), yaptığın iş bir hardal tanesi kadar bile olsa, bir kayanın içinde saklansa veya göklerde yahut yerin dibinde bulunsa yine de Allah onu açığa çıkarır. Kuşkusuz Allah her şeyi bütün gizlilikleriyle bilir, O her şeyden haberdardır. Yavrucuğum! Namazını özenle kıl, iyi olanı emret, kötü olana karşı koy, başına gelene sabret. İşte bunlar, kararlılık gerektiren işlerdendir. Gurura kapılarak insanlara burun kıvırma, ortalıkta çalım satarak yürüme; unutma ki Allah gurura kapılıp kendini beğenen hiçbir kimseyi sevmez. Yürüyüşünde ölçülü ol, sesini yükseltme; çünkü seslerin en çirkini eşek sesidir.
Peygamberler zincirinin nadide bir halkası olan Hz. Îså da hikmetle yani nübüvvetle gelmiştir. Allah’ın Hz. İsa’ya öğrettiği hikmet, Tevrat’ın dışında ona öğretmiş olduğu sünnettir. Yani Mümince yaşamak için gerekli bilgiler ve uygulamalardır. Kur’ân, Hz. İsa’dan şu hikmetli sözleri nakleder: “Artık Allah’a karşı gelmekten sakının ve bana itaat edin. Kuşkusuz Allah benim de Rabbimdir, sizin de Rabbinizdir. Öyleyse O’na kulluk edin, işte doğru olan yol budur.” “Eğer iman etmiş kimseler iseniz Allah’a saygılı olun.” “Hâşa! Seni tenzih ederim. Hakkım olmayan şeyi iddia etmek bana yakışmaz. Hem ben söyleseydim şüphesiz sen onu bilirdin. Sen benim içimdekini bilirsin, ama ben senin zâtında olanı bilmem. Gizlileri tam olarak bilen yalnız sensin. Ben onlara ancak senin bana emrettiklerini söyledim; ‘Benim de
Rabbim sizin de Rabbiniz olan Allah’a kulluk edin.’ dedim. İçlerinde bulunduğum sürece onların yaptıklarına tanık idim. Fakat sen beni içlerinden aldıktan sonra onların hâlini bilip gören sadece sensin. Sen her şeye şahitsin. Şayet onlara azap edersen, şüphesiz onlar senin kullarındır. Eğer onları affedersen, hiç kuşku yok sen hem izzet hem hikmet sahibisin.” “Ey İsrailoğulları! Bilin ki benden önceki Tevrat’ı doğrulamak ve benden sonra gelecek Ahmed isimli elçiyi müjdelemek üzere size Allah tarafından gönderilmiş bir elçiyim.
Tabii ki son peygamber Hz. Muhammed’e (sas) de Kur’ân’la birlikte hikmet verilmiştir: “Allah sana Kitap’ı ve hikmeti indirmiş, bilmediğini sana öğretmiştir. Sana Allah’ın lütfu gerçekten büyük olmuştur. Ayette geçen hikmet “vahiyle hüküm vermek”, “haram ve helâli bilmek”, “kitapta olan anlam ve hükümleri açıklamak” şeklinde tefsir edilir. Taberî bu ayetteki hikmetten maksadın, “Kur’ân’da özlü bir şekilde anlatılan ve Hz. Peygamber’in açıklamasına ihtiyaç duyulan emirler, yasaklar, hükümler, müjdeler ve uyarılar olduğunu söyler. Bir diğer açıklamasında ise hikmetin, “sadece Hz. Peygamber’in izahıyla anlaşılması mümkün olan Allah’ın hükümlerini bilmek olduğunu söyleyerek bu konudaki görüşünü netleştirir. Nitekim Allah Resûlü (sas) “Bana Kur’ân, bir de onun dengi verildi. hadisiyle kendisine verilen bu hikmete işaret eder. O hålde hikmet, Resûlullah’ın peygamberlik süresince Kur’ân’ı anlayıp uygulamasına dayanan “hayat tarzı” yani sünnetidir.
Peygamberimiz, kendisinde var olan bütün güzellikleri ümmetiyle cömertçe paylaşmış, onlara kitapla beraber hikmeti de öğretmişti. Bu husus, kendisinden asırlar önce yaşayan atası Hz. İbrahim’in dilinden dökülen bir niyaz olarak âyette şöyle yer alır: “Soyumuz içinden, onlara senin âyetlerini okuyacak, Kitap’ı ve hikmeti öğretecek, onları temizleyecek bir elçi çıkar Rabbimiz! Çünkü yalnız sensin kudret ve hikmet sahibi.” Hz. Peygamber’e verilen ‘hikmeti öğretme görevi, Kur’ân’ı anlamak, âyetlerden hükümler çıkarmak ve o hükümleri yerli yerince uygulayarak insanlara model olmaktır. Nitekim onun hayatından nice hikmet örnekleri öğreniyoruz. Meselá Hudeybiye’de çok istemekle beraber umre yapmaktan vazgeçerek, en ağır şartlar altında Müşriklerle anlaşma yapması bunlardan biridir. Hatta bu durum, yanındaki arkadaşlarını da çok şaşırtmış ve rahatsız etmişti. Ancak bu anlaşma sayesinde İslâm davetinin Hicaz bölgesinde hızlı bir şekilde yayılması için oldukça önemli bir fırsat ele geçmiş, dolayısıyla verilen kararın ne kadar doğru olduğu fazla geçmeden anlaşılmıştı. Öyle ki Yüce Allah bunu, feth-i mübin (kesin bir fetih) olarak nitelemiştir.
Kaynak: Hayat Rehberi Kuran Diyanet
BENZER KONULAR:
- Hikmet nedir ?
- Kur’an’da erkek ve kadınlara hitap şeklindeki Hikmet nedir?
- Hikmet nedir? Kısaca
- Hikmet ne demektir ? kısaca
- Hikmet nedir? Kur’an’da geçen hikmet kavramı
- Tümünü görüntüle.
- Kurban nedir kurbanın önemi Hikmeti ve faydaları nelerdir?
- Orucun fazileti ve meşru kılınmasının Hikmeti nedir?
- Genç yaşta ölümün Hikmeti nedir; yaşasaydı daha hayırlı olmaz mıydı?
- Evliliğin Hikmetleri
- Su içerken besmelenin Hikmeti nedir?
- Tümünü görüntüle.
Answer ( 1 )
Peygamberler, insanlara Allah’ın mesajlarını iletmek ve doğru yolu göstermek için seçilmiş özel insanlardır. Allah onlara sadece kitap göndermekle kalmamış, aynı zamanda hikmetle de donatmıştır. Hikmet, doğru bilgiye dayalı olarak doğru ve faydalı işler yapma yeteneğidir. Peygamberlerin hayatı, hikmetin hem bilgi hem de davranış yönünü yansıtan birçok örnekle doludur.
Peygamberlerin Hayatından Hikmet Örnekleri
Hz. İbrahim:
Hz. İbrahim, putperest toplumuna karşı cesurca çıkışlar yapmış ve onları doğru yola davet etmiştir. Putları kırarak toplumunun anlamsız tapınma alışkanlıklarını sorgulamalarını sağlamıştır. Onlara, “Allah’ı bırakıp size ne fayda ne de zarar verebilecek olan putlara mı tapınıp duruyorsunuz?” diyerek hikmetli bir uyarıda bulunmuştur.
Hz. Musa:
Hz. Musa, Allah’tan ilmi hikmet almış ve insanlara O’na ibadet etmelerini ve O’nu hatırlamalarını emretmiştir. Bu, ilmi hikmetin bir yansımasıdır. Allah’ın buyruğu olan namaz ise ameli hikmeti ifade eder.
Hz. İsa:
Hz. İsa, Allah tarafından kendisine verilen kitabı ve hikmeti halka öğretmiş ve onlara doğru yolda olmalarını sağlamıştır. “Allah benim de Rabbimdir, sizin de Rabbinizdir. Öyleyse O’na kulluk edin.” diyerek hikmetli bir bilgi sunmuş ve doğru davranışları öğretmiştir.
Hz. Lokman:
Hz. Lokman’ın oğluna verdiği öğütler hikmetin güzel örneklerindendir: “Allah’a ortak koşma, çünkü O’na ortak koşmak kesinlikle çok büyük bir haksızlıktır.” Bu sözler, doğru bilgi ve davranışın bir bütünüdür.
Hz. Muhammed (sas):
Hz. Muhammed’e (sas) Kur’an’la birlikte hikmet verilmiştir. O, ümmetine sadece Kur’an’ı öğretmekle kalmamış, aynı zamanda hikmetli sözleri ve davranışları ile de yol göstermiştir. Hudeybiye Antlaşması, hikmetli davranışın en güzel örneklerinden biridir. Müşriklerle anlaşma yaparak İslam’ın hızlı bir şekilde yayılmasını sağlamıştır.
Hikmetin Önemi
Hikmet, peygamberlerin mesajlarının anlaşılmasını ve uygulanmasını sağlar. Allah, peygamberlerine hem kitap hem de hikmet vererek onlara insanları doğru yola sevk etme yeteneği kazandırmıştır. Bu nedenle, hikmet sadece bilgi değil, aynı zamanda doğru ve yerinde davranış anlamına gelir. Peygamberler, hikmetleri sayesinde insanlara hem doğru yolu göstermiş hem de onlara örnek olmuştur.
Bu hikmet örnekleri, peygamberlerin Allah’tan aldıkları vahiyleri nasıl uyguladıklarını ve bu uygulamaların insanlara nasıl yol gösterdiğini ortaya koyar. Peygamberlerin hayatında hikmetin yeri ve önemi, onların ilahi mesajları doğru bir şekilde iletmelerini ve insanların bu mesajları anlamalarını sağlar.