Paylaş
Peygamberimizin Sağlığa Verdiği Önem
Question
HADİSLERLE SAĞLIĞIN ÖNEMİ
PEYGAMBERİMİZİN SAĞLIK KONUSUNDA ÖĞÜTLERİ
SAĞLIĞIMIZIN KIYMETİNİ BİLELİM
Yüce Allah’ın insanlara verdiği en büyük ve en değerli nimetlerden biride sağlıktır. Dinimiz, sağlıklı hayat üzerinde önemle durur, insanın en kıymetli servetlerinden birinin sıhhat olduğunu vurgulayarak sağlığımızın değerini, daha hastalık gelmeden bilmemizi tavsiye eder. Peygamber(sav): “Beş gelmeden önce beş şeyin kıymetini biliniz” diye saydığı beş şeyden biri de “hastalanmadan önce sağlığın kıymetini biliniz” [1] şeklindedir
Dünya hayatımızda Yüce Rabbimize daha iyi ibadet edebilmek, hatta yaptığımız ibadetleri keyifle ve zevkle yapabilmenin yolu sağlıklı olmaktan geçmektedir. Başkasına muhtaç olmadan yaşayabilmek, hatta başkalarına daha çok yararlı olabilmenin de yolu yine sağlığımızı korumaktan geçiyor.
Sağlığımızı korumanın da iki yönü vardır. Birincisi tedbir, ikincisi ise tedavidir. Her türlü temizlik kurallarına azami şekilde dikkat etmek, dengeli beslenmek, hastalığa sebep olacak şeylerden uzak durmak önemli olduğu gibi, dinimizin haram saydığı ve doktorların zararlı gördüğü bütün içecek ve yiyeceklerden sakınmanın yanı sıra aşırı yeme içmeden kaçınmak da tedbirdir. Bu tedbirleri yerine getirmeden yaşamak, bana bir şey olmaz demek kişinin kendisini kandırmasıdır. Peygamber Efendimiz (sav) bir hadislerinde şöyle buyurur: “İki nimet vardır ki, insanların çoğu bunlar hususunda aldanmıştır: (Bunlar) sıhhat ve boş vakittir.”[2] İslâm’a göre beden, insana verilmiş bir emânettir ve bu emanetin en güzel şekilde muhafaza edilmesi ise üzerimize düşen bir vazifedir.
Bu nedenle daha hastalık gelmeden tedbiri alınmalıdır. Fakat hastalandığında da tedavi yolları aranmalıdır; çünkü şifası olmayan bir hastalık yoktur. Peygamberimiz (sav) şöyle buyurur: “Yüce Allah; yarattığı her derdin şifasını da yaratmıştır”[3] Bütün tedbirlerimize rağmen hastalık gelirse, şifa bulmak için gereğini yapmak ise tedavidir. Tedavi olup olmama konusunda fikrini soran insanlarla Peygamberimiz arasında geçen şu konuşmaya dikkat edelim: Bir grup insan gelip Peygamberim(sav)e;
-“Tedavi olalım mı?”diye soruyorlar. Peygamberimiz:
-“Evet, tedavi olunuz. Çünkü Allah, şifasını vermediği hiçbir hastalık yaratmamıştır. Şifası olmayan tek bir hastalık vardır.” Cevabını veriyor.
-“Şifası olmayan hastalık hangisidir? Diye sorduklarında, Hz.Peygamber(sav);
-“İhtiyarlıktır’ [4] şeklinde ifade etmişlerdir.
Unutulmamalıdır ki, şifayı yalnızca Allah verir. Doktorlar ve ilaçlar sadece birer vesiledir. Sebeplere müracaat ettikten sonra Şafi-i Hakiki olan Allah’tan şifa dilemeliyiz. Kur’an’da tevhid hakikatinin de en güzel şekilde ifade edildiği yerlerden birinde Hz. İbrahim(as) inanmayanlara şöyle hitap etmektedir: “Beni yaratan da, doğru yola eriştiren de O’dur. Beni yediren de, içiren de O’dur. Hasta olduğumda bana O şifa verir. Beni öldürecek, sonra da diriltecek O’dur.”[5] Dünya hayatında ortaya çıkan hastalıklar, Yüce Allah’ın kulları için yarattığı önemli birer imtihandır. Bu hastalıklar nedeniyle tedavi olup ilaç kullanabilmekse Rabbimiz’in bu imtihanları kolaylaştırdığı bir rahmetidir. Bu rahmet kapısını çalıp, Şafi ismiyle de dua ederek şifayı istemeliyiz.
İslâm dini, sağlığı bozacak şeyleri serbest bırakıp sonradan insanları tedavi etmeye çalışmak yerine, sağlığın korunması için önceden gerekli her türlü tedbirin alınmasını emreder. Bunun için tedbiri baştan almalı, sağlığımızın kıymetini hastalanmadan bilmeli, hastalığa davetiye çıkarıcı her türlü davranıştan uzak durmalıyız.
[1]Buhari, Rikak,3
[2] Riyazu’s-Salihin,Hadis No:98
[3] Tecrid, c. XII, s. 75, H. No: 1920
[4] Buhari,Edebu’l-Mufred,c.I,s.289,H.No:291
[5] Şuara:26/78-81
Answer ( 1 )
Biz Müslümanlar, Rasulullah (sav)’i tabîb-i kulûb, yani inançsızlıktan ruhları ve dünyaları kararmış insanlara hayat bahşeden, gönül aydınlığı ve ebedî kurtuluş getiren “kalblerin tabibi” olarak tanırız. Etrafındakilere pek çok defalar “Allah’tan afiyet talep etmelerini” tavsiye eden Rasulullah (sav), şahsi dualarında, sıkça sıhhat talep etmek suretiyle fiili örnek vermiştir. Rasûlullah (sav), şifanın Allah (cc) tarafından yaratıldığını vurgulayarak duasında şifa talep etmiş, ayrıca tedavi için hekimlere başvurulmasını istemiştir. Ashabın (ra), “Biz eğer tedavi olmazsak bundan dolayı mesul tutulur muyuz?” sorusu üzerine,
“Ey Allah’ın kulları, tedavi olun! Allah her hastalığın muhakkak çaresini de yaratmıştır; yalnız yaşlılığın çaresi yoktur.” buyurmuştur. (Ebu Davud/Tıb/3874)