Paylaş
Peygamberimizin Teşri Görevi
Question
HZ. PEYGAMBER’İN SÜNNETİ’NDEKİ KANUN KOYMANIN (TEŞRİ) ÖZELLİKLERİ
A-KUR’AN İLE ORTAK OLAN ÖZELLİKLER
Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellemin Sünneti’ndeki kanun koymanın (teşrî) özelliklerinden bir kısmı aynı zamanda Kur’an’daki teşri özellikleri, bir kısmı ise sadece Sünnet’e ait olan teşrî özellikleridir. Her ikisi birden İslami teşrinin özelliklerini meydana getirirler. Kur’an ve Sünnet’teki teşrinin özelliklerinden önemli bir bölümünü şöyle sıralayabiliriz:
1) Kapsamlılık: Yani, insan davranışlarının her yönünü içine alması.
2) Genellik: Hangi tabakada, hangi yerde ve zamanda yaşarsa yaşasın bütün insanlar için umumî olması.
3) Esneklik: İnsanların bütün hâllerini, özellikle de istisnaî hâllerini gözetecek şekilde alanının geniş ve esnek olması.
4) Kanun koymada aşamalı olması.
5) Bireyin yaranı ve hakları ile toplumun yaranı ve hakları arasında uzlaşma sağlaması.
6) Kanun koymada, problemlere dayalı nesnel ve objektif bir yaklaşım sergilemesi. Bütün hükümler, kendileriyle ilgili olan sabit kabuller ve yaklaşımlar üzerine kuruludur. Vacipler, onları gerekli kılan bütün şartları taşıyan herkesi bağlar. Haklar hususunda hiç kimsenin ayrıcalığı yoktur. Cezalar herkese uygulanır; bu konuda bir yönetici ile halktan biri ve zengin ile fakir arasında fark yoktur. Haramlar ve mübahlar da böyledir; bunların her biri iyi ve kötü sıfatlarından kaynaklanır.
7) Ruh ve bedeni birlikte gözetmesi. İslam ruhbaniyeti yasaklamış ve evlenmeyi emretmiş, mübah olanları serbest bırakmış ve bunlarda israf etmeyi yasaklamış, zinayı, içkiyi ve kumanı yasaklamış ve helal kazancı mübah saymıştır.
8) Hükümleri ve yükümlülükleri Allah’a ve Resûlü’ne iman etmeye, müminin Allah’a ve Resûlü’ne karşı duyduğu imanî duyguya ve müminin yüce Allah’a duyduğu sevgi ve saygıya bağlaması.
9) Teşrinin hikmetini ve amaçlarını açıklaması. Şöyle ki: Bir hükmün takvaya sebep olacağını veya onunla bağlantılı olduğunu, ebedi kurtuluşu gerçekleştireceğini veya kurtuluşun ona bağlı olduğunu açıklamış ve İslam davetini bütünüyle yüce Allah’ın buyurduğu gibi nitelemiştir: “Ey inanan lar! Hayat verecek şeylere sizi çağırdığı zaman, Allah’a ve Resûlü’ne uyun!” (Enfal, 8/24)
T10) Gerçekleşmiş olaylara ilişkin münasebetleri gözetmesi. Kur’an’ın nüzul sebepleri ve hadislerin vürut sebepleri gibi… Çünkü bunlar, kendile rine ilişkin olan hükümlerin güzellikle kabul edilmesine etki eden şeylerdir.
11) Kur’an ve Sünnet’te bulunan şeriat hükümlerinin birbiriyle uyum içinde olması ve aralarında hiçbir çelişki ve zıtlığın bulunmaması.
12) Kur’an ve hadisteki teşrînin, eski ve yeni bütün milletlerin tanımış olduğu tüm kanunları aşmış olması. Hatta uluslar arası mahkemeler İslam fıkhının diğer kanunların alıntı yapabileceği orijinal bir kaynak olduğunu kabul etmişlerdir.
Sözünü etmiş olduğumuz bütün bu özellikleri Ayâtü’l-Ahkâm adlı kitabımızda açıkladık. Burada yapacağımız şey, anlayışı hususunda oku yucunun zekâsına güvenerek söz konusu özelliklere sadece işaret etmek olacaktır.
B- SÜNNET’İN AYIRT EDİCİ ÖZELLİKLERİ
Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellemin Sünneti’ndeki teşrî metodunun farklı bir takım özellikleri vardır. Çünkü Kur’an bir anayasadır ve Sünnet onun açıklayıcısı konumundadır. Sünnet’in ayırt edici bazı özelliklerini şöyle sıralayabiliriz
1) Kur’an’ın özet (mücmel) olarak geçtiği hükümleri açıklamak. Bunun birçok örnekleri vardır: Namaz, zekât, oruç, hac ve mali muamelelere ait hükümlerin ayrıntılı olarak açıklanması vb. Bu bağlamda namaz vakitleri, her namazın kaç rekât olduğu, rekâtların nasıl olacağı, zekât nisapları, ze kât türlerinde ödenecek miktar, tavaf sayısı, Arafat’ta vakfenin zamanı vb. birçok husus Sünnet tarafından tafsilatlı olarak açıklanmıştır. Hatta sadece bu yönüyle bile Sünnet olmaksızın tek başına Kur’an ile amel etme iddiası, bir münafık veya düzenbazın açığa çıkmış hilesi veya bir cahilin kısır ve rezil olmuş cahilliği haline gelmiştir.
2) Kur’an’ın kapalı (müşkil) olan hükümlerini açıklığa kavuşturup ona dair yanlış algıyı ortadan kaldırmak veya bir lafzın manasını veya ilintili olduğu şeyi beyan etmek. Buna örnek olarak yüce Allah’ın şu kavlini vere biliriz: “Fecir vaktinde beyaz iplik siyah iplikten ayırt edilinceye kadar yiyin, için!” (Bakara, 2/187) Buharî ve Müslim’in sahihleri ve diğer sahih kitaplarda geçen Sünnet bu âyetteki “beyaz ve siyah ipliği” gündüz aydınlığı ve gece karanlığı olarak tefsir etmiştir.
3) Kur’an’da mutlak (genel) olarak ifade edilmiş olan lafızları takyit edip sınırlandırmak. Örneğin: “Hırsızlık eden erkek ve kadının ellerini kesin!” (Maide, 5/38) âyetindeki “el” kelimesini Sünnet sağ elle sınırlandırmış ve sadece bileğe kadar olan bölümün kesileceğini beyan etmiştir.
4) Kur’an’da umum olarak geçen lafızları tahsis etmek. Kisas ve had gerektiren suçların cezalarından söz eden âyetler buna örnek verilebilir. Sünnet, bu gibi suçların şüpheli olanlarında ceza verilemeyeceğini öngörmüş ve “Şüpheli durumlarda hadleri düşürün!” kuralını ortaya koymuş tur. Diğer bir örnek de “Ancak Allah size leşi, kanı, domuz etini ve Allah’tan başkası adına kesilen hayvanı haram kıldı.” âyetinde zikredildiği gibi, Kur’an’da haramlığı ifade edilmemiş olan yiyeceklerin yenmesi hususundaki serbestliğin (ibâha) umumi olduğunu belirten âyetlere Sünnet tarafından istisna getirilmesi ve köpekdişi olan bütün yırtıcı hayvanların ve pençesi bulunan yırtıcı kuşların etini yemenin haram kılınmasıdır.
5) Fıtır sadakasının, altının ve doğal ipeğin erkeklere haram kılınıp kadınlara serbest bırakılması vb. örneklerde olduğu gibi, Kur’an’da zikre dilmemiş olan hükümleri açıklamak.
6) Kur’an’ın getirmiş olduğu hükümleri tekit edip kalplere iyice yerleştirmek. Buna dair örnekler pek çok olup Sünnet’in birçok bâbında ifadesini bulmuştur.
BENZER KONULAR:
Answer ( 1 )
Hz. Peygamber’in teşri görevi, dinî hukuk ve toplumsal düzenin sağlanması açısından çok önemli bir yer tutar. Peygamberimiz, Allah’tan aldığı vahiylerle yalnızca dini hükümleri iletmekle kalmamış, aynı zamanda bu hükümleri uygulamalı olarak açıklamış ve topluma örnek olmuştur. Bu, İslam’ın sadece kutsal kitap olan Kur’an’la değil, Peygamberimizin sünneti ile de şekillendiği anlamına gelir. Peygamberimizin teşri görevine dair özellikler şunlardır:
Vahiy Yoluyla Kanun Koyma: Hz. Peygamber’in koyduğu hükümler, doğrudan vahiy yoluyla Allah’tan alınan emirlerle şekillenir. Bu hükümler, sadece insanların toplumsal ilişkilerini düzenlemekle kalmaz, aynı zamanda Allah’ın iradesini yeryüzünde uygulamak için de önemli bir görev üstlenir.
Kur’an ile Tamamlama ve Açıklama: Peygamberimiz, Kur’an’da açıkça belirtilmeyen veya daha detaylı açıklamalara ihtiyaç duyulan konularda açıklamalar yapmıştır. Örneğin, Kur’an’da yer alan namaz ve oruç gibi ibadetlerin nasıl yapılacağı, detaylarıyla Peygamberimizin sünnetinde yer almaktadır.
İslam Hukukunun Kaynağı: Peygamberimiz, sünnet vasıtasıyla İslam hukukunun temellerini atmış ve bu hukukun uygulanabilirliğini göstermiştir. Peygamberin sözleri, davranışları, onayları ve bazen de sessizliği, dini ve hukuki düzeni sağlamada önemli bir kaynaktır.
Toplumsal ve Ahlaki Düzen: Hz. Peygamber’in teşri görevine dair en önemli yönlerden biri, dini düzenin yanı sıra, toplumsal adaletin, hakların korunmasının ve ahlaki değerlerin yayılmasını sağlamış olmasıdır. Peygamberin örnekliği, adaletin, eşitliğin ve merhametin nasıl uygulanacağını göstermiştir.
Fetva Verme Yetkisi: Peygamberimiz, bazen toplumsal bir meseleyi çözerken, fetva verme yetkisini de kullanmıştır. Bu, o dönemdeki toplumun farklı ihtiyaçlarına çözüm getiren bir uygulama olmuştur.
İhtilafları Çözme: Hz. Peygamber, insanlara karşı dürüstlük, adalet ve merhamet gibi değerleri öğreterek, toplumsal çatışmaların çözülmesinde önemli bir rol üstlenmiştir. Peygamberimizin teşri görevi, toplumda barışın, huzurun sağlanmasına yönelikti.
Pratikte Uygulama: Peygamberimiz, tebliğ ettiği dinin hükümlerini sadece sözlü olarak değil, pratiğe dökerek ve örnek göstererek insanlara öğretmiştir. Onun yaşamı, İslam hukukunun en somut örneğini oluşturur. Peygamberin fiilleri, sözleri kadar önemlidir.
Özetle, Hz. Peygamber’in teşri görevi, sadece dini bilgilendirme değil, aynı zamanda toplumun düzeni, ahlaki ve hukuki sorunlarının çözülmesi, doğru inançların ve değerlerin insanlara aktarılması anlamına gelir.