Paylaş
Ramazan Ayının Özellikleri Nelerdir?
BildirQuestion
Please briefly explain why you feel this question should be reported.
Ramazanın Özellikleri
SORU: Ramazan ayını diğer aylardan ayıran özellikleri anlatır mısınız?
CEVAP: Ramazan ayı oruç, gece ibadeti (teravih), zekât, mübarek vakitler ve Allah’a çok yakın olmak gibi ayrıcalıklı özelliklere sahiptir.
Ramazana mahsus farklılıkların bir kısmı müslümanların çoğun-luğunca bilinen alışılmış durumlardır. Oruç, teravih, zekât, kadir gecesini beklemek ve kadir gecesi olarak kabul edilen gecede merasime katılmak gibi.
Fakat ramazan ayının bu özellikleri yanında bir özelliği daha vardır ki nerede ise unutulmuş veya tüm müslümanlarca ihmal edilmiştir. Bu itikaf ibadetidir. Çünkü inanıyorum ki müslümanlardan gerçekten pek azı bu ibâdeti bilmektedir. Bunlardan da çok azı itikaf ibadetini yapmaktadır.
İhmal edilmiş veya unutulmuş ibadetleri münasebet düştükçe hatırlatmalıyız. Belki bu hatırlatmalar, bizim ve müslüman kardeşlerimiz için bu ibadeti diriltme ve yeniden onlara dönme imkânı vercektir. Umarız böylece Allah’ın, kulları için hemen ve gelecekte hayır murad ettiği bu ibadetler yapılmaya başlanır.
İtikafın derin hikmetleri vardır. Bu hikmetleri yoğun bir gayretle anlatmalıyız. Çünkü günümüzde felsefeden dem vuran pek çok kimse itikaf ibadetinin, medenî ve çağdaş hayata veya aydınlık ve ilerici çağa uymadığını söylemektedirler.
Onların iddiasına göre dünyanın istekleri pek çoktur. Dünyaya yönelik maddî görevler önemlidir. Tüm vakitler ve gayretler dünyaya yönelik olmalıdır. Bu noktadan hareketle zaman zaman itikaf gibi ibadetlerin vakit ve gayret ziyanından ibaret olduğunu, ibadet ve istiğfar ederek bir kenara çekilmenin faydasız olduğunu söyler dururlar. Ayrıca “meşgul olunması gereken bir sürü iş varken bu çalışma ve teknoloji asrında itikafın ne faydası var?” derler.
Gerçek odur ki yaşanmakta olan hayatın meşguliyeti çoğalıp, içinden çıkılmaz hal aldıkça ruhî konulara önem vermek ve onu güçlendir*mek lazım gelir. Böylece insandaki madde yönü ile ruh yönü arasında bir denge kurulmuş plur.
İtikafın hikmeti konusunu fazla uzatmayacağım. Ancak bu İslâmî ibadetin hükümleri ile ilgili fikir verici bilgiler sunmak istiyorum.
İtikafa Kur’an’da: “Mescidlerde itikafa çekilmiş olduğunuz anlarda, kadınlara yaklaşmayın” (Bakara/187) ayeti ile işaret edilmiştir.
Buharî’nin rivayet ettiği hadiste Hz. Peygamber’in ramazan ayının son on gününde itikafa girdiği bildirilmektedir.
Rasûlullah vefat ettiği yılın ramazanında yirmi gün itikaf yapmıştır.
Fıkıh âlimleri itikafın insan üzerindeki madde yükünü hafiflettiğini, Allah’a tam bir yönelmeyi sağladığını, insana Allah’a yakarış zevkini tattırdığını, zikir yoluyla kalbi canlandırıp, oruç yoluyla da duyguları temizleyip berraklaştırdığını söylemişlerdir.
Bu konudaki delilleri şu hadislerdir:
Camilerin direği (gibi devamlı camide olmak âdeti) olan (kimseler vardır. Bunların sohbet arkadaşları meleklerdir. Bu kimseler camiye gelmeseler melekler onları arar, hasta olsalar ziyaretine gider, bir ihtiyaçları olsa yardım ederler.
Cami her takva ehli kimsenin evidir. Allah, camiye ev(i gibi devamlı gitmeyi âdet) edinenlere ferahlığı, rahmeti, Allah’ın hoşnutluğu olan cennete girmeyi garanti etmiştir.
Bu iki hadis göstermektedir ki camide durmayı alışkanlık haline getiren ve orada geçirdiği zamanı değerlendiren kimseler, Allah’ın rahmetine ve hoşnutluğuna başkalarından daha yakın olmaktadırlar.
Âlimler itikafın süresinden de söz etmişlerdir. Adak halinde olmamak kaydı ile itikafın belirli bir süresi yoktur.
İnsan bir süre camide kalacak olsa bunun itikaftan sayılması mümkündür. Yeter ki camide kaldığı sürede itikafla ilgili hükümlere uymuş olsun.
Adak itikaf, insanın bir işi olduğu takdirde, bir zarardan kurtulduğunda veya bir fayda elde ettiğinde veya benzeri durumlarda itikaf etmeyi adamakla olur. Bunun en az süresi bir gündür. Zira itikafta oruçlu olmak şarttır.
İtikafın hükmüne gelince: İtikaf ya müstehab, ya sünnet-i müek-kede veya vacib olur.
Yılın herhangi bir gününde itikafa girmek müstehabtır.
Mübarek ramazan ayınm son on gününde itikaf etmek sünneti-i müekkededir.
Adamak halinde ise itikaf vacibtir.
Hadis rivayetleri arasında yer aldığına göre daha müslüman olmazdan önce Hz. Ömer Kabe’de bir gün itikaf etmeyi adamış.
Hz. Ömer meseleyi Peygamber’e anlatınca Rasûlullah: “Adağını yerine getir” buyurmuş. Buradaki emrin vaciblik ifade ettiğini fıkıh âlimleri ifade etmişlerdir.
İtikaf yapan kimsenin zamanını itikaftan beklenen faydayı sağlayacak şekilde geçirmesi münasip olur. Bu sebeple fıkıh âlimleri itikaf yapan kimsenin uzun süre hiç birşey yapmadan susmasının mekruh olduğunu söylemişlerdir. Bir zorunluluk olmadıkça itikaf süresinde dünya meseleleriyle ilgili konuşmak veya dünyevî bir iş ile meşgul olmak mekruhtur.
İtikafta bulunan kimsenin nafile namaz kılması, Kur’an okuması; tefsir, hadis, siyer kitapları okuması veya teşbih, istiğfar, dua, “Lailahe illallah” zikri gibi şeylerle meşgul olması müstehab görülmüştür.
Fıkıh âlimlerinden bir grup itikaf sırasında dünyevî ilimlerle ilgili kitap okunmasını mekruh saymışlardır. Aslında din bu tür ilimleri faydalı görmektedir. İtikafta bu tür kitaplarla uğraşmanın mekruh sayılmasının sebebi, insanın itikaf dışındaki normal zamanlarında yeterince bunlarla meşgul olma imkânı bulmasıdır. Artık itikafta bulunan kimseye nefsini güçlendirmek, ruhunu güzelleştirmek, gönlünü ihya etmekle uğraşmak kalıyor.
İtikaf yapan kimse müslüman ve iyiyi kötüden ayırma gücünde olmalıdır. İtikafa niyet etmiş olmalıdır. Cünüplükten ve kadının âdet kanamasından ve lohusalıktan temizlenmiş olması gerekir. İtikaf sırasında cinsel ilişkide bulunmamalıdır. Kendisine güvenmiyorsa cinsel ilişki dışında sevişmek de haramdır. Ayrıca tuvalete çıkma gibi ihtiyaç dışında itikaf yapılan yerden çıkmamalı ve itikaf yapılan yer cemaatle namaz kılman bir cami olmalıdır. İtikaf adanmış ise oruç tutarak yapılması da şarttır.
Camide sırf vakit geçirmek için itikaf yapan kimse, itikaftan beklenen yaran sağlayamaz, ruhu güçlendiremezse, şekil bakımından itikafın tüm şartları yerine gelse de faydasız bir itikaf yapılmış olur.
İnanıyoruz ki insan hem dünyaya ait işlerini yapıp hem de itikaf ibadetini yerine getirebilir. Dünya işlerinden sıkıldıkça bunların verdği ağırlığı hafifletmek için kısa kısa itikafa çekilerek hem bedenin, hem ruhun istekleri yerine getirilmiş olur. Her itikaftan sonra hayata dönünce yeni bir şevkle ve Allah’ın hidayeti üzere ç,4ışmak ve yaşamak mümkün olur.
Buraya kadar verilen bilgilerden itikaf yapılacak yerin cami olduğunu anlamış bulunuyoruz. Bu caminin cemaatle namaz kılman bir cami olması gerekir.
Beş vaktin tamamının cemaatle kılındığı bir cami olması şart değildir. Caminin cemaatle namaz kılınmak için hazırlanması yeterlidir.
Bazı fıkıh âlimleri kadının eşinin evinde itikaf yapmasını güzel görmüşlerdir. Gerçi sağlıklı bir ortam olur ve kadın fitneden güvende olursa camide itikaf yapmak kadın için caizdir. Fakat zamanla birtakım bozukluklar ortaya çıkıp kadının camiye gitmesi güvenli olmaktan çıkınca kadının evinde devamlı namaz kıldığı yerde itikaf yapması daha güzel olur, denmiştir. Zira kadına göre böylesi hem itikafm hedefini gerçekleştirme, hem de güven ve gönül huzurunu daha iyi temin etme açısından uygun bir yoldur.
Fıkıh âlimleri itikaf yapan kimse için temizlenmek, yıkanmak, traş olmak, süslenmek gibi şeylerin mubah olduğunu, çok olmamak ve caminin saygınlığını korumak kaydı ile alış veriş yapmanın caiz olduğunu söylemişlerdir. Ayrıca camiyi kirletmemek şartı ile yeyip içmesi, ihtiyaç oranında konuşması, kendisini ziyarete gelen kimseyi uğurlaması, tuvalet gibi ihtiyaçları sebebiyle camiden çıkması da caizdir.
Bazı fıkıh âlimleri, vacib olmayan yani adak sebebiyle olmayan itikafta hasta ziyareti ve cenaze merasimine katılmak gibi sebeplerle itikaf yerinden çıkmanın caiz olduğunu söylemişlerdir.
Buraya kadar söylediklerimiz özet bir şekilde itikafın hükümlerini anlatmaktadır. Ümidimiz odur ki müslüman evlatları bu ibadeti ihya etmeye yönelecektir. Böylece İslâm ümmetinin kendisi için İslâmiyet’in gösterdiği ibadet, âdet ve gelenekleri titizlikle yerine getirerek kişiliği ortaya çıkacaktır. Yolun doğrusunu gösterecek olan Allah’tır.
Answer ( 1 )
Please briefly explain why you feel this answer should be reported.
Ramazan; orucu, teravih, sahuru, iftarı ile farklı bir aydır. Aynı zamanda farklı bir zaman dilimidir. Ramazan ayında öyle bir gece vardır ki; bin aydan daha hayırlı bir gecedir. O da Kadir gecesidir. Ramazan ayının özelliklerindendir bunlar. Bir de öyle bir özellik vardır ki; adeta unutulmuştur. Unutulmaya ne yazık ki yüz tutmuştur. O da itikaftır. İtikaf; sadece Allah için bir mescidde Allah’ı tesbih etmek, kulluk etmek için beklemek manasına gelmektedir.