Ramazan ibadet ve ihlas ayıdır

Question

Ramazan Ve İbadette İhlas

Ramazan Ve Ibadette Ihlas

SORU: Bazı kimselerin “Ramazan ibadet ve ihlas ayıdır” dediğini işittim. Bunun manasî nedir?

CEVAP: Ramazan akıllı mü’minlere göre gerçekten ibadet ve ihlas ayıdır. Yapılan ibadetlerin sırf Allah rızası için olması gerçeğinin ya*şandığı aydır. O Allah ki gönüllerde saklı olanı, gözlerin haince bakı*şını bilir.

Ramazan ruhun ve duyguların şahlandığı aydır. Ramazanda pek çok değişiklikler yaşanır. Dolu karınlardan boş midelere, kana kana içilen sulardan dudakları çatlatan susuzluklara, her isteğin karşılandığı serbestlikten isteklerin frenlendiği bir ortama, gaflet ve eğlencenin ya*şandığı bir âlemden Kur’an ve zikir âlemine geçiş bu ayda yaşanır. Sanki oruç mide ve şehevî arzular için ilahi bir kanundur. Nefsi dışar*dan değil, içerden yöneten bir kumandandır. Yeryüzünün zahiri kanun*larına boyun eğip, perde arkasından o kanunların maksatlarını alt üst edip bozanlar ne çoktur!

Fakat orucun kanunu böyle değildir. Çünkü onun hakimiyeti gön*lün derinliklerinden, vicdanın enginliklerinden gelmektedir. Bunun içindir ki oruç mü’minin iç dünyasına emanet edilmiş bir sırdır. İnsa*nın gerçekten oruçlu olup olmadığını ancak gönüllerde saklananları, vicdanlarda gizlenenleri bilen Allah bilir. Bunun için olmalı ki kudsi hadiste Hz. Allah: ‘İnsan oğlunun tüm yaptıkları kendisi içindir. Oruç böyle değildir. Oruç sadece benim içindir. Orucun mükafatım ben ve-nrim” buyurmuştur.

İnsanların yönetimi için birtakım hüküm ve yasaklar getiren ka*nunlar yapılır. İnsanın nefsi bu kanunları benimsemiş görünür. Fakat bu kanunlar güç kullanarak uygulanır. Ve beraberinde yasakçı bir uy*gulama da olursa insan bu kanunlardan sıkılmaya başlar.

Fakat oruçla ilgili ilâhi kanun insanın içindedir ve ruhundan gelir. İnsan, nefsinin derinliklerinden fışkırıp gelen bu kanunu isteyerek uy*gular. İnsan içinden gelen bir istekle nefsinin gemini eline alırsa, Al*lah’ın emirlerine uyup iman ile nefsine hakim olursa artık nefsini itaat, ihlas ve hayırlar işlemeye yöneltebilir. Zira o yeryüzünde sadece Al*lah’ın kuludur. İşte bu insan için manevî gücün, şerefin doruğudur.

Oruçta bulunan bu örtülü iç dünya, ihlası ve arı duru olmayı öğre*tir. Oruçtaki iman ve Allah’ın kontrolünde olmaktan kaynaklanan bu iç dünya için Hz. Allah, oruca sınırlı ve belirli bir sevap bildirmemiş, oru*cun sevabının, sınırı olmayan fazl u keremine ve hesapsız nimetine bı*rakıldığına kudsi hadiste işaret edilmiştir.

İnsanın ibadetlerinde bir çeşit gösteriş bulunabilir. Çünkü bu iba*detler herkes tarafından görülebilir özeliğe sahiptir. Fakat oruçta riya bulunmaz. Çünkü oruç Allah ile kul arasında bir sırdır.

İnsan Allah’ın gösterdiği doğrultuda orucu tutabilir, tüm âdabına riayet ederek oruç tutmayı alışkanlık haline getirebilirse Allah’a itaat yolunun devamlı bir yolcusu olur. Toplumun beklediği görevleri yeri*ne getirir. Bunu yaparken bir yöneticiye, bir gözetleyiciye, bir kayna*ğa ihtiyaç duymaz. Çünkü böyle bir insan kendisini hesaba çekip gere*ken kontrolü yapar. Böylece mükemmel bir vatandaş, her hal ve du*rumda güvenilir bir kimse olur. İhtimal ki Hz. Ömer’in aşağıdaki sözü ile demek istediği budur: “Hesaba çekilmeden, kendinizi hesaba çeki*niz. Tartıya çekilmeden, kendinizi tartınız. Hiç bir gizlinizin kalmaya*cağı Allah ile buluşma gününe kendinizi hazırlayınız.”

Oruçlu seher vaktinde ramazan gecelerinin ortasında sahura kal*kıp hiç kimsenin görmediği sahur sofrasında orucuna niyetlenir. Sonra gün doğar işine gücüne gider gelir. O hâlâ ibadetine devam etmektedir. Gündüz vakti arada bir nefsi ile başbaşa kalır; yemekler önünde, bir gözetleyeni yok. Bu durumda Allah ile kendisi arasında sır olan ibade*ti ziyan etmekten korur. İbadetini, iyilik yapanların iyiliğini ziyan et*meyen yüce yaradanın sevabına ulaşmak için, mal ve evladın bir fay*da vermeyeceği, sadece kalb-i selimin fayda vereceği kıyamet günü için muhafaza eder.

Oruç tutan kimsenin edindiği bu ihlas alışkanlığının nuru her yap*tığı işi aydınlatır. Her ibadet ve görevini bu duygu ve güzel düşünceler ışığında yapar. Bunda bir gariplik yoktur. Zira oruç onun kalbine tak*va damgasını vurmuş, ihlas alışkanlığı kazandırmıştır. Toplumumuz ihlaslı insanlara ne kadar muhtaçtır!

BENZER KONULAR:

Dini Soru Cevap

Her soru cevap verilmeye değerdir, yeter ki aynı konu bize sorulmuş olmasın ve kurallara uygun sorulsun. Lütfen soru yollamadan önce aynı konu var mı diye \\\\"ARAMA\" yapınız. Konu altına yazılan sorulara öncelik tanıyoruz.. Bilginize

Takip Et

Answer ( 1 )

  1. komutan
    0
    2023-06-08T22:45:28+03:00

    Evet, Ramazan ayı İslam’da önemli bir ibadet ve ihlas ayı olarak kabul edilir. Ramazan ayı, İslam takvimine göre dokuzuncu aydır ve Müslümanlar için özel bir dönemdir.

    Ramazan ayı boyunca Müslümanlar oruç tutarlar, yani güneşin doğuşundan batışına kadar yemek, içmek, cinsel ilişki gibi bazı fiziksel ihtiyaçlardan uzak dururlar. Oruç, Müslümanların kendini disiplin altına alması, nefislerini kontrol etmesi, sabır, dayanıklılık ve ibadetin derinliğini arttırması için bir fırsattır. Aynı zamanda, oruçla birlikte Müslümanlar daha fazla ibadet, dua, Kur’an okuma, sadaka verme ve hayır işleri yapma gibi manevi aktivitelerde bulunurlar.

    Ramazan ayı, birlik, dayanışma ve merhamet duygularının pekiştiği bir zaman olarak da kabul edilir. Müslümanlar, iftar ve sahur sofralarında bir araya gelir, aileleri ve toplumlarıyla birlikte paylaşır ve yardımlaşmayı artırırlar. Ayrıca, Ramazan ayında yapılan teravih namazları da önemli bir ibadet olarak kabul edilir.

    En iyi cevap

Cevapla