Paylaş
Ramazan ve Şevvâl Hilâllerinin Tespiti
BildirQuestion
Please briefly explain why you feel this question should be reported.
Ramazan ve şevval hilâlleri
Ramazan ve Şevval ayının hilallerinin tespit konusundaki fakihlerin görüşleri üç şekildedir:
a) Büyük bir topluluğun hilâli görmesi,
b) Adil iki Müslümanın hilâli görmesi,
c) Adil bir kişinin hilâli görmesi.
Hanefilere göre:
a) Gökyüzü açık olduğu zaman Ramazan yahut bayramın ispatı için büyük bir topluluğun hilâli görmesi gerekir. Topluluk, verdikleri haber le, şer’î bir bilgi (kuvvetli kanaat) vaki olan kimselerdir. Onların sayısını belirle mek, en sahih görüşe göre, müslümanların imamına bırakılmıştır. Topluluğun şart koşulmasının sebebi şudur. O tarafta ayın doğuş yeri bir olduğu, bir engel bulunma dığı için ve hilâli görmek istemedeki himmetler iyi niyete dayalı olacağından toplu luk şart koşulmuştur. Büyük bir topluluk arasında bir kişinin, “ben hilâli gördüm” demesinin yanlışlığı apaçıktır. Bu topluluk içinden birinin hilåli gömesi durumun- da, “şahitlik ederim ki hilâli gördüm” demesi gerekir.
b) Eğer gökyüzü açık değilse bulut, toz ve sis gibi illetler varsa, imam hilali görmede sadece adalet sahibi akıllı, baliğ bir kişinin şahitliği ile yetinir. Adaletin ölçüsü, kişinin iyiliklerinin kötülüklerinden fazla olması yahut sahih olan görüşe göre, ayıbının bilinmemesidir. Bu kişi ister erkek ister kadın, ister hür ister köle ol sun fark etmez. Çünkü bu mesele dinî bir emir olup haber nakletmeye benzer. Bu durumda kişinin “şahitlik ederim.” demesi şart değildir. Hilâli gören kimsenin şa- hitliği kadın’ın önünde yahut köy mescidinde insanların huzurunda yapılır.
Başkasının şahitliğine dayanarak şahitlik yapmak da sahihtir. Hilali gören başka birinin şahitliğine dayanarak kadı önünde şahitdik yapmak sahih olur.
Müslümanlann imamı, hilal’i gören kimsenin şahitliğini kabul etmese de tek başına hilali gören kimsenin oruç tutması gerekir. Fakat oruç tutmazsa üzerine keffaret değil kaza gerekir.
Hesap ve astronomi uzmanlannin verdiği habere itimad edilmez. Çünkü bu haberler ve bu usul Peygamberimiz Hz. Muhammed (a.s.)’in şeriatine aykırıdır.
Malikilere göre:
Ramazan hilali üç şekilde tespit edilir:
a) Adalet sahibi olmasalar da hilali büyük bir topluluk görmelidir. Bu topluluk, ådcten yalan üzerinde birleşmeyeceklerinden emin olunacak sayıda çok olan bir topluluktur. Bu topluluğun hepsinin erkek, hür ve adalet sahibi olmaları şart değil dir.
b) İki ve daha çok adalet sahibi kişinin hilâli görmesi. Açık hava yahut bulutlu havalarda bu vasıfta iki kişinin şahitliği ile hem Ramazan orucu hem de bayram gü nü tespit edilebilir. Adalet sahibi kişi erkek, hür, ergenlik çağına girmiş, akıllı, bü yük günah işlememiş, küçük günah işlemekte israr etmeyen ve mürüvvete engel teşkil edecek bir iş işlemeyen kimsedir. Meşhur olan görüşe göre hava bulutlu oldu ğu zaman adalet sahibi bir erkek yahut bir veya iki kadının şahitliği ile oruç tutmak vacip olmaz. Sadece kendisi hilali gören kimsenin oruç tutması kesin olarak farz dır. Haberi herbirinden iki kişinin nakletmesi şartıyla iki kişinin şahitliğine dayalı olarak şahitlik yapmak da caizdir. Bir kişinin tek kişiden bu haberi nakletmiş olma si yeterli değildir. Adalet sahibi iki yahut daha fazla kişinin “şahilik ediyorum” demesi şart değildir.
c) Hilâli adalet sahibi bir şahidin görmesi. Hilâlin görünmesine önem verme yen başkalarınin hakkında, bir kişinin hilâli görmesiyle oruç sabit olur. Hilalin durumuna önem veren kimsenin bir kişinin görmesi ile oruç tutması farz olmaz. Bu nun gibi iftar etmesi de farz olmaz. Hakimin, sadece adalet sahibi bir kişinin hilali görmesiyle Ramazan’ın sabit olduğuna hüküm vermesi caiz değildir. Bu bir kişide erkek olma ve hür olma şartı da yoktur. Eğer hilali Müslümanlann imamı görmüşse hem oruç tutmak hem de iftar etmek farz olur.
Adil olan bir yahut iki kişinin hilâli gördüğüne dair şahitlik yapmak için durumu hakime bildirmeleri gerekir. Çünkü hakim hilâlin durumunu bir kişi tarafından bildirilmesini caiz görenlerden olabilir.
Şevvâl hilâline gelince: Yalan üzere birleşmemelerinden emin olunan büyük bir topluluğun görmesi ile sabit olur. Bu topluluğun vereceği haber yahut adalet sahibi iki kişinin vereceği haber bilgi ifade eder. Nitekim Ramazan hilâlinin ispatında da bunlann vereceği bilgiye itibar edilir.
Müneccimin sözü ile -yani ayın seyrini hesap eden kişinin hesabıyla ne kendisi hakkında, ne de başkaları hakkında hilal sabit olmaz. Çünkü Allah teala orucun başlamasıyla sona ermesini ve haccı hilalin görünmesine bağlamıştır. Sözünün doğruluğu farz edilse de bu kimselerin hilalin var olduğunu söylemelerine dayandırmamıştır. Verdiği bilgi doğru olsa da rasathanelerin verdiği bilgiyi şer’i delil kabul edip onunla amel etmek caiz değildir.
Şafiilere göre:
Ramazan, Şevval veya diğer aylarda hilali halkın içinden adalet sahibi bir kişinin haber vermesi, durumu bilinmeyen kişi de olsa sahihtir. Gökyüzünde ister bulut bulunsun, ister bulunmasın durum değişmez. Gören kimsenin adalet sahibi, Müslüman, akıllı, hür ve erkek olması şarttır. Bir de “Şahitlik ederim” demesi gerekir. Fasık kişinin, çocuğun, delinin, köle ve kadının görmesi ile hilal sabit olmaz. Şafiilerin bu meselede dayandıkları delil şu haberdir: “Ibni Ömer (r.a) hilâli görmüş, bunu Hz. Peygamber (a.s)’e haber vermiştir. Buna dayanarak hem Hz. Peygamber (a.s) oruç tutmuş, hem de insanlara oruç tutmalarını emretmiştir. ” (2) Yine İbni Abbas’tan rivayet edildiğine göre, şöyle demiştir: “Bir bedevi Resulullah (a.s)’a gelerek: “Ben Ramazan hilâlini gördüm” dedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber (a.s) kendisine: “Allah’tan başka bir ilah bulunmadığına şahitlik eder misin?” buyurdu. O da: “Evet” dedi. Hz. Peygamber (a.s): “Muhammed’in Allah’ın elçisi olduğuna da şahitlik eder misin?” buyurdu. Adam yine: “Evet” dedi. Hz. Peygamber (a.s) de: “Ey Bilal! Insanlara yarın oruç tutmalarını duyur.” buyurdu. ” ) Hilâlin bir kişi ile sabit olmasının manası, oruç için ihtiyatı gözetmektir. Hilali gördüğünü söyleyen kimsenin adalet sahibi olmasa da kendisinin oruç tutması gerekir. Hilali gören kimse çocuk, kadın, kadı yanında şahitliği geçerli olmayan biri yahut kâfir olsa da oruç tutmak farz olur. Bunun gibi, bu durumdaki şahidi tasdik eden ve şahitliğine güvenen kimselerin de oruç tutmaları farzdır. Ramazan ayı otuz gün olduğu halde hilal görülmese ve adalet sahibi bir kişinin hilâli görmesi ile oruca başlanmışsa, esas olan görüşe göre gökyüzü bulutlu da olsa bayram yapılır. Çünkü şer’i hüccet bakımından otuz günlük süre tamamlanmıştır.
Hanbelilere göre:
Ramazan hilalinin ispatında ergenlik çağında, adalet sahibi bir kişinin şahitliği kabul edilir. Bu kişinin adaleti ister açık ister şüpheli olsun, ister erkek ister dişi, ister hür ister köle olsun fark etmez. Hilali gören kişi, “Şahitlik ediyorum, şahitlik ettim ki hilali gördüm” demese bile şahitliği kabuldür.
Mümeyyiz bir çocuğun yahut durumu bilinmeyen kişinin sözü ile hilal sabit olmaz. Hava ister bulutlu ister açık olsun, bunlann sözlerine güvenilmez. Hatta bu kişiler büyük bir topluluğun içinde bulunsalar ve bu topluluktan hiç biri hilali görmeyip sadece bunlar görecek olsa da sözleri kabul edilemez, Hanbelflerin bu meselede dayandıklan delil daha önce geçen Hz. Peygamber (a.s)’in, Ibni Ömer’in sözü ile insanlara oruç tutturmasıdır. Yine bir bedevînin verdiği haberi kabul ederek oruç tutturması olayıdır. Aynı zamanda bu haber dini bir haber olup onunla amel etmek daha ihtiyatlı bir harekettir. Bunda suçlama söz konusu değildir. Fakat ayin sonundaki hilali görmek böyle değildir. Yine gören ile görünenin durumlannda değişiklik olabilmektedir. Eğer hakim bir kişinin şahitliği ile hüküm verecek olursa, hüküm ile amel etmek farzdır. Orucun farz olması için sadece şahitlik sözüne itibar edilmez. Yalnız hakime bağlı bir iş de değildir. Adalet sahibi bir kişiden bu sözü duymakla oruç tutmak gerekir. Hilali gören kimsenin bunu insanlara haber vermesi yahut kadıya gitmesi yuhat mescide gitmesi farz değildir. Fasık olduğu için yahut başka sebeplerle şahitliği reddedilen kimselerin oruç tutmalan farzdır. Çünkü “Hilâli görünce oruç tutun. ” hadisi umumidir. Fakat bu kişinin bayram iftarını diğer insanlarla beraber yapması gerekir. Çünkü âdil iki şahit olmaksızın iftar etmek mübah değildir. Bir kimse yalnız başına Şevval ayının hilâlini görecek olursa iftar edemez. Çünkü Ebu Hureyre’den merfu olarak rivayet edilen bir hadis-i şerifte şöyle buyurulmaktadır: “Ramazan bayramı insanların iftar ettikleri gündür, Kurban bayramı da insanların kurban kestikleri gündür. ” Bununla beraber bir kişinin hataya düşme ihtimali vardır. Dolayısıyla ihtiyati gözetmek farzdır. Ramazan hilâli bir kişinin görmesi ile sabit olunca, Ramazan hilåline bağlı boşama, borcun müddetinin girmesi, iddetin sona ermesi, şartli muhayyerlik, fla (hanımıyla cinsi münasebette bulunmayacağına yemin etmek) müddeti, oruca bağlı olan hususlar gibi diğer hükümler de sabit olur.
Hesap yolu ile ve yıldızlara bakılarak, isabetli olması kuvvetle muhtemel de olsa, oruç tutmak farz olmaz. Çünkü şer’an orucun bağlı bulunduğu şeye dayanmamaktadır.
Şevval ayı gibi diğer ayların hilallerinin ispatında şahitlik ifadesi ile ancak adalet sahibi iki erkeğin şahitliği kabul edilir. Çünkü bu durum, genellikle erkeklerin bilebilecekleri bir konudur. Bu bir mal yahut kendisi ile mal kastedilen bir şey değildir. Ramazan hilalinin ispatında iki erkeğin şahitlik şartının terkedilmesinin sebebi ibadetlerde ihtiyatlı davranmaktır.
İnsanlar iki kişinin şahitliği ile otuz gün oruç tutup hilâli görmezlerse, hava ister bulutlu ister açık olsun, bayram yaparlar. Çünkü daha önce de geçtiği üzere, Abdurrahman b. Zeyd b. el-Hattab’dan rivayet edilen hadiste Hz. Peygamber (a.s) şöyle buyurmuştur: “Eger iki kişi şahitlik ederlerse oruç tutun, oruç bozun. ”
Eğer insanlar bir kişinin şahitliği ile otuz gün oruç tutmuşlarsa otuz gün dolduğu zaman iftar edemezler. Çünkü bu bayramdır. Ramazan bayramının bir kişiye dayanılarak sabit olması caiz değildir. Nitekim Şevval ayının hilâlini bir kişi görse iftar caiz olmaz.
Eğer bu kişiler yirmi sekiz gün oruç tuttuktan sonra hilali görseler, sadece bir gün kaza ederler. Bulut yahut sis ve duman sebebiyle oruca bir kişinin şahitliği ile başlamışlarsa yirmi sekiz günde oruçlarını bozmazlar. Çünkü oruca ihtiyaten başlanmıştır. Asla uygun olması yani Ramazan’ın devam etmesi halinde oruçlu olmak tabii ki lazımdır. Eğer Şevval ayının hilalini adalet sahibi iki kişi görse, fakat bunlar hakim yanında şahitlik etmese, eğer adaletli kişiler olduklarını bilirlerse bunların şahitliğini işiten kimselerin iftar etmeleri caizdir. Bunların her biri diğerinin adaletini bilirse kendi sözleri ile iftar etmeleri de caizdir. Çünkü Hz. Peygamber (a.s) şöyle buyurmuştur: “Eğer iki kişi şahitlik yaparsa hem oruç tutun, hem de iftar edin. ” Eğer bu şahitlerden biri diğerinin adaletini bilmezse, fasık olma ihtimaline binaen iftar etmesi caiz değildir. Ancak bunların şahitliği ile hakim hüküm vermişse, şüphe ortadan kalkacağı için caizdir.
Eğer iki şahit, hakim katında Şevval ayının hilâlini gördüklerine dair şahitlik yaparlarsa, hakim eğer ikisinin durumunu bilmediği için şahitliklerini reddetmişse, bunların adaleti olduklarını bilen kimseler iftar edebilir. Çünkü hakimin buradaki hükmü şahitliklerinin kabul edilmemesi yolunda delil bulunmadığı için bir konuda hüküm vermekte beklemek gibidir. Eğer bundan sonra kendilerini doğrulayacak kimseler bulunursa, hakim onlann sözleri ile hüküm verir. Çünkü iftarı gerektiren husus bulunmuştur. Fakat eğer hakim bu iki kişinin fasık olmalan dolayısıyla şahitliklerini reddetmişse ne bu kişilerin kendilerinin ne de başkalannin onlann şahitlikleri ile iftar etmeleri caizdir.
Esir yahut hapiste bulunan, veya çölde veya darü’l-harp’te bulunan vb. kimseler hilalin durumundan şüphelenirlerse, Ramazan ayının girdiğini öğrenmek için araştırarak içtihatta bulunurlar. Bunu yapmak vaciptir. Çünkü bu gibi kimselere farz olan bir ibadeti içtihatla eda etmek imkânı vardır. Kıbleyi belirlemede olduğu gibi Ramazan’ın tesbitinde de araştırmak ve içtihatta bulunmak gereklidir. Eğer bu durum Ramazan ayına yahut Ramazan ayından sonra ina tesadüf ederse yeterlidir. Eğer bu gibi kişilerin noksan oruç tuttuklan Ramazan çıktıktan sonra ortaya çıkarsa noksan olan kısmını kaza etmeleri gerekir. Çünkü terkedilen ibadetin sonra kaza edilmesi farzdır. Eğer bu gibi kimselerin oruçlan Şaban ayı gibi Ramazan’dan önceye rastlarsa kafi değildir. Çünkü bu kişi ibadeti vaktinden önce yapmıştır. Dolayısıyla o ibadet yerine geçmez. Bu aynen namaz gibidir. Eğer oruç tuttuğu günlerin bir kısmı Ramazan’a rastlamışsa, önce tuttuklan sahih değildir. Ramazan’a rastlayan günler geçerlidir.
Aylann ne zaman olduğu hususunda araştırma yapmaksızın şüphelenen kimse eğer oruç tutarsa, bu kişinin durumu kıbleyi bilmeyen kimsenin durumuna benzer. Kudreti olduğu halde araştırmayı terk ettiği için tuttuğu kafi gelmez.
Özet olarak: Hanefiler Ramazan ve Şevval hilâlinin ispat için, hava açık olduğu zaman büyük bir topluluğun hilâli görmesini şart koşmaktadırlar. Bulutlu veya sisli havalarda ise adalet sahibi bir kişinin hilali görmesi yeterlidir. Malikilere göre Ramazan ve Şevval hilallerinin ispat için iki veya daha çok kişinin hilali görmesi gerekir. Onlara göre, hilâlin durumuna önem vermeyenler hakkında adalet sahibi bir kişinin hilåli görmesi yeterlidir.
Şafilere, Hanbelilere göre, adil bir kişinin hilali görmesi yeterlidir. Şafiilerce bu kişinin durumu bilinmese de böyledir. Hanbelilere göre ise, durumu bilinmeyen kimsenin şahitliği yeterli değildir. Bunun gibi, Hanbelilere göre, bayram için Şevval hilalini, mutlaka iki adil kişinin görmesi gerekir.
Hanefilerle Hanbelilere göre, kadının şahitliği kabul edilir. Malikî ve Şafiilere göre kabul edilmez.
Kaynak: İslam fıkhı ansiklopedisi
Answer ( 1 )
Please briefly explain why you feel this answer should be reported.
Ramazan ve Şevval hilallerinin tespiti konusunda Hanefi mezhebine göre;
Gökyüzü açık olduğu zaman Ramazan yahut bayramın ispatı için büyük bir topluluğun hilâli görmesi gerekir. Topluluk, verdikleri haber le, şer’î bir bilgi (kuvvetli kanaat) vaki olan kimselerdir. Onların sayısını belirle mek, en sahih görüşe göre, müslümanların imamına bırakılmıştır.
Şafii mezhebine göre ise;
adil bir kişinin hilali görmesi yeterlidir. Yine Şafii mezhebine göre bu kişinin durumu bilinmese de böyledir