Sabah akşam okunacak dua ve zikirler Türkçe Arapça

Bildir
Question

Please briefly explain why you feel this question should be reported.

Bildir
İptal

SABAH AKŞAM OKUNAN ZİKİRLER

Sabah aksam okunacak dua ve zikirler

sabah akşam okunacak zikirler

Müslüman, sabah namazından sonra ve ikindi namazından sonra akşam namazına kadar aşağıdaki zikirleri okur.

Bunlar, vakitlerinde devamlı okuyan kimse için, şeytanın ona yol bulamayacağı muhkem bir kaledir.

FATIHA

الحمد لله رب العلمين * الرحمن الرحم * مالك يوم الدين * إياك نعبد وإياك نستعين * إهدنا الصراط المستقيم * صراط الذين انعمت عليهم غير المغضوب عليهم ولا الضالين

Elhamdulillâhi rabbi’l-âlemîn. Er-Rahmâni’r Rahim. Maliki yevmi’d-din. iyyāke na’budu ve iyyâke nes’teîn. ihdine’s-siráta’l-mustakim. Sirâtallezîne enamte aleyhim ğayri’l-mağzûbi aley him velezzallin.

“Âlemlerin Rabbi (sahibi) Allah’a hamdolsun. O Rahman’dır. Rahim’dir. Din (ceza ve mükâfat)
gününün sahibidir. Ancak sana kulluk eder, ancak senden yardım isteriz. Bizi doğru yola ilet. Nimet verdiğin kimselerin yoluna. Kendilerine gazabedil miş olanların ve sapmışların yoluna değil.”

آلم * ذلك الكتاب لا ريب فيه هدى للمتقين * الذين 30303 ه مه 201 يؤمنون بالغيب ويقيمون الصلاة ومما رزقناهم ينفقون * والذين يؤمنون بما أنزل إليك وما أنزل من قبلك وبالآخرة هم يوقنون * أولئك على هدى من ربهم وأولئك هم المفلحون *

Elif, lâm, mîm. Zâlike’l-kitâbu lâ raybe fihî huden li’l-muttekîn. Ellezîne yu’minûne bi’l-ğaybi ve yukîmûne’s-salâte ve mimmâ razeknâhum yunfikûn. Vellezîne yu’minûne bimâ unzile ileyke ve mâ unzile min kablike ve bi’l-âhirati hum yûkınûn. Ulâike alâ huden min rabbihim ve ulâike humu’l-muflihûn.

“Elif. Lâm. Mîm. İşte o kitap kendisinde hiç şüphe yoktur, müttakîler için yol göstericidir. On lar ki gaybe inanıp namazlarını kılarlar ve kendile rine verdiğimiz rızıktan (Allah rızası için) harcar lar. Sana indirilene ve senden önce indirilene inanırlar, âhirete de kesinlikle îman ederler. İşte onlar, Rablerinden bir hidayet üzeredirler ve um duklarına erenler, işte onlardır.” (Bakara: 1-5)

وإلهكم إله واحد لا إله إلا هو الرحمان الرحيم *

Ve ilâhukum ilâhun vâhidun lâ ilâhe illâ huve’r-Rahmânu’r-Rahim. “İlâhınız bir tek Allah’tır. Ondan başka ilâh yoktur. O, Rahman’dır, Rahîm’dir.” (Bakara:
الله لا إله إلا هو الحى القيوم لا تأخذه سنة ولا نوم له ما في السموات وما في الأرض من ذالذي يشفع عنده إلا بإذنه يعلم مابين أيديهم وما خلفهم ولا يحيطون بشيء من علمه إلا بماشاء وسع كرسيه السموات والأرض ولا يؤده حفظهما وهو العلى العظيم *

Allâhu lâ ilâhe illâ huve’l-hayyu’l-kayyûmu lâ te’huzuhû sinetun ve lâ nevmun lehû mâ fi’s-semâvâti ve mâ fi’l-arzi men zellezî yeşfeu indehu illâ biiznihî ya’lemu mâ beyne eydîhim ve mâ halfehum ve lâ yuhîtûne bişey’in min ilmihî illâ bimâ şâe vesia kürsiyyuhu’s-semâvâti ve’l-arza ve lâ yeûduhû hıfzuhumâ ve huve’l-aliyyu’l-azîm.

“Allah, ondan başka ilâh yoktur; o, Hayy’dir, Kayyum’dur. Kendisine ne uyku gelir ne de uyuklama. Göklerde ve yerdekilerin hepsi onundur.

İzni olmadan onun katında kim şefaat edebilir? O, kullarının yaptıklarını ve yapacaklarını bilir (Ona hiçbir şey gizli kalmaz). Onun bildirdiklerinin dışında insanlar onun ilminden hiçbir şeyi tam olarak bilemezler. Onun kürsüsü gökleri ve yeri içine alır, onları koruyup gözetmek kendisine zor gelmez. O, yücedir, büyüktür.” (Bakara, 255)

آمن الرسول بما أنزل إليه من ربه والمؤمنون * كل آمن بالله وملئكته وكتبه ورسله لانفرق بين أحد من رسله . وقالوا سمعنا وأطعنا غفرانك ربنا وإليك المصير * لايكلف الله نفسا إلا وسعها . لها ما كسبت وعليها ما اكتسبت ، ربنا لاتؤاخذنا
إن نسينا أو أخطأنا ، ربنا ولا تحمل علينا إصرا كما حملته علي الذين من قبلنا ، ربنا ولا تحملنا ما لا طاقة لنا به ، واعف عنا واغفرلنا وارحمنا أنت مولينا فانصرنا علي القوم الكافرين *

Âmene’r-rasulu bimâ unzile ileyhi min rabbihî ve’l-mu’minûn. Kullun âmene billâhi ve melaiketihî ve kutubihî ve rusulihî lâ nuferriku beyne ehadin min rusulih. Ve kâlû semi’nâ ve eta’nâ ğufrâneke rabbenâ ve ileyke’l-masîr. Lâ yukellifullâhu nefsen illâ vus’ahâ. Lehâ mâ kesebet ve aleyhâ mektesebet, rabbenâ lâ tûâhiznâ in nesînâ ev ehta’nâ. Rabbenâ ve lâ tahmil aleynâ isran kemâ hameltehû alellezîne min kablinâ, rabbenâ ve lâ tuhammilnâ mâ lâ tâkate lenâ bih, va’fu annâ vağfir lenâ, verhamnâ ente mevlânâ fensurnâ ale’l-kavmi’l-kâfirîn.

“Peygamber, Rabbi tarafından kendisine in dirilene îman etti, müminler de (îman ettiler). Her biri Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberle rine îman ettiler. “Allah’ın peygamberlerinden hiçbiri arasında ayırım yapmayız. İşittik, itaat et tik. Ey Rabbimiz! Affina sığındık. Dönüş sanadır” dediler.

Allah her şahsı, ancak gücünün yettiği ölçüde mükellef kılar. Herkesin kazandığı (hayır) kendine, yapacağı (şer) de kendinedir. Rabbimiz! Unutursak veya hataya düşersek bizi sorumlu tutma. Ey Rab bimiz! Bizden öncekilere yüklediğin gibi bize de ir bir yük yükleme. Ey Rabbimiz! Bize gücümüzün yetmediği işler de yükleme! Bizi affet! Bizi bağışla! Bize acı! Sen bizim mevlâmızsın. Kâfirler topluluğuna karşı bize yardım et.”
لا إله إلا هو والملئكة وأولوا العلم قائما شهد

بالقسط ، لا إله إلا هو العزيز الحكيم *

Şehidellâhu ennehû lâ ilâhe illâ huve ve’l melaiketu ve ulu’l-ilmi kâimen bi’l-kist, lâ ilâhe illâ huve’l-azîzu’l-hakim.

“Allah, adaleti ayakta tutarak (delilleriyle) şu hususu açıklamıştır ki, kendisinden başka ilâh yoktur. Melekler ve ilim sahipleri de (bunu ikrar etmişlerdir. Evet) mutlak güç ve hikmet sahibi Allah’tan başka ilah yoktur.” (Alu imran: 18)

إن ربكم الله الذي خلق السموات والأرض في ستة أيام ثم استوى على العرش يغشي الليل النهار يطلبه حثيثا ،

والشمس والقمر والنجوم مسخرات بأمره ، ألا له الخلق والأمر ، تبارك الله رب العالمين * أدعوا ربكم تضرعا وخفية انه لا يحب المعتدين * ولا تفسدوا في الارض بعد اصلاحها وادعوه خوفا وطمعا ان رحمت الله قريب من المحسنين *

İnne rabbekumullâhullezî halaka’s-semâvâti ve’l-arza fi sitteti eyyâmin summe’s-tevâ alâ’l-arşi yüğşi’l-leyle’n-nehâra yatlubuhû hasîsâ, ve’ş-şemse ve’l-kamera ve’n-nucûme musahhârâti biemrih, elâ lehu’l-halku ve’l-emru, tebârekellâhu rabbu’l âlemîn. Ud’û rabbekum tezarruan ve hufyeten in nehû lâ yuhibbu’l-mu’tedîn. Ve lâ tufsidû fi’l-arzi ba’de islâhihâ ve’dûhu havfen ve tamean inne rah metellâhi karibun mine’l-muhsinîn.

“Şüphesiz ki Rabbiniz, gökleri ve yeri altı günde yaratan, sonra Arş’a istiva eden, geceyi, durmadan kendisini kovalayan gündüze bürüyüp örten; güneşi; ayı ve yıldızları emrine boyun eğmiş durumda yaratan Allah’tır. Bilesiniz ki, yaratmak da emretmek de ona mahsustur. Âlemlerin Rabbi olan Allah ne yücedir! Rabbinize yalvara yakara ve gizlice dua edin. Bilesiniz ki o, haddi aşanları sev mez. Islah edilmesinden sonra yeryüzünde boz gunculuk yapmayın. Allaha korkarak ve (rahmetini) umarak dua edin. Muhakkak ki iyilik edenlere Allah’ın rahmeti çok yakındır.” (A’raf: 54-56)

من أنفسكم عزيز عليه ما عنتم حريص الله لا حسبي جاءكم رسول من أ لقد عليكم بالمؤمنين رؤوف رحيم . فإن تولوا فقل إله إلا هو عليه توكلت وهو رب العرش العظيم *

Lekad câekum rasûlun min enfusikum azîzun aleyhi mâ anittum harîsun aleykum bi’l-mu’minîne raûfun rahîm. Fein tevellev fekul hasbiyellâhu lâ ilâhe illâ huve aleyhi tevekkeltu ve huve rabbu’l arşi’l-azîm.

“Andolsun size kendinizden öyle bir Peygam ber gelmiştir ki, sizin sıkıntıya uğramanız ona çok ağır gelir. O, size çok düşkün, müminlere karşı çok şefkatlidir, merhametlidir. (Ey Muhammed!) Yüz çevirirlerse de ki: Allah bana yeter. Ondan başka ilâh yoktur. Ben sadece ona güvenip da yanırım. O, yüce Arş’ın sahibidir.” (Tevbe: 128-129)

حين تمسون وحين تصبحون . وله الحمد فسبحان الله في السموات والأرض وعشيا وحين تظهرون . يخرج الحي من
الميت ويخرج الميت من الحي و

وكذالك تخرجون *

Fesubhânellâhi hîne tumsûne ve hîne tus bihûn. Ve lehu’l-hamdu fi’s-semâvâti ve’l-arzi ve aşiyyen ve hîne tuzhirûn. Yuhricu’l-hayye mine’l meyyiti ve yuhricu’l-meyyite mine’l-hayyi ve yuh yi’l-arza ba’de mevtihâ ve kezâlike tuhracûn.

“Haydi siz, akşama ulaştığınızda (akşam ve yatsı vaktinde) sabaha kavuştuğunuzda, gündüzün sonunda ve öğle vaktine eriştiğinizde Allah’ı tes bih edin (namaz kılın), ki göklerde ve yerde hamd ona mahsustur. Ölüden diriyi, diriden de ölüyü o çıkarıyor, yeryüzünü ölümünün ardından o can landırıyor. İşte siz de (kabirlerinizden) böyle çıkarılacaksınız.” (Rum: 17-19)

والصافات صفا * فالزاجرات زجرا * فالتاليات ذكرا . إن إلهكم لواحد * رب السموات والأرض وما بينهما ورب المشارق * إنا زينا السماء الدنيا بزينة الكواكب * وحفظا من كل شيطان مارد * لا يسمعون إلى الملا الأعلى ويقذقون من كل جانب * دحورا ولهم عذاب واصب * إلا من خطف الخطفة فاتبعه شهاب ثاقب *

Vessâffâti saffâ. Fezzâcirâti zecrâ. Fettâliyâti zikrâ. İnne ilâhekum levâhid. Rabbu’s-semâvâti ve’l-arzi ve mâ beynehumâ ve rabbu’l meşârık. Ínná zeyyennes-semâe’ddunyâ bizînetini’l-kevâkib.
Ve hifzan min kulli şeytânin mârid. Lâ yes semmeûne ilâ’l-melei’l a’lâ ve yukzefûne min kulli cânib. Duhûran ve lehum azâbun vâsib. İllâ men hatife’l-hatfete feetbeahû şihâbun sâkib.

“Saf saf dizilmişlere, toplayıp sürenlere, zikir okuyanlara yemin ederim ki, ilâhınız birdir. O, hem göklerin, yerin ve ikisi arasındakilerin Rabbi, hem de doğuların Rabbidir. Biz yakın göğü, bir süsle, yıldızlarla süsledik. Ve (gökyüzünü) itaat dışına çıkan her şeytandan koruduk. Onlar, artık mele-i a’lâ’ya (yüce topluluğa) kulak veremezler. Her taraftan taşlanırlar. Kovulup atılırlar. Ve onlar için sürekli bir azap vardır. Ancak (meleklerin konuşmalarından) bir söz kapan olursa, onu da de lip geçen bir parlak isik takip eder.” (Saffat: 1-10)

تنزيل الكتاب من الله العزيز العليم ، غافر الذنب وقابل التوب شديد العقاب ذي الطول لا إله إلا هو إليه المصير *

Tenzîlu’l-kitâbi minellâhi’l-azîzi’l-alîm, ğâfiri’z zenbi ve kâbili’t-tevbi şedîdi’l-ikâbi zi’t-tavli lâ ilâhe illâ huve ileyhi’l-masîr.

“Hâ. Mîm. Bu kitap mutlak galip, hakkıyla bi len, günahı bağışlayan, tövbeyi kabul eden, azabı çetin, lutuf sahibi Allah tarafından indirilmiştir. Ondan başka hiçbir ilâh yoktur, dönüş ancak onadır.” (Mümin (Gafir): 1-3)

يا معشر الجن والانس ان استطعتم أن تنفذوا من اقطار السموات والارض فانفذوا لا تنفذون الأبسلطان * فباي آلاء ربكما تكذبان * يرسل عليكما شواظ من نار ونحاس فلا تنتصران
Yâ ma’şera’l-cinni ve’l-insi ini’s-teta’tum en tenfuzû min aktâri’s-semâvâti ve’l-arzi fenfuzû lâ tenfuzûne illâ bisultân. Febieyyi âlâi rabbikumâ tukezzibân. Yurselu aleykumâ şevâzun min nårin ve nuhâsun felâ tentesırân.

“Ey cin ve insan toplulukları! Göklerin ve ye rin çerçevesinden çıkıp gitmeye gücünüz yetiyor sa geçin. Ancak büyük bir güçle çıkıp gidebilirsi niz. Öyleyse Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz? Üzerinize ateşten alev ve du man gönderilir de birbirinizi kurtaramaz ve yardımlaşamazsınız.” (Rahman: 33-35)

Üç defa “Eûzu billâhi’s-semi’i’l-alimi mine’ş şeytani’r-racim” (Kovulmuş şeytandan, çok iyi işiten ve çok iyi bilen Allah’a sığınırım).

لو انزلنا هذا القرآن على جبل لرايته خاشعا متصدعا من خشية الله وتلك الامثال نضربها للناس لعلهم يتفكرون * هو

الله الذي لا إله إلا هو ، عالم الغيب والشهادة هو الرحمن

الرحيم * هو الله الذي لا إله إلا هو الملك القدوس السلام J وره . المؤمن المهيمن العزيز الجبار المتكبر سبحان الله عما يشركون له * هو الله الخالق البارئ المصور له الأسماء الحسنى يسبح

ما في السموات والأرض وهو العزيرالحكيم *

Lev enzelnâ hâze’l-Kur’âne alâ cebelin leraey tehû hâşian mutesaddian min haşyetillâhi ve tilke’l-emsâlu nazribuhâ linnâsi leallehum yetefek kerûn. Huvellâhullezî lâ ilâhe illâ hû, âlimu’l-ğaybi ve’s-sehadeti huve’r-Rahmanu’r-Rahim. Huvella
hullezî lâ ilâhe illâ hû. El-Meliku’l-Kuddûsu’s Selâmu’l-Mu’minu’l-Muheyminu’l-Azizu’l-Cebbâru’l Mütekebbir. Subhânellâhi ammâ yuşrikûn. Hu vellâhu’l-hâliku’l-bâriu’l-musavviru lehu’l-esmâu’l husnâ. Yusebbihu lehû mâ fi’s-semâvâti ve’l-arzi ve huve’l-azîzu’l-hakim.

“Biz bu Kur’an’ı bir dağa indirseydik, Allah korkusundan onu, baş eğmiş, çatlamış, yarılmış görürdün. Bu misalleri, düşünmeleri için insanlara anlatıyoruz. O öyle Allah’tır ki ondan başka ilâh yoktur. Hükümdardır, mukaddestir, selam (esenlik veren), mümin (güvenlik veren), müheymin (kollayıp koruyan), azîz (üstün, galip), cebbar (istediğini zorla yaptıran), mütekebbir (çok ulu) dir. Allah (puta tapanların) ortak koşmalarından yücedir. O, yaratan, var eden, (varlığa getirdiklerine) biçim veren Allah’tır. En güzel isimler onundur. Göklerde ve yerde bulunanların hepsi onun yüceliğini anarlar. O, azîz (mutlak galip), hâkim (hükümdar, her şeyi hikmetle yapan) dir.” (Haşr: 21-24)

رب المشرق والمغرب لا إله إلا هو فاتخذه وكيلاً *

Rabbu’l-meşriki ve’l-mağribi lâ ilâhe illâ huve fettehizhu vekîlâ. “O, doğunun da batının da Rabbidir. Ondan başka ilâh yoktur. Öyleyse yalnız onun himayesine sığın.” (Müzzemmil: 9)

الله الصمد * لم يلد ولم يولد *

قل هو الله أحد ولم يكن له كفوا أحد *

Kul huvellâhu ehad. Allâhu’s-samed. Lem yel id ve lem yûled. Ve lem yekun lehû kufuven ehad.
“De ki: O Allah birdir. Samed’dir (her şey ona muhtaçtır, o hiçbir şeye muhtaç değildir). Kendisi doğurmamıştır ve (başkası tarafından) doğurulma mıştır. Hiçbir şey onun dengi değildir.” (İhlas: 1-4) Üç defa.

قل أعوذ برب الفلق * من شر ما خلق * ومن شر غاسق إذا وقب * ومن شر النفاثات في العقد * ومن شر حاسد إذا حسد

Kul eûzu birabbi’l-felak. Min şerri mâ halek. Ve min şerrî ğâsikin izâ vekab. Ve min şerri’n-neffâsâti fi’l-ukad. Ve min şerri hâsidin izâ hased.

“De ki: Sığınırım ben, karanlığı yarıp sabahı ortaya çıkaran Rabb’e; yarattığı şeylerin şerrinden, karanlığı çöktüğü zaman gecenin şerrinden, düğümlere üfleyip tüküren büyücü kadınların şerrinden, haset ettiği zaman ha setçinin şerrinden.” (Felak: 1-6) Üç defa.

قل اعوذ برب الناس * ملك الناس * اله الناس * من شر الوسواس من الجنة والناس * الخناس * الذى يوسوس في صدور الناس

Kul eûzu birabbi’n-nâs. Meliki’n-nâs. İlâhi’n-nâs. Min şerri’l-vesvâsi’l-hannâs. Ellezî yuvesvisu fi sudûri’n-nâs. Mine’l-cinneti ve’n-nâs.

“De ki: Sığınırım ben, insanların Rabbine, in sanların melikine (hükümdarına), insanların ilâhına, (insanlara kötü şeyler fısıldayan) o sinsî vesvesecinin şerrinden, o ki insanların göğüslerine (kötü düşünceler) fisildar. Gerek cinlerden, gerek insanlardan (olan bütün vesvesecilerin şerrinden) Allah’a sığınırım.
بسم الله الذي لا يضر مع اسمه شيء في الأرض ولا في

السماء وهو السميع العليم ؛

Bismillâhillezî lâ yazurru maa ismihî şey’un fi’l-arzi velâ fi’s-semâi ve huve’s-semiîu’l-alîm.

“Ne yerde, ne gökte, adı (nın anılmas) ¹yla hiçbir şeyin zarar veremeyeceği Allah’ın ismiyle ki, o, çok iyi duyan ve çok iyi bilendir.” (Üç defa) أعوذ بكلمات الله التامات من شر ما خلق *

Eûzu bikelimâtillahi’t-tâmmeti min şerri mâ halek. “Mahlûkatının şerinden Allah’ın tam kelimel erine sığınırım.” (Üç defa)

أعوذ بكلمات الله التامات من غضبه ، وعقابه وشر عباده ، ومن همزات الشياطين ، وأعوذ بك رب أن يحضرون * شر فتنة الليل والنهار ، ومن شر طوارق الليل والنهار ، إلا طارقا يطرق بخير يا رحمن ، اللهم أنت ربي لا إله إلا أنت ، عليك توكلت وأنت رب العرش العظيم ، ما شاء الله كان وما لم يشأ لكم يكن ، ولا حول ولا قوة إلا بالله العلي العظيم ، أعلم أن 0

أعوذ بكلمات الله التامات من شر ما ينزل من السماء وما يعرج فيها ، ومن

الله على كل شيء قدير ، وأن الله قد أحاط بكل شيء علما *

Eûzu bikelimâtillâhi’t-tâmmât, min ğazabihî ve ikâbihî ve min şerri ibâdih, ve min hemezâti’ş şeyâtîni ve en yehzurûn.

Eûzu bikelimâtillâhi’t-tâmmâti min şerri mâ yenzilu mine’s-semâi ve mâ ya’rucu fihã, ve min şerri mâ zerae fi’l-arzi ve mâ yehrucu minhâ, ve min şerri fitneti’l-leyli ve’n-nehâr, ve min şerri tavâriki’l-leyli ve’n-nehâr, illâ târikan yetruku bi hayrin yâ rahmân, ellâhumme ente rabbî lâ ilâhe illâ ent, aleyke tevekkeltu ve ente rabbu’l-arşi’l azîm, mâ şâellâhu kâne ve mâlem yeşe’ lekum ye kun, ve lâ havle velâ kuvvete illâ billâhi’l-aliyyi’l azîm, a’lemu ennellâhe alâ kulli şey’in kadîr, ve ennellâhe kad ehâta bikulli şey’in ilmâ.

“Öfkesinden, cezasından, kullarının kötülü ğünden, şeytanların vesveselerinden ve onların bana gelmelerinden, Allah’ın tam kelimelerine sığınırım.”

“Ey Rahman! Ne iyinin ne de kötünün kendilerini aşamayacağı gökten inen ve oraya yükselen şeylerin şerrinden; (Allah’ın) yerde yarattığı ve yerden çıkan şeylerin şerrinden; hayırla gelenler müstesna, gece ve gündüz meydana gelen hâdiselerin şerrinden Allah’ın tam kelimelerine sığınırım. Allah’ım! Sen benim Rabbimsin, senden başka ilâh yoktur. Sana dayanıp güvendim. Sen, büyük Arş’ın Rabbisin. Allah’ın dilediği olur. Dile mediği olmaz. Güç ve kuvvet ancak, yüce Allah’tadır. Ben Allah’ın her şeye kaadir olduğunu ve Allah’ın her şeyi ilmiyle kuşattığını biliyorum.”

اللهم إني أعوذ بك من شر نفسي ، ومن شر كل دابة أنت آخذ بناصيتها إن ربي على صراط مستقيم ، اللهم إنى أسألك العافية في الدنيا والآخرة ، اللهم إني أسألك العفو والعافية في ديني ودنياي وأهلي ومالي ، اللهم استر عوراتي ، وآمن روعاتي ، اللهم احفظني من بين يدي ، ومن خلفي وعن يميني وعن شمالي ومن فوقي ، وأعوذ بعظمتك أن أغتال من تحتي *

Allâhumme innî eûzubike min şerri nefsî, ve min şerri kulli dâbbetin ente âhizun binâsiyetihâ inne rabbî alâ sırâtın mustekîm, ellâhumme innî es’eluke’l-âfiyete fi’d-dunyâ ve’l-âhira, ellâhumme. innî es’eluke’l-afve ve’l-âfiyete fi dînî ve dunyâye ve ehlî ve mâlî, Allâhumme’s-tur avratî, ve âmin rav’âtî, ellâhumme’h-fiznî min beyni yedey, ve min halfi ve an yemînî ve an şimâlî ve min fevkî, ve eûzu biazametike en uğtâle min tahti.

“Allah’ım! Nefsimin ve alnından tuttuğun her canlının şerrinden sana sığınırım. Şüphesiz ki Rabbim, dosdoğru bir yol üzerindedir. Allah’ım! Dünyada ve âhirette senden âfiyet istiyorum. Allah’im! Dînimde ve dünyamda, ailemde ve malımda senden af ve âfiyet istiyorum. Allah’ım! Ayıplarımı ört ve beni korkularımdan emin kıl. Allah’ım! Önümden ve arkamdan, sağımdan, so lumdan ve üstümden (gelecek tehlikelerden) beni koru ve ayağımın altından yakalanmamdan da se nin azametine sığınırım.”

اللهم أنت ربي لا إله إلا أنت ، خلقتني وأنا عبدك وأنا على عهدك ووعدك ما استطعت أعوذ بك من شر ما صنعت ، أبوء لك بنعمتك علي وأبوء لك بذنبي فاغفرلي ؛ فإنه لا يغفر

الذنوب إلا أنت *

Allahumme ente rabbi la ilahe illa ent, halektenî ve ene abduke ve ene alâ ahdike ve va’dike mesteta’tu eûzu bike min şerri mâ sana’tu, ebûu leke bini’metike aleyye ve ebûu leke bizenbî fağfirlî, feinnehû lâ yağfiru’z-zunûbe illâ ent.

“Allah’im! Sen, benim Rabbimsin; senden başka ilâh yoktur. Beni sen yarattın. Ben senin kulunum ve gücüm yettiğince sana olan sözüme ve vâdime bağlıyım. İşlediklerimin (kötülüklerin) şerrinden sana sığınırm. Üzerimdeki nîmetlerini itiraf eder, günahlarımı da ikrar ederim. Beni bağışla. Çünkü günahları bağışlayan ancak sensin.”

آمنت با لله العظيم وحده ، وكفرت بالجبت والطاغوت واستمسكت بالعروة الوثقى التي لا انفصام لها ، والله سميع عليم

Âmentu billâhi’l-azîmi vahdeh, ve kefertu bi’l cibti ve’t-tâğüti ve’s-temsektu bi’l-urveti’l vuskâ’lletî lenfisâme lehâ, vallâhu semîun alîm.

“Ben, tek olan yüce Allah’a inandım. Putu ve şeytanı inkâr ettim. Kopmayan sağlam kulpa yapıştım. Allah çok iyi duyan ve çok iyi bilendir.”

أستغفر الله العظيم ، الذي لا إله إلا هو الحي القيوم وأتوب إليه

Estegfirullāhe’l-azim, ellezi la ilahe illa huve’l-hayyu’l-kayyumu ve etûbu ileyh.

“Kendisinden başka, ilâh olmayan, yüce Allah’tan af diliyorum. O, Hayy ve Kayyum’dur.

Ona tövbe ediyorum.” (Üç defa)

رضينا بالله ربا ، وبالاسلام دينا ، وبمحمد صلى الله عليه وسلم نبيا ، حسبي الله لا إله إلا هو عليه توكلت وهو رب العرش العظيم لا ال

Razînâ billâhi rabbâ, ve bi’l-islâmi dînâ, ve bi muhammedin sallallâhu aleyhi ve selleme nebiyyâ, hasbiyellâhu lâ ilâhe illâ huve aleyhi tevekkeltu ve huve rabbu’l-arşi’l-azim.

“Rab olarak Allah’tan, din olarak İslâm’dan, Peygamber olarak da Muhammed’den razı olduk.

Kendisinden başka ilâh olmayan Allah bana yeter.

Ben ona dayandım. O, büyük Arş’ın Rabbidir.” (Yedi defa)

لا إله إلا الله وحده لا شريك له ، له الملك ، وله الحمد

، وهو على كل شيء قدير *

La ilahe illallahu vahdehi la serike leh, lehu’l-mulk, ve lehu’l-hamd, ve huve alâ kulli sey’in kadir.

“Allah’tan başka ilâh yoktur. O, tektir, ortağı yoktur. Mülk onundur. Hamd onadır. O, her şeye kaadirdir.”
سبحان الله وبحمده *

Subhânellâhi ve bihamdih.

“Allahı tesbih eder ve ona hamdederim.”(Yüz defa)

أستغفر الله وأتوب إليه *

Estağfirullâhe ve etûbu ileyh.

“Allahtan af diliyorum ve ona tövbe ediyorum.” (Yüzea) اللهم صل على محمد وعلي آل محمد ، كما صليت

على إبراهيم وعلى آل إبراهيم ، اللهم بارك على محمد وعلى آل محمد كما باركت على إبراهيم وعلى آل إبراهيم . في العالمين إنك حميد مجيد *

Allâhumme salli alâ muhammedin ve alâ âli muhammed, kemâ salleyte alâ ibrâhîme ve alâ âli ibrâhîm, Allâhumme bârik alâ muhammedin ve alâ âli muhammedin kemâ bârakte alâ ibrâhîme ve alâ ali ibrahim. Fil-alemeyni inneke hamidun mecid.

“Allah’ım! Muhammed’e ve Muhammed’in ailesine, ibrahim’e ve ibrahim’in ailesine salat ettigin gibi salat et. ibrahim’e ve ibrahim’in ailesine bereket ihsan ettiğin gibi, Muhammed’e ve Muhammed’in ailesine de bereket ihsan et. İki dünyada sen, her bakımdan hamde lâyık ve şânı yüce olansın.” (On defa)

سبحان الله وبحمده عدد خلقه ورضا نفسه ، وزنة عرشه

. ومداد كلماته

Subhânellâhi ve bihamdihi adede halkihî ve rizâ nefsih, ve zinete arşih, ve midâde kelimâtih.

“Allah’ı kendisine mahsus hamd ile, ya ratıkları sayısınca, zatının hoşnutluğunca, Arş’ının ağırlığı ve kelimelerinin mürekkepleri kadar tesbih ederim.” (Üç defa)

اللهم إني أصبحت ( وفي المساء يقول : أمسيت ) أشهدك وأشهد ملائكتك وحملة عرشك وجميع خلقك ، إنك أنت الله لا إله إلا أنت وحدك لاشريك لك ، وأن محمدا عبدك ورسولك

Allâhumme innî asbahtu (ve fi’l-mesâi yekûl: emseytu) uşhiduke ve uşhidu melâiketeke ve hamelete arşike ve cemîa halkik, inneke entellâhu lâ ilâhe illâ ente vahdeke lâ şerîke lek, ve enne muhammeden abduke ve rasûluk.

“Allah’ım! Senden başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in senin kulun ve rasûlün olduğuna, seni, hamele-i Arş’ını, meleklerini ve bütün ya ratıklarını şâhit tutarak sabahladım (veya akşamladım).” (Dört defa)

اللهم بك أصبحنا ، وبك أمسينا ، وبك نحيا ، وبك نموت ، وإليك النشور اللهم ما أصبح ( وفي المساء يقول : أمسى ) بي من نعمة ، أو بأحد من خلقك ، فمنك وحدك لا
شريك لك فلك الحمد ولك الشكر ، اللهم إني أصبحت ( في المساء يقول : أمسيت ) منك في نعمة وعافية وستر ، فأتم علي نعمتك وعافيتك وسترك في الدنيا والآخرة *

Allâhumme bike asbahnâ, ve bike emseynâ, ve bike nahyâ, ve bike nemûtu, ve ileyke’n nuşurullâhumme mâ asbaha (ve fi’l-mesâi yekûl: Emsâ) bî min ni’metin, ev biehadin min halkik, fe minke vahdeke lâ şerîke leke feleke’l-hamdu ve leke’ş-şukr, Allâhumme inní asbahtu (fi’l-mesâi yekûl: emseytu) minke fi ni’metin ve âfiyetin ve setr, feetimme aleyye ni’meteke ve âfiyeteke ve setrake fi’d-dunyâ ve’l-âhira.

“Allah’ım! Senin inayetinle sabahladık. Senin inayetinle akşamladık. senin inayetinle yaşar. Se nin izninle ölürüz ve dönüş sanadır. Bende olan veya yaratıklarından birinde olan bir nîmet, sen dendir. Sen teksin, ortağın yoktur. Hamd ve şükür sanadır. Allah’ım! Şu sabaha (veya akşama), sen den gelen bir nîmet, âfiyet ve günahlarım örtülmüş olarak çıktım. (Öyleyse) dünyada ve âhirette üzerimdeki nîmetini, âfiyetini ve günahlarımı örtmeni tamamla.” (Üç defa)

أصبحنا ( وفي المساء يقول : أمسينا ) على فطرة الإسلام ، وعلى كلمة الإخلاص ، وعلى دين نبينا محمد صلى الله عليه وسلم ، وعلى ملة أبينا إبراهيم حنيفا مسلما وما كان من المشركين ، أصبحنا ( أمسينا ) وأصبح ( أمسى ) الملك لله ،
والحمد لله لا إله إلا الله ، وحده لا شريك له ، له الملك وله الحمد وهو على كل شيء قدير ، رب أسألك خير هذا اليوم ، ( وفي المساء يقول : الليلة ) وخير ما بعده ، وأعوذ بك من شر : هذا اليوم ، ( وفي المساء يقول : الليلة ) وشر ما بعده ، رب أعوذ بك من الكسل ، رب أعوذ بك من سوء الكبر ، رب أ ، رب أعوذ بك من عذاب في النار ، وعذاب في القبر )

Asbahnâ (ve fi’l-mesâi yekûl: emseynâ) alâ fitrati’l-islâm, ve alâ kelimeti’l-ihlâs, ve alâ dîni nebiyyinâ muhammedin sallallâhu aleyhi ve sel lem, ve alâ milleti ebînâ ibrâhîme hanîfen musli men ve mâ kâne mine’l-muşrikîn, asbahnâ (emseynâ) ve asbaha (emsâ) elmulku lillâh, ve’l hamdulillâhi lâ ilâhe illâllah, vahdehû lâ şerîke leh, lehu’l-mulku ve lehu’l-hamdu ve huve alâ kulli şey’in kadîr, rabbi es’eluke hayra hâze’l-yevm, (ve fi’l-mesai yekûl: elleyle) ve hayra mâ ba’deh, ve eûzu bike min şerri hâze’l-yevm, (ve fi’l-mesâi yekûl: elleyle) ve şerri mâ ba’deh, rabbi eûzubike mine’l-kesel, rabbi eûzubike min sûi’l-kibri, rabbi eûzu bike min azâbin fi’n-nâr, ve azâbin fi’l-kabr.)

“islam fitrati ve ihlas kelimesi ile, Peygam berimiz Muhammed’in dîni üzerinde, müşriklerden olmaksızın Hakka yönelen müslüman olan atamız İbrahim’in milletinden olarak sabahladık (veya akşamladık). Biz de bütün mülk de, âlemlerin Rab bi olan Allah’a ait olarak sabahladık (akşamladık). Kendisinden başka ilâh olmayan, tek ve ortaksız olan Allah’a hamdolsun. Mülk onundur. Hamd onadır. O, her şeye kaadirdir. Rabbim! Senden bugünün (veya bu gecenin) hayrını ve sonraki günlerin hayrını istiyorum. Bugünün (veya bu ge cenin) şerrinden ve sonraki günlerin şerrinden sana sığınırım. Rabbim! Tembellikten sana sığınırım. Rabbim! Yaşlılığın dertlerinden sana sığınırım. Rabbim! Cehennemdeki azaptan ve ka birdeki azaptan sana sığınırım”.

أصبحنا ( أمسينا ) وأصبح ( وأمسى ) الملك لله . والكبرياء ، والعظمة والخلق والأمر والليل والنهار وما سكن

فيهما لله وحده *

Asbahnâ (emseynâ) ve asbaha (ve emsâ) el mulku lillâhi ve’l-kibriyâ, ve’l-azametu ve’l-halku ve’l-emru ve’l-leylu ve’n-nehâru ve mâ sekene fihimâ lillâhi vahdeh.

“Biz ve bütün mülk, Allah’ın olarak sabah ladık (veya akşamladık). Hamd Allah’a mahsustur. Azamet ve yücelik Allah’ındır. Bütün yaratıklar, bütün işler, gece ve gündüz ve bunlarda bulunan her şey, Allah’a aittir.”

اللهم اجعل أول هذه النهار ( الليل ) صلاحا ، وأوسطه فلاحا وآخره نجاحا، أسألك خير الدنيا وخير الآخرة يا أرحم الراحمين

Allâhummec’al evvele hâzihî evvele hâzihi’n nehår (elleyle) salâhan, ve evsetahû felâhan, ve âhirahû necâhan, es’eluke hayra’d-dunyâ ve hay ra’l-âhirati yâ erhame’r-râhimîn.

“Allah’ım! Şu günün (veya gecenin) evvelini sulh ü salâh, ortasını felâh, sonunu da her
bakımdan başarılı kıl. Senden) dünyanın da, âhiretin de hayrını istiyorum, ey merhamet eden lerin en merhametlisi.”

سبحان الله وبحمده ، ولا قوة إلا بالله ، ماشاء الله كان وما لم يشأ لم يكن ولا حول ولا قوة إلا بالله العلي العظيم ، أعلم أن الله على كل شيء قدير وأن الله قد أحاط بكل شيء علما

Subhânellâhi ve bihamdih, ve lâ kuvvete illâ billâh, mâ şâellâhu kâne ve mâ lem yeşe’ lem yekun ve lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâhi’l-aliyyi’l azîm, a’lemu ennellâhe alâ kulli şey’in kadîrun ve ennellâhe kad ehâta bikulli şey’in ilmâ.

“Allah’ı tesbih eder ve ona hamdederim. Güç, ancak Allah’tadır. Allah’ın dilediği olur. Dilemediği olmaz. Güç ve kuvvet yüce Allah’tadır. Ben Allah’ın her şeye kaadir olduğuna ve onun ilmiyle her şeyi kuşattığını biliyorum.”

اللهم أنت خلقتني ، وأنت تهديني ، وأنت تطعمني

وأنت تسقيني ، وأنت تميتني ، وأنت تحييني * Allahumme ente halakteni, ve ente tehdini, ve ente tut’imunî ve ente teskînî, ve ente tumituni, ve ente tuhyini.

“Allah’ım! Beni sen yarattın. Beni doğruya sen ulaştırırsın. Beni sen doyurursun. Bana sen içirirsin. Beni sen öldürürsün. Beni sen yaşatırsın.”
اللهم عالم الغيب والشهادة ، فاطر السموات والأرض ، رب كل شيء ومليكه ، أشهد أن لا إله إلا أنت ، أعوذ بك من شر نفسي ، ومن شر الشيطان ومن شركه وأن أقترف على نفسي سوءا أو أجره على مسلم * ..

Allâhumme âlimu’l-ğaybi ve’ş-şehâde, fâtırı’s semâvâti ve’l-arz, rabbi kulli şey’in ve melîkeh, eshedu en la ilahe” illa ent, eizubike min serri nefsî, ve min şerri’ş-şeytânı ve min şerakihî ve en akterife alâ nefsî sûen ev ecurrahû alâ muslim.

“Görüneni ve görünmeyeni bilen, gökleri ve yeri yaratan, her şeyin Rabbi ve sahibi olan Allah’im! Sehadet ederim ki, senden başka ilah yoktur. Nefsimin ve şeytanın şerrinden, onun hile komplosundan, nefsime bir kötülük yüklemekten veya bir müslümana kötülük dokun durmaktan sana sığınırım.” ve

اللهم رب السموات السبع ورب العرش العظيم ، ربنا ورب كل شيء ومليكه ، فالق الحب والنوى منزل التوراة والإنجيل والقرآن ، أعوذ بك من شر نفسي ومن شر كل دابة أنت آخذ بناصيتها ، أنت الأول فليس قبلك شيء ، وأنت الآخر فليس بعدك شيء ، اقض عني الدين ، واغنني من الفقر *

Allahumme rabbi’s-semâvâti’s-seb’i ve rabbi’l arşi’l-azim, rabbená ve rabbe kulli şey’in ve melikeh, fâlika’l-hubbi ve’n-nevâ munzilu’t-Tevráti ve’l-İncili ve’l-Kur’ân, eûzu bike min şerri nefsî ve min şerri kulli dâbbetin ente âhizun binâsiyetihâ, ente’l-evvelu feleyse kableke şey’un, ve ente’l âhiru feleyse ba’deke şey’un, ikzı anni’d-din, vağnini mine’l-fakr.

“Yedi göğün Rabbi ve büyük Arş’ın Rabbi olan Allah’ım! Bizim Rabbimiz ve her şeyin Rabbi Allah’ım! Taneleri ve tohumları yaratan, Tevrat, İncil ve Kur’an’ı indiren Allah’ım! Nefsimin şerrinden ve alınlarından tuttuğun her canlının şerrinden sana sığınırım. Sen evvelsin. Senden önce hiçbir şey yoktur. Sen âhirsin. Senden sonra hiçbir şey yoktur. Sen zâhirsin. Senin üstünde hiçbir şey yoktur. Sen bâtınsın. Senin altında hiçbir şey yoktur. Benim borcumu ödememe imkân ver. Beni fakirlikten kurtar.”

اللهم عافني في بدني ، وعافني في سمعي ، اللهم عافني

في بصري لا إله إلا أنت Allahumme afini fi bedeni, ve afini fi sem’i,

Allâhumme âfinî fi basarî lâ ilâhe illâ ent.

“Allah’ım! Bedenime âfiyet ver. Kulağıma âfiyet ver. Allah’ım! Gözüme âfiyet ver. Senden başka ilâh yoktur.” (Üç defa)

اللهم أنت أحق من ذكر ، وأحق من عبد ، وأنصر من ابتغي ، وأرأف من ملك ، وأجود من سئل ، وأوسع من أعطى ، أنت الملك لا شريك لك ، الفرد لا ند لك ، كل شيء هالك
إلأ وجهك ، لن تطاع إلا بإذنك ، ولن تعصى إلا بعلمك ، تطاع فتشكر وتعصى فتغفر ، أقرب شهيد وأدنى حفيظ ، حلت دون النفوس ، وأخذت بالنواصي ، وكتبت الآثار ونسخت الآجال ، والقلوب لك مفضية ، والسر عندك علانية ، والحلال ما أحللت ، والحرام ما حرمت ، والدين ما شرعت ، والأمر ما قضيت ، والخلق خلقك والعبد عبدك ، وأنت الله الرءوف الرحيم ، أسألك بنور وجهك الذي أشرقت له السموات والأرض ، وبكل حق هو لك ، وبحق السائلين عليك أن تقبلني في هذه الغداة ( العشية ) وأن تجيرني من النار بقدرتك *

Allâhumme ente ehakku men zukir, ve ehak ku men ubid, ve ansaru meni’b-tuğiy, ve er’efu men melek, ve ecvedu men suil, ve evseu men e’tâ, ente’l-meliku lâ şerîke lek, el-ferdu lâ nidde lek, kulli şey’in hâlikun illâ vechek, len tutâa illâ biiznik, ve len tu’sâ illâ biilmik, tutâu feteşkuru ve tu’sâ fetağfir, ekrabu şehîdin ve ednâ hafiz, hulte dûne’n-nufûs, ve ehazte bi’n-nevâsî, ve ketebte’l âsâra ve neshate’l-âcâl, ve’l-kulûbu leke mufziye tun, ve’s-sirrû indeke alâniye, ve’l-halâlu mâ eh lelt, ve’l-harâmu mâ harramt, ve’d-dînu mâ şera’t, ve’l-emru mâ kazayt, ve’l-halku ve’l-halkuke ve’l abdu abduk, ve entellâhu’r-raûfu’r-rahîm, es’eluke binuri vechikellezî eşrakat lehû’s-semâvâtu ve’l arz, ve bikulli hakkin huve lek, ve bihakki’s-sâilîne
aleyke en takbelenî fî hâzihî’l-ğadâti (el-aşiyyeti) ve en tucîranî mine’n-nâri bikudratik.

“Allah’ım! Sen adı anılmaya en lâyık olansın. İbadet edilmeye ancak sen lâyıksın. Sensin yardım istenilenlerin en çok yardım edeni. Güç ve salta nat sahiplerinin en şefkatlisi, kapısında birşey di lenilenlerin en cömerdi ve verenlerin en eli açığı. Sensin her şeyin sahibi, senin ortağın yoktur. Sen sin eşi ve benzeri olmayan yegâne varlık. Senden başka her şey helâke mahkumdur. Sana ancak se nin müsadenle itaat edilir ve yine ancak malu matin dahilinde isyan edilir. Sana itaat edilir, karşılığını verirsin. Sana isyan edilir, affedersin. Her şeye en yakın şahit sen, en yakın koruyucu da sensin. Nefislerin (arzularının) önüne geçersin ve alınlarından tutarsın. İnsanların yaptıklarını yazdın ve ecellerini takdir ettin. Kalpler sana akar, gizli senin yanında açıktır. Helâl, senin helâl kıldığın, haram da haram kıldığındır. Din, senin ortaya koyduğun, emir senin hükmettiğin, mahluk senin mahlukun, kul, senin kulundur. Sen, Rauf ve Rahîm Allah’sın. Göklerin ve yerin o yüzden aydınlandığı yüzünün nuru hakkına, sana ait olan her şeyin hakkına, bu sabah (veya bu akşam), sen den isteyenlerin hakkına benim duamı kabul et meni ve istiyorum.” gücünle beni ateşten korumanı

اللهم إني أعوذ بك من جهد البلاء ، ودرك الشقاء :

وسوء القضاء ، وشماتة الأعداءء

Allâhumme innî eûzu bike min cehdi’l-belâ. ve deraki’ş-şekâ, ve sûi’l-kazâ, ve şemâteti’l-a’dâ.

“Allah’ım! Tahammül edilmeyen belâdan, zor luktan, kötü hükümden ve düşmanların gülme sinden sana sığınırım.”
اللهم إني أعوذ بك من الهم والحزن والعجز والكسل

والبخل والجبن وضلع الدين وغلبة الرجال *

Allâhumme innî eûzu bike mine’l-hemmi ve’l-huzni ve’l-aczi ve’l-keseli ve’l-buhli ve’l-cubni ve zalai’d-dîni ve ğalebeti’r-ricâl.

“Allah’ım! Üzüntüden, tasadan, âcizlikten, tembellikten, korkaklıktan, cimrilikten, borcun altında iki büklüm olup ezilmekten ve insanların galebe ve tasallutundan sana sığınırım.”

اللهم إني أعوذ بك من زوال نعمتك ، وتحول عافيتك

وفجأة نقمتك ، وجميع سخطك

Allâhumme inni eûzubike min zevâli ni’metik, ve tehavvuli âfiyetik, ve fec’eti nikme tik, ve cemî’i sehatik.

“Allah’ım! Nîmetinin zevalinden, âfiyetinin değişmesinden, azabının ansızın gelip çatmasından ve gazabına sebep olacak şeylerden sana sığınırım.”

اللهم آت نفسي تقواها ، وزكها فأنت خير من زكاها ، أنت وليها ومولاها *

Allâhumme âti nefsî tekvâhâ, ve zekkiha feente hayru men zekkâhâ, ente veliyyuhâ ve

mevlâhâ. “Allah’ım! Nefsime takvasını ver. Onu temi zle. Onu temizleyecek olan sadece sensin. Onun velisi ve mevlâsı sensin.”
اللهم إني أعوذ بك من قلب لا يخشع ، ونفس لا تشبع . ،

وعلم لا ينفع ودعوة لا يستجاب لها *

Allhahumme innî eûzubike min kalbin lâ yahşa’, ve nefsin lâ teşba’, ve ilmin lâ yenfeu ve da’vetin lâ yustecâbu lehâ.

“Allah’ım! Korkmayan kalpten, doymayan ne fisten, fayda vermeyen ilimden ve kabul olun mayan duadan sana sığınırım.”

اللهم اغفرلي خطيئتي وجهلي وإسرافي في أمري، وما

أنت أعلم به مني

Allâhummağfirli hatîetî ve cehlî ve isrâfî fi kulli emri, ve ma ente a’lemu bihi minni.

“Allah’ım! Benim günahımı, cehaletimi, işimdeki aşırılığımı ve benden daha iyi bildiğin ku surlarımı bağışla.”

اللهم اغفر لي ما قدمت وما أخرت وما أسررت وما أعلنت ، وما أنت أعلم به مني ، أنت المقدم وأنت المؤخر . أنت إلهي لا إله إلا أنت ، ولا حول ولا قوة إلا بالله

،

Allâhummağfirlî mâ kaddemtu ve mâ ehhartu ve mâ esrartu ve mâ a’lent, ve mâ ente a’lemu bihî minnî, ente’l-mukaddimu ve ente’l-muahhir, ente ilâhî lâ ilâhe illâ ent, ve lâ havle ve lâ kuvvete illâ billah.
“Allah’ım! Önceden yaptığım, sonra yapa cağım, gizlediğim ve açıkça yaptığım ve benden daha iyi bildiğin kusurlarımı bağışla. Öne alan ve geri bırakan ancak sensin. Sen benim ilâhımsın. Senden başka ilâh yoktur. Güç ve kuvvet ancak Allah’tadır.”

اللهم أعني ولا تعن علي ، وامكر لي ولا تعن علي ،

وامكر لي ولا تمكر علي ، وانصرني على من بغى علي ؛ Allâhumme einnî ve lâ tuin aleyy, ve’m-kurli ve lå tuin aleyy, ve’mkurli ve lâ temkur aleyy. vensurnî alâ men beğâ aleyy.

“Allah’ım! Bana yardım et. Aleyhimde olana yardım etme. Lehime tertip kur. Aleyhime tertip kurma. Üzerime saldırana karşı bana yardım et.”

اللهم اجعلني لك شكارا ، لك ذكارا لك رهابا ، لك مخبتا ، إليك أواها *

Allahumme’calni leke sekkaran, leke zekkaran leke rahhâben, leke muhbiten, ileyke evvâhâ

“Allah’ım! Beni, sana çok şükreden, seni çok zikreden, senden çok korkan, sana çok huşu du yan ve sana dönerek yakarışta bulunan kişi kıl.” – –

اللهم تقبل توبتي ، واغسل حوبتي ، وأجب دعوتي وثبت حجتي ، واهد قلبي ، وسدد لساني ، واسلل سخيمة

صدري *
Allahumme tekabbel tevbeti, ve’gsil havbeti, ve ecib da’veti, ve sebbit hucceti, ve’hdi kalbi, ve seddid lisânî, ve’slul sehîmete sadrî.

“Allah’ım! Tövbemi kabul et. Günahlarımı yika, duami kabul et. Delilimi sabit kil. Kalbimi hidayet et. Dilimi doğru kıl. Göğsümün kin ve ha sedini çıkar.”

اللهم أصلح لي ديني الذي هو عصمة أمري ، وأصلح لي دنياي التي فيها معاشي ، وأصلح لي آخرتي التي فيها معادي ، واجعل الحياة زيادة لي في كل خير ، واجعل الموت راحة لي من كل شر ، اللهم أحسن عاقبتنا في الأمور كلها ، وأجرنا من ه ..

خزي الدنيا وعذاب الآخرة *

Allahumme aslih li dinillezi huve ismetu emri, ve aslih li dunyayelleti fiha measi, ve aslih li âhiratîlletî fîhâ maâdî, ve’cali’l-hayâte ziyâdeten li fi kulli hayr, ve’cali’l-mevte râhaten li min kulli şerr, Allâhumme ahsin âkibetenâ fi’l-umûri kul lihâ, ve ecirnâ min hizyi’d-dunyâ ve azâbi’l-âhira.

“Allah’im! Bana isimin ismeti olan dinimi islah et. İçinde yaşadığım dünyamı ıslah et. Dönüş yerim olan âhiretimi de islah et. Benim için hayatı, her hayırda artır ve bana ölümü her şeyden rahat kıl. Allah’ım! Bütün işlerde âkıbetimizi güzel yap. Bizi, dünyada rezil olmak tan ve âhiret azabından koru.”

بسم الله على نفسي وأهلي ومالي

Bismillâhillâhi alâ nefsî ve ehlî ve mâlî.
“Nefsime, aileme ve malıma karşı (koru). Allah’in adıyle.”

Müslümanın, gece gündüz, her zaman, ekmek su gibi, ihtiyaç duyduğu bu dua ve zikirler, onu, şeytan ve askerlerinden koruyan muhkem kale ve güvenli bölgelerdir. Müslümanın, maksadın hasıl ol ması için, bunları huzur-u kalple ve düşünerek okuması gerekir.

BENZER KONULAR:

Answer ( 1 )

    1
    2021-10-13T18:38:33+03:00

    Please briefly explain why you feel this answer should be reported.

    Bildir
    İptal

    Biz Müslümanlar her daim Allah’a dua etmeliyiz. Uyurken, kalkarken, yemekten sonra… hülasa her daim ve her anda Allah’a dua etmeliyiz. O dualardan birisi de Araf Suresinde bulunan şu ayeti kerimedir; “Şüphesiz ki Rabbiniz, gökleri ve yeri altı günde yaratan, sonra Arş’a istiva eden, geceyi, durmadan kendisini kovalayan gündüze bürüyüp örten; güneşi; ayı ve yıldızları emrine boyun eğmiş durumda yaratan Allah’tır. Bilesiniz ki, yaratmak da emretmek de ona mahsustur. Âlemlerin Rabbi olan Allah ne yücedir! Rabbinize yalvara yakara ve gizlice dua edin. Bilesiniz ki o, haddi aşanları sev mez. Islah edilmesinden sonra yeryüzünde boz gunculuk yapmayın. Allaha korkarak ve (rahmetini) umarak dua edin. Muhakkak ki iyilik edenlere Allah’ın rahmeti çok yakındır.” (A’raf: 54-56)

    En iyi cevap

Cevapla