Paylaş
Sabır Ve Şükür Nedir ?
BildirQuestion
Please briefly explain why you feel this question should be reported.
Sabır Ve Şükür
İnsanoğlu yeryüzünde, Allah Teala’nın bahşetmiş olduğu ömür nimetini yaşarken; birtakım sıkıntı ve zorluklarla karşılaşır. Bu sıkıntılardan uzak olduğu vakitlerde ise kendisini rahat ve selamette hisseder. Kur’an-ı Kerimde “Elbette zorluğun yanında bir kolaylık da vardır.”(1)şeklinde ifadesini bulan dünya hayatının bu gerçeği karşısında müminin hali ve tutumu nasıldır, işte bu husus Peygamberimiz (SAV)’in hadisinde şu şekilde anlatılır: “Mü’minin başka hiç kimsede bulunmayan ilginç ve hoş bir hali vardır; O’nun her işi hayırdır. Eğer bir genişliğe (nimete) kavuşursa şükreder ve bu onun için bir hayır olur. Eğer bir darlığa (musibete) uğrarsa sabreder ve bu da onun için bir hayır olur.” (2) Gerçekten de insan kendisine gelen tecelliler karşısında ve sahip olduğu imkânları kullanıp değerlendirme hususunda hep iki hal üzeredir; ya gelen nimete şükredip onu ziyadeleştirecek ya da şükürsüzlük gösterip bunun neticesi olan elindeki nimeti de zayi etme mahrumiyetine duçar olacaktır. Aynı şekilde karşılaştığı bir sıkıntı ve mahrumiyet karşısında ise; ya sabredip bu zorluğu savuşturmak için gereken fedakârlıkları gösterecek ya da sabırsız ve metanetsiz davranıp o sıkıntının altında ezilecektir.
Müminin sabrı günah işlememe ve kötülüklere fırsat vermeme hususunda olduğu gibi günahsızlık ve huzur halinin devamı için çaba göstermekle de olacaktır ki işte bu çabanın adıdır sabır. Yine sabır; merhum M. Akif’in bir makalesinde söylediği gibi sıkıntı ve meşakkatlere katlanmak değil, onlara göğüs germektir; sonunda katlanılmayacak acılara katlanmak durumunda kalmamak için önceden her türlü sıkıntı ve zorluğa mertçesine İnsancasına göğüs germektir. Yoksa bu fedakârlıkların semtine yaklaşmayarak miskin miskin oturmak; sonra da hissesine düşen rüsvalığı ve zavallılığı “Kader böyle imiş! Tahammül etmeli…”diye hazmetmeye çalışmak hiçbir zaman sabır ile açıklanamaz. (3)
Şunu hepimiz biliriz ki; hayatta çektiğimiz her sıkıntı ve zorluk ancak sabırla bir tecrübe ve kazanım haline gelir. Sabır varsa hayattaki olaylar bizi olgunlaştırır; sabır yoksa her olay bizde ayrı bir yara bırakır. Her zorluk her meşakkat yakıcıdır ama kimi insan bu yangından pişer, olgunlaşır da çıkar; kimisi de kavrulur, kül olup çıkar. Büyüklerimizin söylediği gibi “ekşi koruk ancak sabırla tatlı üzüm olur”. Nitekim Yüce Rabbimiz de “Sabredenlerin mükâfatı hesapsız ve tastamam verilir” (4) buyurarak gerçek sabrın hem dünyada hem de ahrette selamet getireceğini bizlere haber vermektedir.
Nimete şükür ise; onu bahşeden Yüce Yaratıcı’yı anmakla, onu tazim etmekle ve haram yollara tevessül etmeden en uygun şekilde o nimetten istifade etmekle olacaktır. Nimetin devamını temin edecek tedbirleri almak, infak yoluyla ondan faydalananların sayısını artırmak da şükrün en güzel tezahürüdür. Yine rahatlık ve huzur vakitlerinde de şımarmadan ve haddi aşmadan istikametle hayatımızı yaşamak şükür ehli olmanın gereğidir.
1-İnşirah 94/5
2-Müslim, Zühd, 64; Dârim”, Rikâk, 61.
3-M.Akif’in Kur’an-ı Kerim’i Tefsiri, Doç.Dr.
Abdulkerim Abdulkadiroğlu, DİB Yayınları, 1992, s.83.
4-Zümer 39/10
5-Ahmed b. Hanbel, Müsned, 2/258.
BENZER KONULAR:
Answers ( 2 )
Please briefly explain why you feel this answer should be reported.
İslam’da sabır (sabr) ve şükran (şükr), bir müminin ruhsal gelişimi ve esenliği için temel nitelikler olarak kabul edilir. İşte her kavramın kısa bir açıklaması:
Allah Kuran’da sabrın önemini vurgulamış ve müminlere sabrın mükafatını garanti etmiştir. Müslümanlar, kişisel kayıp, sıkıntı, hastalık veya diğer zorluklar karşısında sabırlı olmaya teşvik edilir. Sabırla kişinin inancının test edildiğine, güçlendirildiğine ve ödüllendirildiğine inanılır. Sabır, zorluklara katlanmakla sınırlı olmayıp, Allah’ın emirlerine uyma ve haramlardan sakınma sabrını da içerir.
Müslümanlar, durumları ne olursa olsun her zaman şükretmeye teşvik edilir. Şükretmek sadece Allah’a karşı bir görev değil, aynı zamanda insanın hayatındaki nimetleri ve mutluluğu artırmasına da bir vesiledir. Günlük yaşamda şükür, genellikle dua etmek, sadaka vermek, dua okumak ve Allah’ın nimetlerini ikrar etmek gibi ibadetlerle gösterilir.
Hem sabır hem de şükran birbirine bağlıdır ve birbirini tamamlar. Sabır müminlerin imtihanlarda sebat etmelerine yardımcı olurken, şükran da zorluklar karşısında nimetlerin kıymetini bilmelerini sağlar. Bu erdemler bir arada, hayatın iniş ve çıkışlarında gezinmek, manevi gelişimi desteklemek ve İslam’da kişinin Allah ile ilişkisini derinleştirmek için bütüncül bir yaklaşım sağlar.
Please briefly explain why you feel this answer should be reported.
Sabır ve şükür, manevi ve ahlaki değerler olarak önemli bir yere sahiptir:
Sabır, bir zorluğa veya olumsuz bir duruma karşı metanetle ve dirençle dayanma yeteneğidir. Zorluklar, engeller veya beklenmedik durumlarla karşılaşıldığında, kişinin kontrolünü kaybetmeden ve öfkeye kapılmadan bu süreci atlatması, sabır göstermek anlamına gelir. İslam’da ve diğer birçok öğreti ve felsefede sabır, erdemli bir davranış olarak övülür ve kişinin olgunlaşması için önemli kabul edilir.
Şükür ise, sahip olunan nimetlerin farkında olmak ve bunlar için minnettar olmaktır. Bu, hem maddi hem de manevi nimetleri kapsar. Şükür, insanın sahip olduklarına kıymet vererek, hayatında pozitif bir bakış açısı geliştirmesini sağlar. Dini bağlamda, şükür, insanın Tanrı’ya (veya inanç sistemine göre yaratıcıya) minnettarlığını dile getirmesi olarak da yorumlanır.
Bu iki kavram birlikte ele alındığında, zor durumlarda sabredip iyi durumlarda şükretmenin, kişinin hayatındaki dengeyi sağlamasında ve ruhsal dinginliğe ulaşmasında önemli olduğu söylenebilir.