Şafi mezhebine göre alış veriş

Question

İSLAM FIKHINDA ALIŞVERİŞ

HELAL VE HARAM ALIŞVERİŞLER

S. 1. Beyin (alışveriş) tanımı nedir?

C. 1. Be’y sözlükte, bir şeyi başka bir şeyle değiştirmektir. Istilahta: Bir malın diğer bir malla, özel bir şekilde yapılan değişiminedenir.

S. 2. Alışverişin adapları nelerdir?

C. 2. Alışverişin bazı adapları şunlardır:
1. Alırken ve satarken müsamahakâr olmak: Satıcı parayı almak hususunda kolaylık göstermeli, fiyatı biraz düşürerek ikramda bulunmalıdır. Müşteri ise, aldığı mal hususunda kolaylık göstermeli, şartlarda aşırıya kaçmamalıdır. Borç verildiği zaman, borçlu sıkıntıda ise müsamaha gösterilmeli, borcunu ödemesi için mühlet verilmelidir. Borçlu olan kişi de alacağını isteyen kişiye şiddet göstermemeli, onu oyalayıp sıkıntıya sokmamalıdır.
2. Muamelede doğru ve dürüst olmak: Satılan malın kusurları ve meziyetleri alıcıya olduğu gibi söylenmelidir. Eşyanın üretim, yetişme ve benzeri hususlarda yalan söylenmemelidir. Satıcı asla ‘Maliyetinden daha düşük fiyatla satıyorum’ gibi yalanlar söylememelidir. Her hususta doğrular söylenmeli ve nasihat edilmelidir.
3.Alışverişte-doğru bile olsa- yemin etmemek: Çok yemin etmemek alışverişin adabından ve o alışverişte doğruluk olduğunun delillerindendir. Hatta alışverişte -doğru bile olsa- hiç yemin etmemek daha güzeldir. Çünkü alışverişte çok yemin etmekte Allah’ın ismini (yemini) afife almak söz konusudur. Ayrıca sa milliyet ve doğruluğu da zedeler.
4.Çarşı ve pazarlarda çok sadaka vermek: Ticaret yapılan yerlerde çok sadaka vermek, orada yapılan hataların kefareti olur. Meselâ satıcının bilmeyerek aldatmasının, kötü ahlâk ve ben zeri hatalarının kefareti olur.

S. 3. Alışverişin hükmü nedir?

C. 3. Alışveriş mubahtır. Ancak camide yapmak gibi alışveriş bazen mekruh, kendisine Cuma farz olan hakkında, Cuma günü ikinci ezandan sonra yapmak gibi bazen haram ve ihtiyaç duyulan gıdaları almak gibi bazen de vacip olur.

S. 4. Alışverişin sahih olup olmaması açısından kaç kısmı vardır?

C. 4. Bu açıdan üç kısmı vardır:
1. Hazır, müşahede edilebilen bir nesnenin satışı, bu kısım caizdir.
2. Selem şartıyla, zimmette vasfedilmiş bir malın satışı, bu da ca izdir.
3.Gaip olup müşahede edilemeyen bir şeyin satışı, bu türden alışverişler caiz değildir.

S. 5. Alışveriş akdinin rükünleri nelerdir?

C. 5. Alışverişin üç ana rüknü vardır:
1. İki muakid (akdi yapanlar): Bunların akıl, ergen, hür olmaları, hacizli ve ikrah altında olmamaları şarttır.
2. Siga/siga: Siga Nin şartları:
. Icap-kabul (sattım-aldım) sözleri birbirine uygun olmalıdır ve sarih kelimeler veya niyetle birlikte kinaye sözler kullanılabilir.
. İcap ile kabul arasında, örfe göre, uzun bir süre geçmemelidir.
. Akit herhangi bir şarta bağlanmamalı ve bir zamanla kaydedilmemelidir.
1.Akdi yapılan mal ve şartları:
.Satış esnasında satılan mal mevcut olması gerekir, var olmayan malın satışı caiz değildir.
. Satılan mal helal olmalıdır, necis-haram şeylerin satışı caiz değil
. İstifade edilebilecek bir şey olmalıdır
. Teslimi mümkün olabilmelidir.
. Satanin veya vekili olduğu kişinin malı olmalıdır.
. Sayı ve miktarca malum olmalıdır.
Bu noktalar, alışverişin şartlarını temsil ederler.

S. 6. Hangi durumlarda müşterinin Müslüman olması şarttır?

C. 6. Üç noktada müşterinin Müslüman olması şarttır:
1.Kuran satışında,
2. Müslüman köle satışında (eğer anne baba gibi, satın alan üze rinden özgürlüğüne kavuşmayacaksa),
3. Savaş döneminde, silah satışında müşterinin Müslüman olması gerekir.

S. 7. Hıyar-muhayyerlik nedir?

C. 7. Muhayyerlik, iki taraf için, alış verişten cayma hakkıdır.

S. 8. Hıyar’ul meclis (mecliste cayma) ve hıyar ül şart (şartlı cayma) nedir?

C. 8. Meclis muhayyerliği, akdi yapanlar alışverişin gerçekleştiği meclisten fiziki olarak birbirilerinden ayrılmadıkları müddetçe cayma hakkı grinin var olmasıdır. Birbirilerinden ayrıldıkları takdirde alışveriş kesinlik kazanır ve ayrılmada örf itibara alınır. Şartlı muhayyerlik ise, muakidlerden birisi veya her ikisi -meclisten ayrılmadan- belli bir zamana kadar cayma şartım koymasıdır. Bunun da üç şartı vardır:
1. Zaman belirtilmelidir. Eğer zaman belirtilmezse, şart sahih olmaz. Aynı şekilde günün bir kısmı gibi meçhul bir zaman belirlenirse yine şart sahih olmaz.
2.Zaman üç günden fazla olmamalıdır.
3. Süre peş peşe ve akitle bitişik olmalıdır.

S. 9. Malın kabzedilmesi ve tazmin durumu nasıl olur?

C. 9. Alışveriş akdi, rükünleri ve şartlarıyla beraber gerçekleşip mal hala satanın elinde ise, satan sorumludur. Yani telef olması veya edilmesi durumunda alışveriş fesh olur, müşteriye bir şey lazım gelmez ve ödemesini yapmışsa geri alır. Müşteri, malı kabzettiği takdirde onun sorumluluğuna geçer ve telef olursa kendisinden gider. Kabz, malın türüne göre değişir, her malın kendine göre bir kabz şekli vardır.

Menkul malların kabzı: Elbise, kitap v.b. elden teslim edilen şeylerin kabzı elden almakla olur. Araba, hayvan gibi, elle teslim edilemeyen mallarin kabız ise, nakille olur.
Gayrimenkullerin kabzı: Ev, arazi gibi gayrimenkuller, boşaltmak, müşteriye bırakmak, faydalanmasına sunmak ve anahtarı teslim etmekle kabzedilmiş olur. Kabzda satanın izni gerekir, çünkü mal onundur dolayı sıyla onun onayı olmaksızın mülkiyetinden çıkmaz.

S. 10. Hıyar Ül a’yb nedir?

C. 10. Müşteri malı satın alıp kabzederken ayıbını anlamaz sonra görür se, ayıp (kusur) muhayyerliği hakkı doğar ve hemen geri vermesi gerekir.

S. 11. Hıyaru’n naks (noksanlık) nedir ve kaidesi nasıldır?

C. 11. Noksanlık muhayyerliği: Müşteri malı kabzetmeden, malda bir noksanlığa muttali olursa -ki bu noksanlık alışverişten önce de sonra da oluşmuş olabilir cayma hakkı doğar ve bu durumda müşteri malı satana geri iade edebilir. Bunun kaidesi: Malda gerçek bir amacı engelleyen ayıbın olması ve genelde bu malda böyle bir ayıbın olmamasıdır.

S. 12. Muatat alışverişin tanımı ve hükmü nedir?

C. 12. Muatat alışveriş: Alıcı veya satıcıdan birinin veya her ikisinin, konuşmaksızın ya da biri konuşup diğerinin susarak alışveriş yapmalarıdır. Mezhebin meşhur görüşüne göre ikisinin de siygayı telaffuz etmesi şarttır ve muatat alışverişi sahih değildir. Çünkü burada alışverişe delalet eden bir şey bulunmuyor. Bazı âlimler bu alışverişi, değerli şeyler dışında, birkaç ekmek veya bir tutam sarımsak v.b şeylerde sahih görmüşlerdir. Ancak değeri yüksek ve kıymetli eşyalarda bu alışverişe cevaz vermemişler. İmam Nevevi gibi mezhebin sonradan gelen âlimleri, örf öyle olduğu takdirde,
muatat satışı mutlak caiz görmüşlerdir. Çünkü bu, insanlar için daha rahat ve günaha girip satışlarının batıl olmasından daha uzaktır. Özellikle bu tür alışverişin yaygın olduğu şu zamanda muakidler genelde icap ve kabulü hiç telaffuz etmezler. Bu hüküm konuşabilenler için geçerlidir. Dilsiz olanlar hakkında, alışverişe delalet eden işaretleri yeterli olup zaruretten dolayı bu onlar için konuşma yerine geçer. Çünkü işaretler onların kalbinde olanlara delalet eder. Konuşanlar hakkında konuşmanın kalptekine delil olduğu gibi. Dilsizler için yazma da işaret yerine geçer hatta yazma daha iyidir, çünkü işaretten daha çok rıza ve iradeye delalet eder.

S. 13. Malın muhayyerlik zamanında helak olmasının hükmü nedir?

C. 13. Burada malın durumuna bakılır: Eğer kabzedilmeden önce te lenf olursa, yani hala satıcının elinde ise, alışveriş bozulur ve muhayyerlik düşer. Burada muhayyerlik hakkının satıcıya veya müşteriye ait olması da fark etmez. Çünkü mal teslim edilememiştir ve tazmini satıcıya aittir. Eğer kabzedildikten sonra yani müşterinin elinde telef olursa, alışveriş bozulmaz çünkü kabzetmekle mal müşterinin zimmetine girmiş olur. Aynı şekilde muhayyerlik de -müşterinin hakkı olsun veya satıcının olsun- devam eder. Çünkü muhayyerliği gerektiren sebep ki, zararı önlemektir, devam ediyor. Muhayyerlik hakkı kiminse, alışverişi onaylama veya feshetme hakkı da ona aittir. Akit onaylandığı takdirde, müşteri satıcıya malın fiyatını vermek zorundadır, çünkü malın müşterinin mülküne girdiği sabitlenmiş olur. Ak din bozulması durumunda, satıcıya malın bir benzerini veya telef olduğu günün değerini verir ve ödediği fiyatı geri alır, çünkü mal onun mülkiyetine geçmemiştir.

S. 14. Ayıp-kusudan ve satışın bozulmasından dolayı malın geri iadesi nasıl yapılır?

C. 14. Muakidlerden birisi alışverişin bozulduğunu iddia edip diğeri de onu yalanlarsa, satıcı olsun veya müşteri olsun yemin etmesiyle satışın sahih olduğunu iddia edenin iddiası kabul edilir. Çünkü aslı olan, alışverişin olmuş-sahih olmasıdır. Müşteri malı bir ayıptan dolayı geri getirir ve satıcı da, bu sana sattığım mal değildir derse, yemeniyle satıcı tasdik edilir. Çünkü mal onun elinden çıkmıştır. İki muakid, müşteride oluşmuş olması mümkün bir ayıpta ihtilafa düşerlerse; satıcı ayıbın müşterinin elinde oluştuğunu, müşteri de satıcıdayken var olduğunu iddia ederse, yine satıcı -yeminiyle tasdik edilir, çünkü aslı olan satışın gerçekleşmesidir.

S. 15. Erş nedir ve hangi durumlarda gerekir?

C-15: Erş, fiyattan bir bölüm olup oranı, ayıbın fiyattan eksilttiği mik tar kadardır. Uygulama alanı, rıbevî (faizin girdiği) malların kendi cinsiyle satılmadığı satışlardadır.
Erşin uygulama şekli ise, şu durumlardaki gibi olur:
1. Malin telefinden sonra müşteri bir ayıba muttali olursa, örneğin kitap yandıktan sonra yapraklarında eksiklik olduğu anlaşılırsa, erş gerekir.
2. Mal satma gibi durumlarla müşterinin elinden çıktıktan sonra ayıbı anlaşılırsa, erş talep edilmez.
3. Mal satıştan sonra müşteriye geri dönerse, müşteri ayıp muhayyerliğinden dolayı satıcıya iade edebilir.
4. Kitap yapraklarının sararması gibi müşterinin elinde başka bir ayıp oluşursa, erş gerekli olur ancak zorunlu geri iade etme hakkı kalkar.

5.Satıcı müşterinin elinde olmuş yeni ayıpla birlikte mali geri almayı kabul ederse, müşteri eski ayıptan dolayı erş talep ede mez. Bu durumda ya malı iade eder parasını geri alır veya ol olduğu gibi kabul eder.
6.Yeni ayıp olmadan eski ayıbın öğrenilmesi mümkünde değilse
bozuk yumurta gibi- geri iade kesinleşir.
7. Yeni ayıp eski ayıbı öğrenme miktarından fazla olursa, örneğin arabanın testi için 10 km yeterliyken, 100 km sürüp bundan dolayı bir anza oluşursa, zorunlu geri iade hakkı kalkar.

S. 16. Şart muhayyerliği ne zaman haram olur?

C. 16. Ribevî mallar ve selem gibi kabz olmadan ayrılmanın haram olduğu akitlerde haramdır.

S. 17. Muhayyerlik süresinde mal kimindir?

C. 17. Muhayyerlik sadece saticının hakkı ise, mal onun mülkiyetin dedir. Sadece müşterinin hakkı ise, mal müşterinindir. Eğer her ikisinin de muhayyerlik hakkı varsa, mal mevkuftur, alışveriş tamamlandığı takdirde mal müşteriye, feshedildiğinde satıcıya ait olur.

S. 18. Fuzuli alışveriş nedir ve caiz midir?

C. 18. Fuzuli alışveriş, kişinin başkasına ait olan bir mali, velayeti ve vekāleti olmaksızın satmasına denir ve bu mal satanın mülkü olmadığı için bu alışveriş batıldır.

S. 19. Kör kişinin alışveriş ve selem muamelelerinde bulunması caiz midir?

C. 19. Gözleri görmeyen kişinin alışverişi sahih değildir, bunun yolu vekil edinmesidir. Selem yapabilir fakat selem parasını ödemesi veya mali teslim alması için bir vekil tayin etmesi gerekir.

S. 20. Tevliye, işrak, murabaha ve muhatata alışverişi nedir?

C. 20. Tevliye/veli tayin etme alışverişi: Bir malı kārsız alış fiyatına ve bu fiyatı zikretmeden satmaktır veya müşteriye “seni bu akde vekil tayin ettim” deyip satışı olduğu gibi devretmektir.
İşrak/ortak etme: Bu alışveriş de tevliye gibidir ancak müşteriye ma lin hepsi devredilmez, bir kısmında ortak yapılır. Emeğin müşteriye “bu ak din yarısını, fiyatın yarısı karşılığında sana devrettim” denir. Ancak ortaklık miktarını belirtmek şarttır, eğer belli edilmezse, örneğin “seni bu akdin bir kısmında ortak yaptın” denirse, miktar meçhul olduğu için akit sahih olmaz. Eğer mutlak bırakılırsa, mesela “seni bu akde ortak yaptım” denirse, akit sahih olur ve ortaklık yarı yarıya gerçekleşir.
Murabaha karlı satış: Alış fiyatı veya maliyet üzerine belli bir miktar kâr ilâvesiyle yapılan satış muamelesidir. Örneğin “sana bu evi, aldığım fiyata ilave olarak yüzde on karla sattım” veya “fiyatına ilave kar olarak bu araba karşılığı sattım” denir. Kâr fiyatın cinsinden de olmayabilir.
Muhatata/indirimli satış: Muhatara, murabahanın tam tersi olarak, alış fiyatından belli bir miktar indirimle yapılan satıştır. Alış fiyatının yüzde on zararına satmak gibi.

Bu Alışveriş türlerinin sahih olabilmesi için iki muakidin de, akit esnasinda akit meclisinde ve ayrılmadan önce olsa da- ilk fiyatı bilmeleri şart tir. Eğer ilk fiyattan haberleri yoksa veya birisinin haberi olmamışsa, satış doğru olmaz. İkinci müşterinin fiyattan habersiz olması, uzak bir ihtimal değildir, çünkü satıcı da unutmuş olabilir. Burada şu noktaya dikkat ekmek gerekir: Bütün bu şekillerde, “aldığım fiyatla sana sattım” denirse, ilk fiyat dışında, nafaka v.b başka bir ücret dâhil olmaz. Eğer “bana mal olduğu fi yatla sana sattım” denirse, nakil, depo v.b bütün masraflar fiyata dâhil olur.

S. 21. Taksitle satışın hükmü nedir?

C. 21. Taksitli satışta bir mani yoktur ve sahih bir muameledir. Ancak satış esnasında iki fiyat zikredilmemelidir yoksa bir akitte iki satış olur ki,
bu da batıldır. İki muakid, akitten önce fiyat üzerinde pazarlık yapıp sonun da taksit olarak bir fiyat üzerinde ittifak eder ve o fiyatla akdi yaparlarsa, sahih olur. Bunda bir beis yoktur ve haram da olmaz. Hatta pazarlık esnasında fiyatlar nakdi olarak zikredilse de, akit yapılırken değinilmezse sorun olmaz. Bu alışverişte riba (faiz) olduğu düşünülmemelidir. Çünkü iki muamele arasında süre farkı vardır. Riba, taraflardan birinin diğerinden, zamana karşı, verdiği şeyin cinsinden aldığı fazlalıktır. Örneğin bir aya kadar bin iki yüz lira ödeme şartıyla, bin lira borç vermek veya bin yüz kilo karşılığın da, bin kilo buğday satmak gibi. Bu fazlalığın peşin veya bir zaman sonra verilmesi arasında fark yoktur. Bunların geniş açıklamaları riba konusunda gelecektir inşallah. Peşin değeri bin lira olan bir mali, taksit olarak bin yüz liraya satmak ise, riba ile alakası olmayıp muamelatta bir tür müsamaha ve kolaylıktır. Çünkü burada para değil mal verilmiş ve alınan fazlalık fiyattan olup satılan malın cinsinden değildir.

S. 22. Borcu borca satmak ne demektir?

C. 22. Bu muamelat: Örneğin bir kişinin başka bir kişide, üçüncü bir kişinin de birincisinin üzerinde borcu olup borçlulardan birisi üçüncü kişide
bulunan borcuna karşılık diğerine borcunu satmasıdır. Bu ve buna benzer alışverişler batıl olup bunlardan men edilmiştir. Çünkü malı teslim etme imkânı bulunmuyor. Bazıları da bu muamelayı şöyle açıklamıştır: Kişi, malı belli bir süre sonra teslim etmek üzere satıp parasını peşin alır ve süre dolduğunda malı teslim etmekten aciz kalıp müşteriye “bu malı şu fiyata borçla bana sat” şeklinde oluşan alışveriştir ki, bu da batıldır. Bu satışın şekillerinden birisi de, üzerinde borcu bulunan kişiye borcunu tekrar borçla satmaktır. Aynı şekilde, başkasında bulunan borcuna karşılık, hazır bir mali, kendisine borçlu kişi dışında üçüncü bir kişiye satmak da bu türdendir. Bu muamelatların hepsi, malı teslim etme imkânı olmadığı için, batıldır. Ancak borcuna karşılık, borçlusundan ayni-nesnel bir mal satın alırsa, örneğin baş kasında bulunan bin lira parası karşılığında, ondan bir hayvan satın alırsa, akit sahih olur. Çünkü bu, sulh manasındadır.

S. 23. Kabzdan önce satış nedir?

C. 23. Kabzdan önce satış, malı teslim almadan satmak ve bu alışveriş batıldır. Çünkü müşteri, kabzedip mülküne dâhil etmediği malı satamaz. Eğer alıcı birinci satıcı ise ve fiyat da birinci fiyat veya misli değilse, yine muamelat batıl olur. Çünkü men edilmiş muamelatın genellemesine girer. Ancak birinci satıcıya, birinci fiyattan veya telef olması durumunda misli le geri satarsa, akit sahih olur. Çünkü bu, gerçekte birinci satıştan ikaledir, yeni bir alışveriş şeklinde görünse de öyle değildir.

S. 24. İhtikar (karaborsacılık) nedir?

C. 24. İhtikâr: İnsanların ihtiyaç duyduğu temel besin maddelerini -özelikle kriz dönemlerinde – fiyatının daha çok artması için toplayıp gizlemek ve insanların ihtiyaçlarını istismar ederek değerinin çok üstüne satmaktır. Bu şekildeki ihtikâr haramdır. İnsanlar bu besinlere çok ihtiyaç duyarlarsa, karaborsacı uygun bir fiyatla satmaya icbar edilir. Eğer direnirse, hâkim onun adına satar ve parasını kendisine teslim eder. Ancak bilinmesi gerekir ki, bolluk mevsimlerinde temel gıda maddelerini satın alıp depolamak ve ihtiyaç duyulduğu dönemlerde satmak veya üretim fabrikalarının yaptığı gibi, ihtiyaç zamanlarında insanların faydalanması için, üretilen malların bozulmaya karşı korunup depolanması ihtikâr değildir. Aksine bu, meşru bir ticaret ve faydalı bir iştir, hatta bu insanların yararına olabilir ve bolluk zamanında artan malları, ihtiyaç dönemleri için saklayanlar sevap dahi kazanırlar. Özellikle depolama imkânları olmayan insanlar için.

S. 25. İkalenin tanımı ve hükmü nedir ve şartları nelerdir?

C- 25: İkale sözlükte, kaldırma demektir. Akitlerde kullanılışı ise, akdin hüküm ve izlerini kaldırmayı ifade eder.
Istılahta: İki tarafın feshedilebilen akdi, muhayyerlikle kaldırmaya itti fak etmelerine denir.
Tanımdan da anlaşıldığı üzere ikale lazım akitlerde olur, yani rükün ve şartlarıyla birlikte tamamlanmış ve karşı tarafın onayı olmadan feshedilemeyen akit. Her iki tarafın da, diğer tarafın rızası olmaksızın, istediği zaman feshetme hakkına sahip olduğu caiz akitlerde ise, ikaleye gerek yoktur. Yine tanımdan anlaşıldığı üzere ikale, alışveriş, kira gibi feshedilmeye kabil akitlerde olur, nikâh gibi feshedilemeyen akitlerde olmaz.

Kolay Şafi fıkhı itisam yayınları

BENZER KONULAR:

Answer ( 1 )

    1
    2023-05-25T09:41:07+03:00

    İslam’daki Şafii mezhebine göre alışveriş yaparken uyulması gereken belirli kurallar ve ilkeler vardır. Müslümanlar alışveriş yaparken davranışlarına, niyetlerine ve satın aldıkları malların kaynağına dikkat etmeye teşvik edilir. İşte dikkate alınması gereken bazı önemli hususlar:

    Helal ve Haram: Müslümanlar, satın aldıkları ürünlerin helal olduğundan, yani İslami beslenme yasalarına göre izin verildiğinden emin olmalıdır. Domuz eti, alkol veya helal olmayan et gibi haram içerikli ürünleri almaktan veya tüketmekten kaçınmalıdırlar. Gıda ürünleri üzerinde helal sertifikası veya etiket aranması tavsiye edilir.

    Dürüst İşlemler: Müslümanlar, her türlü aldatma, dolandırıcılık veya dürüst olmayan uygulamalardan kaçınarak dürüst ve adil işlemler yapmalıdır. Tüm iş ilişkilerinde şeffaf ve doğru olmak önemlidir.

    Faiz (Riba): Diğer İslami düşünce okulları gibi Şafii okulu da riba (faiz veya tefecilik) içeren işlemleri yasaklar. Müslümanlar borç almaktan veya faiz içeren finansal işlemlere girmekten kaçınmalıdır. Mümkünse İslami bankacılık gibi faizsiz alternatifler aranmalıdır.

    Haram Mallardan Kaçınmak: Müslümanlar, haram sayılan veya günahkâr faaliyetleri teşvik eden malları satın almaktan veya desteklemekten kaçınmalıdır. Bu, kumar, alkol, uyuşturucu veya diğer zararlı maddeler veya faaliyetlerle ilgili öğeleri içerebilir.

    Etik Kaynak Kullanımı: Satın alınan ürünlerin kaynağına dikkat edilmesi teşvik edilir. Müslümanlar, etik uygulamalara bağlı, işçi haklarına saygılı ve çevre dostu işletmeleri desteklemek için çaba göstermelidir.

    Ölçülü Olmak ve Savurganlıktan Kaçınmak: Müslümanlara ölçülü davranmaları ve aşırı harcamadan veya lüks mallara düşkünlükten kaçınmaları tavsiye edilir. Kişinin ihtiyaçlarını karşılaması ile aşırı materyalizmden kaçınması arasında bir denge kurması önemlidir.

    Bu yönergeler, İslam’ın ilkelerine bağlı kalarak etik ve bilinçli tüketimi teşvik etmeyi amaçlamaktadır. Şafii ekolünün genel ilkeler sağlamasına rağmen, bireysel koşulların değişebileceğini ve İslam hukuku konularında özel rehberlik için bilgili alimlere veya imamlara danışılmasının her zaman tavsiye edildiğini not etmek önemlidir.

    En iyi cevap

Cevapla